ANKARA 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Eğer bugün Ortadoğu'da Türkiye yeniden bir güç olarak ortaya çıkmak istiyorsa, saygınlığı olan bir ülke olsun Türkiye deniyorsa Ekmeleddin İhsanoğlu'nun o koltuğa oturması lazım" dedi.

Kılıçdaroğlu, "cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili görüş alışverişinde" bulunmak üzere eski parti yöneticileri, bakanlar ve milletvekilleriyle bir araya geldi.

Genel merkez binasında basına kapalı gerçekleşen toplantı öncesinde konuşan Kılıçdaroğlu, eski Bakanlardan Ali Topuz'un talebi üzerine böyle bir toplantı gerçekleştirdiklerini belirterek, Topuz'a teşekkür etti.

Bugün Kayseri'de, Ali İsmail Kormaz'ın ölümüne ilişkin davanın görüldüğünü hatırlatan Kılıçdaroğlu, Eskişehir'de bir üniversite öğrencisinin sopalarla ve tekmelerle öldürüldüğünü kaydetti.

Kılıçdaroğlu, "Bu ülkenin yüzde 100'üne hitap etmek, bütün annelere ve babalara seslenmek istiyorum; Sizin çocuğunuz bir sokakta sopalarla ve tekmelerle öldürülseydi siz bunu içinize sindirir miydiniz? Eğer sindirmiyorsanız, evlat acısı dünyanın en derin acısıdır diyorsanız, Allah kimseye evlat acısı vermesin diyorsanız bu davanın akıbetini takip ediniz" dedi.

"Ali İsmail Korkmaz'ın davası neden Eskişehir'de değil de Kayseri'de görülüyor" diye soran Kılıçdaroğlu, davanın karartılmak, delillerin yok edilmek istendiğini savundu.

Yıllardır demokrasi mücadelesi veren arkadaşlarıyla birlikte olmaktan onur ve gurur duyduğunu belirten Kılıçdaroğlu, Türkiye'yi Ortaçağ'ın karanlığına değil çağdaş uygarlığa taşıyacaklarını söyledi.

Hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği, herkesin işinin, aşının olduğu, saygın bir cumhurbaşkanı olan bir Türkiye istediklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Geçmişi karanlık olmayan, temiz, ahlaklı, bilgili, birikimli, ülkesini ve bayrağını temsil eden birisi otursun diye bütün mücadelemiz bunun üzerine. Erdoğan'ın kim olduğunu ben de biliyorum. Deniyor ki 'Ekmeleddin Bey yeteri kadar tanınmıyor.' İyi ya siz öbürünü tanıyorsunuz, kim olduğunu biliyorsunuz. Elinizi vicdanınıza koyup ahlak açısından değerlendirin. Bir ülkenin cumhurbaşkanı adayı yalan söyler mi? Herhalde söylememesi lazım. Yalan söylüyorsa bu ülkenin vicdanı demeli, 'bir dakika arkadaş kusura bakma, ben sana oy vermem.' Çünkü kendi halkına yalan söyleyen yarın kim bilir neler yapacaktır?"

Geçmişinin temiz olması lazım. Cumhurbaşkanı 76 milyon insanı temsil edecek. Temiz birisinin olması lazım. Geçmişinde kirlilik olmaması, aklanması, ak süt gibi olması lazım. Bakın Erdoğan'a yırtık ayakkabıyla siyasete girdi, şimdi dünyanın en zengin başbakanlarından birisi. Mal varlığının hesabını verdi mi? Vermedi, vermek istiyor mu? İstemiyor. 'Daha yukarı çıkacağım, orada sorumluluk yok' diyor. 'Malı daha rahat götüreceğim' diyor.

"Daha güçlü, kararlı mücadele etmeliyiz"

"Bu ülkenin vicdanına seslenmek istiyorum; Temiz birisi mi yönetsin sizi, kirli birisi mi yönetsin?" diye soran Kılıçdaroğlu, "Diyorlar ki; 'ne olursa olsun oyumu vereceğim.' O vatandaşlarıma şunu soruyorum; Sen evini hırsıza teslim eder misin? 'Ederim' diyorsan oyunu ver. 'Etmem' diyorsan düşün. Bakkala soruyorum; Dükkanını hırsıza teslim eder misin? 'Etmem' diyor. O zaman ülkeyi de teslim etmeyeceksin" ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanının ilk kez halk tarafından seçileceğini anımsatan Kılıçdaroğlu, seçimin sıradan olmadığını, "nasıl bir Türkiye istendiğinin" seçimi olduğunu söyledi.

