ANKARA 

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Levent Gümrükçü Bakanlıkta düzenlediği basın toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye'nin uzun menzilli füze kararına NATO ve ABD’den gelen tepkilere ilişkin soru üzerine, Gümrükçü, son birkaç gündür basında yoğun şekilde yer alan bu konuyla ilgili kararın Milli Savunma Bakanlığı ve Savunma Sanayi Müsteşarlığı'nı da içine alan ayrı bir kuruldan çıktığına ve sürecin henüz sonlanmadığına işaret etti.

Çin firmasıyla görüşmelerin daha başlayacağını, bu nedenle teknik açıdan bir şey söylemenin mümkün olmayacağını ifade eden Gümrükçü, "Füze savunma sistemi bir ülkenin savunmasındaki en önemli boyutlarından birini teşkil eder. O bakımdan NATO içinde bu konunun ilgi çekmesi ve Türkiye ile bu konuda görüş alışverişinde bulunulması da gayet doğaldır ki çeşitli düzeylerde bu görüş alışverişi son 3-4 gündür devam ediyor esasında. Ancak bunu bir uyarıda bulunulması şeklinde algılamak yanlış. Bir bilgi alışverişi yapılıyor ve kendilerine de zaten sürece ilişkin detaylı bilgiler veriliyor" diye konuştu. 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı demokratikleşme paketinde Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmasına ilişkin bir reform açıklanmadığı belirtilerek, bu konudaki düzenlemelerin ne aşamada olduğunun sorulmasına karşılık Gümrükçü, Ruhban okulunun açılmasının, kimin ne söylediğinden bağımsız olarak, Türkiye'nin uzun süredir üzerinde çalışmalar yürüttüğü bir iç mesele şeklinde değerlendirmesi gerektiğinin altını çizdi. Gümrükçü, Başbakanlıkta konuya ilişkin bir çalışma yürütüldüğünü ve gelişmelerin ilerleyen günlerde daha rahat görülebileceğini ifade etti. 

Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim'in Cenevre 2 sürecini Türkiye'nin engellediği şeklindeki yorumlarını değerlendiren Gümrükçü, şunları söyledi: 

"Muallim'in Cenevre 2 sürecini, yani soruna siyasi bir çözüm bulunması yönündeki çabaları, Türkiye'nin engellediği yönündeki açıklamalarını kabul etmek mümkün değil. Türkiye başından beri Cenevre 1 diye adlandırılan mutabakata da bizzat katkıda bulunmuştu ve o dönemde de o uzlaşının ortaya çıkmasında çok yoğun ve aktif bir rol almıştı. O bakımdan, Cenevre 2'ye giden süreçte de Türkiye her zaman için barışı kolaylaştıracak ve süreci hızlandıracak her türlü çabaya destek vereceğini defaatle söylüyor.

Ancak şu enteresan, dün Sayın Muallim, bir yandan Cenevre 2 sürecine ön koşulsuz destek verdiklerini ifade ederken, bir yandan da Suriye Ulusal Koalisyonu ile hiçbir şekilde masaya oturmalarının mümkün olmadığını ifade etti. Cenevre 2 süreci, Suriye halkının gerçek temsilcisi olan Suriye Ulusal Koalisyonu ile rejimin temsilcilerinin bir araya gelerek ortak bir uzlaşı çerçevesinde belirlenecek kişilerden bir geçiş yönetiminin kurulması ve bu geçiş yönetiminin tam icra yetkisini üstlenerek Suriye'yi seçimlere götürmesini öngörüyor. O bakımdan Suriye Ulusal Koalisyonu ile masaya oturmayacağını söylerken öte yandan Cenevre sürecine destek verdiklerini ifade etmesi açık bir çelişki olarak ortaya çıkıyor. Belki dikkat edilmesi gereken husus budur."