Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Türkiye'nin Suriyelilere insani yardım dışında bir desteği olmadığını belirterek, ''Birilerinin söylemek istediği gibi bir silah desteği Türkiye tarafından sağlanmıyor. Hatta geçmişte dediler ki 'Türkiye müdahale eder'. Hayır müdahaleyi de düşünmüyoruz. 'Başka ülkeler de müdahale ederse ona Türkiye yardımcı olur mu?' Ona da 'hayır' demiştik. İki senedir bu sözlerimizin ne kadar doğru olduğu ortaya çıktı'' dedi.

Arınç, SKY Türk 360 televizyonunda yayınlanan Siyaset Meydanı programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Suriye konusuna ilişkin bir soru üzerine Arınç, Türkiye'nin Suriye halkının yanında olduğunu belirterek, mülteciler için yapılan masrafın 650 milyon liraya yaklaştığını söyledi.

BM Güvenlik Konseyi'nden Rusya ve Çin'in vetosuyla bugüne kadar bir yaptırım kararı çıkarılamadığını anlatan Arınç, ''Çin ve Rusya, zaman zaman 'tamam artık' demesine rağmen belki ekonomik ilişkiler sebebiyle veya Ortadoğu'daki geçmişten bugüne himayeci rollerini devam ettirmek istiyorlar. Ama onların da artık 'Esed duramaz' dediklerini biliyoruz. Belki onu kolay yoldan kurtaracak, onlara göre onore edecek bir çözüm arayışı içerisinde olabilirler'' dedi.

Arınç, Türkiye'nin Suriyelilere insani yardım dışında bir desteğinin olmadığının altını çizerek, ''Birilerinin söylemek istediği gibi bir silah desteği Türkiye tarafından sağlanmıyor. Hatta geçmişte dediler ki 'Türkiye müdahale eder'. Hayır müdahaleyi de düşünmüyoruz. 'Başka ülkeler de müdahale ederse ona Türkiye yardımcı olur mu?' Ona da 'hayır' demiştik. İki senedir bu sözlerimizin ne kadar doğru olduğu ortaya çıktı. Suriye'de farklı mezhepler, farklı etnik kökenler, farklı güç odakları var. Biz bunlardan hepsinin hakim olması yerine Suriye'nin bütününü temsil eden aynı yapının Suriye'nin bütünlüğünü de içerisine alacak bir şekilde bir rejim değişikliğinin sağlanmasını istiyoruz'' diye konuştu.

İran ve Lübnan'a yönelik, ''Bu olaya kayıtsız kalırlarsa onlar İslam değildirler'' sözlerinin anımsatılması üzerine Arınç, bu sözü İran için söylediğini belirtti. Arınç, ''Çünkü İran İslam Cumhuriyeti olarak geçiyor. 'İslam' değiniz zaman bütün dünyada Müslümanların aynı kaderi, aynı düşünceyi, aynı inancı paylaşıyor olması lazım. Suriye'de Müslüman Müslümanı öldürüyorsa faraza burada İran'ın taraf olamaması lazım. Şimdi Mısır'da karşılaştığı manzarada herhalde biraz düşündürecektir. Ahmedinejad biliyorsunuz Mısır'a gitmişti. Mısır'da gerek Cumhurbaşkanımız gerekse Mursi, Suriye'de yaşanalar konusunda kendisini tekrardan uyardılar. İran bu konuda tavrını değiştirmezse kendisi kaybeder'' diye konuştu.

''İran mezhep birliği ya da stratejik hesaplarla mı Esed yönetimini destekliyor'' sorusu üzerine Arınç, ''Hepsi. D şıkkı hepsi. Mezhebi destek de olabilir, siyasi destek de olabilir. Ortadoğu üzerindeki kendi planları açısından Suriye'nin kaybedilmemesi gerektiğini düşünülebilirler. Bu konuda Esed'le daha iyi konuşabildiklerini düşünebilirler. Ama bunların hiçbirisi insanların çoluk çocuk kadın öldürülmesinin sebebi olamaz'' ifadesini kullandı.

