İSTANBUL

Erdoğan, Etiyopya ziyareti için Türkiye'den ayrılmadan önce Atatürk Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında soruları yanıtladı.

"Dört eski bakanla ilgili dün yapılan Yüce Divan oylamasında AK Parti'den fireleri nasıl değerlendirdiği" sorulan Erdoğan, böyle bir değerlendirmeyi ancak bir vatandaş olarak yapabileceğini ifade ederek, şunları söyledi:

"Fakat bu makama tabii beni getiren halkıma, vatandaşıma da burada ister istemez bunu cevapsız bırakmamak gibi bir sorumluluğu da taşıyorum. Bu yapılan oylamanın amacı nedir? Bu yapılan oylamanın amacı, bu 4 tane arkadaşımız Yüce Divana gidecek midir, gitmeyecek midir? Bu oylamanın neticesi ne olursa Yüce Divan'a gider, ne olmazsa Yüce Divan'a gitmez? Sizden şunu beklerdim, 'Acaba 276 niye çıkmadı?'. Bu soruyu sormalıydınız veyahut da 276 oyu bulamayanlara bu soruyu sormanız gerekir. Çünkü Yüce Divan'a sevk noktasında onların gayreti, çabası var, yani muhalefeti kastediyorum.

Kaldı ki bu soruları yöneltenler acaba birincil mahkemenin takipsizlik kararlarını niçin görmezden gelirler, orası mahkeme değil mi? Orası yargı değil mi? Oralardan verilmiş bir karar var. Bu karara rağmen bu tür bir adımın atılması, kaldı ki komisyona bu işi götüren muhalefet değildir, komisyona bu işi götüren iktidardır, iktidar istememiş olsaydı bunu komisyona götürmeyebilirdi. Komisyona da götürdü ve komisyonun raporu da ortada. Komisyon raporunda Yüce Divan'a gitmesine gerek görmüyor. Muhalefet önergeleriyle bu işin peşini kovalamaya gayret ediyor, attıkları bütün adımlarda ve orada yaptıkları bütün mücadelede sonuç, 4 bakan arkadaşımızın Yüce Divan'a gitmemesi istikametindedir. Sadece buna 'Hayırlı olsun' demek yeterlidir diye düşünüyorum."

60 kez dinlendiysek az

Bir gazetecinin, "Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bir operasyon düzenlendi. Yapılan soruşturmalarla birlikte 28 kişi hakkında gözaltı kararı var. Sizin başbakanlığınız döneminizde MGK üyeleriyle birlikte kriptolu telefonlar dahil olmak üzere bütün telefonların dinlendiği, sizin de 60 kez dinlendiğiniz ileri sürülüyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna Erdoğan, "60 kez dinlendiysek az ya. Ben sınırsız diye biliyorum" karşılığını verdi.

Erdoğan, konuyu son 2 yıldır dillendirdiğini, sadece Başbakanlığın değil, Cumhurbaşkanlığı'nın, Anayasa Mahkemesi'nin, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin dinlenildiğini söylediğini ancak yazılı ve görsel medyanın bunlara inanmadığını belirtti.

Söylediklerinin kaale alınmadığını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Niçin? Çünkü yargı işgal altındaydı. Emniyetin içinde ciddi manada sıkıntılar vardı. Bu sıkıntılar sebebiyle emniyet ve yargının müşterek çalışmaları neticesinde, ki bu yargının içerisinden kimlerin olduğunu ve bunlardan da biliyorsunuz atamaları yapılanların daha sonra tweetlerle bu ülkenin başbakanına, cumhurbaşkanına nasıl hakaretler yağdırdığını gördünüz. Yargının içerisinde, o makamda bulunan bir insanın tweetlerle terbiye dışı, ahlak dışı, edebe, ahlaka sığmayan o ifadeleri kullanacak bir insanın yargıda yer almasını düşünmek mümkün mü? Bunu gelişmiş olan hiçbir ülkede yapmak mümkün değildir. Bu ülkelerde bu tür insanları yargı makamında tutmazlar, anında onları yargıdan dışarıya, kapıya koyarlar. Şu anda HSYK ilk adımlarını atmıştır bu türlerle ama bunlar 3 tane, 5 tane, 10 tane değil, bu sayılar çok daha fazla. Bunları ne yazık ki üst yargıda da görüyoruz, orada da bunlar var. Türkiye'de maalesef bir kısım yargı mensupları, yargıdaki dokunulmazlık imkanlarını, bunlar hep milletvekillerinin dokunulmazlığından bahsederler, yargıdaki dokunulmazlık imkanlarını nasıl kullandıklarını çok açık net ortaya koyuyor. Şu anda Gölbaşı'ndaki süreç inanıyorum ki birçok şeyleri ortaya çıkaracaktır. Bu eteklerden çok taşlar dökülecek. Daha henüz bunlar bitmedi. Arkası gelecek. Ben inanıyorum ki bunların arkası geldikçe, Türkiye de huzur ortamını yakalayacaktır."

