ORDU - Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, bazı programlara katılmak üzere geldiği Ünye'de, Ünye Küçük Sanayi Sitesi Başkanlığını ziyareti sırasında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Son günlerde gündemde olan "telefon dinlemelerinin" sorulması üzerine Bakan Işık, şunları söyledi:

"Ne kadar keyfi dinlemelerin olduğunu, maalesef sahte isimlerle, işte sahte kodlarla Türkiye'nin önemli sanayicisinin, iş adamının, siyasetçisinin, bürokratının, sanatçısının dinlendiği bugün ortaya çıkıyor. Halbuki biz iktidarımızın ilk döneminde yasa dışı dinlemelerin cezasını artırmıştık. Şu son dönemde 17 Aralık sürecinden sonra bunu daha ağır şartlara bağladık ama belli ki devletin içine çöreklenmiş bazı çeteler, 'devlet de biziz, hükümet de biziz, güç bizde, biz kanun manun dinlemeyiz' anlayışı ile sahte örgütler oluşturarak bu dinlemeleri yapmışlar. Ümit ediyoruz ki kim yasa dışı dinleme yaptıysa bu ortaya çıksın ve hak ettiği cezayı hukuk devletinde, hukuk içerisinde alsın."

 "Son vesayet de bu paralel yapı"

"Artık Türkiye bu yükü kaldıramaz" diyen Işık, şöyle devam etti:

"Yasa dışı dinleme Türkiye için çok ciddi bir yüktür. Geçen gün Adalet Bakanımız da açıkladı. Yasal dinleme dahi son çare olmalı. Kişinin özel hayatının dokunulmazlığına en çok, hakimler karar verirken dikkat etmelidir, savcılar talebi yaparken dikkat etmelidir. Kaldı ki yasa dışı dinleme hiçbir yönüyle, hiçbir şekliyle kabul edilemez, mazur görülemez. Hele hele bu yasa dışı dinlemelere bir de montajlar yapıp, eklemeler yapıp, çıkarmalar yapıp farklı alanlarda, farklı amaçlarda yapılan pek çok konuşmayı birleştirerek kamuoyunda siyasete operasyon yapmak çok ahlaksızca ve çirkince bir iştir. Bunların mutlaka hukuk önünde hesabı sorulmalı ve bu yanlışları yapanlar mutlaka bedelini ödemelidir. Yoksa Türkiye bu yükten başka türlü kurtulamaz."

Bakan Işık, 17 Aralık süreciyle birlikte verdikleri mücadelenin özünde bunun bulunduğunu vurgulayarak, "Türkiye'de pek çok mafyayı, çeteyi temizledik. Siyaset mekanizması üzerindeki pek çok vesayeti kaldırdık. Belli ki son vesayet de bu paralel yapı. Bu paralel yapının da neler yaptığı, Türkiye'nin milli çıkarlarına ne denli zarar verdiği her gün yeni belgelerle ortaya çıkıyor. İnşallah bu yapıyı da temizleyeceğiz ve devlet üzerinde milletten başka hiç kimsenin egemenlik kuramadığı bir demokratik düzeni hep birlikte inşallah oluşturacağız" ifadelerini kullandı.

Bir gazetecinin "kriptolu telefonlarla" ilgili sorusu üzerine Bakan Işık, "Bu konuda daha önce yaptığımız açıklamalar var. Bu çalışma devam ediyor. Bu çalışma sonuçlandığı zaman ilgili kişilerle ve sizlerle paylaşacağız" diye konuştu.

 Yeni kasetler çıkar mı

Gazetecilerin, "yeni kasetler çıkar mı" sorusu üzerine Bakan Işık, şu yanıtı verdi:

"30 Mart'ta millet iradesi ortaya çıkacak. Her ne kadar bu bir yerel seçim olsa da Türkiye'de adeta bir referandum noktasına geldi. Dolayısıyla seçmen tercihini etkilemeye yönelik pek çok manipülasyonun yapılmakta olduğunu, bundan sonra da yapılabileceğini tahmin etmek zor değil. Bu tip girişimler olacak ama milletimizin bir basireti ve feraseti var. Bugün sabah gelirken baktım, bu son sayın Başbakanımızla oğlu arasında geçtiği iddia edilen ki ben montaj olduğunu söylediğim zaman bayağı bir yaygara kopmuştu, montaj olduğundan bugün de kesin olarak eminim, bu kasetler ortaya çıktıktan sonra AK Parti'nin oyu yüzde 2,2 yükselmiş. Artık insanlar bunlara prim vermiyor. İnsanlar bu işin Türkiye'de siyasete müdahale olarak algılandığını görüyor. Bu amaçla yapıldığını görüyor.

Bundan sonra yapılabilir mi, yapılabilir ama milletimiz hangi amaçla, kimin hangi niyetle hareket ettiğine daha fazla önem veriyor. Senin yaptığın hareket senin niyetini deşifre ediyor, millet de onu görüyor. Bu bir mücadele, belki de şu ana kadar verilen en ciddi mücadele. İnanıyoruz ki 30 Mart'ta milletimiz bu noktada sayın Başbakanımıza gereken desteği verir ve bu son vesayet teşebbüsü de çete de devletin içinden tamamen temizlenir."

 "Seçim sonuçlarına müdahale etme cüretini kolay kolay kimsenin göstereceğine inanmıyorum" 

Bakan Işık, "seçim güvenliği" konusundaki soru üzerine ise, şunları kaydetti:

"Türkiye'de bir demokratik kültür var. Türkiye'de seçim sonuçlarına müdahale etme cüretini kolay kolay kimsenin göstereceğine inanmıyorum. Millet iradesine müdahale anlamına gelebilecek herhangi bir teşebbüste bulunan, bedelini ağır öder. Kim yaparsa yapsın. Bizim arzumuz şu, halkımız, vatandaşımız oyunu kime attıysa mutlaka o oy o partiye yazılmalı, hangi parti olursa olsun vatandaşın iradesinde 60 milyonda 1 dahi olsa bir sapma olmamalıdır. Bunu teminat altına alan çalışmalar zaten yürütülüyor, yürütülmeli, sürecin hassasiyeti açısından belki daha da dikkatli olunmalı ama sandığa atılan oyun hangi partiye verildiyse veya hangi adaya verildiyse, bağımsız aday da olabiliyor, mutlaka ona yazılması ve bunun sonuç olarak da tescillenmesi en önemli önceliktir seçimde. Bu iradeye kim aykırı hareket ederse mutlaka bedelini ödeyeceğini bilmelidir."