İSTANBUL

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Türk tarihinde bilime en fazla katkıyı Müslümanların sağladığını belirterek, "Türkiye'de artık 'dinle ilim bir arada olmaz' diyen anlayış, geri gelmeyecek şekilde tarihe gömüldü. Bunda merhum hocamızın çok büyük katkısı var" dedi.

Işık, Esenler Belediyesi'nin düzenlediği, 54. Hükümetin Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın anıldığı "Bilim Adamı Olarak Erbakan" konulu programa katıldı.

Konuşmasında, Erbakan'ı, "büyük mücadele insanı" diye tanımlayan Işık, onun aynı zamanda "büyük bir mücahid olduğunu" söyledi.

Bakan Işık, 28 Şubat'taki darbe girişiminin, Erbakan'ın savunduğu fikirlerin hayata geçmesini engellemek için yapıldığını belirterek, şöyle devam etti:

"İmam hatiplerin orta kısımlarını kapattılar, üniversiteye girişte de duvar ördüler. Bugün ise o kapattıkları imam hatiplerin orta kısımları açıldı ve üniversiteye girişlerindeki duvarlar da yıkıldı. Şu anda imam hatipli öğrenci sayısı ve açılan okul, 28 Şubat'tan önceki zirve noktasının 2 katının üzerinde. Kızların başörtüsüyle okumasını engellemek istediler. Niye değerlerimizden taviz vererek okumaya zorlanalım? Artık kızlarımız başörtüsüyle memurluk dahi yapabiliyor. Hocamızın fikirleri bugün bütün ihtişamıyla yaşıyor ve yaşamaya devam edecek."

Erbakan'ın, hayatının her döneminde parlak bir akademisyen ve siyaset adamı olduğunu vurgulayan Işık, İslam ve ilmi ayrılmaz iki parça gördüğünü kaydetti.

Erbakan'ın bilim adamı kişiliğinin tartışılamayacağını belirten Işık, onun İTÜ Makine Mühendisliği'ni bitirip Almanya'ya doktora için gittiğinde, dizel motorlarının püskürtüldüğünde yanma formülünü matematiksel ortaya koyan çalışma sunduğunu, böylece Almanya'da, Leopard tanklarının baş mühendisliğine getirildiğini anlattı.

Işık, Erbakan'ın 27 yaşında, Türkiye'de o dönemdeki en genç doçent unvanı aldığını dile getirerek, o günden sonra onunla ilgili en fazla, "Dini şeyleri bıraksa cumhurbaşkanı olacak adam" cümlesi söylendiğini aktardı.

O dönemde, pozitivist anlayışın çok yüksek olduğuna dikkati çeken Bakan Işık, bir dindarın bilimden, teknolojiden bahsetmesi ve buluş yapmasının akla hayale gelmediğini anlattı.

Dindar kişinin "ya camide hoca, ya fabrikada işçi ya da çiftçi" olabileceği anlayışının yaygın olduğunu ifade eden Işık, şunları kaydetti:

"Bunar o kadar cahil ki Batı'da en büyük buluşları yapan insanların ne kadar dindar olduğunu bilmiyorlar. O, değerlerinden hiç taviz vermedi. Niye dinin ilimle çatışmadığını vurgulardı? Erbakan'ın bir tek hedefi vardı, bütün gençlere özgüven aşılamak isterdi. Gençler, siz hiçbir zaman pozitivist anlayışa prim vermeyin. Tarihimizde bilime en fazla katkı sağlayan Müslümanlardır. Bu özgüveni aşılamak isterdi. O mücadeleci yılların ardından hamdolsun Türkiye'de bu anlayış oturdu. Artık 'dinle ilim bir arada olmaz' diyen anlayış, hamdolsun geri gelmeyecek şekilde tarihe gömüldü. Bu anlayışın yerleşmesinde merhum hocamızın çok büyük katkısı var."

 

"Devrim otomobilinin yapılmasında en önemli etken Erbakan hocamızın kurduğu Gümüş Motor'dur"

 

Bakan Işık, Erbakan'ın, Türklerin güzel uygulamalarla hareket ettiğini bildiği için Almanya'da sahip olduğu imkanları teperek ülkesine döndüğünü, 1960'ta Gümüş Motor'u kurduğunu anlattı.

Gümüş Motor fabrikasının, sıradan seri üretim yapan fabrika olarak nitelendirilemeyeceğinin altını çizen Işık, şöyle devam etti:

"O güne kadar, 'Türk aklı motor mu yapar, Türkler sanayiyi becerebilir mi? Türkler tarım toplumu, bunun dışında iş yapamaz' diye yapılan propagandayı yerle bir etti. 1960'tan sonra 'Devrim' otomobilini biz yaparız iddiası ortaya atıldı. Eğer 'Devrim' otomobili yapıldıysa, bunda ne önemli etken, Erbakan hocamızın kurduğu Gümüş Motor'dur. O gün mühendis odaları toplanıp, 'Türkiye otomobil yapamaz' diyor. Başta Erbakan hocamız olmak üzere bir kısım 'Türkiye otomobil yapar' diyor. Cemal Gürsel devlet başkanı olarak 'yaparız' diyor. Türkiye, 4,5 ayda 'Devrim' otomobilini yapıyor. Peki ne oluyor? Türkiye'nin güçlenmesini istemeyen bir takım odaklar ve onların içerideki uzantılarıyla 'Devrim' otomobili seri üretime geçmeden tarihin tozlu raflarına kaldırılıyor. Erbakan'ı ağır sanayi hamlelerinden dolayı eleştirenlerin, bugün aynısını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ve hükümete yapması tesadüf değil."

Güney Kore'nin, 1960'lı yıllarda kalkınma hamlesi olarak hazırladığı reçetenin, Erbakan'ın, Türkiye'nin kalkınması için hazırladığı reçetenin aynısı olduğunu hatırlatan Işık, "Türkiye'de 'ağır sanayi, kalkınma' diyenlerin hepsini irticacılıkla suçladılar. Bu süreçte Güney Kore, bütün gücünü kalkınmaya verdi. O dönemde bu fikirler itibar görseydi Almanya ile rekabet eden güçlü bir ekonomimiz olacaktı" diye konuştu.

Erbakan'ın medeniyet değerlerine, insan kaynağına ve bu toprağın bereketine çok güvendiğini aktaran Işık, kendilerinin de bu şekilde çalıştığı sürece her zorluğun aşılacağını söyledi.

Işık, konuşmasının ardından Erbakan'ın fotoğraflarından oluşan sergiyi açtı.

Etkinliğe, Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu, AK Parti Esenler İlçe Başkanı Gökhan Taran, Albayrak Yönetim Kurulu Başkanı Nuri Albayrak, Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektörü Yrd. Doç. Dr. Tahir Yüksek ve yazar Sedat Özgür de katıldı.