Milletin önüne gelecek

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın Cizre'deki olaylara ilişkin "Cizre'de devlet içinde çöreklenmiş bir ekip var" açıklamasıyla ilgili soru üzerine Erdoğan, "Siyaseti bilen, siyasetten nasibini almış bir insan bu ifadeyi kullanamaz. Bu beyefendi, mensubu, eş başkanı olduğu partinin belediyelerinin araçlarının nasıl hendekler kazdığını ve bu kazdıkları hendeklerden daha sonra nasıl tekrar yeniden 'Arıza yaptı' diyerek ödenekler aldıklarını ve belediyelerini hangi kanallarla, hangi anlayışlarla yönettiklerini bir defa masaya yatırsınlar. Bunların hepsi biliniyor ve bunlar da milletin önüne gelecek" diye konuştu.

Erdoğan, Türkiye'de takipçisi oldukları bir çözüm süreci bulunduğuna değinerek, şöyle devam etti:

"Bu çözüm sürecinin lafta tarafındaymış gibi görünüp, çözüm sürecini çözümsüzlüğe uğratmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Bunların çok yüzü var. Bir, perde önünde görünen yüzleri, bir de perde arkasında görünmeyen yüzleri. Dürüst olmak lazım. Cizre'de bu hendekleri kazanlar, açanlar ve bu hendekleri kazmanın, açmanın dışında, bunları açmaya devam etmek ve oradaki belediyeler vasıtasıyla bunlar yapılıyor. Orada başında olduğu partinin belediyesi var. Bunu nasıl izah edebiliriz? Orada insanlar tehdit altında. Bunlar tehdidi kimden alıyorlar? Hükümetten mi alıyorlar? Devletten mi alıyorlar? Devlet oraya araçlarıyla, gereçleriyle gittiği zaman bu araçları, bu gereçleri kimler taşlıyor? Kimler molotofkokteyllerini atıyor? Bunu izah edebilirler mi? Devletin elemanları mı atıyor? Yakalanıp tutuklananlar veya gözaltına alınanlar kimlerin elemanları, hepsi bunların çıkıyor ortaya. Bunları yaptırırken de dikkat edin çocuklara yaptırıyorlar."

Hükümet tarafından çıkarılması planlanan İç Güvenlik Yasası'nın bu tür eylemlerin önünü kesmeye yönelik olduğuna değinen Erdoğan, yasanın, komisyondan çıkıp genel kuruldan geçtikten sonra iç güvenlik noktasında atılacak adımlarla iç huzurun sağlanmasına yardımcı olmasını temenni etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Her şeyden önce bu beyefendinin, mensubu, eş başkanı olduğu partide, eş başkan sıfatıyla çok daha dikkatli konuşması gerekir, çok daha hassas konuşması gerekir ve 'Bu ülkenin huzuruna katkıda bulunmak için ne yapabilirim?' düşüncesiyle konuşması gerekir. Bir yerde suçlu aramanın gayreti içerisinde olmaktansa 'Acaba bizde ne var?' diye bir kendisine bakması lazım, aynaya bakması lazım" dedi.

