Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, gazete ve televizyonların Ankara temsilcileriyle bir araya geldiği toplantıda gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu.

Türkiye'nin yoğun bir gündemden geçtiğini anımsatan Kurtulmuş, 15 Temmuz'dan sonra FETÖ ile mücadelenin planlanan şekliyle devam ettiğini belirtti.

"115 bin kişi hakkında işlem yapıldı"

FETÖ ile mücadelenin, hiç kimseye haksızlık yapılmadan sürdüğüne işaret eden Kurtulmuş, 115 bin kişi hakkında işlem yapıldığını, haksızlık yapıldığı görülenler hakkında da gerekli çalışmaların olduğunu kaydetti.

"Gülen'in iadesine ilişkin gelişmeler olumlu hale geliyor"

FETÖ'nün elebaşı Fetullah Gülen'in iadesiyle ilgili sürece ilişkin de açıklamalarda bulunan Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Hemen 15 Temmuz’un arkasından, Gülen’in iadesiyle ilgili süreçle, bugün arasında bizim açımızdan daha müspet bir gelişme söz konusudur. Türkiye tezlerini ortaya koydukça, sürekli resmi müzakereler yapıldıkça, heyetle gittikçe, muhataplarımızla konuştukça gelişmeler daha olumlu hale geliyor. Amerika’ya sürekli şunu söylüyoruz, 'Bu adamı ya iade edin ya bu süre içerisinde geçici olarak gözaltına alın.' Çünkü adam hala oradan yaptığı açıklamalarla hem kendi örgütünü yeniden konsolide etmeye çalışıyor hem de Türkiye'ye yapılan algı operasyonlarına çok önemli katkılarda bulunuyor. Dolayısıyla tehdit geçmiş değildir. Bu tehdidin bertaraf edilmesi, önlenmesi için geçici de olsa bu adamın gözaltına alınması, Türk-Amerikan ilişkilerini iyiye doğru götürecek bir adımdır."

"Medyaya büyük görev düşüyor"

FETÖ ile mücadelede medyanın da desteğine ihtiyaç bulunduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"Hem kamuoyuna FETÖ gerçeğinin ne olduğunu anlatmak bakımından hem Türkiye Cumhuriyeti devletinin, hükümetinin milletin karşı karşıya kaldığı bu büyük saldırının mahiyetinin iyi anlaşılması bakımından burada bir sürekliliğe ihtiyacımız var. Medyanın da bu anlamda mücadeleye katkı sağlaması, Türkiye’nin milli menfaatlerine uygun olacaktır."

"Halep ve Musul mücadelenin seyrini belirleyecek"

Kurtulmuş, Musul'da devam eden operasyonun şeklinin, Türkiye’nin devlet olarak ortaya koyduğu ana çizgilere aykırı olmadığını bildirdi.

DEAŞ’a karşı mücadelede Musul'un kilit şehirler arasında bulunduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunun ötesinde bölgede kalıcı bir barışın sağlanması için Musul’un durumunun bundan sonraki geleceğinin nasıl şekilleneceği çok önemli. Aynı şekilde Halep. Halep ve Musul, DEAŞ ile mücadelenin bundan sonraki seyrini belirleyecek olan iki şehirdir. Ayrıca bölgedeki dengelerin yerine oturması ya da tam tersine, iyice çivisinin çıkması bakımından da son derece önemli iki sembol şehir. Dolayısıyla Musul operasyonunun doğru, düzgün bir şekilde yapılmasını başından beri ifade ediyoruz. Bizim temel tezimiz şu, bütün bu şehirler, kendi yerel, asli unsurlarının mücadelenin esasını oluşturduğu bir şekilde kurtuluşu sağlanmalıdır."

"Şii milisler yerine Haşdi Şabi kullanılması daha doğru"

Türkiye’nin, kendisine iletilen davet üzerine gittiği Başika’da yerel unsurları eğittiğini söyleyen Kurtulmuş, tamamıyla Musul halkından oluşan birliğin, Ninova muhafızlarının, peşmergenin içerisinde mücadeleye katıldığını ifade etti.

Bölgede yaşayan bütün farklı unsurların bu bölgenin asli unsurları olduğunu söyleyen Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"DEAŞ'tan temizliyoruz bahanesiyle bu bölgenin hiçbir kentinde etnik temizlik yapılmamalıdır. Şii milisler yerine Haşdi Şabi kullanılması daha doğrudur. Ortaya çıkarılmaya çalışılan mezhep çatışmalarını körükleyici algı oluşturma operasyonların da önünü keser. Musul ile ilgili kırmızı çizgilerden birisi de yeni bir mezhep çatışmasının fitilini ateşleyecek gelişmelerden uzak durulmasıdır. DEAŞ bölgeden uzaklaştırılırken, oraya başka hiçbir terör örgütü ya da hiçbir silahlı grup sokulmamalıdır. Bunun çok hayati bir nokta olduğunun altını çizmek isterim."