TBMM

Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, bedelli askerlikle ilgili, "Görüşleri alarak Sayın Başbakanımıza ilettik. Sayın Başbakanımız ne karar verirse, 'Bu ortamda bu gerekmez' derse ona karar verecek, o kesinleşecek. Talep var, bu talebi dikkate alarak, Türkiye'nin de çevresindeki ateş çemberini de dikkate alarak, Genelkurmay Başkanlığımız işte görüşünü söylüyor. Ondan sonra da sonuçta Başbakanımız karar verecek" dedi.

Milli Savunma Bakanlığı'nın 2015 yılı bütçesi, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşüldü.

Milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Bakan Yılmaz, bedelli askerlikle ilgili yoğun sorunların geldiğini belirtti. Vereceği cevabın hiçbir zaman kesin bir cevap olmayacağına dikkati çeken Bakan Yılmaz, şunları söyledi:

"Neden? Çünkü ben hükümetin görevlendirmiş olduğu bir Milli Savunma Bakanıyım. Milli Savunma Bakanlığı var, Genelkurmay Başkanlığımız var, Başbakanlık var bir de Cumhurbaşkanımız var ve üzerinde de başkomutan sıfatı var. Genelkurmay Başkanlığımız kendi silahlı kuvvetleri ihtiyaçlarını hem başbakanlığa hem de Milli Savunma Bakanlığına bildirir. Haftalık görüşmeleri vardır, hem başbakanla hem cumhurbaşkanımızla görüşmeler vardır. Dolayısıyla verilen görüşler güne ilişkindir. Şartlar değişince dolayısıyla o görüş de değişir bunu çok net söyleyeyim."

Türk Silahlı Kuvvetlerinin asker kaynağının çeşitli nedenlerle sürekli olarak azalmaya devam ettiğini dile getiren Yılmaz, askerliğin önce 15 aya, ardından 12 aya düşürülmesinin silahlı kuvvetlerin mevcudunu düşürdüğünü belirtti.

Düzenleme sonucunda TSK'da görev yapan er ve erbaş sayısının yaklaşık olarak 70 bin azaldığını dile getiren Bakan Yılmaz, şunları söyledi:

"Nüfus artış hızı yavaşlıyor. Herkes bunda hem fikir. Artık çok çocuk yapanlar yok. Ne teşvik verirseniz verin istediğiniz nüfus artış hızına gelemeyeceksiniz. Askerliği tecil edilen ve ertelenen yükümlü miktarı artıyor. Üniversiteye gidenler 2002'de her 100 kişiden üniversite çağına gelmiş 14 kişi giderken şimdi 38 kişi gidiyor. Yani üniversiteye giden öğrenci sayısı da arttı. Şu da bir gerçekti ki önceden bütün üniversiteler Ankara, İstanbul birkaç tane Adana, İzmir varken şimdi hemen hemen her ilde üniversitemiz var. Konya, Kayseri, Gaziantep gibi, Diyarbakır da olacak yakında, birden çok üniversiteler de var. Üniversite sayıları da arttı. Dolayısıyla üniversite sayısının artmasıyla birlikte üniversitelere giden öğrencilerimizin, evlatlarımızın sayısının atmasıyla birlikte kısa dönem erbaş, er mevcudu artıyor. Uzun dönem, 12 aya gidenler değil, 6 aya gidenler artıyor."

"Üzerimize düşeni yapmaktan da çekinmeyeceğiz"

Kamuoyunda bedelli askerlikle ilgili talebin bulunduğunu ifade eden Yılmaz, "Böyle talepler olduğunu görmemezlikten gelemeyiz. Böyle bir talep var ancak durum da bu" diye konuştu.

Dün Azerbaycan tarafından bir Ermenistan helikopterinin düşürüldüğünü, Ermeni yetkililerin bunun karşılığını vereceklerine yönelik açıklamalarının olduğunu hatırlatan Yılmaz, "İnanın bu coğrafyada yarın ne olacağınızı bilmiyorsunuz" ifadesini kullandı.

