ANKARA

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, TİKA'nın çalışmaları hakkında "Hem dostluğumuzu, dayanışmamızı, Afrika, Asya, Latin Amerika ile gösteren çok güzel projeler gündeme geliyor hem de aynı zamanda varsa oralardaki eski eserlerimizi ihya edecek çalışmalar yapılıyor. Bu, artık büyüyen, güçlenen Türkiye'nin göstergesidir" dedi.

Kurtulmuş, TRT Türk'te yayınlanan "Bakış Açısı" programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ziyaretiyle birlikte Türkiye'nin Afrika ve Latin Amerika'yla ilişkilerinin genel değerlendirmesi sorulan Kurtulmuş, "önlerindeki tablodan, Türkiye'nin gururlandığını" söyledi.

Türkiye'nin, dünyanın her yerinde AFAD, TİKA, Yurtdışı Türkler Başkanlığı, Yunus Emre Enstitüsü, Diyanet İşleri Başkanlığı gibi kurumlarının bulunduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, Türkiye'nin yakın coğrafyasından başlayarak, dünyanın her yerinde artık eli kolu olduğunu, toplumsal gelişmeye katkı sağladığını, buralardaki kültürel mirasını ayağa kaldırdığını anlattı.

Bunlara örnekler veren Kurtulmuş, dünyada yardım kuruluşlarının dahi gidemediği Myanmar'da Türk şehitliğinin yeniden imar edildiğini, Moğolistan'daki Tuva Türklerine Ren geyiği götürüldüğünü, bombalar patlayan Somali'de hastane, yol, havaalanı açıldığını, Cezayir'de, 130 sene kilise olan Cezayirli Hasan Paşa Camisinin imar edildiğini kaydetti.

Cibuti'deki Tacura bölgesindeki Osmanlı'dan kalan 3 caminin ihyası ve yol yapımına ilişkin anlaşmalar yapıldığını bildiren Kurtulmuş, bir süre önce Türkiye'ye ziyarette bulunan Mali Cumhurbaşkanı İbrahim Ebubekir Kitta'nın Türkiye'den bekledikleri destekleri dile getirdiğini, buna göre Mali'deki başkanlık sarayı ve parlamento binasının Türkiye tarafından yeniden ihya edileceğini belirtti.

"Bu artık büyüyen, güçlenen Türkiye'nin göstergesidir"

Kurtulmuş, "Hem dostluğumuzu, dayanışmamızı, Afrika, Asya, Latin Amerika ile gösteren çok güzel projeler gündeme geliyor hem de aynı zamanda varsa, oralardaki eski eserlerimizi ihya edecek çalışmalar yapılıyor. Bu artık büyüyen, güçlenen Türkiye'nin göstergesidir. Artık dünya devleti olma yolunda ilerleyen, her yere eli kolu giden, herkesle konuşabilen, herkesin derdine derman olmaya giden bir Türkiye" dedi.

Türkiye'nin afetlerde de artık dünyanın her yerine uzandığını, mültecilere kucak açtığını belirten Kurtulmuş, "Bunlar 10-15 sene önce konuşmamızın, neredeyse imkansız denecek kadar zor olduğu konulardır" diye konuştu.

Kurtulmuş, geçen yıl Türkiye'nin ABD ve İngiltere'nin ardından en çok yardım yapan ülke olduğunu hatırlattı. Ancak ülkelerin GSMH'ye göre yardım oranlarına bakıldığında Türkiye'nin binde 27 ile dünya birincisi olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, bunun, Türkiye'nin çok zengin olmasından değil, gönlünün zenginliği, güçlü kültürel mirası, birçok ülkeyle çok ciddi ilişkisi bulunmasından kaynaklandığını belirtti.

Kobani'den 3 günde 197 bin kişinin Türkiye'ye geldiğini anımsatan Kurtulmuş, bunun, 2013'te Avrupa'daki bütün ülkelerin kabul ettiği mültecilerden fazla olduğuna dikkati çekti. Türkiye'nin kabul ettiği göçmen sayısıyla hayretle izlendiğini söyleyen Kurtulmuş, "Bu büyük bir başarıdır. Evet çok zordur. Türkiye'nin üstünde çok büyük bir ekonomik yük oluşturuyor. Yaklaşık 5 milyar doların üstünde yapmış olduğu harcamalar oldu. Devlet kuruluşlarının, sivil toplum kuruluşlarının el ele bu çalışmaları sürdürdüğünü görüyoruz. Bu istikamette yolumuza devam edeceğiz. Bu, insani sorumluluktur" diye konuştu.

