HATAY

Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Biz Ortadoğu'daki çatışmaların hiçbirinde taraf değiliz. Mezhepler arasında tarih boyunca taraf tutmadık, bugün de taraf tutmuyoruz. Dinler arasında taraf tutmadık, bugün de tutmuyoruz. Biz tarafız, nerede? Biz Hak'kın tarafındayız. Biz, sadece adaletin tarafındayız, biz barışın tarafındayız" dedi.

Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçimi dolayısıyla Hatay'da düzenlenen mitingde halka hitap etti.

 Erdoğan, muhalefet partilerinin ortak Cumhurbaşkanı adayı çıkarmasına ilişkin değerlendirmelerde bulunurken, "MHP buna itiraz edemez çünkü MHP bütün iradesini CHP'ye, Pensilvanya'ya kiralamış durumda ama benim MHP'li kardeşim buna çok güçlü şekilde itiraz edecek, ben buna inanıyorum.  İnşallah benim MHP'li kardeşim 'tıpış tıpış' değil kendi iradesiyle sandığa gidecek, bu MHP yönetimine gereken dersi orada verecektir" diye konuştu.

"Bu tespih taneleri gibi dizilen partilere dikkat edin, bunların tamamı eski Türkiye partileridir" ifadesini kullanan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bunların tamamı statüko partileridir. Bunlar değişim istemez, bunlar Türkiye'nin büyümesini, gelişmesini, aktif öncü ülke olmasını istemez. Bunlar reform istemez, demokrasi istemez. Bunlar büyük ekonomi istemez. Üstelik bunlar üç aşağı beş yukarı 2010 halk oylamasında da bizim karşımıza tek bir blok halinde çıktılar. Ne oldu? Milletim bunlara itiraz etti. Milletim bu şer ittifakına gereken cevabı verdi. Hatırlayın yüzde 58 oy oranıyla Anayasa değişikliğini kabul etti. Diyorum ya, kırk çürük yumurtadan bir sağlam yumurta çıkmaz. İnşallah 10 Ağustos'ta milletim sandığa gidecek, bu ittifaka gereken cevabı en güzel şekilde verecektir."

"Biz yeni Türkiye'ye inandık"

 Başbakan Erdoğan, 12 yıl boyunca verdikleri tüm mücadelelerinin amacının Türkiye'yi büyütmek olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:

"12 yıl boyunca demokrasi standartlarını daha da yükseltmek, toplumsal barışı daha da güçlendirmek için mücadele ettik. Türkiye'yi dünyada ve bölgesinde aktif, öncü lider bir ülke yapmanın mücadelesini verdik. Karşımıza çok büyük engeller çıkardılar, karşımıza darbe senaryoları çıktı, onları aştık. Karşımıza çeteler çıktı, mafya çıktı, onlara da gereken cevabı verdik. Komplolar, tahrikler, tuzaklarla önümüzü kesmek istediler, hepsini geride bıraktık. Biz yeni Türkiye'ye inandık. Yeni Türkiye nedir? Yeni Türkiye, kardeşliktir, yeni Türkiye dayanışmadır, yeni Türkiye büyük ekonomidir. Yeni Türkiye öncü ülkedir, büyük ülkedir. Parası bayrağı pasaportu itibarlı ülkedir. Bütün engellere rağmen biz bu yeni Türkiye'yi inşa ediyoruz ve inşallah milletimizle birlikte inşa etmeyi sürdüreceğiz."

"Amaçları yeni Türkiye'yi engellemekti"

Hatay'ın reyhanlı ilçesinde 53 kişinin öldüğü saldırıya değinen Erdoğan, "Bakın unutmayın kardeşlerim, Reyhanlı'da 53 kardeşimizin şehit edildiği alçakça bir saldırı yaptılar. Bu saldırıda dışarıdaki alçaklar kadar içerideki hainler de rol aldılar. Kim vardı bunun içinde, CHP vardı. Sınır şehirlerimizde bu tür provokasyonları defalarca denediler, sınır kapılarımızda denediler. Hatay'ın içinde farklı yaşam tarzlarına sahip kardeşlerimizi tahrik ederek sorun çıkarmak istediler. Amaçları yeni Türkiye'yi engellemekti ama Hataylı kardeşim bir oldu, beraber oldu, sabretti, bu alçakça provokasyonu aştık" şeklinde konuştu.

 Başbakan Erdoğan, Ortadoğu'da yaşanan olaylarla ilgili Türkiye'nin sergilediği tutumuna ilişkin değerlendirmede bulunurken, şunları kaydetti:

"Şunu bilmenizi istiyorum, biz Ortadoğu'daki çatışmaların hiçbirinde taraf değiliz. Mezhepler arasında tarih boyunca taraf tutmadık, bugün de taraf tutmuyoruz. Dinler arasında taraf tutmadık, bugün de tutmuyoruz. Biz tarafız, nerede? Biz Hak'kın tarafındayız. Biz, sadece adaletin tarafındayız, biz barışın tarafındayız. Biz Irak'ta herhangi bir mezhebin, herhangi bir örgütün değil sadece Hak'kın, sadece mazlumların yanındayız. Kardeşlerim, nedir o iş, yok Şia yok Sünni, ben Şianın ileri gelenlerine hep şunu söyledim, 'ya bırakın şu Şialığı, Sünniliği. Biz Müslüman değil miyiz?' Müslüman. O zaman bu ölümler niye?"