Merkez Bankası mesajlardan hala nasibini almış değil

Bir gazetecinin, "Merkez Bankası'nın 50 baz puanlık faiz indirimi oldu. Sizin de bankaya yönelik çağrılarınız vardı. Bu indirimi yeterli buldunuz mu? Bu indirim ve önümüzdeki dönemdeki olası indirim ve para politikası konusundaki değerlendirmenizi alabilir miyiz?" şeklindeki sorusunu Erdoğan, "Bir defa bu indirimi bizim yeterli bulmamız mümkün değil. Görünen o ki Merkez Bankası verilen mesajlardan hala nasibini almış değil" diyerek yanıtladı.

Şu anda uluslararası bu alanda söz sahibi olan insanların dahi bu indirimi yeterli bulmadıklarını, çok daha fazla indirimin yapılabileceğini söylediklerini belirten Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Sadece olaya politika faizi açısından bakmamak lazım. Bir de bunların katları var. Bu katlardan da baktığınız zaman yapılanan pek bir işe yaramadığını görüyorsunuz. Yani olayı eğer o katlarla değerlendirmeye aldığımızda 11 puanı filan buluyor, Merkez Bankası'nın şu andaki faizi. Burada vatandaşı aldatmanın hiçbir anlamı yok. Bir defa Türkiye'de eğer biz yatırım istiyorsak bu faizle bu yatırımları yapmak çok zor, adeta mümkün değil. Eğer biz istihdam sağlıyorsak bu faizle bunları yapmak mümkün değil. Bu faiz inmesi lazım ki girişimci yatırım yapabilsin, istihdam sağlayabilsin, üretim sağlayabilsin, uluslararası rekabete girebilsin ve bu rekabetin neticesinde de bizim şu anda 158 milyar dolar ihracatımız 160, 165, 170'e doğru tırmansın. Biz burada ne kadar ucuz üretim yapabilirsek, rekabet gücümüz ne kadar artarsa o zaman uluslararası camiada da iç piyasada da bizim tüketim noktasında da imkanlarımız artacaktır, ihracatımız da bu noktada artacaktır. Ben kesinlikle şu andaki açıklamayı asla kabul edilebilir bulmuyorum. Nitekim bu konuda bazı arkadaşlarımızın da çok çok akılcı ve bilimsel yaklaşımlarını da ben gördüm."

Merkez Bankası'nın "eleştirilemez", "layüsel" olmadığını belirten Erdoğan, "Yanlış adımlar attıkça bu eleştirileri de alacaktır. Bu konuda şahsen ben Cumhurbaşkanı olarak bu hassasiyetimi bundan sonra da sürdüreceğim. Sürdürmeye devam edeceğim. Başta Sayın Başbakan olmak üzere ilgili bakan arkadaşlarla da bu konudaki görüşlerimi aynen paylaşacağım. Çünkü benim şahsen ülkemdeki yatırımlar noktasında hassasiyetle canımı yakan konulardan birisi bu yüksek faiz uygulamasıdır" ifadelerini kullandı.

Etiyopya ziyareti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Etiyopya ziyaretine ilişkin de bilgi verdi.

Afrika Boynuzu ülkelerinden Etiyopya ve Cibuti'yi kapsayan resmi ziyaret çerçevesinde Etiyopya'ya hareket edeceklerini belirten Erdoğan, beraberindeki heyette Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ve Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu ile milletvekilleri, özel sektör temsilcileri ve bürokratların yer aldığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaret programı çerçevesinde Etiyopya'da 22 Ocak'ta Cumhurbaşkanı Mulatu ve Başbakan Hailemariam ile heyetler arasında resmi görüşmelere eş başkanlık yapacağını ifade ederek, şunları kaydetti:

"Bilahare 23 Ocak günü Cibuti'ye geçerek Cumhurbaşkanı İsmail Ömer Guelleh ile buluşacak ve yine heyetler arası görüşmelere eş başkanlık edeceğiz. Arkadan Somali ziyaretimiz var. Somali'ye geçip orada şu ana kadar yapılmış olan birçok yatırımların açılışlarını gerçekleştireceğiz. Cibuti'de ayıca Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) tarafından yürütülen bazı projelerin temel atma törenini gerçekleştireceğiz. Ayrıca 2 yıl önce faaliyetine başlayan büyükelçiliğimizin kançılarya binasının resmi açılışını gerçekleştireceğiz."