Mülteci kamplarında bu yıl içinde artış söz konusu olup olmayacağının sorulması üzerine Kurtulmuş, sürekli yeni kamplar yapıldığını, ancak kamplardaki insanların fazlasının şehirlerde bulunduğunu söyledi.

Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Artık bu insanların önemli kısmı burada kalıcı görülüyor. Bunlara ilişkin eğitimden sağlığa kadar, çok farklı alanlarda Türkiye destek veriyor. Örnek olsun diye söylüyorum, bazılarının istismar ettiği bir alan olduğu için ifade etmek istiyorum, Suriye'den gelen sığınmacıların bütün tıbbi hizmetlerden yararlanması sağlanıyordu ama Irak'tan gelen Türkmen ve Ezidilerin bu anlamda yararlanması mümkün olmuyordu. 15 gün evvelki Bakanlar Kurulunda bu kararı sağladık. Irak'tan gelen sığınmacılar da Türkiye'deki bütün sağlık kuruluşlarından sadece acil vakalarda değil, her vakada yararlanma durumuna kavuştu."

"Suriye Araştırmaları Merkezleri oluşturmaya çalışıyoruz"

Kamplar dışında Türkiye'nin dört bir yanında yaşayan Suriyelilerin her anlamda ihtiyaçlarının karşılandığını hatırlatılarak, Türk toplumuna entegrasyonu konusunda ne gibi çalışmaların öngörüldüğünün sorulması üzerine Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"İnsanların temel ihtiyaçlarının, barınmalarının ve yiyeceklerinin karşılanması gibi hem AFAD'ın hem Kızılay'ın hem de diğer sivil toplum kuruluşlarımızın çalışmalarını koordine etmeye çalışıyoruz. Yine benim başkanlığımda sürdürülen, bütün kurum ve kuruluşlarımızın bir araya geldiği koordinasyon toplantılarını gerçekleştiriyoruz. Bu toplantılarda bu meselenin artık kalıcı bir mesele haline geldiğini görüyoruz."

Bundan sonraki esas meselenin Türkiye'deki Suriyeli eğitim çağındaki çocukların iyi bir eğitim almasını sağlamak olduğunu ifade eden Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "Hem Türkçeyi iyi konuşmaları hem Türk kültürüne sahip olmaları ama aynı zamanda kendi kültürlerinin eğitimini alacak hale gelmeleri. Önümüzdeki eğitim yılın başından itibaren bu konuda ciddi bir takım yeni müfredatlarla çalışmalar başlatacağız" dedi.

Türkiye'deki Suriyeli üniversite öğrenciler için her türlü desteği sağlamaya çalıştıklarını belirten Kurtulmuş, "Bazı üniversitelerimizde Suriye Araştırmaları Merkezleri oluşturmaya çalışıyoruz. Bizim bir takım kurumlarımızda bilgilerinden istifade edebileceğimiz insanlar var, bunlarla ilgili çalışmalarımızı çıkartıyoruz. Suriyelilerin belki önümüzdeki dönemde geçici çalışma ruhsatlarına kavuşmaları için çalışmalarımızı yapıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

Hemen hemen Türkiye'de yaşayan Suriyelilerin biyometrik tanınma sistemine kaydedildiğini belirten Kurtulmuş, tüm Suriyelilerin kimlik kartlarının mevcut olduğunu söyledi.

Çalışmalar başlatıldı

Numan Kurtulmuş, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının (YTB) yurtdışında yaşayan Türklerin yaklaşan genel seçimlerde sorunsuz oy kullanabilmesi için çalışmalar yaptığını belirtti.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde yurt dışında yaşanan sıkıntıların bir daha yaşanmaması için çalışmalar yapıldığı belirten Kurtulmuş, "Geçen sefer yaşanan eksikliklerin yaşanmaması için Yüksek Seçim Kurulu ve Dışişleri Bakanlığı her türlü tedbiri alıyor. Bu anlamda YTB oralardaki çalışmalara ciddi şekilde destek veriyor" dedi.

YTB'nin yurt dışında yaşayan Türklerin yaklaşan genel seçimlerde sorunsuz oy kullanabilmesi için çalışmalar yaptığını bildiren Kurtulmuş, şunları ifade etti:

"Yıllardır yurt dışına gittiğimizde bize hep 'biz ne zaman Türkiye'de oy kullanacağız?' diyorlardı. Bunu Türkiye ile olan bağlarının devamının bir işareti olarak görüyorlardı. 10 Ağustos 2014'te ilk kez yurt dışında yaşayan Türkler nerede olursa olsunlar oy kullanma hakkına sahip oldular. Bu Türkiye demokrasisi ve yurt dışındaki yurttaşlarımızın Türkiye ile bağının kuvvetlendirilmesi anlamında da gerçekten önemliydi. Fakat maalesef sonuç beklediğimiz gibi olmadı, son derece düşük bir katılım oranı ortaya çıktı."

