CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, genel merkezde gerçekleştirilen Parti Meclisi, Yüksek Disiplin Kurulu ve TBMM Grubu ortak toplantısının açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin tarihindeki en karamsar süreci yaşadığını belirtti.

Bugün gelinen noktada demokrasi, hukuk devletinin bulunmadığını, temel hak ve özgürlüklerin, bilim, medyanın da güvence altında olmadığını savunan Kılıçdaroğlu, "Milli Güvenlik Kurulu'nun sadece ve sadece demokrasiye vurgu yaptığı bir bildirinin tam tersine bir uygulamayla karşı karşıyayız." dedi.

Kılıçdaroğlu, Maarif Vakfı'nın mütevelli heyetinin huzur hakkının da düzenlendiğini ve bankacılık mevzuatının değiştirildiğini belirterek, geçmişte bankaları hortumlayanlar için özel bir af getirildiğini öne sürdü.

"Peki buna kim izin verdi?" sorusunu yönelten Kılıçdaroğlu, "Bunun gerçek sorumlusu kim? Hükümet değil, yürütme organı da değil. Bu işin gerçek sorumlusu, unutmayalım, Anayasa Mahkemesi." dedi.

"Bu Anayasa Mahkemesi asla topluma güven veremez"

Kılıçdaroğlu, değerlendirmelerine şöyle devam etti:

"Türkiye'yi bugün bir kaos ortamına sürükleyen temel öge, Anayasa Mahkemesi'dir. Bu Anayasa Mahkemesi asla ve asla topluma güven veremez. Hiçbirimizin haklarını güvence altına alamaz. Yazılı var, doğru, anayasada yazılı. Uygulaması yanlış yapılıyor, denetleyecek olan kurum görevini yapmıyor. Asıl sorunumuz burada başlıyor." 

"Rektörler kendilerini muhbir olarak konumlandırdılar"

Kanun Hükmünde Kararname'lerle üniversitelerin de susturulduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, "Rektörler, kendilerini muhbir olarak konumlandırdılar. Bir üniversitenin rektörü, muhbir olabilir mi? Utanma duygusu denen bir şey var. Okudunuz, bu kadar kitap okudunuz, makale yazdınız. Kitaplar yazdınız. Yanında beraber çay içtiğin insanı nasıl ihbar edebilirsin sen? Üstelik hiçbir günahı yok. Muhbir konumunda görev yapıyorlar şu anda." diye konuştu.