ANKARA

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 7. Büyükelçiler Konferansı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin zor bir coğrafyada bulunduğunu ve hemen yanı başında 100 yılda bir görülebilecek önemli, dramatik geçiş süreçleriyle karşı karşıya olduğunu söyledi.

Böyle bir süreçte Türkiye'nin dünya ekonomisini iyi okuması, bölgesindeki ve dünyadaki siyasi ve ekonomik trendleri yakından takip etmesi gerektiğini dile getiren Babacan, bu çerçevede doğru analizlerle belirlenecek politikaların uygulamasının çok önemli olduğunu vurguladı.

Türkiye'nin G20 Dönem Başkanlığını üstlendiğini anımsatan Babacan, bu nedenle Türkiye'nin bu yıl dünya ekonomisini her zamankinden dikkatli takip etmesi ve sorunlara çözüm üretme konusunda daha farklı gayret göstermesi gerektiğini ifade etti.

Dünya ekonomisine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Babacan, dünya ekonomisinde büyümenin yavaş yavaş toparlandığını söyledi. Artık, "en kötü geride kaldı" ifadesinin bu yıl daha güçlü dillendirilebildiğini belirten Babacan, ancak büyümenin dünya ticaretini henüz arzu edilen miktarda tetikleyemediğini kaydetti.

Geçen seneye göre bu yıl, büyüme beklentilerinin biraz aşağıya doğru revize edildiğine dikkati çeken Babacan, dünya ekonomisinin geçen yılki beklentilere göre 0,2-0,3 gibi daha aşağı seviyelerde revize edildiğini bildirdi. Babacan, genel anlamda toparlanma trendinin artık daha güçlü dillendirildiğini söyledi.

Gözler Amerikan Merkez Bankası'nda olacak

Gelişmiş ekonomilerde de bir toparlanma olduğunu ama bunun ülkeden ülkeye farklılık gösterdiğini anlatan Babacan, istihdam açısından en sorunlu bölgenin ise Avrupa olduğunu ifade etti.

Babacan, şunları kaydetti:

"Avrupa bizim için çok önemli çünkü, en büyük ticaret ortağımız ve doğrudan sermaye girişinin en çok olduğu bölge. Ekonomimizin kaderi, Avrupa'nın kaderiyle bir miktar bağlı. Çok çok güçlü olmasa bile bir bağlılık var. Dolayısıyla Avrupa ekonomisindeki en ufak toparlanmanın bize olumlu yansılamaları çok hızlı olabiliyor, bozulmaların da olumsuz yansımaları olabiliyor.

Amerika'daki toparlanmanın sonucunda Amerikan Merkez Bankası artık sıkılaştırmayı gerçekleştirecek. Bunun hızını henüz kestirmek zor, kendilerinin de fikri yok. Tamamen piyasanın tepkisine ve gidişe göre bunu belirleyecek ama küresel ekonomiyi önümüzdeki yıl en çok etkileyecek olan konulardan bir tanesi Amerikan Merkez Bankası'nın parasal sıkılaştırmayı hangi hızla yapacağı. Bunu yapacak ama hızı belli değil. Ne zaman başlayacak, yıl ortaları gibi... O da çok net değil ama yıl ortaları gibi tahmin ediliyor ve ne hızla olacak çok çok belirleyici olacak. Gelişmekte olan ülkeler ve Türkiye ekonomisi üzerinde dış konjonktür açısından baktığımızda en önemli faktörlerden birisi bu olacak."

"Rusya'yı dikkatle takip etmemiz gerekecek"

Gelişmekte olan ülkelerin küresel ekonominin dinamosu olduğunu vurgulayan Babacan, gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ülkelerden daha fazla büyümeyi sürdüreceğini söyledi.

Rusya'da bir süredir sermaye kaçışı olduğuna, Ukrayna'daki gelişmeler ve petrol fiyatlarının gerilemesinin de ülkeyi olumsuz etkilediğine dikkati çeken Babacan, "Rusya, komşumuz ve büyük ticaret ortağımız. 3,5 milyon turist geliyor. Dolayısıyla önemli bir ülke. Ayrıca stratejik açıdan da Rusya önemli bir komşumuz dikkatle takip etmemiz gerekecek önümüzdeki dönemde" dedi.

Petrol fiyatları

Petrol fiyatlarına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Babacan, şunları kaydetti:

"Petrol fiyatları 60 doların da altına indi. 2019'a doğru 80 dolarlara doğru bir trend görüyoruz. Bugün 2019 teslimli petrol almak isterseniz 80 doları ödeyeceksiniz. Düşük petrol fiyatlarının birkaç yıl daha belki devam edebileceği beklentisi piyasada hakim ama yavaş yavaş bir artış trendi olabileceği de öngörülüyor. Bu, piyasa oyuncularının beklentilerinin ortalaması."

