TBMM

HDP Van Milletvekili Nazmi Gür, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'ın Süleyman Şah Türbesi'nin nakliyle ilgili Genel Kurulu bilgilendirmesinin ardından grubu adına söz aldı. 

Gür, konuşmasında Türkiye'nin operasyonu tek başına gerçekleştirmediğini, operasyon yapılırken Kobani Kantoni ve PYD, YPG yetkilileriyle görüşmeler gerçekleştirildiğini ileri sürdü. Gür, "Taşınmanın her aşamasında Kobani'de bulunan bütün yetkililer gerekli desteği sağlamıştır" dedi.

Türkiye'nin uluslararası hukuk açısından ise defakto bir durum yarattığını savunan Gür, "Bu geçici durum, defakto durum, hükümetin kibir dolu açıklamalarına yansıtılmış, bu bir zafer olarak ilan edilmiştir. Ama orada bulunan yerel güçlerin, orada bulunan işbirliği yaptığı bütün güçlerin bu operasyondaki başarısının gözardı ederek dile getirmesi, hem de üstten bakıcı, elbetteki kabul edilemez bir durum ve tutumdur" diye konuştu.

Gür, "Elbetteki Süleyman Şah, Eşme köyünde yapımı devam eden bu türbeye defnedildiğinde aynı zamanda demokratik ve özgür Suriye güçleriyle bundan sonra ve rejim değişikliği gerçekleştirildiğinde, yeni bir mutabakat zaptının uluslararası hukuk konusu olacağı da kesindir" değerlendirmesinde bulundu.

Konuşma sürelerine itiraz

Bu arada MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural ve CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, hükümet adına bilgi veren Yılmaz'a 20 dakika, gruplar adına konuşma yapan milletvekillerine 10'ar dakika konuşma süresi verilmesini eleştirdiler.

Meclis Başkanvekili Sadık Yakut ise daha önceki uygulamaların bu yönde olduğunu, kendisinin de bu şekilde devam edeceğini ancak grup başkanvekillerinin biraraya gelerek bundan sonrası için bir girişimde bulunabileceklerini söyledi.

Milli Savunma Bakanı keşke özür dileseydi

CHP Grubu adına söz alan Adana Milletvekili Faruk Loğoğlu da Bakan Yılmaz'ın gazetelerde yer alan haberlerden oluşan bir sunum gerçekleştirdiğini ve bu yaklaşımı kınadığını ifade etti.

Loğoğlu, "Milli Savunma Bakanı'ndan beklediğim, Türkiye Cumhuriyeti'nin üzerinde bir kara leke olarak kalacak bu vahim operasyon için Türk milletinden keşke özür dileseydi. Neden bir kara leke? Çünkü ilk defa askerimizin eliyle bir vatan toprağının parçası muhatabı belli olmayan kişilere teslim edilmiştir" şeklinde konuştu.

Operasyon için Suriye hükümetinden izin alınmadığını, bunun uluslararası hukuka aykırı olduğunu söyleyen ve "Suriye bizim arka bahçemiz mi?" diye soran Loğoğlu, "Suriye topraklarına çok sayıda asker ve tankla girilmesi Suriye topraklarına karşı bir saldırıdır" ifadesini kullandı.

Bazı AK Parti Milletvekillerinin "Sayın konuşmacı kimin adına konuşuyor?" şeklindeki ifadeleri üzerine ise Loğoğlu, "Türk ulusu adına konuşuyorum" karşılığını verdi. Uluslararası hukuku hiç kimsenin hiçe sayamayacağını vurgulayan Loğoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu hukuk dışılığa ilk defa Türk askeri ortak edilmiştir. Biz sizin siyasetçiler olarak yaptığınız hataların altından kalkarız ama Türk askerini, Mehmetçiği hatalarınıza ortak edemezsiniz. Bu hatayı yapmışsınız, bunu Türk milleti asla affetmeyecektir. Bugün öyle bir hükümet var ki başımızda, vatandaşını, toprağını, bayrağını koruyamayan bir hükümettir. Bunu Musul'da gördük, Mavi Marmara olayında gördük."

AKP'nin fıtratında vatan için can vermek diye bir şey yok anlaşılan

Bölgede IŞİD tehlikesi olduğunu ancak AK Parti'nin bunu hiç dile getirmediğini ileri süren Loğoğlu, "Vatanını korumak için canını veren bu ülke, bu insanlar herhalde buna hazırdılar. Ama AKP'nin fıtratında vatan için can vermek diye bir şey yok anlaşılan" dedi.

Yapılanın yanlış olduğunu AK Parti milletvekillerinin de gördüğünü ancak ses çıkaramadıklarını ileri süren Loğoğlu, "Biraz kendinize saygı duyun. Bu memleketin sahipleri sadece Tayyip Erdoğan ve sadece Davutoğlu değil. Bu memleketin sahipleri milletvekilleri olarak bizleriz" dedi.

