Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Türkiye'de süren davaların neredeyse hepsiyle ilgili görüş belirtme hakkını hem Sayın Merkel hem hükümet sözcüsü hem Adalet Bakanı hem de diğer Alman yetkililer kendinde görüyor. Türkiye'nin bağımsız, egemen bir devlet olduğunu, Türk yargısının da Alman yargısı kadar bağımsız ve tarafsız bir yargı olduğunu onlar görmek, anlamak zorundadır. Siz Türkiye'nin iç işlerine karışamazsınız. Alman Adalet Bakanı'nın da haddine değildir, Merkel'in de haddine değildir, başka bakanların da haddine değildir. Hiçbir ülkenin de haddine düşmemiştir." dedi.

"Ne Alman Başbakanı ne de Avrupa’nın komiserleri, bize ders verme hakkına sahip değildir" diyen Bozdağ, şunları söyledi:

"Türkiye’yi yansız, bağımsız, objektif değerlendirdikleri zaman biz her türlü eleştiriye açığız ama terör örgütlerinin lojistiği ile terör örgütlerinin yazdığı raporların altına sadece imza koyarak, Türkiye’yi onların iddiasıyla yanlı, taraflı bir şekilde suçladıkları zaman o raporların bizim gözümüzde zerre kadar saygınlığı yoktur."

Bakan Bozdağ, "Türkiye'yi insan hakları ve hukuk devleti prensipleri çerçevesinde başkalarıyla mukayese edenler, önce dönüp kendilerine bakacaklar. Türkiye, bundan sonraki süreçte başka ülkelerdeki hak ihlallerini, ihlali yapanların yüzüne söylemeye devam edecektir." dedi.

Türkiye'nin demokratik hukuk devleti olduğunu belirten Bozdağ, "Yargı yetkisi, Türk milleti adına bağımsız mahkemeler tarafından kullanılmaktadır. Hakimlerimiz görevlerinde bağımsızdır anayasa gereğince; anayasa, kanun ve hukuka bağlı vicdani bir kanaatle kararlar vermekte, adli işlemler yapmaktadır." ifadesini kullandı.

'Gözaltına alınan milletvekilleri hukuku tanımamışlardır'

HDP milletvekillerinin gözaltına alınmasına ilişkin Bakan Bozdağ, "Gözaltına alınan milletvekilleri hakkındaki yargı kararının tamamı yasanın amir hükmüne uymanın doğal sonucudur." dedi.

Bozdağ, şöyle konuştu:

"Gözaltına alınan milletvekilleri, hukukun işlemesine yardımcı olmamışlardır, hukuku tanımamışlardır. Hukuka saygı duymamışlardır. Böyle bir durumda da kanun, hukukun gereklerinin nasıl yerine getirileceğini açıkça yazmaktadır. Kanunun yazdığı bir biçimde hukukun gerekleri yerine getirilmektedir. Bu da tamamen yargının yaptığı bir tasarruftur.

Davetiye gidiyor, gelinmiyor, o zaman ne çare kalıyor? Zorla getirme çaresi kalıyor. 'Bugünkü uygulamayı yapma dışında yargının eline bir seçenek bıraktılar da buna rağmen zorla getirme kararı alındı' denirse o zaman ben hak veririm. Yok öyle bir şey. Onun için Türk yargısı, yasaların uygulanmasının engellenmesi veya imkansız hale getirilmesi için çalışma yapıldığında yargıya hangi kuralın uygulanması emrediliyorsa, o kuralı uygulamaktadır. Hukuka ve hukuk devletine sahip çıkmaktadır. Anayasamızın ve hukuk devletimizin gereklerini yerine getirmektedir. Bu doğal bir haktır."