Petrol fiyatlarına pek çok faktörün etki ettiğine değinen Babacan, "Rusya ve İran'a karşı bir şey var mıdır o da yine teoriler içerisinde. Elimizde çok kanıtlanmış bilgi olmasa da 'Rusya ve İran'la alakalı özel bir politikadır' diye bir teoriye de 'yanlış' demememiz lazım. Muhtemelen bunlar da işin içinde olabilir. Sonuç itibariyle düşük petrol fiyatı Türkiye için çok iyi bir şey. Belki Rusya ile olan ticaretimiz olumsuz etkilenebilecek, belki daha az turist gelecek ama resmin tümüne baktığımız zaman düşük petrol fiyatları bizim için son derece faydalı" değerlendirmesinde bulundu.

Dengeli ve sürdürülebilir büyüme

Türkiye'nin, 2008-2009 krizi öncesinden bütün problemli alanlarda gerekli düzenlemeleri yapıp, ihtiyaç duyulan önlemleri aldığına işaret eden Babacan, son dönemde izlenen ekonomi politikalarına ilişkin bilgiler verdi.

Türkiye'nin, büyüme hızı eskiye göre biraz daha düşse de büyümeye devam ettiğini belirten Babacan, ekonominin yüzde 5-6 yerine yüzde 3-4 gibi oranlarda büyümeye devam ettiğini söyledi. Babacan, özellikle son 2 yıldır borçlanarak yapılan iç tüketimle ilgili ciddi tedbirler aldığını ve büyümenin ağırlıklı olarak dış talepten gelmesini arzuladıklarını, bu konuda da başarılı sonuçlar elde ettiklerini vurguladı.

Babacan, "Daha dengeli ve sürdürülebilir bir yapımız var. Yüzde 3 büyüme ama istihdamdaki artış son 1 yılda 1 milyon 200 bin kişi. Türkiye kendi tarihinde ya da benzer ülkelerde görülmemiş miktarda istihdam üretiyor. Bu da güvenin bir sonucu. Özel sektörümüzün, reel sektörün geleceğe güvenle bakmasının bir sonucu. Özel sektör çalışan istihdam ediyorsa, daha çok kişi çalıştırıyorsa bu ancak geleceğe güvenle mümkün" diye konuştu.

Güven göstergelerinin oldukça yüksek seyrettiğini ifade eden Babacan, tüketici güven endeksindeki zigzagların iç tüketimle ilgili tedbirler alındıkça tüketim alışkanlıklarıyla alakalı oluşan sorulardan kaynaklandığı söyledi. Babacan, "Bankalarımız biraz daha kredi musluklarını açacak olsa halkımız hemen daha fazla harcama yapmaya hazır ama kredilerin daha çok üretime, sanayiye yönlenmesini arzu ediyoruz" dedi. 

Yeni sosyal destek programı


Babacan, gelir dağılımı düzelmeye devam ettiğini, yoksulluk göstergelerinin olumlu seyrettiğini söyledi.

Babacan, şunları kaydetti:

"Türkiye'de 1-2 doların altında gelirle yaşayan nüfusumuz kalmadı, onların hepsini sıfırladık. Dünya Bankası'nın şu andaki en yüksek eşiği 4,3 dolar. 4,3 doların altında geliri olan nüfusumuz 2013'de yüzde 2,06'ya düştü. Normalde sosyal destek programlarına baktığımızda bu yüzde 2,06'lik kesimin hiç olmaması lazım. Bunun çoktan sıfırlanması lazım ama bakıyoruz ki sosyo-ekonomik durumu zayıf olan vatandaşlarımız devletin sosyal destek programlarını iyi tanımıyorlar, bilmiyorlar, ulaşmıyorlar, ulaşamıyorlar. Bunun için de yeni bir programı Sayın Başbakanımız muhtemelen bu Perşembe günü açıklayacak. Orada kılcal damarlara kadar sosyal yardımları, desteklerin ulaşabilmesini sağlayacak bir modeli kurmaya başlayacağız. Bunu kurduğumuz anda bunun sıfırlanmasını bekliyoruz."

Tasarruf oranlarının alınan önlemlerle geçen yıl arttığına işaret eden Babacan, cari açıkta da son dönemde daha makul bir seviye olduğunu belirtti. Babacan, "Özellikle petrol fiyatlarının düşmesinin bize çok ciddi faydası var. Petrol fiyatları her 10 dolar düşünce bizim cari açığımız 4,4 milyar dolar düşüyor. Programımızı 102 dolara göre yapmıştık. 102 değil de 82 olursa 8,8 milyar dolar cari açıktan avantajımız var. 60 dolar olursa 17,6 milyar dolar cari açığımız düşüyor. Petrol fiyatları böyle düşük devam ederse gerçekten cari açık baskısı bir süre Türkiye'nin üzerinden kalkacak gibi görünüyor" diye konuştu.