Öfkemiz, hiddetimiz çok büyüktür

AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı, Loğoğlu'nun konuşmasından sonra sataşma nedeniyle söz aldı. Loğoğlu'nun "AKP'nin fıtratında vatan için can vermek diye bir şey yok anlaşılan" dediğini hatırlatan Bostancı, "AKP'liler dediği bu milletin yarısıdır. Vatan için ölmek lazım geldiğinde biz inanıyoruz ki hangi partiden olursa olsun herkes kendisine düşen görevi yapar. Ancak AKP'nin önemli bir farkı var, o da şu; siyasetin asli görevi herkese ölüm yolunu göstermek değil, insanları yaşatabilmektir. Gerektiğinde ölürüz ama her vesile, hamasi bir kışkırtmayla insanları ölüme çağıran bir siyasi dil, uygun bir dil değildir" diye konuştu.

Bostancı'nın sözlerine başlarken kendisine sakin olması tavsiyesinde bulunup sataştığını ifade ederek söz alan MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri de Şah Fırat Operasyonu'nu eleştirdi.

AK Parti iktidarının sınırları dışındaki toprak parçasını koruyamadığını söyleyen Yeniçeri, "Öfkemiz, hiddetimiz çok büyüktür. Bu öfke ve hiddet sizi milletin önünde mahvedecektir" dedi.

Bu millet yemez onu

MHP Ankara Milletvekili Tuğrul Türkeş ise MHP Grubu adına söz aldı.

Operasyona ilişkin açıklamaların tatmin edici olmadığını ve gerçeği yansıtmadığını ileri süren Türkeş, şöyle devam etti:

"Türkiye Cumhuriyeti topraklarının dışındaki tek toprağımızı terk ettik. Türkiye hududunun dibine de Amerikan vari Iwo Jima taklidi bir bayrak kaldırma hareketini marifet olarak kamuoyuna sunduk. Utanmıyor musunuz? Ayıp değil mi? Diyarbakır'daki 2. Hava Kuvvet Komutanlığının bayrağını hala bulabilmiş değilsiniz. Ve Türkiye'nin dışındaki tek toprağımızı kaybettiniz, boşalttınız, geldiniz, bunun üzerine de seçime 4 ay var diye bir şov yapacaksınız, miğfer edebiyatına gireceksiniz. Bu millet yemez onu." 

Süleyman Şah Türbesi'nin nakli ile türbe etrafındaki 14 Türkmen köyünün de sahipsiz bırakıldığını belirten Türkeş, "İnsanların gözünün içine baka baka hezimeti, yanlışı, ayıbı, utanılması gereken bir şeyi başarı diye marifet diye, sanki bir iş yapmışsınız gibi anlatamazsanız" diye konuştu.

Türkeş, konunun Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun da katıldığı Meclis'te bir genel görüşme ile ele alınması gerektiğini savundu.

HDP milletvekillerinin operasyonunun yerel güçlerin desteği ile gerçekleştirildiği yönündeki iddialarına işaret eden Türkeş,  "Bu HDP'li milletvekillerinin oradaki Kürt unsurlarının onayı, müsamahası, desteği ne ise onlarla geçtiğimizi söylüyorlar. Bu Türkiye Cumhuriyeti devleti açısından da Türk Silahlı Kuvvetleri açısından da zuldür" dedi.

HDP Batman Milletvekili Ayla Akat Ata, Türkeş'in konuşmasına ilişkin sataşma nedeniyle söz alarak HDP'li milletvekillerine yönelik "bu" ifadesini kullanmasına tepki gösterdi. Akat, "Bir milletvekilinin grubu bulunan bir siyasi parti için 'bu HDP milletvekilleri' şeklinde ifade kullanması parlamentonun itibarına halel getirmiştir" değerlendirmesinde bulundu.

Operasyona ilişkin işbirliği ile ilgili paylaştıkları açıklamaların kendilerine değil, yerel güçlere ait olduğunu vurgulayan Ata, şöyle devam etti:

"Bugün kabul edilir ya da edilmez, Kobani'de bir yönetim var. İlk kabul etmesi gereken ülke Türkiye Cumhuriyeti'ydi. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde de Kürt halkı yaşıyor. Türkiye'nin de bir Kürdistan'ı var. Nasıl ki Suriye'nin, Irak'ın, İran'ın varsa, Türkiye sınırları içinde de bir Kürdistan var. Ve bugün bu parlamento çatısı altında dünyanın en örgütlü, dünyanın en örgütlü, 2015 yılında en örgütlü, artık eylemleriyle hiçbir tartışma götürmeyen, terör örgütü olarak kabul edilen bir örgüt karşısında, dünyanın takdir ettiği bir direnişi ortaya koymuş bir örgütten bahsederken, biraz daha saygıyla, biraz daha o direnişin gereklerini anlayarak ifade etmek lazım."