İran'ın bir dönem en büyük uluslararası desteği Türkiye'den aldığının belirtilmesi üzerine Arınç, şöyle konuştu:

''Brezilya ile birlikte nükleer enerji konusunda kendisi tamamen bir ambargo içerisinde kalacağı halde Türkiye, 'herkesin zenginleştirilmiş uranyumu enerji kaynağı amacıyla geliştirmesi uygundur. Yeter ki bu nükleer silaha dönüşmemeli biz de bu sürecin içerisinde olalım, İran'ın savunmalarına imkan tanıyalım. Kontroller yapılsın ama İran'a karşı herhangi bir ambargo hukuku uygulanmasın' diye göğsünü siper etti. Bunda yanlış yaptığımızı düşünmüyorum ama şimdi İran patriotların Türkiye'de konuşlanması karşısında alabildiğine Türkiye'yi eleştirme hakkını kendisinde bulmamalı. Çünkü biz bunu savunma amaçlı kuruyoruz. Kime karşı savunma amaçlı olduğu da belli. Uçağımızı düşürenlere karşı. İşte bizim Akçakale'yi bombalayanlara karşı. Bizim her bir sınırda ateşle çocukların vurulduğu bir komşu ülkeye karşı. Bunu düşünmemizden daha tabii bir şey olamaz. Biz NATO'nun müttefikiyiz. Yani İran ile yine biz siyasi, ekonomik ilişkilerimizin iyi olmasını isteriz. İran bölgede güçlü bir ülke ama Suriye'de olanlara karşı tavrından dolayı onu eleştirme hakkımızın da bizde olduğunu bilmesi lazım.''

''Irak'ta yakın dönemde bölünme tehlikesi görüyor musunuz?'' sorusu üzerine Arınç, bunun ihtimaller arasında olduğunu ancak Türkiye'nin başından bu yana Irak'ın toprak bütünlüğünden yana tavır aldığını söyledi. 

Irak'ın sahip olduğu servetin Irak halkına ait olduğunu belirten Arınç, şunları kaydetti:

''Başka ülkeler gelip bu konuda bir paylaşım içerisine girmemeli. Etnik şu, şu, şu, farklardan dolayı Irak'ta güç odakları olmamalı. Demokratik rejim bütün tarafları temsil eder biçimde korunmalı. Keşke bu sözlerimiz gerçekleşebilseydi. Olmadı. Ama bundan sonra tabii devletin bölünmemesini temin etmek lazım. Çünkü bu yolda çabalar olabilir. Güçsüz, bölünmüş bir Irak herkesin işine gelebilir ama Türkiye'nin işine gelmez. Dünyanın da işine gelmez ve gelmemeli çünkü sıkıntılar devam edecektir. Şu anda oradaki bütün sorun Maliki'nin tasarruflarıdır. Önce Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı'nı suçladı. Sonra idama mahkum edilmiştir. O da Türkiye'ye geldi, biliyorsunuz arkadan başka bir üst düzey birisine ne hikmetse Sünni olarak bilinen şahıslara karşı bunu yapıyor. Sonra sokak olayları başladı. Sarsıldı. Bunlar hemen eylemleri artırdı. Irak kendi içerisinde Maliki'den sorunlarını büyütmeye başladı. Ama tabii Amerika'nın da bu noktada hatasının olduğunu kabul etmemiz lazım. Çünkü Amerika, Maliki'nin iş başında kalması konusunda baştan beri destek veriyor. Son zamanlarda hatalarını anlamış olacaklar ama Maliki'den kurtulmak yine demokratik yollarla olmalı şüphesiz. Bunu da Irak halkı başarabilir diye düşünüyorum.''

''Suriye, Irak, İran'a baktığımız zaman bu sorunların temelinde bir mezhep ayrışması ya da çatışması görülüyor gibi'' denilmesi üzerine Arınç, mezhebe dayalı bir ayrımcılığın doğru olmadığını, Türkiye'nin geçmişte Suriye ile iyi ilişkiler yürüttüğünü anlattı.