"Gazze'nin kahramanlarını selamlıyorum"

Erdoğan, "Habib-i Neccar'ın, Beyazıt-ı Bestami'nin şehri, Cemil Meriç'in şehri Hatay seni bir kez daha gönülden selamlıyorum. Buradan Hatay'ın kardeşi şehirleri selamlıyorum. İdlib'in mazlumlarını selamlıyorum. Lazkiye'nin, Tartus'un, Hama'nın, Humus'un, Halep'in, Şam'ın mazlumlarını selamlıyorum. Buradan Trablus'u, Beyrut'u selamlıyorum. Buradan Nablus'u, Ramallah'ı, Kudüs'ü, özellikle de Gazze'nin yiğitlerini, Gazze'nin kahramanlarını selamlıyorum. Rabbim bütün o mazlumların yar ver yardımcısı olsun" diye konuştu. Bu sırasında alandakiler "Kahrolsun israil" sloganları attı.

Allah'tan, mübarek ramazanda oruçlarını ölümle şehadetle açan mazlumlara, sabır, tahammül ve dayanma gücü nasip etmesini dileyen Erdoğan, "Allah tüm Müslümanlara kardeşlik hukukunu hatırlama, akıllarını başlarına alıp zulme karşı itiraz etme gücü nasip etsin. Irak'ta, Suriye'de, Filistin'de, Mısır'da zulmün altında inim inim inleyen kardeşlerimize Allah merhamet etsin. Şu mübarek günde Rabbim inşallah dualarımızı kabul etsin" diye dua etti.

"Bizim siyasetimizde kırgınlık yok"

Dört ay önce Hatay'a geldiğini ve aynı meydanda miting yaptığını anımsatan Erdoğan, Hatay'ın 30 Mart'ta kendilerine yüzde 40 destek verdiğini ancak bunun kendi adaylarının seçilmesi için yeterli olmadığını ifade etti. Erdoğan, "Fakat, büyükşehirle beraber 16 ilçesi olan Hatayımızda 11 ilçeyi AK Parti'ye verdiniz. Bundan dolayı teşekkür ediyorum. Büyükşehir Belediye Meclisi'nin büyük bir çoğunluğunu, 87 üyenin 50'sini AK Parti'ye verdiniz. Bundan dolayı da teşekkür ediyorum" dedi.

Siyaset anlayışlarında kırgınlık ve küskünlük olmadığını, kazanamadıkları yere sırtını dönmeyeceklerin vurgulayan Erdoğan 81 vilayetin, 77 milyonun nazarlarında aynı olduğunu bildirdi.

Hatay'a 12 yıl boyunca hizmet ettiklerini, bugün de yarın da ile hizmet etmeyi sürdüreceklerini anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Fakat Hatay'ın ortasından geçen şu ırmağı görünce, onun içindeki pislik, onun şu anda içinde bulunduğu durum gerçekten beni üzdü. Şimdi diyorum ki: hadi bakalım büyükşehir belediye başkanı kendini göster, burayı temizle. Ana yolların tamamıyla temizliği büyükşehir belediyelerine aittir. Gelirken yemyeşil olan orta refüjdeki ağaçların, Karayollarınınki yeşil, büyükşehir başlıyor, orada canım ağaçlar kurumaya başlamış. İşte zihniyet bu. CHP zihniyeti kuraklıktır. CHP zihniyeti pisliktir. CHP zihniyeti susuzluktur. Onun için adımlarımızı dikkatli atmamız lazım. İnşallah Hatay bütün bunları aynıyla görmek suretiyle gereken dersi de en yakın zamanda bu zihniyetlere verecektir. Biz Hatay ile iftihar etmeye, Hatay ile gurur duymaya devam edeceğiz. Ben inanıyorum ki Hatay 30 Mart'ı 10 Ağustos'ta telafi edecek. Buna inanıyorum. 10 Ağustos'ta Hatay milletin adayına sahip çıkacak. 10 Ağustos akşamı inşallah gözümüz Hatay'da olacak, Hatay'dan gelecek sonuçta olacak. Hatay'dan çok farklı bir sonuç bekliyoruz, tamam. Hatay'da sadece AK Partili kardeşlerimizden değil, CHP'ye gönül vermiş, MHP'ye gönül vermiş, HDP'ye gönül vermiş, Saadet Partisine, Büyük Birlik Partisine gönül vermiş kardeşlerimizden de büyük destek alacağımızı umuyorum.

Kardeşlerim, bakın biz 5 Temmuz'da Samsun'dan yola çıktık. Samsun'da ilk adımı atık, Ardından Erzurum, ardından Denizli, Tokak, Yozgat, Antalya, Şanlıurfa, ardından Sakarya, Tekirdağ, Bursa, Ordu. 5 Temmuz'dan bu yana kadar 11 ilimizde miting yaptık. Bunun yanında ilçe mitingleri yapıyorum ve gittiğim her ilde 5 bin, 10 bin 15 bin kişilik iftarlar yapıyoruz. İftar sofralarında da halkımızla beraberiz hamdolsun. Şimdi bu akşam da iftarımızı İskenderun'da açacağız. Ankara'da, İstanbul'da devasa kapalı salon toplantıları yaptık. Biz milletimizle birlikteyiz, milletimizin içindeyiz."

