MHP Genel Başkanı Bahçeli, "Sorun terör ise çözümü tam saha pres, teröristlere soluk aldırmamak, hainlerin kökünü kurutacak mücadele azmini sergilemektir" dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM Genel Kurulu'nda 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı'nın tümü üzerindeki görüşmelerde MHP Grubu adına yaptığı konuşmada, hükümetin ekonomi politikalarını ve çözüm sürecini eleştirdi.

AK Parti hükümetlerinin önceki bütçeleri ve 2015 bütçesindeki sosyal ve ekonomik hedeflerin umut vaat etmediğini savunan Bahçeli, yüzleri güldürecek tedbir geliştirilemediğini ifade etti. Bahçeli, "Dar ve orta gelirli vatandaşlarımıza kömür ve makarna dağıtmayı marifet sayan iktidar zihniyeti, sıra kendi yakın ve yandaş cephesine gelince aslan payını hiç gocunmadan, hiç yüksünmeden peşkeş çekmiştir" diye konuştu.

"Gelir dağılımındaki uçurum zehirli hançer gibi"

Bahçeli, orta sınıfın ekonomik açmazlardan dolayı küçüldüğünü belirterek, şunları söyledi:

"Hazmedilmesi çok zor olacak bu sorun, Türkiye'nin alttan alta kabaran dip dalgasıdır. Eşitsizlik ve adaletsizlikle mücadelede üst gelir dilimini dizginlemek, orta kesimi güçlendirmek, alt toplumsal tabakaya yardım etmek esas olmalıdır. Bugün Türkiye'de üretim zaaf geçirdiğinden, meşru ve doğal yollardan zenginliğin yeşermesi imkan dışıdır. Zenginleşen, köşeyi dönen, küpünü dolduranların ise nasıl bu duruma geldiklerini görmek için 17-25 Aralık'ta deşifre olan rezalete bakmak yeterlidir. Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün 2014 Yolsuzluk Algı Endeksinde en fazla puan kaybeden Türkiye, 11 basamak düşerek 175 ülke arasıda 64. sıraya inmiştir. Demek ki darbe sözleri tutmamış, paralel tezlerine aldırış edilmemiştir.

Gelir dağılımındaki uçurum milli kimliğimiz, milli birliğimiz, milli varlığımız üzerinde zehirli hançer gibi sallanmaktadır. Türk milletinin milli reflekslerini aşındıran en önemli iki faktörden birisi yolsuzluk, diğeri hükümet ve bölücü çevrelerin birlikte organize ettiği algı operasyonlarıdır. Siyasi ve ekonomik gelgit ruhsal ve duygusal kopuşları daha da tetikleyecek, milli hisler şiddetli bir kırılma ve kanama geçirecektir. Bu gidişle Türkiye'nin mevcut hal ve özeti mumla aranacaktır."

Bahçeli, 2015 bütçesinin, müsrifliğin finansmanı için planlandığını öne sürerek, "Bütçe havuzculara açık, vatandaşlarımıza kapalıdır. Bütçe denizlere durmadan gemi indirenlere davetkar, mağdur ve mazlumlara uzaktır. Bütçe ranta, faize, sömürüye, çaresizliğe, soyguna ikram, geçim ve maişet teminine yabancıdır" diye konuştu.

"Sorun terörse çözüm mücadele azmi"

Çözüm sürecini eleştiren Bahçeli, "çözüm" diyenlerle "çözülme" diyenlerin karşılıklı mevzilendiğini ifade etti.

İktidar ve bölücü çevrelerin Türkiye'nin dibe sürüklendiğini görmekten aciz olduğunu savunan Bahçeli, çözüm kavramının "Alaaddin'in Sihirli Lambası’ndan ovula ovula çıkarılmış" gibi sunulduğunu, neredeyse ilahi emir gibi gösterildiğini söyledi.

