AK Parti Sözcüsü Çelik, Başbakan Erdoğan'ın Gezi Parkı heyetine, projenin İstanbul halkına sorulabileceğini ve referandum yapılabileceği" teklifini sunduğunu bildirdi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Gezi Parkı heyetiyle yaptığı görüşmeyle ilgili, "Sayın Başbakan şöyle bir ihtimali gündeme getirebileceğimizi ve bunu ilgili kurumlarımıza götürebileceğimizi ifade etti: Madem ki halkın ne istedigini öğrenmek istiyoruz. Halk şunu istiyor, halk bunu istiyor diyoruz. O zaman bir referandum seçeneğini ilgili kurumlarımıza götürebiliriz" dedi.
Çelik, Başbakan Erdoğan'ın Gezi Parkı olaylarıyla ilgili oluşturulan 11 kişilik heyetle görüşmesinin ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Gezi Parkı eylemleri ve daha sonra meydana gelen olaylarla olarak 15 günden beri yaşananların herkesi üzdüğünü ifade eden Çelik, "Türkiye'nin gündeminden bu tatsız olayı çıkarabilmek için olağanüstü bir gayret sarf ediliyor. Buna iyi niyetli olarak teşebbüs eden sivil toplum örgütleri var, Türkiye'de Sayın Başbakan başta olmak üzere yetkililer bu meselenin ağız tadıyla halledilmesini elbette çok arzu ediyorlar. Bugün malumunuz biraz gecikmeli olarak,  45 dakikalık gecikmeyle yaklaşık 4,5-5 saat süren, 11 kişiyle Sayın Başbakanın başkanlığında bir toplantı yapıldı. Bu insanlar Gezi Parkı eylemlerine katılan, bunu destekleyen insanlardır. Bunlar davet üzerine Genel Merkezimize gelmişlerdir. İçinde profesör, doçent olan arkadaşlarımız da var, mimar, şehir plancısı olan insanlar var. Henüz öğrenciliği bitmiş olan hayatının baharında, genç  arkadaşlar var. Çalışan kesimler var. Sinema yönetmeni var" diye konuştu.
Heyetin, süre sınırlaması olmaksızın, gözlemlerini Başbakan Erdoğan'a aktardığını anlatan Çelik, şunları söyledi:
"Gezi Parkı'ndaki eylemcilerin önemli bir kısmının, onların gözlemlerine göre tamamen çevre duyarlılığıyla hareket eden, politize olmamış, art niyeti olmayan, özellikle yeşile, ağaca, çevreye karşı duyarlı olan insanlar olduğunu ifade ediyorlar ve Taksim'deki malum illegal örgütlerle özellikle kamuya yönelik, kamu malına yönelik, insanların canına malına yönelik tahripkar tutum sergileyen kimselerle beraber olmadıklarını, onları esasen tasvip de etmediklerini ifade ettiler. Bütün bu toplantılardan sonra, Sayın Başbakan, 'Biz halkımızla beraber siyaset yapıyoruz, halkın yüreğine dokunarak siyaset yapıyoruz ve yola çıktığımız günden beri ne yaptıysak halkın refahı ve mutluluğu için yaptık. İnsana değer katmayan insana faydası dokunmayan hiçbir şeyin içerisinde de olamayacağımızı'  ifade etti."
Erdoğan'ın, toplantıda Taksim Porjesi'nin 2011 seçiminden önce İstanbul halkı ile paylaşıldığını, bunun animasyonlarla defalarca sunulduğunu daha sonra belediye meclisinden geçtiğini ifade ederek, bununla ilgili  süreci tamamıyle anlattığını dile getiren Çelik, şöyle devam etti:
"(İstanbul halkı, kendilerine sunulan bu projelerle sandığa gitti ve AK Parti'ye desteğini verdi, güvenini ortaya koydu. Aslında bu Taksim projesiyle birlikte diğer projelerin  gerek Kanal İstanbul, 3. Köprü, 3. Havaalanı, yeni uydu kentler, yeni ormanlar, Yassıada Projesi ve buna benzer birçok, İstanbul için öngörülen projeyi de böylelikle İstanbul halkı onaylamış oldu) şeklinde Sayın Başbakanımız yaklaşımlar sergiledi.
