İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

104 yıldır kalbimizde sönmeyen bir ocak gibi tütren Çanakkale... Davası davamız, sevdası sevdamız Çanakkale, kahramanlıkların diyarı Çanakkale, adına destanlar yazılan, anaların ağır genç kızların türkü yaktıkları Çanakkale seni gönülden selamlıyorum.

18 Mart şehitlerini anma günü ve Çanakkale Deniz Zaferi'nin 104'üncü yıl vesilesiyle sizlerle birlikte olmanın mutluluğu içindeyim. Bin yıldır istiklal ve istikbalimiz için, toprağa girmiş yüz binlerce şehidimize Allah'tan rahmet diliyorum.

Çanakkale Savaşı'nı, savaşlardan biri sananın bu topraklarla bu milletle ilgisi yok demektir. Çanakkale'yi ruhunun derinlikleriyle yaşatmayan kimsenin bu milletle ilgili tek bir cümle kurmaya hakkı yoktur. Selçuklu'nun anlamını da bilmez. Bursa'da, Edirne'de verilen mücadelenin anlamını bilmeyen İstanbul'un fethini kavramayamaz.

Çanakkale'yi hazmedemeyen, istiklal harbimizin kodlarını da çözemez. Ömrünün son döneminde, "İstiklal Marşı, yeniden yazılsa daha iyi olmaz mı?" diye soran dostuna, "Allah bir daha bu millete istiklal marşı yazdırmasın" diyerek cevap vermiştir. Biz de diyoruz ki, Allah bir daha bu milleti Çanakkale'deki gibi bir imtihana tabi tutmasın. Şayet, bir daha böyle bir savaş çıkarsa Çanakkale'nin denizini de topraklarını da o düşmanlara mezar etmekten asla çekinmeyiz.

Türkiye'nin sabrını sınamaya devam ediyorlar. Suriye sınırımızı taciz ederek burada bir terör koridoru kurmaya çalışıyorlar. Kıbrıs'ta, Doğu Akdeniz'de haklarımıza tecavüz etmeye kalkarak bunu sınıyorlar. Ege'de bizi kendi kıyılarımıza hapsedip denize ayak basamaz hale getirmeye çalışarak bizi sınıyorlar. Ülkemizde sokaklarımızı karıştırarak, karanlık ittifaklar kurarak, ekonmimize saldırarak, milletimizin lokmasına göz dikere bizi sınıyorlar. Yeni Zelanda'da verdikleri mesajla bizi sınıyorlar.

Çanakkale Zaferi'nden 104 yıl sonra bir kez daha sesleniyor ve diyoruz ki, mesajınızı aldık. Hislerinizi de niyetinizi de anladık. Kininizin, nefretinizin canlı olduğunu anladık. Bir teröristin ortaya çıkmak suretiyle 50 Müslüman'ı öldürmesinin de ne olduğunu anladık. Yaşadığımız toprakları da, aldığımız nefesi de bize çok gördüğünüzü anladık. Anadolu Yakası'ndan Avrupa Yakası'na geçemeyeceksiniz tehdidini manifestosunda belirten tehdidi de anladık. Biz buradayız, biz Çanakkale'deyiz. İstanbul'u Konstantinopol yapamayacaksınız.

Dedeleriniz geldiler, burada olduğumuzu gördüler. Sonra da kimi ayakları üzerinde, kimi tabutla geri döndüler. Şayet aynı niyetle geleceksiniz, sizleri de bekleriz. Sizi de dedeleriniz gibi uğurlayacağımızdan hiç şüpheniz olmasın.

Dostça gelirseniz sizi ağırlayacaklar, düşmanca gelirseniz ona göre muamele edecekler. Tıpkı çukur eylemleriyle ülkemize kafa tutmaya çalışan teröristlere yaptığımız gibi hepinizi ayak bastığınız yere gömecekler. Bu iş öyle, masum insanların üzerine sıktığınız kurşunların kabzasıyla yazdığınız tarih ve isimlerle olmaz. Biz Çanakkale'de adımızı tarihe zaferle yazdık. Gazi Mustafa Kemal'in önderliğinde yazdık. 

Biz tarihi, şanla şerefle onurla yazdık. Daha yazacak çok tarihimiz var. Fırat'ın doğusunda yazacak tarihimiz var, Münbiç'te yazacak tarihimiz var. İsrail'in başındaki zatın oğlunun ifadeleriyle, Yeni Zelanda'daki teröristin ifadeleri aynı. Dünya'nın neresinde olursa olsun tüm Müslümanlara ve Türklere karşı yazacak tarihimiz var. Çünkü bu millet, hak davası söz konusu olduğunda ölümü öldüren bir millettir.

Bizi bölemeyecekler, bizi parçalayamayacaklar. Bu vatanımız, bu şekilde 780 bin kilometre karesiyle farklı yarınlara gidecek. Çıkmış bir terörist Kürdistan diyor. Türkiye'de Kürdistan var mı? Türkiye'de Kürdistan diye bir bölge yok. Çok seviyorsan, Irtak'ın kuzeyinde Kürdistan var. Def ol git orada yaşa.

Başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere, tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Gazilerimize şifalar diliyorum. Ve diyorum ki; aman ha birliğimize, kardeşliğimize ve beraberliğimize gölge düşürmeyelim.