İSTANBUL

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Beyoğlu'ndaki Hüseyin Ağa Camisinin iyi bir restorasyon çalışması geçirdiğini belirterek "Şadırvanı, iç mimarisi ve çevresiyle çok güzel bir eser ortaya çıktı. Değerli iş adamımız sayın (Erdoğan) Demirören'e, onun kıymetli evlatlarına, eşine, çocuklarına, torunlarına Allah'tan hayırlı uzun ömürler diliyorum. Kendilerine teşekkür ediyorum" dedi. 

Arınç, Demirören Holding sponsorluğunda, İstanbul Vakıflar 1. Bölge Müdürlüğü kontrolünde restorasyon çalışmaları tamamlanan Beyoğlu'ndaki Hüseyin Ağa Camisi'nin ibadete açılması dolayısıyla düzenlenen törene katıldı. 

Arınç burada yaptığı konuşmada, Hüseyin Ağa Camisi'nin restorasyon çalışmalarının tamamlanmasının kendilerini çok mutlu ettiğini belirtti. Caminin kurallarına uygun bir restorasyon geçirdiğini ve eski ihtişamlı günlerindeki haline döndüğünü ifade eden Arınç, şöyle devam etti:

"Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak, hamdolsun ki 11 yıllık hükümetimiz döneminde alnı açık başı dik kurumlardan birisiyiz. Ecdadımızın yüzlerce, binlerce vakfıyesini, camiler, medreseler, külliyeler, imaretler okullar ve insanlara faydalı olsun diye, hatta onu da aşarak bütün mahlukata yararlı olsun diye yaptığı vakıf eserlerini tekrar ayağa kaldırıyoruz. Bugüne kadar harcadığımız para 3 katrilyondur. 11 yıl içinde kendi özel bütçesiyle hizmet veren bir kuruluşuz. İstanbulumuz vakıf zengini bir şehir. Vakıf medeniyetinin en güzel örneklerini yaşayan İstanbul'da yüzlerce eseri tekrar ayağa kaldırdık. Yüzyıllar sonrasına insanlığa ortak bir hediye olarak takdim ettik. İtiraf etmeliyiz ki; bizim imkanlarımızla bunların hepsine ulaşmak, yapmak mümkün değil. Bizim takriben 500 milyondur yıllık bütçemiz. Gelirimiz ne kadarsa o kadar da harcama yapabiliyoruz ama vakıf olduğu için işin içinde bereket var. Bir ondan yararlanıyoruz, ikincisi de son yıllarda çıkardığımız kanunlarla vakıf eserlerini ayağa kaldırmak amacıyla hayırseverlerimizden de sponsorluk kabul ediyoruz."

İstanbul'da Erdoğan Demirören, Mehmet Ali Aydınlar ve Hüsnü Özyeğin, Kuveyt Türk Finans firması tarafından vakıf eserlerinin ihyası çalışmalarına değinen Arınç, şunları söyledi:

"Bunun gibi pek çok değerli hayırsever iş adamlarımız vakıfları ayağa kaldırmak üzere bizim bütçemizi etkilemeden kendi kaynaklarıyla bu hizmeti yapıyorlar. Buna müteşekkiriz. Çünkü bunlar hepimizin ortak malıdır. Geçmişte değerli insanlar bunları bize vermişlerdi, biz de bunları geleceğimize taşımak zorundayız. Takriben 2,5 milyonluk bir katkıyla-eski deyimle 2,5 trilyon- Hüseyin Ağa Camisini, 600 yıla yaklaşan bir emaneti fevkalade güzel bir restorasyonla İstiklal Caddemiz'e, Beyoğlumuz'a, İstanbulumuz'a, Türkiyemiz'e ama insanlığa... İnsanlığa diyorum çünkü İstiklal Caddesi, Beyoğlu hemen hemen bütün milletlerin bir araya gelip, huzur içinde, barış içinde -umarım ki öyledir, sözün gelimi söylemiyorum-, burada bu eseri görmeleri ve burada ibadet edilecekse bu ihtiyaçlarını gidermeleri için çok güzel bir örnektir. Şadırvanı, iç mimarisi ve çevresiyle çok güzel bir eser ortaya çıktı. Değerli iş adamımız sayın Demirören'e, onun kıymetli evlatlarına, eşine, çocuklarına, torunlarına, Allah'tan hayırlı uzun ömürler diliyorum. Kendilerine teşekkür ediyorum. İnşallah işlerinde bereketli günler temenni ediyorum. Bu güzel örnek gibi sadece vakıflarda değil, eğitim alanında da engellilere hizmet alanında da daha evvelki katkılarını bildiğim için söylüyorum, büyük hizmetler yaptığı için bunun bütün iş adamlarımıza örnek olmasını da temenni ediyorum." 