Orantısız güç kullanan, bir şekilde ihmali olan özellikle polis teşkilatı içerisindeki insanların şüphesiz ki araştırma inceleme sonucu suçlu bulunması halinde bunların gerekli cezaları alacağını ifade etti. İyi niyetli demokratik eylemler yapan barışçıl eylemler yapan halkımızın talebinin biçim için son derece değerli olduğunu ifade etti. Bizler de günlerden beri söylüyoruz, halkımızın takdiri de önemlidir tepkisi de önemlidir.  Talepler dediğim gibi yeter ki olması gerektiği şekliyle ifade edilsin. Yeter ki işin içine şiddet girmesin yıkma dökme, kırma, parçalama yakma girmesin. 'AK Parti'ye, hükümetine zarar veriyoruz' niyetiyle yola çıkıyor bazılarımız ama ülkemize zarar veriyoruz. Ülkemizin imajına zarar veriyoruz. Düşmanlarımızı sevindirmeden  öteye gitmiyor bu işler. Buna son vermek gerekiyor."
Çelik, Başbakan Erdoğan'ın, heyetle bir alternatif de paylaştığını belirterek, şunları söyledi:
"Sayın Başbakan şu alternatifi de gelen ziyaretçilerle paylaştı: Biz uzun iştisareler sonucu uzmanlarla yaptığımız beyin fırtınaları sonucu bu projeleri ortaya koyduk. İstanbul halkına da bunu götürdük. Biliyorsunuz bazı yazar çizerler bazı bu meselelerle yakından ilgilenen insanlar diyorlar ki 'efendim gelecek seçime kadar burada bir adım atılmasın. Esas karar yani 2014 yılı Mart ayı sonunda yapılacak olan mahalli seçimlerde bu karar verilsin' şeklinde talepleri var. Biz doğrusu bu talebi makul görmüyoruz çünkü İstanbul'un, Türkiye'nin kaybedeceği vakti yok.
Sayın Başbakan şöyle bir ihtimali gündeme getirebileceğimizi ve bunu ilgili kurumlarımıza götürebileceğimizi ifade etti: Madem ki halkın ne istediğini öğrenmek istiyoruz. Halk şunu istiyor, halk bunu istiyor diyoruz. O zaman bir referandum seçeneğini ilgili kurumlarımıza götürebiliriz.  Bu toplantıdan çıkan somut sonuç sudur: Biz İstanbul halkına, bunu referanduma getirebiliriz. Türkiye çapında bir referandumdan söz etmiyorum ama İstanbul halkına soracağız. Siz burada olup biteni kabul ediyor musunuz, etmiyor musunuz? Olsun mu istiyorsunuz olmasın mı istiyorsunuz? Yapılsın mı istiyorsunuz yapılmasın mı istiyorsunuz? İstanbul halkı hangi yönde karar verirse demokrasilerde halkın kararı her zaman öpülüp başa konacak bir karardır. Halkın iradesi milletin iradesi dışında bir irade söz konusu değildir. Biz bugüne kadar buna hep bağlı kaldık. bundan sonra da buna bağlı kalacağız."
Gezi Parkı'nda eylem yapan, orada kalan, nöbet tutan gençlere seslenen Çelik, "Bunların içerisinde, Gezi Parkı içerisinde bulunduğu halde kötü niyetli, art niyetli, illegal örgütlerle bağlantılı olan insanlar da olabilir, ben bu sözlerimi onlar için tabii ki söylemiyorum ancak sadece çevre ve yeşil duyarlılığıyla kentine sahip çıkma adına, istediği bir şeyi veya istemediği bir şeyi dillendirme adına orada bulunanlara söylüyorum. Madem ki böyle bir karar alınmıştır, referandum seçeneği, ilgili kurullarımıza götürülecektir. Bir an önce Gezi Parkı'nın boşaltılması gerekiyor, orada hayat normale dönsün" dedi.

Sorular

Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Çelik, "Görüşmede eylemin bitirilebileceğine dair bir sinyal aldınız mı" sorusuna, şöyle yanıt verdi:
"(Bu çevrecilere dokunulmadan) dediğiniz zaman Gezi Parkı'na dokunmamak anlamına geliyor. Onun için zaten biliyorsunuz Taksim Meydanı'nda, Atatürk anıtı çevresinde, AKM çevresindeki o pankartlar oradan sökülüp atıldı. Esasen dün biliyorsunuz sabah ve akşam onlara müdahale edildi. Bir daha onların gidip o meydanı işgal etmesi, tekrar oraya o sloganları asmalarına müsaade edilmeyecek. Sayın Başbakan'ın kastettiği, işaret ettiği budur. Ancak tekrar söylüyorum ama Gezi Parkı'nda kıyamete kadar, uzun boylu bu eylemin sürdürülmesi de kesinlikle hükümet tarafından kabul edilmeyecektir. Bir an önce aslında Gezi Parkı'nın da boşaltılması gerekiyor. Hele hele böyle bir görüşme olduktan sonra, böyle bir iyi niyet atıldıktan sonra ben Gezi Parkı'ndaki gençlerin de böyle bir karar alacaklarını ve orayı boşaltacaklarını düşünüyorum. Ama onlar boşalttıktan sonra eğer kötü niyetli, illegal örgüt mensubu, provokasyon yapmak isteyen birileri eğer gidip orayı doldurmaya çalışırsa onlar da güvenlik güçleriyle baş başa kalacaklardır."