Erdoğan, Afrika Boynuzu ile 16. yüzyıla kadar geri giden tarihi ve kültürel yakın bağların bulunduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:

"Bölge aynı zamanda Afrika kıtasını dünyaya bağlayan stratejik bir kapı mahiyetinde. Ülkemizin başta Etiyopya olmak üzere bölge ülkeleriyle kapsamlı ekonomik, ticari ve yatırım ilişkileri bulunmaktadır. Sahraaltı Afrika ülkeleri arasında en fazla Türk yatırımı bu bölgede yapılıyor. Firmalarımızın yatırımları bölgenin kalkınmasına önemli katkı yapan, beğeni toplayan örnek yatırımlardır. Kıta genelinde Türk yatırımlarına büyük bir ilginin olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Ziyaretimiz vesilesiyle ikili işbirliği konularını tüm yönleriyle gözden geçirmeye imkan bulacağız."

Erdoğan, kıtanın ve bölgenin meselelerinin ele alındığı en önemli platform olan Afrika Birliği örgütüne Etiyopya'nın ev sahipliği yaptığını anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hükümetlerarası Kalkınma Otoritesi Örgütü de Cibuti'de bulunuyor. Bu sebeple bu iki ülkede yapacağımız istişarelerle bölge ve kıtadaki gelişmeleri kapsamlı şekilde gözden geçirme fırsatı yakalayacağız. Son 10 yıldır kararlı bir şekilde yürütmekte olduğumuz Afrika'ya açılım politikamızı bugün başarıyla tamamlamış bulunuyoruz. Kıta ile ticaret hacminden siyasi diyalog mekanizmalarına, eğitim faaliyetlerinden ekonomik yatırımlara kadar birçok alanda çok önemli mesafe katettik. Türkiye bugün kalkınma ve insani yardımlarıyla, 42 farklı destinasyona uçan THY ile, 3 bin 100 Afrikalı öğrenciye sunduğu burs imkanıyla kıtanın en güvenilir ortakları arasında yerini almıştır."

Gerek resmi kurumlar gerekse insani yardım teşkilatlarının gecelerini gündüzlerine katarak, son derece meşakkatli şartlarda çalışmalarını sürdürdüklerini anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bugün kıtanın dört bir tarafında TİKA'nın destek verdiği su kuyularını, tarım projelerini, sağlık kuruluşlarını bulabiliyorsunuz. 10 yılı aşkın bir çabadan sonra artık Afrika ülkeleri ile ilişkilerimizde yeni bir dönemin startını verdik. 2013 yılı itibarıyla Afrika'ya açılım politikası yerini Afrika ortaklık politikası olarak adlandırdığımız bir sürece bırakmıştır. Hatırlayacağınız üzere geçtiğimiz kasım ayında Ekvator Ginesi'nin başkenti Malabo'da 2. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi'ni topladık. Bu zirvede kararlaştırdığımız gibi ziyaretimiz stratejik ortağı olduğumuz Afrika kıtasıyla her geçen gün daha da derinleşen ilişkilerimizin bölgesel planda yeni bir atılımını teşkil edecektir. Biz burada Afrika'daki ikili ziyaretlerimize başlarken, Ebola'ya karşı mücadele amacıyla temin ettiğimiz yardım malzemeleri Batı Afrika'da bu hastalıktan en çok etkilenen ülkelere ulaştırılıyor."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda Afrika ülkelerine desteklerinin süreceğinin altını çizerek, "Afrikalı dostlarımızla her alanda yürüttüğümüz yakın işbirliği ve ortaklığımızı iki tarafın da faydasına olacak şekilde yürütmeye çaba sarf edeceğiz. Cibuti'deki temaslarımızın tamamlanmasının ardından inşallah 24 Ocak Cumartesi akşamı Türkiye'ye döneceğiz. Ziyaretimin ülkemiz, milletimiz, bölge halkları ve tüm Afrika kıtası için hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum" diye konuştu.