İSTANBUL - Cumhurbaşkanı Erdoğan toplantıda bir konuşma yaptı. Erdoğan, "Türkiye olarak 2016 yılından bu yana dünyanın BM'den sonra en büyük beynelmilel örgütü olan İslam İşbirliği Teşkilatı'nın dönem başkanlığını yürütüyoruz. Geride bıraktığımız yıllarda sancılı günler geçirdik. İnsan hayatını etkileyen pek çok kriz ile karşılaştık. Bu krizler bugün de varlığını sürdürüyor. İslam ülkelerinden mazlumların feryadı devam ediyor. Özellikle Yemen'de 14 milyon kişi açlığın pençesinde hayatta kalma mücadelesini veriyor. Maalesef İslam dünyası çoğu kendi topraklarında vuku bulan bu krizlerle etkili mücadele yürütememiştir. Komşumuz Suriye'de 1 milyon insanın hayatını kaybetmesine neden olan zulüm ülkemizin yoğun çabalarıyla biraz hafifletilebilmiştir" dedi.

"SURİYELİ SIĞINMACILARIN KENDİ EVLERİNE DÖNECEKLERİ GÜVENLİ BÖLGELER OLUŞTURMAYI HEDEFLİYORUZ"

Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonları ile terör örgütlerine karşı ağır darbeler indirildiğini belirten Erdoğan, "Bugün Suriye'de DEAŞ varlığı neredeyse kalmadı. Mevcut olanlarının da bu örgütü palazlandırmak için bırakıldığını iyi biliyoruz. Batılı devletle DEAŞ tehdidinin farkına ancak bu örgüt kendi topraklarında terör faaliyetine giriştiğinde varmışlardır. DEAŞ ile mücadele için bir başka terör örgütü silahlandırılmıştır. DEAŞ ile mücadele bahanesi altında silahlandırılan YPG/PYD DEAŞ'lı teröristlerin ellerini kollarını sallayarak gitmelerine izin vermiştir. Türkiye olarak çok yakında hem bilinçli şekilde bırakılan DEAŞ artıklarını hem de ülkemize karşı eğitilen DEAŞ'lıları temizleyeceğiz. Güvenliğini sağladığımız diğer bölgeler gibi Fırat'ın doğusunu da çok yakında huzura, emniyete ve istikrara kavuşturacağız. Bu amaçla Amerika ve Rusya başta olmak üzere sahada askeri varlığı olan güçlerle temaslarımızı sürdürüyoruz. Her iki tarafla da son derece olumlu istişareler gerçekleştirdik. Diplomatik çabalarımızı devam ettirirken aynı zamanda da bir sonraki adım için hazırlıklarımızı tamamladık. Bu süreçte amacımız, kendi milli güvenliğimizi özellikle güçlendirmenin yanında Suriye'nin toprak bütünlüğünü garantiye almaktır. Ülkemizdeki 4 milyon Suriyeli sığınmacının kendi evlerine dönecekleri güvenli bölgeler oluşturmayı hedefliyoruz. Oluşturacağımız güvenli bölge ile ülkesine dönen Suriyeli sayısının milyonları geçeceğine inanıyorum" diye konuştu.

"DEAŞ İLE MÜCADELE EDİYOR DİYE ELİ KANLI ÇETEYE BİNLERCE TIR SİLAH GÖNDERİLMİŞTİR" 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "DEAŞ ortaya çıkışında belli güçlerin bölgedeki emellerine hizmet eden bir piyon olduğu ortaya çıkmıştı. Sivilleri katletmişti. Aynı dönemde terör örgütü Türkiye'yi hedef alarak birçok kanlı eyleme imza atmıştı. Batılı devletler, bu örgüt kendi topraklarında terör faaliyetine giriştiğinde farkına varmıştır. Sırf DEAŞ'la mücadele ediyor diye çocukları silahlandıran, camileri, okulları yıkan kanlı çeteye binlerce TIR silah gönderilmiştir. Türkiye sadece terör örgütlerinin kökünün kurutulması için değil, aynı zamanda çatışmaların sebep olduğu insani krizlerin etkilerinin hafifletilmesi için de büyük gayret sarf ediyor " dedi.

"4 MİLYONU SURİYELİ OLMAK ÜZERE BÜTÜN MÜLTECİLERE BM HESAPLARINA GÖRE 35 MİLYAR DOLAR KAYNAK AKTARDIK"

Türkiye'nin milli gelire oranla dünyanın en fazla yardım yapan ülkesi olduğunu belirten Erdoğan, "Şimdiye kadar yaklaşık 4 milyonu Suriyeli olmak üzere bütün mültecilere BM hesaplarına göre 35 milyar dolar kaynak aktardık. Avrupa Birliği sözünü yerine getirmedi. Birleşmiş Milletler ise sembolik rakamlarla katkıda bulundu. Bunlar rakamlar bizim bütçemize girmiyor. Tamamen konteyner ve çadır kentlere gönderiliyor ve oralarda harcanıyor. Açık ve net söylüyorum, bugün dünyamızda yaşanan birçok sorunun temelinde maddi imkan kıtlığı değil, merhamet ve empati eksikliği vardır. Bölgemizde yaşanan çatışmalar, biziler kadar sizleri de etkiliyor. İnsanlar dara düşünce gözler ilk Kızılay ve Kızıl Haç'ın bayrağını arıyor. Uzmanlaşmış kurumsal yapılarıyla kriz anlarında kıtlık, açlık ve felaket dönemlerinde çok önemli görevler yapıyor. Görevlerinizi yaparken ne tür sıkıntılar yaşadığınız yeteri kadar bilinmiyor. Bir çuval unu, bir kutu bebek mamasını muhtaçlara götürebilmek için ne tür engellerle karşılaştığınız anlaşılamıyor. Kişi profesyonel olsa da bu işi meslek olarak da yapsa bu gönüllülük faaliyetidir. Sorumluluk duygusu olmadan bu iş yapılmaz, onca risk göze alınmaz. Kendilerine iyilik erleri, gönül neferleri olarak bakıyorum. Sizler fedakarlığın sembolüsünüz" ifadelerini kullandı.