"Muhalefete dert oldu"

Muhalefetin "Şu 10 Ağustos bir geçse de bu işten kurtulsak" dediğini söyleyen Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçiminin CHP ve MHP'ye büyük dert olduğunu aktardı. Erdoğan, "Neden? Çünkü kaybederlerse bunun bedelini ağır ödeyeceklerini biliyorlar" ifadesini kullandı.

CHP ve MHP tabanının şimdiden kaynadığını savunan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Taban kendilerine dayatılan adaya itiraz ediyor. Taban 'Bizim içimizden bir aday çıkaramadınız mı' diyor. İsyan ediyor. CHP ve MHP'nin ortak adayı, ithal adayı, dün, kendisini destekleyen partilerin sayısının 9'a yükseldiğini söylüyor. Gerçekten bu işten çok uzak. Bu işi hiç mi hiç bilmiyor. CHP ve MHP'yi bir kenara koyun 7 partinin oy oranı ne biliyor musunuz? Yüzde bire bile ulaşmıyor. Her zaman söylüyorum, 40 çürük yumurtadan bir sağlam yumurta etmez. Fakat enteresan bir şey daha var. Bakın bu partilerin ismini saymıyor. Niye saymıyor? Çünkü bir tanesi Sosyalist İşçi Partisi, bir tanesi Devrimci Halk Partisi. Bu ortak adayı destekleyeceğini açıklamış. Bunların ismini saymıyor. Çünkü bunların ismini sayarsa MHP tabanının, BBP tabanının bunlardan ciddi şekilde rahatsız olacağını biliyor. Allah aşkına şu MHP'nin haline bakın. Sosyalist İşçi Partisini çatısının altına aldı. Devrimci Halk Partisini çatısının altına aldı. MHP genel başkanı susuyor ama biz susmayacağız. MHP genel başkanı saklanıyor ama biz onu unutmayacağız. Şimdi çıksın aynı çatının altına girdiği bu partilerle iş birliğini tabanına açıklasın. Bu MHP yönetimi inanın en zavallı, en acınası günlerini yaşıyor. Getirdiler, MHP'ye dışarıdan bir aday dayattılar. MHP yönetimi boynunu büktü, sorgusuz sualsiz bu adayı kabullendi."

"Mezhep aşkına bir katil savunulabilir mi?"

Erdoğan, Suriye'de 200 bin kişinin öldürüldüğünü hatırlattı.

"Bu Esed denilen katili hala nasıl savunursunuz? Mezhep aşkına bir katil savunulabilir mi? Onun yanında olunabilir mi? Ama Kılıçdaroğlu gibiler olur" diyen Erdoğan, şunları söyledi:

"Çünkü onun bakışı başka, bizim bakışımız başka. Bu kardeşiniz Türk'üyle Kürt'üyle Laz'ıyla Çerkez'iyle Gürcü'süyle Arap'ıyla Abhaz'ıyla Boşnak'ıyla Pomak'ıyla Roman'ıyla Alevisiyle Sünnisiyle hepsini seviyorum. Beni yaradan Allah yarattığı için seviyorum. Şu Hatay'a verilen hizmetlerde biz bir ayrıma gittik mi? Şu anda bu verdiğimiz hizmetlerden, Hatay'ın tamamı istifade ediyor mu? Burada, 'şu mezhep, bu mezhep' dedik mi?

Suriye'de, CHP'nin yaptığı gibi zalim Esed'in yanında değil, halkın, hakkın, adaletin, mazlumların yanındayız. Ortadoğu'da özellikle Irak'ta ve Suriye'de zulmün sona ermesini, kardeş kavgasının bitmesini, zalimlerin artık çekilmesini ve halkların huzur bulmasın istiyoruz. Bunu tesis etmek, temin etmek için de imkanlarımız dahilinde elimizden ne geliyorsa onu yapacağız."

Türkiye'nin 3,5 yıldır Suriyeli mazlumlara kapıları açtığını belirten Erdoğan, "Bunun Hatay'da, Kilis'te, Şanlıurfa'da, Ankara ve İstanbul gibi büyük şehirlerimizde belli bazı sıkıntılar doğurduğunu biliyorum. Dost zor zamanda belli olur, bombalardan kaçan bu insanlara eğer biz kapımızı açmazsak yarın aynı şeyle biz baş başa olursak ne olacak" diye sordu.

"Biz öyle bir ecdadın torunlarıyız ki Hint Yarımadası'nda zulme uğrayan bir avuç insan için buradan oraya donanma göndermiş ecdadın torunlarıyız. Osmanlı'nın torunu olmak kolay değil" diyen Erdoğan, tarihi sorumluluklarının olduğunu, bunun gereğini yerine getirdiklerini anlattı.

"Net tepkiyi gösteren devlet olmadı"

Kardeşliğin zor zamanlar ortaya çıktığını belirten Erdoğan, ensarlığın, fedakarlık, sofradaki ekmeği muhacirle paylaşmak olduğunu dile getirdi.

Suriye'deki zulmün ilelebet devam etmeyeceğini, er ya da geç Suriyeli misafirlerin evlerine döneceğini ifade eden Erdoğan, "İşte o zaman bize ensar olmanın gururu kalacak. Yüzyıllarca devam edecek bir kardeşliğin temelleri daha da güçlenmiş olacak" ifadesini kullandı.