Tek parti rejiminin hep eleştirildiğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Tek partili rejimini eleştirdiniz, gayet güzel. İyi de çok partili rejime kim geçirdi? CHP. Kendi, özgür iradesiyle geçirdi. Şimdi çok partili rejimden, tek adamlığa doğru bir gidiş var. 'Her şeyi ben yöneteceğim' diyor. 'Mahkeme, valiler, sivil toplum, üniversiteler bana bağlı olacak.' Her şey bir kişinin iki dudağı arasında şekillenecek. Böyle bir demokrasi olur mu? Böyle bir demokrasi olmaz. Böyle bir demokrasiyi çağdaş demokrasiler de kabul etmez. Bizim aradığımızı budur, daha güçlü, kararlı bir demokrasi mücadelesi vermek zorundayız."

"Öfkeli değil, mütevazı"

Seçilecek cumhurbaşkanının yüzde 43 ve 57 ayrımı yapmadan, bütün yurttaşları kucaklaması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, Ekmeleddin İhsanoğlu'nun böyle bir insan olduğunu, bugüne kadar toplumun hiçbir kesimiyle ilgili negatif bir cümlesinin bulunmadığını söyledi.

Cumhurbaşkanı seçilecek kişinin, Batı'da ve Doğu'da saygın, güçlü bir yönetim iradesi sergileyecek biri olması gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Var mı? Ekmeleddin Bey de var. Birleşmiş Milletlerden sonra dünyanın en büyük uluslararası örgütü olan 57 ülkenin yöneticiliğini yaptı. 'Uzlaşamaz' denen ülkeleri uzlaştırdı. 'Uzlaşamaz, bir araya gelemez' denen tarafları bir araya getirdi. Eğer bugün Ortadoğu'da Türkiye yeniden bir güç olarak ortaya çıkmak istiyorsa, saygınlığı olan bir ülke olsun Türkiye deniyorsa, Ekmeleddin İhsanoğlu'nun o koltuğa oturması lazım.

Hepimize görev düşüyor. 'Ekmeleddin ben bir partiye mensup değil.' Biz de onu istiyoruz. Hiçbir partiye mensup değil, halkın insanı. Öfke dilini kullanmıyor. Öfkeli değil, mütevazı, neden? Bilgili bir insan. Ama bunu sadece konuşmalarıyla yansıtıyor. Kibir yok onda, başkasında kibir var. O, herkesi kucaklamak istiyor, halk adamı olmak istiyor. Bana oy verdin, vermedin diye insanları ayırmak istemiyor. Herkesin inancına, kimliğine saygılı. Dünya dengelerini, Batı'yı da Doğu'yu da iyi bilen bir isim."

"Hangi gerekçeyle ihaleleri takip edecek?"

"Eğer bu topraklarda Yozgat'tan değerli bir insan yetişmişse ve onun adına uluslararası bir kuruluş, 'İhsanoğlu Altın Ödülü'nü düzenlemişse 4 yılda bir ödül veriliyorsa onun adına daha ne arayacağız biz" diye soran Kılıçdaroğlu, İhsanoğlu'nda, bilgi, birikim, yönetim, tevazu, yeri geldiğinde dik durma ve yönetim gücünün olduğunu kaydetti.

Herkesin elini vicdanına koyarak sandığa gitmesini isteyen Kılıçdaroğlu, "Ya demokrasi ya totaliter rejim. Efendim, 'ben şunu beğenmiyorum, şu konuda farkı düşünüyorum' olabilir. Herkesin farklı düşünceleri var. Farklı düşüncelere hiçbir zaman karşı çıkmadık. Zaten CHP'nin geleneğinde de yoktur" dedi.

Her farklı düşünceyi dikkatle dinleyerek ders çıkarmaya çalıştıklarını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Eline sopa alıp, masum insanları yıllarca hapiste tutan, yargıyı baskı altına alan, davaların savcılığını üstlenen, işkencede insanlar öldüğü zaman ses çıkarmayan, Ortadoğu'daki akan kanın bir numaralı sorumlusu olan, IŞİD denen terör örgütüne 'aman bizim rehineleri serbest bırakın' diye yalvarıp yakaran birisi cumhurbaşkanlığı koltuğuna hangi yüzle oturacak?

'Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan ihaleleri takip edecekmiş.' Allah aşkına, cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan birisi nasıl ihaleleri takip edecek? Hangi gerekçeyle ihaleleri takip edecek? Sen yol göstereceksin, tam tersine ihalelerde haksızlık, hukuksuzluk varsa Devlet Denetleme Kurulunu harekete geçireceksin. O, 'cebimi nasıl doldururum' arayışı içerisinde. Böyle bir cumhurbaşkanı adayı olur mu?"

"Sorumluluk bilinciyle hareket ediyoruz"

Cumhurbaşkanlığı için tarafsız, bilgili, dünyada tanınan, birikimli, ülkeyi adam gibi yöneten, vatandaşlarını ötekileştirmeyen, kimsenin inancına, etnik kimliğine laf etmeyen bir aday istediklerini belirten Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Var mı bu topraklarda böyle birileri? Elbette var, çok da var. Ama büyük bir uzlaşmayı gerçekleştirdik. O uzlaşma bizim demokrasi tarihimize yaptığımız en büyük katkılardan birisidir. Bu uzlaşma, Türkiye'de demokrasi tarihine yaptığımız en büyük katkılardan birisidir. Hiç ayrım yapmadık, bizden çok daha farklı düşünen siyasal partilerle adam gibi bir araya geldik, oturduk, konuştuk. Beşimiz imza attık. Gönül isterdi ki bütün siyasal partiler imza atsın. Hepimizin sorumluluğu var, tarihe karşı sorumluluğumuz var, demokrasiye, çocuklarımıza, ülkemize karşı sorumluluğumuz var. Çağdaş dünyaya karşı sorumluluğumuz var. Bu sorumluluk bilinciyle biz hareket ediyoruz ve ettik. Kadınlarımıza karşı sorumluluğumuz var. Eğer biz bunu yapabilirsek, ki yaptık, demokrasiye önemli bir katkı demektir. Bütün yurttaşlarımın, vatandaşlarımın oturup düşünmelerini istiyorum; Bu seçim bir siyasi partiler arasındaki yarış değildir. Bu seçim, bir cumhurbaşkanı seçimidir."

Kamuoyu yoklamalarında, halkın yüzde 60-70'inin tarafsız bir cumhurbaşkanı istediğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Tarafsız bir cumhurbaşkanı istiyorsanız, kimler taraflı, kimler tarafsız oturup vicdanınıza sorun, eşinize, çocuklarınıza, bakkalınıza, fırıncınıza, gazete bayinize sorun; Kim bunların içinde en tarafsız olanı? Siyasi kimliği olmayan kim" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanının siyasetinin tarafsızlık üzerine inşa edildiğini söyledi.

"Dayatmayla cumhurbaşkanı mı seçilir"

Cumhurbaşkanının, yabancı devlet başkanlarıyla bir araya geldiğinde Türkiye'yi onurla temsil etmesi gerektiğini dile getirerek, şunları kaydetti:

"Çalışacağız. Nasıl çalışacağız? İnançla ve kararlılıkla çalışacağız. İnanıyorsak çalışacağız, inanmıyorsak hiç çalışmayalım, oturalım. İnanıyorsak, sorumluluk hissediyorsak, ülkemizin geleceği açısından kaygı duyuyorsak, oturup çalışacağız. Bazı tuzu kurular var, 'Ne yapalım efendim oy verelim mi, vermeyelim mi? Sandığa gidelim mi, gitmeyelim mi?' O zaman hiç şikayet etmeyeceksin, oturacaksın oturduğun yerde. Çocuklarına, ülkene karşı sorumluluk hissediyorsan, oturup adam gibi çalışacaksın. Bütün yükü getireceksin birisinin sırtına yıkacaksın, ondan sonra kalkıp ahkam keseceksin. Olmaz. 76 milyon insanın sorumluluğu var. Ben ülkemi, ülkemin bütün insanlarını seviyorum. CHP'ye oy versin, vermesin, kul hakkı yemeyen bütün insanlarımı seviyorum. Benim bu ülkeye karşı sorumluluğum var. Cumhurbaşkanı seçilecek, 'Niye kendi aranızda bir partiliyi cumhurbaşkanı adayı seçmediniz?' Türkiye gerçeklerini bilmek lazım. Demokrasiye inanmak, büyük uzlaşmayı gerçekleştirmek lazım. Dayatmayla cumhurbaşkanı mı seçilir?"

Türkiye'nin gerçeklerini bildiklerini, neredeyse her ile, ilçeye gittiklerini belirten Kılıçdaroğlu, "Ben bu ülkenin insanlarının sağ duyusuna güveniyorum. Elimizi yeter ki vicdanımıza koyup sandığa öyle gidelim" dedi.