Yurt dışında yaşayan yurttaşların demokratik haklarına sahip çıkmaları gerektiğini vurgulayan Kurtulmuş:

"Bu sefer daha fazla sandık kurulacak. Mümkün olduğu kadar daha fazla merkezler olacak, randevu sistemi esnetilecek ya da kaldırılacak. Geçen sefer şikayet edilen konuların önemli bir kısmı olmayacak ama sonuçta oy verecek olan da orada yaşayan kardeşlerimiz. Bu insanlarımızın bir türlü sandık başına giderek oy kullanmaları hem Türkiye'ye olan sorumluluklarıdır hem de Türkiye ile bağlarının göstermek bakımından bir fırsattır. Bu seçimde geçen seçimden daha fazla katılım bekliyoruz. YTB üzerine düşen sorumluluğu yerine getiriyor. Oy verin-seçime katılın kampanyasını sürdürüyor" değerlendirmesinde bulundu.

Yurt dışında yaşayan seçmenlerin temsili için önümüzdeki dönemlerde de yurt dışındaki insanların seçilme hakkı üzerine çalışmalar yapıldığını belirten Kurtulmuş, "Diyelim Almanya, Fransa kaç sayıda, ne kadar milletvekili çıkartır bunlar YSK ile birlikte organize edilerek ya belli bir seçim bölgesi şeklinde ya da ayrı ayrı seçim bölgeleri şeklinde yurt dışında bulunan vatandaşlarımız oradan da onları TBMM'ye temsilcilerini gönderebilsinler" diye konuştu.

"Başkanlık sistemi çok önemli bir konudur"

Türkiye'nin hem başkanlık hem de Anayasa konusundaki tartışmaların yeni olmadığını belirten Numan Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Türkiye bu konuları uzun zamandır tartışıyor. 1982 Anayasası yani darbe Anayasası kabul edildiğinin ertesi gününden itibaren tartışılmaya başlandı. Defaatle değişiklikler yapıldı, 2011 referandumu gibi bir takım paket halinde değişikliklerde yapıldı ama maalesef o anti demokratik, o faşizan, askeri baskı rejiminin ürünü olan anayasanın ruhu hala duruyor."

Öncelikle Türkiye'nin anayasal reforma ihtiyacı olduğunu belirten Kurtulmuş, ayrıca Başkanlık Sistemi tartışlarının Turgut Özal zamanından beri tartışıldığını söyledi.

Başkanlık sisteminin tek başına ele alınıp tartışılacak bir konu olmadığı ifade eden Kurtulmuş, "Başkanlık sistemi çok önemli bir konudur ama bir Demokratikleşme Paketinin parçasıdır. Türkiye'deki sistemin değiştirilmesi istikametinde atılması gereken adımlardan birisidir" dedi.

Türkiye'nin 4 alanda demokrasiyi tahkim etme ihtiyacı olduğunu belirten Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Birincisi parlamentonun güçlendirilmesi lazım. Bu, tek başına yetmez, milletvekilinin güçlendirilmesi lazım, hem seçim bakımından hem yazışma gücü bakımından hem de etkinliği bakımından güçlendirilmesi lazım. Bunun içinde Siyasi Partiler Yasası'nda köklü değişikliklere ihtiyaç var. Üçüncüsü yürütmenin güçlendirilmesi, Başkanlık Sistemi bunun araçlarından birisidir. Biz daha fazla yürütmeye güç verelim demiyoruz, yürütmeye daha fazla etkinlik sağlayalım diyoruz. Başkanlık Sistemi gibi gerçekten yürütmenin güçlendirildiği bir mekanizma kurulabilir. Dördüncüsü ise toplumun güçlendirilmesi yani sivil toplumun güçlü hale getirilmesi."

Paralel yapıyla mücadele

Paralel yapıyla mücadelenin sorulduğu Kurtulmuş, bu konuda asla rehavet gösterilmeyeceğini bildirdi.

Sorunun sadece AK Parti, hükümet ve cumhurbaşkanıyla ilgili olmadığını, bunun çok ötesinde sorunun Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin beka meselesi haline geldiğini belirten Kurtulmuş, Milli Güvenlik Kurulu'nun da paralel devlet yapılanmasıyla ilgili tehdidi Türkiye Cumhuriyeti için öncelikli tehditlerden biri olarak gördüğünü söyledi.

