İSTANBUL

Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "TÜRGEV birilerini rahatsız ediyor. Rahatsız olanların kimliği, TÜRGEV'in istikametinin ne kadar doğru olduğunu göstermektedir. Hamdolsun TÜRGEV, özgür zihinlerin yetişmesine katkı sağlayarak, kendisine kayıtsız şartsız iman isteyen örgütleri rahatsız ediyor. TÜRGEV başkanı ve yönetim kurulundan samimi bir ricam var. Lütfen bu birilerini rahatsız etmeye devam edin" dedi.

Tekirdağ'da gerçekleştirilen mitingin ardından helikopterle İstanbul'a gelen Erdoğan, Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı'nca (TÜRGEV) Fatih'teki Mevlanakapı Kız Öğrenci Yurdu'nun bahçesinde düzenlen iftara katıldı.

TÜRGEV'in son dönemde bazı "kirli diller"de, "hafıza kayıtları kirli olan tipler" tarafından çokça telaffuz edilmesinin sebebinin de aslında kaydettiği bu başarıdan kaynaklandığına işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:

"Hamdolsun TÜRGEV birilerini rahatsız ediyor. Ama benim için burada bir şey çok önemli, kimler rahatsız oluyor? Rahatsız olanların kimliği, TÜRGEV'in istikametinin ne kadar doğru olduğunu göstermektedir. Hamdolsun TÜRGEV özgür zihinlerin yetişmesine katkı sağlayarak, kendisine kayıtsız şartsız iman isteyen örgütleri rahatsız ediyor. Yine hamdolsun ki TÜRGEV, diğer birçok dernek ve vakıfla birlikte milli ve manevi değerlerine bağlı bir gençlik yetiştirmek için gayretle çalışıyor ve bu çalışması da birilerini rahatsız ediyor. Burada TÜRGEV başkanından ve yönetim kurulundan samimi bir ricam var. Lütfen bu birilerini rahatsız etmeye devam edin. Daha çok çalışın, daha çok üretin, hizmet verin ve sizden rahatsız olanları daha da rahatsız edin. Onlar ne kadar rahatsız olursa, bilin ki gençliğimiz o kadar doğru istikamettedir."

17 ve 25 Aralık darbe girişimleri

Başbakan Erdoğan, 17 ve 25 Aralık darbe girişimlerinin ardından TÜRGEV ismi üzerinden bir tuzak, bir komplo oluşturulmak istendiğini dile getirerek, vakıfların ne aldıkları, ne harcadıklarının, hangi usul ve esaslarla çalıştıklarının belli olduğunu, elde hiçbir delil, belge, bilgi yokken, bir vakfı hedefe koyup ona alçakça iftiralar atmanın başka bir gayesi bulunduğunu kaydetti.

17 Aralık darbe girişiminin kamuoyuna "yolsuzluk operasyonu" olarak duyurulduğuna dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ancak öyle bir tezgah, öyle bir tuzak hazırlamışlardı ki, bir taşla güya kendilerince onlarca kuşu vurmayı hedefliyorlardı. Hükümete yolsuzluk iftirası atarken, hükümetle hesaplarını görmeye çalışırken, araya başka kirli hesaplarını da sıkıştırdılar. Neydi bu hesaplar? Türkiye'nin milli bankası Halk Bank'tan bazı uluslararası çevreler rahatsızdı. Çünkü Ziraat Bankası'nın, Halk Bankası'nın, Vakıf Bankası'nın dünya finans sektöründe güçlü bir yere sahip olmasını istemiyorlardı. Pensilvanya maşasına işi ihale ettiler. Araya o hesabı da sıkıştırdılar."

"Bu adamın zaten ruhu hijyenden uzak"

Paralel yapının, 17 Aralık darbe girişiminde bunun da hesabını görmeye yeltendiğini dile getiren Erdoğan, "Ama şunu bilmiyorlardı; onlar ne kadar tuzak kurarlarsa kursunlar, bütün o tuzakların üstünde çok güçlü bir tuzak kurucu vardır, o da Allah'tır" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun vakıftan, dernekten, hayır işinden, öğrenci yetiştirmekten anlamadığını söyleyen Erdoğan, geçenlerde sahur vaktinde televizyonda, Kılıçdaroğlu'nun Sosyal Sigortalar Kurumu'nun başında olduğu dönemle ilgili bir belgesel izlediğini kaydetti. Erdoğan, şöyle devam etti:

"Merhum Savaş Ay'ın bir programıydı. Aman Yarabbi. Şu Samatya'nın halini gördüm. Okmeydanı SSK'nın halini gördüm. Kırklareli'nden 3 yaşındaki bir yavrunun yanlış serum takılması sebebiyle sol kolunun nasıl kesildiği orada anlatılıyordu. O da orada sırıtıyor ya. '10 yıl önce daha kötüydü' diyor. Soruyor ona Savaş Ay, 'Ne bu hal? Sen genel müdür değil misin?' diyor. Odaları gezdiriyor aman Yarabbi. O tuvaletlerde çöp sepetlerinin içerisinde kan, serum şişeleri vesaire, rezillik, her taraf pas, rezillik. Hastane deyince akla hijyen gelir ama bu adamın zaten ruhu hijyenden uzak. Sıkıntı bu. Ruh temizliğini yapamamış ki sıkıntı burada. TÜRGEV tanımaz, bilmez, faaliyetlerine de zaten aklı ermez. Ancak Pensilvanya'daki akıl hocası bunun eline iftira malzemesi tutuşturdu. O da hocasının sözünü ikiletmedi. Hocası ne emrettiyse harfiyen yerine getirdi. Aralarında yaptıkları anlaşmanın bir boyutu da bu."