 Esed yanlılarının ve onlarla birlikte CHP'lilerin, çeşitli şehirlerde provokasyon yapmak için ellerinden geleni yaptığını kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Sakın bunlara aldanmayalım, bunların tuzağına asla düşmeyelim. Yarın bize ensar olmanın şerefi, onlara yaptıkları provokasyonların utancı kalacaktır. Şu anda, bu mübarek ramazan günlerinde zulme maruz kalan bir diğer kardeşlerimiz de ne yazık ki Filistin'de. İsrail denilen terör devleti, bir yandan Gazze'yi acımasızca vuruyor, bir yandan dünya barışını dinamitliyor. Kumsaldaki oynaşan çocukları vuruyorlar. Şimdi ben soruyorum: Ey Amerika neredesin, ey Rusya neredesin, ey Batı neredesin, ey dünya neredesin? Sesleri çıkıyor mu? Bakın şu ana kadar Türkiye gibi, Katar gibi, Şili, Venezuela, Ürdün gibi ülkelerin dışında son olarak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde Çin'in de olumlu açıklamalarını gördüm. İsrail'e gereken net tepkiyi gösteren devlet olmadı."

"Dünya halkları tepki gösteriyor"

Ülkelerin yönetimleri sussa da halkların susmadığına dikkati çeken Erdoğan, "İşte Londra'da halklar ayaklanıyor. Paris'te izin vermedikleri halde halk kalkıyor, ayaklanıyor. New York'ta öyle. 100'ü aşkın ülkede halklar ayaklanıyor. Avrupa'da çok büyük gösteriler yapıldı, yapılıyor. Türkiye'de her gün protestolar yapıldı, yapılıyor. Şimdi İstanbul mitingimiz bunun finali olacaktır. Ağırlıkta olarak İstanbul'da inşallah Anadolu yakasında 1 milyon 250 bin metrekarelik alanda inşallah o dev mitingimizi yapacağız" dedi.

İsrail'in her zamanki gibi Filistinlileri acımasızca katledeceğini, karşılığında hiçbir tepki görmeyeceğini zannettiğini dile getiren Erdoğan, dünya halklarının bu zulme, barbarlığa, gaddarlığa tepki gösterdiğini belirtti.

"Şu hale bakın İsrail Gazze'ye ölüm yağdırıyor, bazı İsrailliler de seyir terasına çıkıyor, film izler gibi bombaları izleyip, alkış tutuyor" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Hatta bir gazeteci, CNN'nin muhabiri bundan şikayet edince, onu tehdit ediyorlar. CNN yönetimi de o gazeteciyi oradan alıyor. İsrail parlamentosunda 'bütün Filistinli anneler ölmeli' diyen kadın milletvekiline dünyadan tepki yok. Sen nasıl kadın ya? Sen ne pis kadınsın, senin genlerinde başka bir şey var. Sen, 'bütün Filistinli anneler ölmelidir' nasıl dersin? Soruyorum, ey dünyadaki kadın hakları örgütleri, insan hakları örgütleri, siz, sizin gibi düşünen kadınlar olunca mı yanlarında yer alıyorsunuz? Yazıklar olsun. Türkiye'deki kadın örgütlerinin bir kısmına da sesleniyorum: Sizin sesiniz niye çıkmıyor? Yoksa Kılıçdaroğlu'ndan izin mi alamadınız? Bahçeli'den izin mi alamadınız? Filistinli çocukların ölmesini isteyenlere karşı tepki yok, Gazze'deki Gazze hastanelerinde yaşanan drama karşı tepki yok."

"Hitler'in izinden giden İsrail gibi terör devletlerine de karşıyız"

 Zaman zaman yaşananları Hitler zulmüne benzettiği için kendisine tepki gösterildiğini ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Allah aşkına, İsrail'in yaptığının Hitler'in yaptığından ne farkı var. Niye rahatsız oluyorsunuz? Aslında İsrailliler benim bu benzetmemden memnun olmaları lazım. İsrail yönetimi, Hitler'in sizin atalarınıza yaptığından daha beterini siz Filistin'e yapıyorsunuz. O nasıl bir soykırımsa senin yaptığın daha büyük soykırım. İsrailli kadın parlamenterin söylediğinin, Hitler zihniyetinden ne farkı var? Ne diyor? Şu hale bakın, 'Müslüman bir hamile kadını kurşunlamaktan çekinmeyin, aynı anda iki kişiyi öldürmüş olacaksınız' diyor. 'Hamileye kurşun sıkmaktan' bahsediyor ya şu kadına bakın. Bu alçaklık neyle izah edilebilir? İçeride İsrail'e tek çift laf söyleyemeyenler, AK Parti hükümetini eleştirip aradan savuşmaya çalışıyorlar. Şimdi dışarıda da bunu yapanlar çıkıyor. İsrail'e söz söylemeye cesareti olmayanlar, bizi eleştirip konuyu kapatacaklarını zannediyorlar.

Bakın buradan bütün dünyaya sesleniyorum: Biz Hitler zulmüne elbette karşıyız, biz antisemitizme elbette karşıyız. Ama herkes bilsin ki Hitler'in izinden giden İsrail gibi terör devletlerine de karşıyız. Antisemitizme karşı oluğumuz kadar İslamofobiye de karşıyız. Onun için hakkı en yüksek sesle haykırmaya devam edeceğiz. Kim rahatsız olursa olsun, İsrail terörünü eleştirmeye, Filistin davasını savunmaya devam edeceğiz."

Erdoğan, yeryüzünde vicdanların harekete geçmesi için ne gerekiyorsa onu yapmaya devam edeceklerini bildirdi.