''Başörtüsü sorununu çözülmüş olarak görüyor musunuz?'' sorusu üzerine Arınç, konunun üniversiteler içinde çözüldüğünü söyledi. Henüz Anayasa'da bir değişiklik olmadığını, 411 oyla kabul edilen yasal değişikliğin ise Anayasa Mahkemesi tarafından şekil bakımından incelenmesi gerekirken esasa girilerek iptal edildiğini anımsatan Arınç, ''Şimdi tabii yeni Anayasa teklifimizde 'şekil bakımından denetleme yapamaz' maddesini de koyuyoruz. Sütten ağzımız yandığı için yoğurdu üfleyerek yiyoruz. Anayasa Mahkemesi kendi kurallarını çiğnedi. Şimdi böyle şeyler yaşanmasın diye Anayasa Mahkemesi'ne esastan bir denetleme imkanı gelecek ama şekli bakımdan denetleme olmayacak'' ifadesini kullandı.

''Artık üniversite öğrenimi sırasında kılık kıyafetinden dolayı da inancından dolayı da yaşantısından dolayı da hiçbir öğrencinin öğrenim özgürlüğüne engel olunamayacak'' diyen Arınç, şunları söyledi:

''Başörtüsüyle ilgili yüzde 99'luk bir mutabakat var. Öyle görünüyor. Ama diğer konularda tabii toplumdaki tartışmaları dikkate almamız lazım. Ben toplumda farklı kesimlerin de bu meseleye sahip çıkmasını ve inşallah çok uzak olmayan zamanda böyle bir mutabakat olabilirse yasal olarak da bir altyapı gerekiyorsa bunun da mümkün olabileceğini düşünüyorum. Ama bugünün meselesi değil.''

''Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan arasında herhangi bir uyuşmazlık görüyor musunuz?'' sorusu üzerine Arınç, birbirlerini tanıdıklarını belirterek, ''Birbirimiz arasındaki ölçmeyi, tartmayı, değerlendirmeyi buralarda yapacak halimiz yok. Doğru da olmaz'' dedi.

Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Gül'ün farklı düşünceler ifade edebildiklerini anlatan Arınç, ''Bu, işin doğasında var. Yani şu anda baktığımızda Cumhurbaşkanımız Anayasa gereği devletin başıdır, tarafsız olması gerekir. Cumhurbaşkanlığında mutlak tarafsızlık vardır. Şimdi bir konu üzerinde Cumhurbaşkanımız Cumhurbaşkanı sıfatı taşıdığı ağırlıkla farklı bir üslupla konuşabilir. Başbakanımız da siyaset yapıyor. O da farklı bir üslupta konuşabilir. Bu, aralarında görüş ayrılığı olduğu anlamına gelmez'' diye konuştu.

''Duygusal bir insan mısınız?'' sorusuna da Arınç, ''Bence çok iyi bir haslet. Allah böyle bir nimeti verdiği için şükrediyorum. Ben çoğu zaman da duygularımla hareket ederim, yani o konuda da rasyonel biri değilim çok. Çok mu kaybettim? Hayır. Kazandım çoğu zaman da. Duygusal olmanın bir zararını görmedim bugüne kadar. Ağlamak da gözyaşı da bir nimettir. Aslında bundan mahrum olan insanların üzülmesi ve Allah'tan 'yarabbi bana gözyaşı nasip et' demesi lazım'' karşılığını verdi.

Arınç, bir soru üzerine Milli Takım'ın gidişatını beğenmediğini belirterek, ''Bugüne kadar gözümü dolduracak bir başarıyı gösteremediler. Derme çatma toplama bir takımla Milli Takım olmaz'' değerlendirmesinde bulundu. Abdullah Avcı'nın Milli Takım'da başarılı olmasını istediğini ifade eden Arınç, daha iyi bir takım ve iskelet kurulması gerektiğini söyledi.

İyi bir Beşiktaş taraftarı olduğunu anlatan Arınç, Beşiktaş'ın son dönemdeki futbolunun tatminkar olmadığını ifade etti. Arınç, Fikret Orman'ın çok iyi bir başkan olduğunu ve her fırsatta destek olmaya çalıştığını da sözlerine ekledi.