Bu ihtilafta etkili olan diğer ülkelerin de dikkate alınması gerektiğini bildiren Yılmaz, Ukrayna'daki gelişmelere de değindi.

Bir milletvekilinin "Bir de Suriye'ye gireceğiz" demesi üzerine Bakan Yılmaz, şu karşılığı verdi:

"Suriye'ye biz girmeyeceğiz. Eğer ki CHP deseydi ki, 'Kobani'ye girelim', 'Kobani için tezkere getirin biz destekleyelim' sözü söylendi. Bu ne demek? 'Kobani'ye girelim' demek. Biz geçmişten gelen tecrübeyi alarak da elinizde bir güç, imkan varsa eğer bu gücü kullanmayacağınızı söylerseniz o zaman o güç sizin gücünüz olmaktan çıkar. Elinizdeki gücü kullanacağınız doğrultusunda karar alırsanız o güç sizin gücünüz olur ve caydırıcılık fonksiyonunu kazanırsınız. Bir başka arkadaşlarımız da 'Hadi Irak'a girelim daha ne bekliyoruz' diyorlar. Dolayısıyla biz ne Irak'a ne Suriye'ye bu milletin menfaati, çıkarı gerektirmedikçe hiçbir yere girmeyeceğiz. Ancak ülkemizin çıkarı, menfaati neyi gerektiriyorsa o noktada da üzerimize düşeni yapmaktan da çekinmeyeceğiz. "

"Risk ve tehditlere karşı Türkiye'nin güçlü olması lazım"

Türkiye'nin çevresinde bir ateş yandığını dile getiren Bakan Yılmaz, şöyle devam etti:

"IŞİD diye bir terör örgütü çıkmış uluslararası sınırları tanımıyor. Gitmiş Irak'tan bir bölümünü almış kontrolüne, bir kısmını Suriye'den almış, ara sıra da Lübnan'a gidiyor. Libya'daki bir şehir, 'Biz IŞİD'a bağlılığımızı bildirdik' diyor. Her an değişecek bir statü var. Dolayısıyla da risk ve tehdit var. Bu risk ve tehditlere karşı da Türkiye'nin güçlü olması lazım. Ben şunu söyledim: 'Sınırın dışındaki eşkıya eğer Irak ile Suriye arasındaki sınırı tanımayıp oraya gidiyorsa, Lübnan ile Suriye arasındaki sınırı tanımayıp oraya gidiyorsa ancak Ceylanpınar'da, Suruç'da duruyorsa herhalde bunu kağıt üzerindeki çizgiler durdurmuyor'. Eşkıyayı kağıt üzerindeki çizgi veya sınırlar durdurmaz. Ne durdurur? İşte Türkiye'nin gücü durdurur. Buradaki Türkiye'nin en somut gücü de Türk Silahlı Kuvvetlerinin gücüdür. Türk Silahlı Kuvvetleri tarihinde olmadığı kadar güçlüdür. Bunu çok net söylüyorum. Hepimizin ordusudur, hepimiz ordusunun sağlamış olduğu o güvenlik ortamıyla da çok rahat konuşabiliyoruz. Silahlı kuvvetlerimizi de eleştirebiliyoruz. Hatta bazı arkadaşlarımız, silahlı kuvvetlerimizin mensuplarına taş da atabiliyorlar. Ama silahlı kuvvetlerimiz hepimizin ortak ordusu. Hem HDP'nin hem MHP'nin hem CHP'nin hem AK Parti'nin. Hiç kimsenin değildir. Bizi koruduğu için IŞİD buraya gelemiyor."

Bedelli askerlik

Türkiye'nin barış adası, emin bir liman olduğunu vurgulayan Bakan Yılmaz, "Türkiye'ye Yezidiler geldi, Suriye'den Araplar geldi, Irak'tan Araplar, Kürtler, Türkmenler geldi. Ateş olan bölgeye gelir mi? Yuvası yakılmış, yıkılmış, tehdit var, risk var. Ondan sonra Türkiye'de aynı durum olsa Türkiye'ye gelir mi? Niye geliyor? Biliyor ki evladı, hanımı, kendisi burada güven altında, burası emin bir yer. Bunu hep beraber sağladık" ifadelerini kullandı.