"Çok dua edeceğiz"

CHP ve MHP'nin sustuğunu ancak kendilerinin susmayacağını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ne yapıyorlar? Gazze'ye başsağlığı dileyip, sonra hükümeti eleştiriyorlar. İsrail'e ciddi hiçbir söz söyleyemiyorlar. Tarihleri boyunca dik durmadılar, bugün de eğilip bükülüyorlar. Dün Pensilvanya'daki zat, sözüm ona itikaftan çıkmış, Gazze için taziye yayımlamış. Sevsinler seni. İsrail'e bir tek söz var mı? Yok. İsrail'i eleştiren bir tek cümle var mı? Yok. Dün Ordu'da da söyledim: ipini elinde tutan efendisine elbette söz söyleyemez. Çok dua edeceğiz. Filistinli kardeşlerimiz için, Suriyeli mazlumlar için, Irak'taki kardeşlerimiz için, Libyada'ki kardeşlerimiz için, Myanmar'daki kardeşlerimiz için, Patani'deki kardeşlerimiz için çok dua edeceğiz. Bu mübarek ramazan günlerinde Rabbimin onlara ferah vermesi, huzur vermesi için dualarımızdan kardeşlerimizi inşallah eksik etmeyeceğiz."

Erdoğan, daha sonra Hatay'a ulaştırma, sağlık, eğitim gibi alanlarda yapılan yatırımlar hakkında bilgi verdi.

Hatay'a tarihinin en büyük hizmetini götürdüklerini, 12 yılda 11 milyarlık yatırım yaptıklarını bildiren Erdoğan, Amanos Dağları'na tünel açarak Hatay merkezini Akdeniz ile birleştireceklerini kaydetti.

"Makus tarihi değiştireceksiniz"

Yapımı süren diğer projelere ilişkin de bilgi veren Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

"Hiçbir endişeniz olmasın Hatay'ı önümüzdeki dönemde yapılan yatırımlarla çok daha parlak, çok daha güzel çok daha kalkınmış bir şehir haline getireceğiz. Size özellikle söz veriyorum: Allah nasip eder de milletimin teveccühüyle cumhurbaşkanı seçilirsem Hatay'da devam eden tüm yatırımların, hizmetlerin takipçisi olacağım. Hiçbir hizmet yarım kalmayacak. Hiçbir yatırım, hizmet, proje, atıl kalmayacak. Seçilmiş, milletin seçtiği bir cumhurbaşkanı, bir başbakan, bir kabine ve yasama organı, el ele, omuz omuza vereceğiz ve Türkiye'yi Allah'ın izniyle uçuracağız. Bizim hizmet anlayışımız bu. Bu millete sevdamız asla bitmeyecek. Bu sevda inşallah o makamda da devam edecek. Başlattığımız tüm projeleri tamamlayacağız, dev projeleri tek tek hayata geçireceğiz."

10 Ağustos'un herhangi bir tarih olmadığını, milletin kendi başkanını seçeceğini ifade eden Erdoğan, "Siz makus tarihi değiştireceksiniz. Onun için biz ne diyoruz? Allah bize yeter, millet bize yeter" diye konuştu.

Cumhurbaşkanlığı seçimine 20 gün kaldığını, alandakilerden kapı kapı dolaşmalarını isteyen Erdoğan, "El ele vereceğiz, omuz omuza vereceğiz ve koşacağız. Gönülleri alacağız, gönülleri fethedeceğiz" dedi.

"Hep önümüzü kesmek istediler"

Milletin yola çıktıklarından itibaren kendilerini hiçbir zaman yalnız bırakmadığını, bundan sonra da bırakmayacağına yönelik inancını dile getiren Erdoğan, şunları ifade etti:

"Onlar hep önümüzü kesmek istediler. Ama biz onların bu gayretlerini Allah'ın izniyle hep boşa çıkardık. Ben diyorum ki 10 Ağustos'ta ne yapın yapın hepiniz sandıklara gidin. Sandıklara gitmeyenler olursa onları da uyarın. Hep beraber sandıklarda olacağız. Bu bizim için çok önemli. Çocuklarımıza, torunlarımıza anlatacağımız bir şey olsun. 'Halkın seçtiği o ilk cumhurbaşkanında benim oyum var' deyin. Ben CHP'nin genel müdürü gibi 'Tıpış tıpış sandıklara gidin' demiyorum. O kibirli üslup bize yakışmaz. Bütün şehirlerde yaptığımız gibi burada da Hataylı kardeşlerimden özellikle ricada bulunuyorum: mutlaka sandığa gidin. Yeni Türkiye'nin kuruluşu için mutlaka oy pusulasına mührünüzü basın. Yarın çocuklarınız, torunlarınıza anlatacak güzel bir hikayeniz olsun."

Alandakilerden partisinin salı günü yapılacak grup toplantısındaki konuşmasını özellikle dinlemelerini isteyen Başbakan Erdoğan, "Çünkü orada bazı görüntüleri de izleyeceksiniz. Bu CHP genel müdürünün SSK genel müdürü olduğu zaman nasıl bir vazife yaptığını bizzat yaşayarak göreceksiniz. Hastanelerimizin ne halde olduğunu göreceksiniz. Bu adamın meydanlara çıkıp da halkımızı nasıl aldattığını da göreceksiniz" diye konuştu.