Kurtulmuş, devleti ele geçirmeye çalışan mekanizmaya karşı mücadele kararlılığının tüm devlet kurum ve kuruluşlarının kabul ettiği ortak hedef olduğunu, bundan geri gidiş olmayacağını belirtti.

Numan Kurtulmuş, "Buradaki temel mesele şudur, herhangi bir dini ya da seküler cemaat ve onun devlet organları içinde sızması veya onun devletin bir takım kurum ve kuruluşlarına adam sokması, bundan ibaret bir meseleyle karşı karşıya değiliz. Demokratik bir devletin temel meselesi demokratik meşruiyet meselesidir. Demokratik meşruiyeti olmayan bir devlet erki demokraside asla düşünülemez. Aslolan millettir. Meşruiyetin kaynağı da milletin iradesidir. Milletin iradesinden çıkmayan, millet iradesine sahip olmayan bir iradenin, devleti biz yöneteceğiz iddiasıyla devletin kurum ve kuruluşlarını ele geçirmesi ve onun üzerinden demokratik meşruiyetin paydaşı haline gelmesi hiçbir ülkede kabul edilemez" dedi.

Kurtulmuş, "Meşruiyetini Türkiye'de sağlayamayan yapının, yurt dışında uluslararası alanda medya kanalıyla bu meşruiyeti sağlamaya çalıştığını görüyoruz. Ne kadar başarılı olurlar?" sorusu üzerine şunları kaydetti:

"Şu anda maalesef Türkiye'ye karşı bir iftira ve karalama kampanyasını her platformda devam ettiriyorlar.

Farklı siyasi kanaatlerimiz olur, bu hükümetin bir an bile iş başında kalmasını istemiyor olabiliriz. Bu hükümet gitsin de yerine kim gelirse gelsin diyebiliriz. Bunların hepsini anlarız ama bu ya da başka hükümet, halkın seçtiği, oy verdiği hükümet iş başındayken, bu hükümeti ne yalan yanlış illegal yollarla düşürmeyi meşru görebiliriz ne de bu hükümeti yurt dışında başkalarına şikayet etmeyi meşru ve mazur görebiliriz.

Bir örnek vermek istiyorum, biliyorsunuz cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte Osmanoğulları Türkiye'den atıldı. Osmanoğulları yokluk içinde, fukaralık içinde yaşadılar. Fakat hiçbir kimse ne İngiltere'de ne Fransa'da ne Almanya'da ne başka yerde, Osmanoğullarının evlatlarından bir tanesinin Türkiye Cumhuriyeti Devleti aleyhine konuştuğunu duymamıştır. Bırakın  kamuoyuna açık yazı, makale ve toplantılarla herhangi bir şekilde ziyaretine gelen bir dostuna dahi bize zulmettiler diye birşey söylememişlerdir. Vatanseverlik budur."

Çözüm süreci

Numan Kurtulmuş, çözüm sürecine ilişkin soru üzerine, süreçte gelinen noktanın ümitvar olunması gereken bir nokta olduğunu söyledi. Sürece yönelik provokasyonlar olduğunu belirten Kurtulmuş, "Çok şükür Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakanken ortaya koyduğu 'bedeli ne olursa olsun biz bu meseleyi çözmeye hazırız' iradesiyle Türkiye bir siyasi kararlılık ortaya koydu. Bu mesele toplumun geniş kesimleri tarafından benimsendi. Millet artık şu işi çözün noktasına geldi. Elinde silah bulunanlar da bu iş çözülmeli, artık böyle gitmiyor noktasına geldi" diye konuştu.

Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Ben hep şu benzetmeyi yaptım, çok azgın bir nehirde karşıdan karşıya geçiyoruz, yolun yüzde 80'ini geçtik, geriye yüzde 20'si kaldı. Zor, kuvvetli akıntının olduğu bir yer kaldı ama kol kola vererek, gönlünde, zihninde barış olanların hepsinin biraraya gelerek Türkiye'de demokratik bir sürecin sürdürülmesi için katkıda bulunması lazım. Çok sorunlar var. Kolay değil ama sihirli bir şey var o da barışın dili. Barışın diliyle konuşabilirsek Türkiye seçimden önce bu iş oldu galiba… Bu imaj kamuoyunun büyük çoğunluğu tarafından inşallah satın alınacaktır, benimsenecektir, algılanacaktır ve adımların atılması konusunda da özellikle silah yerine demokratik mücadelenin, siyasal mücadelenin tahkim edileceği bir süreç olacak. Hak ve özgürlüklerin genişletileceği bir süreç olacak. Öyle istiyoruz ki bu memleketin her yerinde insanlar barış ve huzur içinde dolaşabilecekleri bir ortam ortaya çıkacak."