Sorun ve çözümün ne olduğunu soran Bahçeli, şöyle devam etti:

"Sorun terör ise çözümü tam saha pres, teröristlere soluk aldırmamak, hainlerin kökünü kurutacak mücadele azmini sergilemektir. Kan dökmek için silah başında bekleyen mihraklarla önce sorun seansları düzenleyip, sonra da sözde çözüm sofrasına oturmak zillettir, hezimettir. Marjinal ve marazi gruplarla masaya kurulup pazarlıklarla devlet ve millete kumpas kurmak, milli birlik ve beraberliğimizi dinamitlemek en hafif tabirle ihanet değil de nedir? Biz, terörden jest bekleyerek, medet umarak hiçbir meselenin çözülmeyeceğini, teröristlerle müzakere edilerek hiçbir neticenin alınamayacağını defalarca söyledik. Hamd olsun milli hafızamızı kaybederek, mankurtlaşanlardan olmadık. Geçmişte ne zaman sorun izahları yapılsa, ne zaman çözüm sloganları atılsa ya insanımızdan ya da toprağımızdan olduk."

Bahçeli, Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılma sürecinden örnekler vererek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şimdi bu tarihi hakikatleri unutalım da sorun ve çözüm akıntısına biz de mi kapılalım? Bir asır sonra, bu sıralarda oturacak gelecek neslin temsilcilerine bölünmüş, parça parça kopmuş, yerleşim yeri isimleri değiştirilmiş, eğer adına devlet, eğer adına millet denirse bir miras mı bırakalım? Kendi ismiyle değil de Manisa’nın isminin dahi değişmesini öneren şahsiyetlerle nereye gideceğiz?

Sorun ve çözüm makasına alınmış Türk milletine, böylesi karanlık bir yola, böylesi meçhul bir güzergaha, sürekli uyardığımız bir felakete iterseniz bunu tarihe nasıl anlatacaksınız? Bunun vebalini nasıl üstleneceksiniz? Bunun hesabını iki cihanda nasıl vereceksiniz? Hayır; asla, kat’a bunu kabullenemeyiz, bu iflasa razı olmayız. Tarihin tekerrür etmesine göz göre göre onay veremeyiz.

Kimse boşu boşuna hayale kapılmasın, Türk milleti bu tezgaha düşmeyecektir. Mezhebi, kökeni, yöresi ne olursa olsun, hiçbir kardeşim çözülmeyi benimsemeyecektir. Şehit ve gazilerimiz emin olsun, Türkiye ilelebet payidar kalacaktır. Niyet sahiplerini bir kez daha ikaz ediyorum; Milliyetçi Hareket Partisi ve milyonlarca Türkiye sevdalısı, şanlı bayrağımıza, şehit yadigarı aziz vatanımıza, yaşanmış asırların tanığı asil Türk milletine yan gözle, çatık kaşla bakanların tam karşısındadır.

Kamu düzenini idrak edememiş vesayet altındaki Başbakan’a sesleniyorum, aldığınız oya bakıp, 'Türkiye’nin tamamıyız' deyip duruyorsunuz. Dikkat edin, bir milletin tarihinde, medeniyet meselesinin oy toplayarak halledildiği görülmemiştir. Bir milletin varlık ve hayat haklarının sandık yoluyla kazanıldığı da vaki değildir. Düzmece bir demokrasi anlayışını sığınak yaparak millete ve devlete çelme takılmasına dün sessiz kalmadık, bugün de kalmayacağız. Kars’tan Edirne’ye, Hakkari’den Manisa’ya, Şırnak’tan İzmir’e, Rize’den Antalya’ya kadar bu kutlu vatanda yaşayan bütün kardeşlerim hesaplarınızı boşa çıkartır, hevesleriniz kursaklarınızda bırakır.

Türkiye Cumhuriyeti tek millet, tek devlet, tek vatan, tek bayrak, tek dil esasına dayanan, milli ve üniter yapıda teşekkül eden kurtuluş mücadelemizin ulvi bir emanetidir. Bu emanet ne pahasına olursa olsun, hangi zorluklar çıkarsa çıksın korunacaktır. Devletimiz evrensel değil, tarihsel bir olgu olup yapaylıklar üzerine inşa edilip farklılıkları teşvik etmek için örgütlenmiş ısmarlama bir organizasyon olmamıştır. Millet kaderine yine sahip çıkacak, istikbaline ve istiklaline yine leke sürdürmeyecektir. Vatanımız, birbiri ile müşterek oluşturamayacak kadar farklı insanların kafesler arkasında, birbirleriyle zorla ve temassız yaşadıkları toprak parçası değildir."