"Çok istismar ettiler Hatay'ı"

Hatay'ın dini ve etnik unsurlar açısından farklı bir yer kent olduğunu dile getiren Erdoğan, "Çok istismar ettiler Hatay'ı. İşte siz gereken cevabı verdiniz. Ben inanıyorum ki yine vereceksiniz" ifadesini kullandı.

"Biz tek milletiz, tem bayrağız, tek vatanız, tek devletiz. Bunun üzerinde operasyon yapmak isteyenlere fırsat vermeyiz" diyen Erdoğan, alandakilerden yaptıkları dualarda Gazze'yi Filistin'i, Suriyeli mazlumları unutmamalarını istedi.

Erdoğan, konuşmasının sonunda alandakilerle "Milli irade, milli güç, hedef 2023" ile "Beraber yürüdük biz bu yollarda" şarkısının sözlerini söyledi.

 Mitinge Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay, eski Adalet Bakanı ve Hatay Milletvekili Sadullah Ergin de katıldı.

Erdoğan, Anıt Alanı'ndaki iftara katıldı

Bu arada, Erdoğan, İskenderun Belediyesinin Anıt Alanı'ndaki iftarına katıldı, vatandaşlara hitap etti.

Ramazan ayının Türkiye'ye, tüm insanlığa ve İslam dünyasına hayırlar getirmesini dileyen Erdoğan, iftarı veren İskenderun Belediye Başkanı Seyfi Dingil ve organizasyonda emeği geçenlere teşekkür etti.

İskenderun'da 57 yıl aradan sonra iktidar partisi üyesi bir belediye başkanının göreve geldiğini ve bunun çok anlamlı olduğunu ifade eden Erdoğan, "Bu bir milattır, yeniden dönüşümün, değişimin miladıdır. Bu vesileyle 30 Mart'ta tercihini AK Parti'den, hizmetten yana kullanan tüm İskenderunlu kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum" diye konuştu.

İftara İsevi din adamları ile farklı inanç ve cemaat mensuplarının katıldığını belirten Erdoğan, şunları söyledi:

"Hatay ve İskenderun bu güzel sofrayla bir kez daha farklılığını ortaya koyuyor, dünyaya hoşgörü mesajı veriyor. Ortadoğu'da kanın, gözyaşının, farklı olana tahammülsüzlüğün had safhaya çıktığı dönemde Türkiye'de böyle bir sofranın kurulmuş olması hem bölgemiz hem dünya için en güzel mesajdır. Biz, bu sofradaki dostluğu, kardeşliği, dayanışmayı 12 yıl boyunca en güçlü şekilde savunduk, savunmaya devam edeceğiz. Bölgemizde ve dünyada hoşgörüsüzlük ne kadar artarsa artsın Türkiye hep farklı yerde durmaya, hoşgörüyü yüceltmeye devam edecektir."

Başbakan Erdoğan, 100 yıl önce sınırların yeniden çizildiği dönemde, farklılıkların bir arada yaşadığı iklimin de yok edildiğini, 100 yıllık süreçte Ortadoğu'da farklı olana karşı çok acımasızca zulümler gerçekleştirdiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Türkiye'de de geçmişte bazı tatsız olaylar  yaşandı. Dersim olaylarıyla Alevi vatandaşlarımıza zulmedildi. 6-7 Eylül olaylarıyla azınlık vatandaşlarımıza zulmedildi. Farklılıklara tahammül azaltılmaya, toplumun arasına nifak sokulmaya çalışıldı. 12 yıl önce iktidarı devraldığımızda Türkiye'nin bütün farklılıklarının bir zenginlik olduğunu ifade ettik ve bunun arkasında durduk. Her türlü farklılığı bu ülkenin asli unsuru olarak gördük ve herkesin kendi kimliğiyle kültürüyle kendi yaşam tarzıyla varlığını savunduk. Bu alanda çok önemli ilerlemeler kaydettik.

Doğuda, güneydoğu'da sessiz devrimlere imza attık, Alevi vatandaşlarımızın hakları için önemli adımlar attık. Azınlıkların sorunlarına samimiyetle eğildik, bunları yaparken çok ciddi engellerle karşılaştık. Yaptığımız her reforma karşı çıkanlar, bunu geciktirmek, engellemek isteyenler çıktı. Biz, hiçbir tahrike boyun eğmeden, doğru bildiğimiz, hak bildiğimiz yolda yürüdük. Bugün manzaraya baktığımızda, bu topraklarda dostluğun ve kardeşliğin düne nazaran çok daha iyi noktada olduğunu görüyoruz, inşallah yarın bugünden de iyi olacak."

Yeni Türkiye'nin bütün dinlere, bütün inanç gruplarına, tüm etnik köken ve kültürlere eşit mesafede duracağını belirten Erdoğan, 77 milyonun dost ve kardeş olarak bir arada yaşayacağı herkesin ülkesi olacağını vurgulayarak "Şunu, bir inancın ilkesi olarak söylüyorum: Biz bu ülkede Türk'üyle Kürt'üyle Laz'ıyla Çerkez'iyle Arap'ıyla Gürcü'süyle Boşnak'ıyla Arnavut'uyla, Roman'ıyla Alevi'siyle Sünni'siyle aklınıza ne gelirse 77 milyonun hepsini yaradılanı Yaradan'dan ötürü severiz anlayışıyla seviyoruz, burada ayrımcılığa asla yer yok" dedi.