Gazilere sahip çıkmanın herkesin vazifesi olduğunu vurgulayan Yılmaz, "Onlara özen, saygı göstermemiz lazım. Onların içinde bulunduğu hassasiyeti dikkate alarak davranmak lazım" diye konuştu. 

Bazı milletvekillerinin bedelli askerlikle ilgili kesin cevap istemesi üzerine Bakan Yılmaz, Irak'ı, Suriye'yi, Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki gelişmeleri, Rusya'nın Ukrayna'daki ve Kırım'daki durumunu görmenin, doğu Akdeniz'deki gelişmeleri değerlendirmenin, Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu anlamak açısından önemli olduğunu söyledi.

Bazı milletvekillerinin, bedelli askerlik çıkması durumunda kaç kişinin yararlanacağına ilişkin sorular ilettiğini hatırlatan Milli Savunma Bakanı Yılmaz, "Eğer bedelli askerlik kapsamını, yaş 30 diye kabul ederseniz 400 bine yakın. Eğer yaşı 29'a düşürürseniz 450 bine çıkar. Eğer yaşa 28 derseniz 534 bine çıkar. Eğer yaşa 27 derseniz 600 binin üzerine çıkar. Eğer yaşa 26 derseniz 750 bine çıkar. Eğer 25 olursa, 917 bin 690 yani 1 milyona yakın olur. Dolayısıyla bir yaş söylememek lazım" yanıtını verdi.

Genelkurmay Başkanlığının ülkenin çevresindeki durumu ve ihtiyaç durumunu söylediğini belirten Yılmaz, "Genelkurmay Başkanlığımız, kurumun içindeki uzman, ihtiyacı belirleyen kurum. Görüşleri alarak Başbakanlığımıza ilettik. Görüşleri alarak Sayın Başbakanımıza ilettik. Sayın Başbakanımız ne karar verirse, 'Bu ortamda bu gerekmez' derse ona karar verecek, o kesinleşecek. Durumun özü budur. Talep var, bu talebi dikkate alarak, Türkiye'nin de çevresindeki ateş çemberini de dikkate alarak, Genelkurmay Başkanlığımız işte görüşünü söylüyor. Ondan sonra da sonuçta Başbakanımız karar verecek" ifadelerini paylaştı.

Profesyonel askerlik

Profesyonel askerlikle ilgili sorular üzerine ise Yılmaz, Türk Silahlı Kuvvetlerinin mevcuduna ilişkin bilgi verdi.

Silahlı kuvvetlerinin üçte birinden fazlasının profesyonel olduğunu dile getiren Yılmaz, Genelkurmay Başkanlığının bu bilgileri internet sitesinden yayımladığını, gizli veya saklı bir şeylerinin olmadığını söyledi. Bakan Yılmaz, "Nüfus artış hızı böyle düşerse, gençleri bulamazsak hiç şüpheniz olmasın ki Türkiye'nin gideceği nokta, profesyonel orduya doğru gidecektir" dedi.

Çözüm süreci

Milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Bakan Yılmaz, bazı milletvekillerinin "Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel'in 'Çözüm sürecinden benim haberim yok' dediğine" yönelik ifadeler kullandığını hatırlattı.

Genelkurmay Başkanı Özel'in Milli Güvenlik Kurulu (MGK) üyesi olduğunu vurgulayan Yılmaz, Terörle Mücadele Yüksek Kurulu toplantılarında da Genelkurmay ikinci başkanının yer aldığını belirterek, şunları söyledi:

