TBMM 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanı adayı olmasının ardından mevcut görevinden istifa etmesi gerektiğini belirterek, "İstifa etmesi lazım, bekliyoruz. Resmi adaylığı kabul edildikten sonra istifa etmesi lazım" dedi. 

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, ekonomiye ve gündemdeki siyasi konulara değindi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un Merkez Bankası'na ilişkin sözlerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, dünyanın her yerinde merkez bankalarının bağımsız kuruluşlar olduğunu, ancak Türkiye'de bağımsızlıktan söz edilemeyeceğini savundu. 

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a danışarak karar aldığını, bu sebeple itibarsızlaştığını ifade eden Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın da bu durum üzerinden politika geliştirdiğini söyledi.

Bir ülkenin dünyada saygınlık kazanmasının yolunun üretimden geçtiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, cari açığın fazla olmasının nedeninin Türkiye'nin ürettiğinden fazla tüketen bir ülke konumuna gelmesi olduğunu ileri sürdü. İstanbul Sanayi Odası'ndan yapılan bir açıklamada imalat sanayinin Gayri Safi Yurtiçi Hasıladaki payının son 15 yılda yüzde 23.6'dan yüzde 15.3'e gerilediği bilgisinin yer aldığını aktaran Kılıçdaroğlu, katma değeri yüksek ürünlerin üretiminde de geride olunduğunun kaydedildiğini söyledi. Aynı açıklamada son 10 yıldır ilk kez şirketlerin bu kadar büyük zararlarla karşı karşıya kaldığının belirtildiğini de söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Faizden şikayet ediyor. Ben ona yolu göstereyim. Faizden şikayet ediyorsan, faizi düşürmenin yolu tasarrufu artırmaktan geçer. Tasarrufu artırmak istiyorsan, onun yolu geliri artırmaktan geçer. Geliri artırmanın yolu üretimden geçer. Sen bunu yapabilirsen bu ülkede ekonomik yapı güçlenir ve sen de diyebilirsin ki 'evet faizler kendiliğinden düştü'. Diğer ülkelere, faize bakın sıfır noktalarında. Yine biz dünyanın en yüksek faizini ödüyoruz.

Faiz lobisine hizmet etmediğini söyledi. Bu hükümet en çok faizi ödeyen hükümettir. 1979-2002, 23 yılda Türkiye cumhuriyetinin ödediği faiz 135 milyar 38 milyon lira. Bu hükümet döneminde, 2003-2014 döneminde ödenen faiz 571 milyar lira. Neredeyse 5 kat daha fazla faiz ödediler. Hem bu kadar büyük faiz edeyeceksiniz, hem önlem almayacaksınız. Ve vatandaşı borçlandıracaksınız."

Emeklilerin sorunlarına da değinen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Onlar vatandaşı borçlandırırlar. Borç batağı içinde vatandaş nasıl geçineceği kaygısı taşıyor. 2002 yılında 847 bin kişi tüketici ve kredi kartı borcuna sahipti. Haziran 2014 itibariyle 847 bin kişi olmuş 3 milyon 165 bin kişi. Borçlar ise 6 milyar liradan, 334 milyar liraya çıkmış. O nedenle AKP diyor ya, 'Sakın ha bizden başka bir partiye oy vermeyin. Oy verirseniz faizler yükselir, borçlarınızı ödeyemezsiniz'. Buradan söylüyorum, borca esir ettiler sizi. Onların ekonomi politikaları bu. Şantajla oyunuzu alıyorlar. Şantaja boyun eğmeyin, Kuvayi Milliyeci gibi olun. Yürekli olun. Güçlü olun. Teslim olmayın. Borcunuz varsa o borcunuzu biz sıfırlayacağız. Erdoğan kendi parasını sıfırlıyor, biz sizin borcunuzu sıfırlayacağız."   

Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu demokrasilerin gerçek demokrasi olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Biz yalnız bile olsak, bir kişi bile olsak doğru söylemimizden asla vazgeçmeyeceğiz. Çünkü tarih bizi haklı çıkaracaktır. Ben buna yürekten inanıyorum" dedi. 

Konuşmasında Torba Kanun tasarısına değinen Kılıçdaroğlu, tasarıyı "alakasız konuları birbiri içinde ele alan AKP modeli bir uygulama" olarak nitelendirdi. Tasarıdaki üniversiteler ve YÖK ile ilgili düzenlemeleri eleştiren Kılıçdaroğlu,  YÖK'ün 12 Eylül dönemini bile aratacak baskıcı bir konuma getirildiğini ileri sürdü. Akla kelepçe vurulmaya çalışıldığını söyleyen Kılıçdaroğlu, böyle bir tablonunun Türkiye'yi geriye götüren bir tablo olduğunu kaydetti. 

Günü geldiğinde bütün bu yanlışlıkları düzelteceklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Bir kişinin bir gerçeği unutmamasını istiyorum. Sarkozy Fransa'da gözaltına alındı ve hesabını veriyor. Sözüm söz, ahdim ahdimdir, kul hakkı yiyen mutlaka çıkacaktır ve halka hesabını verecektir" dedi.

"Daha önce başvurumuzu yaptık" 

Kılıçdaroğlu, grup toplantısı sonrasında Başbakan Erdoğan'ın cumhurbaşkanı adaylığı dolayısıyla görevinden istifa edip etmemesine ilişkin soru üzerine, "Herhalde istifa etmesi lazım, bekliyoruz. Resmi adaylığı kabul edildikten sonra istifa etmesi lazım" yanıtını verdi.