Türkiye'de yıllar yılı azınlıkların gayrimenkullerine el konulduğunu, AK Parti iktidarıyla bu gayrimenkulleri sahiplerine, azınlıklara devretmeye başladıklarını anlatan Erdoğan, şu ana kadar yaklaşık 3 milyar lirayı bulan gayrimenkul iadesini gerçekleştirdiklerini bildirdi. Erdoğan, "Niçin bizden öncekiler yapmadı? Onların adalet duygusu bizim ulaştığımız yerde değildi de onun için, ama biz bunu gerçekleştirdik. Bakın cek-cak ile konuşmuyorum, yapacağımızı konuşmuyorum, 'yaptık' diyorum, aramızdaki fark bul" ifadesini kullandı.

"Cumhurbaşkanlığı makanı bir rehavet makamı değildir"

Erdoğan, 10 Ağustos cumhurbaşkanlığı seçiminin yeni Türkiye için bir milat olduğunu dile getirerek "Biz, cumhurun başını seçeceğiz, devletin başını seçeceğiz ve cumhurbaşkanlığı makamı bir rehavet makamı değildir. Vazo seçmiyoruz, saksı seçmiyoruz, Türkiye'yi yönetecek bir cumhurbaşkanı seçiyoruz, bunun üzerinde dikkatle duralım" diye konuştu.

Cumhurbaşkanlığı seçimi için açıkladığı vizyon belgesinde farklılıkların bir arada yaşaması konusunda özellikle önem atfettiğine işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Her dinin mensuplarının, her mezhebin mensuplarının, her cemaatinin mensuplarının özgürce faaliyet göstermesini, kimliklerini özgürce ifade etmelerini, inançlarını özgürce yaşamlarını savunuyoruz. Yeni Türkiye'de bunu daha güçlü şekilde savunacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Başkasının özgürlük alanını kısıtlayanlara elbette müsamaha gösterilemez, özgürlükler de yasaklanamaz, kısıtlanamaz, daraltılamaz. Bizim yeni Türkiye dediğimiz kavram işte bu sofradaki manzaradır."

"Tek millet" kavramının içinde Türkiye'de yaşayan bütün etnik grupların mütalaa edildiğini, "tek bayrak" kavramıyla da Türk bayrağını tarif ettiğini belirten Erdoğan, "Bayrağımıza eş, bayrağımıza alternatif bir bayrak düşünenler aldanırlar. Bazı yerlerde direklerden bayrağımızı indirmek suretiyle tatmin olmak gayreti içinde girenler, son günlerde olduğu gibi direklerden indirilirler. Bundan sonrası çok daha farklı olabilir" değerlendirmesini yaptı.

Erdoğan, iktidara geldiklerinde Türkiye'de 26 havaalanı olduğunu, şu anda 52 havalimanı bulunduğuna değinerek Adana-Mersin arasına da Çukurova Havalimanı'nı yaptıklarını, Hakkari'ye de havalimanı yaptıklarını, engellemeye çalışanların da bunu başaramayacağını, sadece havalimanının açılışını geciktirdiklerini dile getirdi.

Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Cumhurbaşkanı adaylarından bir tanesi, Hakkari'ye havalimanı yapılmasını engelleyenlerle dirsek teması halinde. Bunlar bu ülkede kendilerine bu tür destekler olmasa zaten parlamentonun yolunu da bulamazlar fakat biz milletimizin içinden çıktık, milletimizle beraber yürüyoruz. Belli güç odaklarının değil, milletimizin içinden... Birisi 'siyasal Kürtçülerin temsilcisiyim' diyor, öbürü 'siyasal Türkçülerin temsilcisiyim' diyor. Bir tanesi de çıkıyor diyor ki 'ben de kumsalların partisiyim' diyor. Artık kumsallar da elinde kalmadı, artık kumsallarda da AK Parti var.

Barış, hoşgörü, sevgi, saygı anlayışına insanlık olarak bugün her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Bulunduğumuz coğrafyada, hemen yanı başımızdaki Suriye başta olmak üzere her gün oluk oluk kan akıyor, onlarca, yüzlerce, binlerce, on binlerce can sönüp gidiyor. Suriye'de, Irak'ta, Filistin'te, Libya'da ölen her bir insanın kendi öz kardeşimiz, arkadaşımız, komşumuz, dostumuz olduğunu varsayarak şayet yaşanan trajedinin boyutlarını daha iyi anlarsak inanıyorum ki bölge huzura çok daha çabuk kavuşacaktır."

"Coğrafyamızdaki ölümlere sadece bir istatistik olarak bakan dünya..."

Erdoğan, Batı ülkeleri başta olmak üzere dünyanın neredeyse tamamının Ortadoğu'daki dram karşısında anlaşılması ve inanılması güç bir kayıtsızlık içerisinde bulunduğunu vurgulayarak şöyle devam etti:

"Coğrafyamızdaki ölümlere sadece bir istatistik olarak bakan dünya, aslında kendi ruhunu, kendi kalbini, kendi vicdanını kaybettiğinin farkında değil. Halbuki Hacı Bektaş-ı Veli ne diyor: 'Düşmanın dahi insan olduğunu unutma'... Batı'da, Suriye'deki insan kayıpları konusunda sergilenen hassasiyet, okyanustaki balinaların geleceği için duyulan kaygı kadar bile olmadı, olamadı. Biz, asla onlar gibi olmayacağız. Biz, canı yanan her kardeşimizin acısını yüreğimizde hissetmeye devam edeceğiz. Yardıma ihtiyaç duyan her kardeşimizin yanındayız, yanında yer almaya, ekmeğimizi bölüşmeye, imkanlarımızı paylaşmaya devam edeceğiz. İnsanı yaradılmışların en şereflisi olarak gören bir inancın mensuplarıyız. Yunus Emre ne diyor: 'İki cihan bedbahtı, kim gönül yıkar ise', bırakın öldürmeyi, gönül kırmayı bile onaylamayan bir medeniyetin, kültürün takipçileriyiz." 