"Dolayısıyla gerek MGK'da konuşulanlardan gerek Terörle Mücadele Yüksek Kurulunda konuşulanlardan, gerek her hafta Başbakan ile ve Cumhurbaşkanımızla konuşan Genelkurmay Başkanımızın haberi olmaması mümkün mü? Haberi var. Peki bu neden anlaşıldı? Bunu şöyle anlamak lazım, bana da bilgiler askerin bakanı olarak, Genelkurmay Başkanlığımızdan her hafta gereken, basında çıkan haberlerle veya bir olayla bilgi notu gönderilir. Kişiye özel de olabilir. Dolayısıyla iki kurum arasında da bir engel yoktur. Yani benim bildiğimi Genelkurmay Başkanımız da bilir, Genelkurmay Başkanlığından bize gelen bilgilere göre de biz de biliriz. Bununla ilgili kanunu yeni çıkardık. Bu kanunun çıkması aşamasında hangi kelime çıksın, hangi kelime kalsın, Genelkurmay Başkanımıza o sorulduğu tarihe bakın, 'Ya mutlaka kanunun son durumunu görmedim' anlamındadır. Yoksa çözüm süreci konuşulan bir şey."

"Siz orada olsaydınız... "

Bir milletvekilinin "Çok açık bir şey, yol haritasını bilmiyoruz" demesi üzerine Yılmaz, şu karşılığı verdi:

"Yol haritası henüz tamamlandı mı, işte herkes belli bir aşamaları yapacak. Diğer arkadaşlarımız diyor ki 'Detaylı olarak biz de bilelim.' Dolayısıyla bununla ilgili kanun çıktıktan sonra Bakanlar Kurulu kararı ne zaman çıktı? 1 Ekim diye düşünüyorum. Daha yeni, Bakanlar Kurulu, komisyonlar kurulacak. Dolayısıyla dört başı mamur, hiçbir eksiklik yok. 30 yıldır, 40 yıldır süren bir olay. Belki de kimilerine göre çok daha fazla eskiden beri devam eden bir olay. Dolayısıyla bu çatışmanın olduğu bir dönemde, insanların ön yargılarının gerçeğin önüne geçtiği bir durumda bunu birden bire bekleyebilmek mümkün değil. Bizim diğer partiler gibi bir kolaylığımız yok. Nedir o? Bunu çok net söylüyorum, eğer bizim olduğumuz kadar, AK Parti kadar, güneydoğuda CHP de MHP de olsaydı belki güneydoğudaki sorun bu dereceye gelmezdi, kesinlikle gelmezdi. Çok net söylüyorum. Bir partinin orada teşkilatını kurması için hükümetten izin almasına gerek yok. Siz oraları boşalttığınız için oradaki adeta iki partiye kaldı. Birisi HDP diğeri de AK Parti. İsteriz ki siz de olun. Dolayısıyla eğer siz orada olsaydınız bizim bu işlerimiz daha kolay olurdu. Dolayısıyla çözüm süreci henüz daha haritası netleşmedi ki o son durumunu bilelim. Üzerinde çalışılıyor, her gün yeni bir şey yapılacaktır."

"Hakkari'de miting yap, mitingine ben katılacağım"

Milli Savunma Bakanı Yılmaz'ın sözleri üzerine CHP ve MHP'li üyeler tepki gösterdi.

MHP Antalya Milletvekili Mehmet Günal, "Bölgede vatandaşları bile koruyamıyorsunuz. Terörü bile muhalefetin üzerine yıkıyorsunuz. MHP her yerde var. Bütün il başkanlarımız orada duruyor" dedi.

Bunun üzerine Bakan Yılmaz, "Mehmet Bey, çok doğru, samimiysen Hakkari'de miting yap, mitingine ben katılacağım" diye karşılık verdi.

CHP Denizli Milletvekili Adnan Keskin de "Sizi tarihe havale ediyoruz. Kendiniz konuşun, kendiniz dinleyin" diyerek, partisinin diğer üyeleriyle birlikte salonu terk etti.

CHP'li üyelerin ardından MHP'li üyeler de salonda çıktı.