Hüseyin Çelik, bir gazetecinin "Eğer eylemcileri ikna edemezseniz ne olacak" sorusuna da "Ben olması gerekeni söylüyorum. (Şu olmazsa, şunu ne yapacaksınız, bu olmazsa ne yapacaksınız) gibi bir soruya da doğrusu ben muhatap olmak istemem. Çünkü ben hükümet adına değil, AK Parti adına konuşuyorum. Burada Sayın Başbakanımız, Genel Başkanımız bu iki sıfatıyla da bu insanları dinlemiştir. Buradan böyle bir karar çıkmıştır, dolayısıyla bir an önce nasıl ki herkes Güven Park'a rahatlıkla gidebiliyorsa nasıl ki herkes İstanbul'daki diğer parklara rahatlıkla gidebiliyorsa, Yıldız Korusu'na rahatlıkla, Emirgan Korusu'na rahatlıkla, Çamlıca'ya rahatlıkla gidebiliyorsa orası belli bir grubun gidip kapattığı bir yer değilse Gezi Parkı'nın da böyle olması lazım, orada hayatın normale dönmesi lazım" yanıtını verdi.
Çelik, bir gazetecinin heyette yer alan kişilerin referandum seçeneğine nasıl baktıklarını ve Gezi Parkı dışında talepleri olup olmadığını sorması üzerine, "Gelen heyet tekrar söylüyorum özellikle Gezi Parkı'yla konuşan, Gezi Parkı'yla ilgili temennilerini, taleplerini, duygularını ifade eden bir heyettir. Daha önce Sayın Arınç ile görüşen ekibin taleplerini dillendirmediler ama bu heyetin genel havasından söz ediyorum, buna yüzde 90 diyebilirim. Böyle bir referandum seçeneceğinin çok isabetli olacağını ve meselenin çözümünde çok önemli ve iyi bir adım olacağını da ifade ettiler" yanıtını verdi.
Bir soru üzerine AKM'nin referandum konusu olmadığını, AKM'nin depreme dayanıksız, çökme tehlikesi olan bir bina durumunda bulunduğunu ifade eden Çelik, AKM binasının tarihi, tescilli, özellikli bir bina olmadığını kaydetti.
Çelik, bir gazetecinin görüşmede eylemcilerin dile getirdiği "hayat tarzına müdahale" gibi iddiaların gündeme gelip gelmediği sorusu üzerine, azınlıkla da olsa bu tarz iddiaların gündeme geldiğini fakat görüşmede genel anlamda Gezi Parkı konusunun konuşulduğunu söyledi.
Çelik, şöyle devam etti:
"Türkiye bir diktatörlük olmadığı için bu eylemler yapılabilir. Eğer Türkiye diktatörlük olsaydı bu eylemler yapılamazdı. Yapılsa bile Allah göstermesin işin şekli çok farklı olurdu. Bugüne kadar tabii ki polisin bazı müdahaleleri var, bu müdahaleler esnasında gönlü incinen, bedeni incinen insanlar var. Bu da bizi incitiyor. Keşke hiç olmasa. Daha bugün G8'lerin Londra toplantısı esnasında protesto gösterisi yapanlarla polis karşı karşıya geldiğinde hangi görüntülerin ortaya çıktığını lütfen seyredin. ABD'de Wall Street'in işgali sırasında ortaya çıkan görüntüleri seyredin. Dünyanın bazı ülkeleri bu konuda bize ders ve akıl vermek yerine biraz da kendilerine baksalar fena olmaz. Uluslararası basının bir kısmı malesef belli telkinler altında ve ciddi bir dezenformasyon altında çok kötü bir algı oluşturuyor. Biz, bunu hak etmiyoruz, bunu daha fazla hak etmemek için de kendi içimizde kendi insanımızla bu meseleyi bitirmek istiyoruz. Herkesin ağzının tadı yerine gelsin istiyoruz, kimse gaz da yemesin, kimse gaza da gelmesin, tencere-tava çalındığı için de kimse uykusuz kalmasın, kimsenin seyahat özgürlüğü de engellenmesin trafik de tıkanmasın ve insanlar birbirilerine başka türlü gözlerle bakmasın, bizim arzumuz budur."