İSTANBUL

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 24 TV'de canlı yayınlanan ''Sansürsüz Özel'' programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Bakanlar Kurulu'nda yapılan değişikle ilgili soru üzerine Erdoğan, kabineler göreve başladıktan sonra ilanihaye görev yapar diye bir kayıt bulunmadığını ifade etti. Erdoğan, şunları söyledi: "Tabii bizim de gerçekten sorumluluk mevkisinde olan birbaşbakan olarak, kabinede eğer değişimi gerektiren bir şeyi yakalıyorsanız, sevk-i idareci olarak da bunu yapmak zorundasınız. Bu hiç bir zaman arkadaşlarımdan farklı noktada, Allah göstermesin, olumsuz yaklaşım tarzı olarak değerlendirilmemeli. Onlar ellerinden gelen bütün gayreti ortaya koydular.. Bir değişimin olması, bütün bunlarla beraber bizim bir şeye inandığımızı açık net ortaya koymam lazım. O da makamların kalıcı değil, geçici olduğuna inanan partiyiz. Bu 1, 2, 4, 10, 15 sene olur, hepsi olabilir ama bütün mesele o süre içinde birbirimizi anlayışla kucaklayarak bundan sonraki süreçte dayanışma içinde yolumuza devam edeceğiz'' diye konuştu.

Bürokrasi önümüzü tıkıyor

''Kültür ve Turizm, İçişleri, Sağlık ve Milli Eğitim'de yapılan değişimler politika değişikliğinin de habercisi mi, bu değişimleri buna dayalı bir yaklaşımla mı yaptınız?'' sorusuna Başbakan Erdoğan, şu yanıtı verdi:
''Şimdi ben mesela Marmaray'da 3 sene, belki daha da fazla gecikmeliyiz. Niye ben bu kadar gecikeyim? Bu önemli bir yatırım. Bugüne kadar bu bitecekti. İstanbul'un ulaşımında çok ciddi bir yükü burada kaldıracaktık. Ama çok basit bir yerde bakıyorsunuz bürokrasi sizin önünüzü tıkıyor. Bu bazen kurullar oluyor, bazen diğerleri. Kanun hükmünde kararnameye de biliyorsunuz biz bir adım attık. Ne yaptık tabiat varlıklarıyla, tarih kurulunu, kültürü ayırdık. Tabiat varlıkları şimdi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nda bir daire başkanlığı gibi oldu. E ne oldu şimdi? Sizi tıkayamıyor. Süratle orada netice alıyorsunuz.''

Frene basmadık

Başbakan Erdoğan, ''Türkiye'nin ayağa kalkmasında şu anda eğer biz güçlüysek arkadaşlar onu özellikle vurguluyorum biz yatırımda bazı arkadaşlar 'frene basmak' falan filan diyor, frene basmadık. Şahsen birBaşbakan olarak asla ben frene basılmasına taraftar değilim. Dikkatli gideriz, dozunda gideriz, ama yola aralıksız devam etmek durumundayız. Frene basmak bize kaybettirir. Bizim kazanmaya, daima kazanmaya... Çünkü kazandıkça dağıtacağız. Kime? Ülkenin bütün insanlarına. Bunu başarmamız gerekiyor'' dedi.

TSK'nın moralini bozar


Başbakan Erdoğan, ''örgüt kurmak veya örgüt elemanı olmak'' iddiasıyla tutuklanan askerlerin durumuna ilişkin de şu değerlendirme de bulundu:

''Böyle bir şeyin delili kesinse ver hükmünü işi bitir. Ancak elinde senin kesin hükümler yok da yüzlerce subayı, astsubayı örgüt elemanı olarak veya örgüt kuran olarak, hele hele Genelkurmay Başkanı'nı kalkıp da bu şekilde değerlendirirsen burası gerçekten Silahlı Kuvvetler'in kendi içindeki bütün moral değerlerini altüst eder. Benim Genelkurmay Başkanım sağolsun ta Şemdinli'ye kadar yanında kuvvet komutanlarıyla beraber gidip operasyon yönetebiliyor, yönetiyor. Çünkü diyor ki 'ben oraya gitmezsem oradaki subay, astsubayım teröriste karşı can feda mücadele veremez, ben orada görüneceğim ki can feda mücadele versin'. Siz şimdi orada bu mücadeleyi veren insanlara arka taraftan 'bu örgüt elemanıdır' dersen, nasıl oluyor da bu örgüt elemanı gidiyor da terör örgütüyle mücadeleyi veriyor. Bu yenilir yutulur bir şey değil.

Erdoğan, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nda fırkateynlere ve gemilere gönderilecek subayların neredeyse kalmadığını dile getirdi.

Danıştay kararına destek


Başbakan Erdoğan, Danıştay'dan avukatlara başörtüsü serbestisi kararına ilişkin soru üzerine, şunları kaydetti:
''Okumaksa okumak, diplomaysa diploma, dereceyse derece, hepsi var. Başı örtülüyle başı açık olanı neden ayırt ediyorsun? Hepsine bu hakkı vermen lazım. Bundan istifade, onun en doğal yaşam hakkı. Çünkü yaşamını idame etmek için bir şey kazanacak, bu kadar tahsili neden aldı? Gidip evinde otursun diye mi? Bence Danıştay'ın vermiş olduğu bu karar, yolu aralayacaktır. Hatta ben biraz daha ileri gidiyorum, biliyorsunuz artık Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkı var. Bence burada bireysel başvuru hakkını da her vatandaşımız bu noktada kullanmalıdır."