Avukat ücreti ödenecek

Soruları yanıtlamaya devam eden Bakan Yılmaz, vatani görevini yaptığı sırada hayatını kaybedenlere ilişkin, "Alınan tüm önlemlere rağmen vefatla sonuçlanan ecel, hastalık, intihar, silah, iş kazası, iç güvenlik olaylarında personelin ölüm sebebinin zihinlerde hiçbir soru işareti bırakmayacak şekilde açıklanması maksadıyla garnizon komutanlıklarınca vefat haberini alınmasına müteakip emniyet ve kaza önleme konularında tecrübeli bir askeri üst subay, mümkün olmaması durumunda tecrübeli bir subay ve tabipten oluşan bir heyet teşkil edilmekte ve anılan personelin bizzat evine giderek ailesiyle yüz yüze görüşülerek olayla ilgili bilgi verilmektedir" diye konuştu.

Vefat haberinin verilmesinin ardından özlük işlemlerinin tamamlanmasına kadar aileyle irtibatın sürdürüldüğünü ifade eden Yılmaz, şunları kaydetti:

"Aile ilgili birlik komutanlığınca kaza olayının meydana geldiği birime, kuruma davet edilmekte. Davetin aile tarafından kabul edilmesi durumunda aile tabur, alay veya tugay komutanı veya eşidi, adli müşavir, personel şube müdürü ve tabip personelden oluşan heyet tarafından karşılanarak, özellikle olaya şahit olan kişilerle görüşmeleri sağlanmaktadır. Verilen belgeler dışında talep edilen belgelerin adli makamlardan talep edilmesi konusunda aileler bilgilendirilmekte. Ailenin olay yerine gelmeyi istememesi durumunda, ailenin bilgilendirme isteği dikkate alınarak kaza, olay hakkında ayrıntılı bilgilendirme, ilk hafta içinde aile yakınlarının katılımıyla ailenin evine en yakın konuşlu askeri birlikte, garnizon komutanlığı ve ilgili birlik komutanlığı koordinesinde birliğinden asgari binbaşı rütbesinde bir heyet başkanı, adli müşavir, tabip ve ihtiyaç duyulan diğer personelle teşkil edilecek bir heyet tarafından yapılmaktadır. Ancak ne yaparsak yapalım evladı askeriyede intihar etmiş bir aileye kendi evladının intihar ettiğini kabullendiremiyoruz."

Ailelerin bunları şüpheli ölümler olarak adlandırdığını ifade eden Yılmaz, "Meclis'e sunacağımız yeni bir kanun tasarısında sadece bu olaylara yönelik olarak, asker kişilerin kıta, karargah ve kurumlarda ya da görev esnasında veya görev yerlerinde ölümü halinde soruşturma veya kovuşturma sürecinde yasal mirasçılarını temsil etmek üzere kendilerinin seçtiği bir avukat vekil görevlendireceğiz ve bu avukatın ücretini de jandarmaysa İçişleri Bakanlığı, eğer ki Milli Savunma Bakanlığına bağlıysa Milli Savunma Bakanlığı bütçesinden ödeyeceğiz" diye konuştu.

Bakan Yılmaz, ailenin avukat seçmemesi durumunda ilgili kanun gereği baroya talepte bulunulacağını ve avukat görevlendirilmesinin sağlanacağını dile getirdi.

"Vazifemiz, Mehmetçiği anne babasına sağlam olarak teslim etmek"

İntiharın sadece askeriyede yaşanmadığına dikkati çeken Yılmaz, bu konuyla ilgili alınan önlemlere ilişkin de bilgi verdi. 

"Bizim vazifemiz, sağlam olarak aldığımız Mehmetçiği anne babasına sağlam olarak teslim etmek" diyen Yılmaz, 2004'te 1'i subay olmak üzere 101 kişinin intihar ettiğini, geçen sene ise bu rakamın 71'e düştüğünü söyledi. Bakan Yılmaz, bu konuda her türlü katkıya açık olduklarını belirterek, "Gönül arzu eder ki bu sıfıra düşsün" diye konuştu.

Bakan Yılmaz'ın konuşmasının ardından Milli Savunma Bakanlığının 2015 yılı bütçesi kabul edildi.

Bütçenin oylaması bölümünde kısa süreli kapalı oturum gerçekleştirildi.