Arınç, 11 yılda 3 bin 600 vakıf eserini ihya edip ayağa kaldırdıklarını da belirterek, "Vakıflarla övünebilirsiniz. İftihar edebilirsiniz. Biz de sizden aldığımız destekle Sayın Başbakanımızın talimatlarıyla vakıflara, bu eserlere sahip çıkmaya çalışıyoruz" dedi. 

Hatıralar

Arınç konuşmasında Hüseyin Ağa Camisi'ne ilişkin bir hatırasını da paylaştı.

Tuzla Piyade Okulu'nda 1971 yılında yedek subay öğrencisiyken, bölüklerinde Hüseyin Ağa Camisi'nin iki imamının da bulunduğunu ifade eden Arınç, o dönemde hafta sonları çıktıklarında bu camide ibadet ettiklerini aktardı. Bu kişilerden Hüseyin Tunç'un da törene katıldığını öğrenen Arınç, 40 yılı aşkın zaman sonra askerlik arkadaşıyla aynı camide bulunmaktan duyduğu memnuniyeti de dile getirdi. 

Necip Fazıl Kısakürek'in de "O ve ben" isimli eserinde bu camide yaşadığı hatıralarını aktardığını ifade eden Arınç, "Üzerimizde çok emeği bulunan, bizim gençliğimizin bizim neslimizin çok sevdiği ve itibar ettiği rahmetli Necip Fazıl Kısakürek'in 'O ve ben' isimli eserinde buraya ait çok güzel hatıraları var. Takriben 1934 yılında Şeyh Abdülhakim Arvasi Hazretleri burada cuma sohbetleri veya cumanın dışında sohbet yaptığı rivayet ediliyor. Abdülhakim Arvasi hazretleri Bağlum'da yatıyor. Cenabı Hak, şefaatlerine nail etsin. Onun sohbetleriyle, onun gösterdiği yolla hidayetine vesile olduğunu söylüyor. Demek ki biraz sonra cuma namazını kılacağımız bu Ağa Camisi'nin içinde, kürsüsünde, Abdülhakim Arvasi efendi hazretleri de sohbetlerde bulunmuş. Böyle bereketli bir şey" dedi. 

Nazım Hikmet'in, Ağa Camisi için yazdığı şiiri okudu

Nazım Hikmet Ran'ın, Ağa Camisi için yazdığı şiirin bir bölümünü okuyan Arınç, şiirin yazarının Nazım Hikmet olduğunu öğrendiğinde "kulaklarına inanamadığını"  belirtti.

"Emin olmak istedim. Arkadaşlarımdan da rica ettim; 'ciddi bir şey söylüyorsunuz, bana böyle bir şiir verdiniz. Gerçekten bu şiirin yazarı o kişi midir?' diye sordum. Araştırdılar, aradılar, taradılar, bana bu şiirin o şahsa ait olduğunu söylediler. Tam cuma vaktinde bir şiirin bir bölümünü okumak istiyorum" diyen Arınç, daha sonra şiiri, "Havsalam almıyordu bu hazin hali önce/Ah, ey zavallı cami, seni böyle görünce/Dertli bir çocuk gibi imanıma bağlandım; Allahımın ismini daha çok candan andım/Ne kadar yabancısın böyle sokaklarda sen/Böyle sokaklarda ki, anası can verirken/Işıklı kahvelerde kendi öz evladı var.../Böyle sokaklarda ki, çamurlu kaldırımlar, (Bir beyiti atlıyorum mecburen, orada biraz galiz bir kelime var)/Burda bütün gözleri bir siyah el bağlıyor,/Yalnız senin göğsünde büyük ruhun ağlıyor/Kendi elemim gibi anlıyorum ben bunu,/Anlıyorum bu yerde azap çeken ruhunu/(Beyoğlu için bir tabiri var ona atfederek okuyayım)/Bu imansız muhitte öyle yalnızsın ki sen/Bir teselli bulurdun ruhumu görebilsen/Ey bu caminin ruhu: bize mucize göster/Mukaddes huzurunda el bağlamayan bu yer" diyerek aktardı.