Terör örgütü tartışması

Bu sırada MHP sıralarından "PKK terör örgütü müdür, değil midir, bunu söyle?" denilmesi üzerine Ata, "Ben açık bir şekilde söylüyorum, PKK bir terör örgütü değildir, ben görmüyorum" karşılığını verdi.

Ata'nın sözlerine bazı milletvekilleri tepki gösterdiler.

Yerinden söz alan MHP Grup Başkanvekili Vural, Ata'nın konuşmasındaki ifadelere itiraz ederek, "(PKK bir terör örgütü değildir) diyenlere karşı hükümetin sus pus kalması, gerçekten bunu aynı zamanda onayladığını gösteren bir suskunluktur. Kundaktaki Kürt kökenli insanları, Mazıdağı'nda, Ağrı'da, Diyarbakır'da, mezralarda öldürülen kadınları, çocukları katletmiş, uyuşturucu ticareti yapan, zulmeden bir terör örgütüdür. Milletin vicdanında bir terör örgütü olarak yaşamıştır" dedi.

MHP Isparta Milletvekili Nevzat Korkmaz da Ata'nın konuşmasında "Türkiye sınırları içinde de bir Kürdistan var" dediğini ancak başkanlık divanın buna itiraz etmediğini belirterek, bu durumu kınadığını söyledi.

Türkiye bugün maalesef yenik

Vural, Milli Savunma Bakanı Yılmaz'ın bilgilendirme konuşmasında operasyona karşı çıkanları dış güçlerle ilişkilendirdiğini ifade ederek, sataşma nedeniyle söz aldı.

Oktay Vural'ın konuşmasına "Biraz önce Yeni Türkiye'nin sıvışma bakanının gündem dışı yaptığı konuşma, Türkiye bugün maalesef yenik bir Türkiye, Bakanı da sıvışma bakanıdır. Kendisini bu başarılı sıvışmadan dolayı..." diye başlaması üzerine AK Parti milletvekilleri tepki gösterdi.

Meclis Başkanvekili Sadık Yakut da Vural'ı Türkiye Cumhuriyeti Savunma Bakanı'na yönelik bu şekilde bir ifade kullanmaması uyarısında bulundu.

Hükümetin Türk toprağını terk ettiğini ileri sürerek, "Ne dememi bekliyorsunuz? Savunmuşlar mı? Burada gördük ki PKK ile birlikte hareket etmişler" dedi.

CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi ise konuşmasında "Bu devletin asli görevi Süleyman Şah Türbesini korumaktı. Askerimizi oradan çekmek değildi. 'Şam'a gidip Emevi Camisinde Cuma namazı kılacağız' diyen Sayın Davutoğlu, Süleyman Şah Türbesini IŞİD'e teslim etmiştir. Türbeden olduk" değerlendirmesinde bulundu.

PKK da terör örgütüdür, DAİŞ de terör örgütüdür

Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ise sataşma nedeniyle söz alarak, "Hükümetimiz Mehmetçiğin canını, Türk milletin onurunu, hak ve hukukunu korumuştur" dedi. Operasyonunun gerekli olduğunu vurgulayan Yılmaz, "Yaptığımız doğrudur. Biz Mehmetçiği koruduk, bayrağımız da Suriye sınırları içinde Süleyman Şah türbesinde dalgalanıyor. Bu aziz milletin gönlü ferah olsun" diye konuştu.

Yılmaz, hangi örgütün terör örgütü olup olmadığına ilişkin BM'nin, AB'nin kabullerine, Türkiye Cumhuriyeti'nin kanunlarına bakılması gerektiğini belirterek, "Dolayısıyla BM olarak terör örgütü kabul edilen, Türkiye Cumhuriyeti tarafından terör örgütü kabul edileni biz de terör örgütü olarak kabul ederiz. Bir başkasının kendi fikirlerini bize empoze etme hakkı yoktur. PKK da terör örgütüdür, DAİŞ de terör örgütüdür. Biz korkmuyoruz" ifadelerini kullandı.

Musul'u, Kerkük'ü verenlerin bu kürsüden konuşmaya hakkı yok

AK Parti Grup Başkanvekili Ahmet Aydın da söz alarak PKK'nın terör örgütü olduğunu bütün dünyanını bildiğini, malumu ilanı etmeye gerek olmadığını söyledi.

Aydın, Şah Fırat Operasyonuna ilişkin eleştirilere de değinerek, "Masa başında Musul'u, Kerkük'ü verenlerin kalkıp bu kürsüden konuşmaya hakkı yoktur" dedi.

CHP Grup Başkanvekilleri Engin Altay ve Akif Hamzaçebi de Aydın'ın "masa başında Musul ve Kerkük'ü kaybedenler" ifadesine tepki göstererek, bu sözle kimleri kast ettiğini açıklamasını istediler.