"Biz ne aldatan olduk, ne aldanan olduk"

Merhum sanatçı Ahmet Kaya'nın da onların arkasında durduğunu, onun da manzaraya şaşırdığını ifade eden Erdoğan,  "O hali görünce, 'bu vatanda bu nasıl olur?' diyor. Ahmet Kaya o hale şaştı. Ama o da akıbetini bilmiyordu ki. Şu Kazlıçeşme'den beni cezaevine uğurlayanlardan bir tanesi Ahmet Kaya'ydı. Allah'tan rahmet diliyorum" dedi.

Erdoğan, Ahmet Kaya'nın o gün, o zaman o şiir okuyan insanların, düşünce, fikir, siyaset insanlarının, halka hizmet verenlerin cezaevine gidişlerini nasıl kınadığını anlattığını söyleyerek, sözlerine şöyle devam etti:

"Ama onun yanında olduğunu söyleyenlerin birçoğu, onun ödül töreninde ona nasıl porselen tabakları fırlattılar, nasıl çatal, kaşık, bunları fırlattılar. Ondan sonra da salonun arka kapısından kaçırdılar. Bir süre sonra da Paris'e gidip, Paris'te rahmetli oldu. Bu ülke bunları yaşadı. Bunlar dürüst değil. Bunlar samimi değil. Bunlar hep bu ülkede aldatan oldular. Ama biz ne aldatan olduk, ne aldanan olduk, yolumuza inanarak devam ettik. Belli ki Pensilvanya'daki zat bu CHP genel müdürüyle TÜRGEV ve diğer vakıf ve derneklerin üzerine gitmek konusunda anlaşmış. Şimdi ben diyorum ki işte TÜRGEV'i ile diyorum ki Ensar'ı ile, diyorum ki Önder'i ile Aziz Mahmut Hüdayisi ile aklınıza ne gelirse, samimi olanlar el ele vereceksiniz, bütün yavrularımızın üzerindeki bu operasyonlara karşı direneceksiniz."

"Bütün hesapları bozuldu"

"Hiç rahatsız olmayın. Diyorum ki buralarda okuyan yavrularınız varsa çekin alın, verin devletin okullarına okusunlar, devletin okullarında oralardan yetişsinler" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Benim yavrularım da devletin okullarında okudu elhamdülillah, ne oldu? Yetiştiler. Hem paralarımızı sövüşlediler hem de bizi yanlışa gönderdiler. Onun için burada farklı bir süreci başlatmamız lazım. Pensilvanya CHP'ye lojistik destek verecek, CHP de Pensilvanya'nın tüm rakiplerini ortadan kaldıracak, hesap bu. Allah'a hamdolsun bütün hesapları bozuldu, bütün tezgahları alt üst oldu. Hem Pensilvanya hem de onun Türkiye'deki taşeronları CHP ve MHP, iftiraları, yalanlarıyla ortada kaldılar. 30 Mart'ta da milletten çok ağır bir cevap aldılar. Hiç kuşkusuz bu yetmez."

Başbakan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na TÜRGEV'in çeşitli davalar açtığını belirterek, şöyle devam etti:

"İnşallah bu açılan davalarla gereken dersi, gereken cevabı çok yakın zamanda alacaklarına ben inanıyorum. Bunları TÜRGEV'in sonuna kadar takip edeceğine yürekten inanıyorum. Ben bu Kılıçdaroğlu'ndan çok dava kazandım ha. Paraları filan da aldım, bilmiyorum Allah kabul ederse bir iftar da o paralarla burada verebiliriz. Stokta duruyor onlar, bunu bilmenizi isterim. Şunu bilmenizi özellikle istiyorum; TÜRGEV'in mücadelesi sadece TÜRGEV'in mücadelesi değildir. Eğer TÜRGEV bu mücadeleyi kaybetseydi, bilin ki Türkiye'de milli ve manevi değerlerine bağlı gençlik yetiştiren her vakıf, her dernek kaybedecekti."

Gannuşi: Devlet zor zamanlarda vakıfların yardımıyla ayakta kaldı

Tunus Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi de Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfınca (TÜRGEV), Fatih'teki Mevlanakapı Kız Öğrenci Yurdu'nda verilen iftarda yaptığı konuşmada, vakfın İslam toplumu için çok önemli olduğunu ve devletin zor durumda kaldığı zamanlarda ümmetin vakıfların yardımıyla ayakta kaldığını söyledi.

Vakıflarda edebiyat, bilim, ilim öğretildiğini anlatan Gannuşi, bu bakımdan vakıfları çok önemsedikleri, İslam dünyasının içinde bulunduğu musibetlerden birinin de bazı ülkelerde vakıf müessesinin ortadan kaldırılması olduğunu bildirdi.

Gannuşi, bu ülkelerden birisinin de kendi ülkesi Tunus olduğunu aktararak, şöyle devam etti:

"Bizdeki diktatörlük, kurumsal olarak vakfı kaldırdı. Ülkemizin 3'te 1'i vakıf toprakları olmasına rağmen, bunu kaldırdı. Vakıf medeniyetini, siz Türk kardeşlerim yeniden ihya ettiniz. Çok teşekkür ediyorum. Tunus'taki kardeşlerimiz, size büyük bir hayranlıkla bakıyorlar. Kalkınmada gösterdiğiniz başarıyı, zayıf bir ülkeyi nasıl güçlü hale getirdiğinizi, demokrasi deneyiminizi, hayranlıkla takip ediyorlar. İslam ümmetin en merkezi sorunu olan Filistin'e gösterdiğiniz tavrı, hayranlıkla izliyorlar. Her  zaman bu davanın yanında yer aldınız, Gazze'yi unutmadınız."