"Erdoğan'ın istifa etmemesi halinde Anayasa Mahkemesi'ne bu konuda bir başvuru yapmayı düşünüyor musunuz?" sorusunu ise Kılıçdaroğlu, "O konuda daha önce Anayasa Mahkemesi'ne başvurumuzu yaptık" diye yanıtladı.

"Hepsi dışlamışlardır"

Kılıçdaroğlu, hukukun üstünlüğüne, kadın erkek eşitliğine inanmayan, adalet duygusu gelişmemiş kişiden cumhurbaşkanı adayı olamayacağını belirtti.

Yalan söyleyen, ahlaki değerleri yüksek olmayan birinden cumhurbaşkanı adayı olamayacağını ifade eden Kılıçdaroğlu şunları kaydetti:

"Cumhurbaşkanı adaylarının en temel nitelikleri halkına yalan söylememiş,  ahlaki değerlerinin yüksek olmasıdır.  Birine yalan makinesi gibi diyorsanız o da 'Ben yürüyen yalan makinesiyim' diyorsa,  ondan cumhurbaşkanı adayı olamaz, olmamalı. Bir cumhurbaşkanı adayı çıkıyor, halkı birbirine düşürmek, kavga için 'camide içki içildi' yalanı söylüyor. Bir başka temel yalan, yine insanları birbirine düşürmek için 'Kabataş iskelesinde başörtülü bir bacımıza 140-150 kişi birden saldırdı' diyorsanız, böyle bir adamdan cumhurbaşkanı adayı olamaz. Cuma günü, videosunu yayınlayacaklarını söylemişti. 53 cuma geçti,ortada bir şey yok. Yalan söyleyenden cumhurbaşkanı adayı olamaz. En son yalanı, 'Gezi olaylarında bazı polisler gerçek mermiyle öldürüldü'. İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın konuyla ilgili soru önergemize verdiği cevap, herhangi bir ölüm olmadığı yönünde. Adamın hayatı yalan üzerine. Bu kadar yalancı hayatımda hiç görmedim. Türkiye ve dünyada saygınlığı olmayan, saygınlığını yitiren isimden cumhurbaşkanı adayı olamaz. Doğulu hiçbir lider, batılı hiçbir lider yalan söyleyen birisiyle aynı kareye girmek istemez çünkü onların ahlaki değerleri çok yüksektir. Bugün cumhurbaşkanı adaylığını açıklayan Erdoğan'ın ne doğu ne batıda itibarı vardır, hepsi dışlamışlardır. Türkiye Cumhuriyeti böyle bir cumhurbaşkanı adayını içine sindiremez ve bunu kaldıramaz."

"Geçmişi şaibeli biri"

Kılıçdaroğlu, anayasanın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen maddesine göre, Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olduğunu anımsattı. Kılıçdaroğlu, bir cumhurbaşkanı adayının buna inanması, inanmaması halinde de aday olmaması gerektiğini vurguladı.

 Bilgi birikimi yetersiz, sanat ve sanatçıyı dışlayan birinden cumhurbaşkanı adayı olmayacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, "En önemlisi geçmişi şaibeli birisinden cumhurbaşkanı adayı olmaz. Sizin artık gerçekleri söylemediğiniz, yalan ürettiğiniz, kişisel hırs ve kaprislerle özel servet edinmeniz, bunun belgelenmesi, bütün bilgilerin dünyanın önüne serilmesi, sizin cumhurbaşkanı adayı olmamanızı gerektirir. Eğer cumhurbaşkanı adayı oluyorsanız bunu Türkiye'nin kaldırması mümkün değildir. Türkiye'de halka yapılan en büyük kötülüktür" diye konuştu.

"Bilgi birikimi, dünyada tanınmışlığı var"

Kılıçdaroğlu, demokrasilerin özünü uzlaşmanın oluşturduğuna işaret ederek, dayatma kültürünün demokrasilerde olmadığını vurguladı.

CHP olarak büyük bir uzlaşmayı gerçekleştirdiklerini belirten Kılıçdaroğlu, her yurttaşın rahatlıkla oy vereceği bir adayı belirlediklerini söyledi. Kılıçdaroğlu, sözlerini, "Şaibesi yok, bilgi birikimi var, dünyada tanınmışlığı var, toplumun hiçbir kesimiyle ilgili negatif söylemi yok. Herkesi kucaklayan bir aday üzerine uzlaştık. Bir siyasal parti gözlüğüyle bakmadık. 'Bu benim cumhurbaşkanımdır' parti olarak demedik. 76 milyonun rahatlıkla 'cumhurbaşkanım' diyebileceği bir aday üzerinde uzlaştık. Türkiye gerçekten demokrasiye bağlıysa, hırsızlıklardan, yolsuzluklardan, kendisine hakaret edenlerden, bağırıp, çağırıp öfke kusandan illallah diyorsa, şapkasını koyacak, düşünüp, sandığa öyle gidecek. Benim tek istediğim budur. Bunu yaptığımız zaman demokrasimizi güçlendireceğiz. Uzlaşmanın olduğu demokrasiler, güçlü demokrasilerdir" diye sürdürdü.