Erdoğan, "Birleşmiş Milletler başta olmak üzere, uluslararası sistemin koruyucusu, gözeticisi olması gereken kurumlar da İsrail'in bu azgınlığı karşısında etkili bir tepki ortaya koymayarak yaşanan insanlık suçuna ortak oluyor" dedi.

Erdoğan, İskenderun Belediyesince Anıt Alanında düzenlenen iftara katıldı, vatandaşlara hitap etti.

Suriye'den gelen kardeşlerine ensar anlayışıyla sahip çıkan, tüm zorluklara göğüs gererek onları kucaklayan, evini, ekmeğini paylaşan Hataylılara şükranlarını sunan Erdoğan, "Bu zor günler Allah'ın izniyle geçtiğinde geriye işte bu kardeşlik iklimi, bu dayanışma ruhu, bu paylaşma erdemi kalacak. İşte o zaman Suriye'deki kardeşlerimizle birbirimizle çok daha fazla kenetleneceğiz" diye konuştu.

Ülkelerin fiziki sınırlarının başka, gönüllerdeki, vicdanlardaki sınırların başka olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:

 "Bizim Suriye'deki kardeşlerimizle aramızda gönül sınırı zaten yoktu. Bu zor günlerde çok daha fazla kaynaştık, çok daha fazla bütünleştik. Hiçbir zulüm payidar olmamıştır. Suriye'deki kardeşlerimizin maruz kaldıkları zulüm de inşallah payidar olmayacaktır, en yakın zamanda sona erecektir. Biz Allah'ın adaletinin mutlak olduğuna inanıyoruz. İnşallah o adalet yakın zamanda tecelli edecektir."

İnsana dair hiçbir değeri, kutsalı tanımayan İsrail devletinin kasıtlı olarak, bu mübarek günlerde Gazze'ye saldığını belirten Erdoğan, önce hava, ardından da kara harekatı ile çocuk, kadın, yaşlı demeden Filistinlileri katleden İsrail'in, büyük bir pervasızlıkla, şımarıklıkla saldırılarını sürdürdüğünü söyledi. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ben sesleniyorum; Birleşmiş Milletler başta olmak üzere, uluslararası sistemin koruyucusu, gözeticisi olması gereken kurumlar da İsrail'in bu azgınlığı karşısında etkili bir tepki ortaya koymayarak, yaşanan insanlık suçuna ortak oluyor. Bugüne kadar Birleşmiş Milletler'in İsrail'le ilgili aleyhte 280'e varan kararı vardır. Ama hiçbirinin icrası yoktur. Böyle bir Birleşmiş Milletler olabilir mi? Niçin kuruldu Birleşmiş Milletler? Dünya barışı için. Peki dünya barışı için ne yaptılar? Bu soruyu kendilerine sormaları lazım. İnsanlığın huzuru için ne yaptılar? Bu soruyu kendilerine sormaları lazım. Turistik seyahatle bu iş yürümez. Bugün Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde dikkat edelim bir tane Müslüman ülke yok. Buradan adalet çıkar mı? Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin, Birleşmiş Milletler'in reforma edilmesi şart. Kuruluşunda o günün şartları içinde böyle kurulmuş olabilir, ama şu anda oradan adalet adına hiçbir şey çıkmıyor."

Politikamız asla çıkar odaklı değil

İslam dünyasının bu katliam karşısındaki tavrının da kendilerini incittiğini dile getiren Erdoğan, Türkiye ve birkaç ülke haricinde İsrail'e karşı sesini yükselten, tepki koymaya çalışan, zorlayan bir devletin olmadığını söyledi.

"Bir Katar, Venezuela, Şili, Küba'nın dışında neredeyse yok. Geçen Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde bir de Çin'in olumlu açıklamalarını duyduk. Bunun dışında yok" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz İsrail'in Gazze'de Filistinlilere karşı sergilediği vahşete, Kudüs'te kutsal mekanlara karşı uzun süredir davam ettirdiği saygısızlıklara... Geçenlerde yakınlarım gitti, Mescid-i Aksa'da utanmadan, sıkılmadın o kirli postallarıyla bizim mescitlerimize girecek kadar bunlar alçaldılar.

Bütün bunlar bizim sadece inancımızın değil, insanlığımızın, vicdanımızın, ahlakımızın gereğidir. Tarihi sorumluluğumuzdur. Orta Asya'dan Balkanlar'a, Kafkasya'dan Ortadoğu'ya, Afrika'dan Güney Asya'ya kadar gönül bağımız, tarihi müştereklerimiz olan tüm toplumlara yeniden ve daha güçlü ilişkiler kurmak için çalıştık ve çalışmaya devam ediyoruz. Bu politikamız asla çıkar odaklı değildir. Biz kardeşlerimizle ne onların petr