Nazım Hikmet'in bu şiiri 1921'de yazdığını ve 1902 doğumlu olduğunu vurgulayan Arınç, şöyle devam etti:

"20 yaşındayken bu şiiri içinden, gönlünden ne geçiyorsa öyle yazmış. Nazım Hikmet'in macerasını biliyorsunuz. Yıllarca Türkiye'de cezaevinde kaldı, sonra kaçtı Rusya'ya sığındı. Orada hayatını kaybetti. Ben Meclis başkanıyken Moskova'da mezarlığı ziyaret ettiğimde, kabri başında, o muhteşem şiirlerinden bir demet okumuştum. Türk vatandaşlığından da çıkarılmıştı ama hükümetimiz 2009 yılında Nazım Hikmet'i tekrar Türk vatandaşlığına aldı. Ben burayı görmeseydim ya da önceden görseydim, 'bu şiir Nazım Hikmet'in mi?' diye sorardım ama şimdi sormam. Neden biliyor musunuz ? Burada Ağa Camisi var, burada Nazım Hikmet var. İkisi bir araya geldiğine göre demek ki bu şiir onundur. Ona da Tanrı'dan rahmet dileyelim. Değerli dostlar hayat böyle. Kimin nerede ne duygular düşünceler içinde kalacağını hiç kimse bilemez. Rabbimiz 'Her çocuk, İslam fıtratı üzerine doğar sonradan başka şeyler olur' diyor. Hepimizin gençliğimizde taşıdığımız o güzel duyguları zaman zaman şiirlere aksettiren, çok güzel insanlar gördük. Bu insanlardan birisinin de daha 20 yaşının baharında Ağa Camisi için gönlünden geçenleri yazdığı bu şiirini burada okumak da kısmet oldu."

Arınç, Hüseyin Ağa Camisi'nde cuma namazı kıldıktan sonra gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı

Bir gazetecinin, "eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan'ın tahliyesini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna Arınç, "Hiçbir şey düşünemiyorum. Ne tahliyesinden haberim var ne tahliyesi üzerine söyleyecek bir çift sözümüz var" karşılığını verdi. 

Başbakan Yardımcısı Arınç, "Gezi Parkı olayları sırasında Kabataş'ta saldırıya uğradığı iddia edilen kadına ilişkin görüntüler dün yayınlandı. Görüntülerde iddiaların aksine çok büyük bir nümayiş olmadığı dikkati çekiyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine, "Değerlendiremiyorum. Bunları da izlemedim. Olayın üzerinden de epey zaman geçti. Bunlar medyada yer alacak şeyler. Okuyanlar farklı farklı değerlendirebilir. Bunlar bana sorulacak şeylere benzemiyor" diye konuştu.  

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın olaya ilişkin sözleri olduğunun hatırlatılması üzerine Arınç,  "Bilemiyorum. Başbakan'a sorun o zaman iddia onunsa bu konu hakkında ne düşündüğünü. Zannediyorum o da bir başka camidedir, kendisine sorulur" dedi. 

Arınç, İstiklal Caddesi'nde yürüdü

Bülent Arınç, bir gazetecinin, "Yeni demokratikleşme paketinde azami tutukluluk süresinin 5 yıla düşürüldüğü ancak Ergenekon davası sanıklarının bundan yararlanamayacağı ifade ediliyor. Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine, "Hep benim ne düşündüğümü soruyorsunuz. Ah ben ne kadar önemli bir insanmışım. Biliyorsunuz komisyondan geçti, Genel Kurul'a gelecek, Genel Kurul'da farklı şekilde de çıkabilir, komisyondan geldiği gibi de çıkabilir. Oradaki değerlendirmelere dikkat etmemiz lazım. Ben bu konulardaki görüşlerimi muhtelif defalar ifade ettim" ifadelerini kullandı. 

"AK Parti'de 3 dönem seçilme sınırı vardı ama Başbakan 'Arkadaşlarım isterse, teklif onlardan gelirse kalkabilir' dedi. Kulislerde de bu konunun konuşulduğu söyleniyor. Bu konudaki siz ne düşünüyorsunuz?" sorusuna Arınç, "Bilemem. Arkadaşlarından teklif gelirse değerlendirilir diyorsa o arkadaşlarından birisi ben değilim. Benden böyle bir teklif gelmez. Diğer arkadaşları bilemiyorum" sözleriyle karşılık verdi.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, basın mensuplarının yanından "Kusura bakmayın. Bu sorduklarınızın hepsi basında tartışılan şeyler. Bir cami çıkışında, çok teşekkür ediyorum zahmet ettiniz. Hepinize hayırlı günler" diyerek ayrıldı.

İstiklal Caddesi'nde yürüyen Bülent Arınç'a vatandaşlar sevgi gösterisinde bulundu.