ANKARA

Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raportörü Ria Oomen-Ruijten ile bakanlıkta bir araya geldi.

Görüşme öncesinde gazetecilere açıklama yapan Bağış, Oomen-Ruijten'in sadece Avrupa Parlamentosu'nda Türkiye'nin raportörü olmadığını, Türkiye'nin ve kendisinin de şahsi dostu olduğunu söyledi. Bağış, bugüne kadar Türkiye'yi adeta dersini çalışan bir talebe gibi çok yakından takip eden ve bu konuda yapıcı eleştiri, görüş ve tavsiyelerinin yanı sıra takdirlerini de hiçbir zaman esirgemeyen Oomen-Ruijten'in bazı eleştirilerinin ise kimi zaman kendilerini üzdüğünü ancak o eleştirilerin büyük çoğunluğunun Türkiye ve Türk insanının hayat standartlarını daha da yükseltme konusunda bir irade taşıdığının her zaman farkında olduklarını dile getirdi. Bağış, “Sayın Ria bizi eleştirirken bile aslında Türkiye'nin daha yüksek standartları olmasını arzu ettiğini samimiyetle ortaya her zaman koymuştur” diye konuştu.

Oomen-Ruijten'in aldığı kararla bir dahaki seçimlerde Avrupa Parlamentosu üyeliğine aday olmama yolunda bir tercihte bulunduğunu hatırlatan Bağış, onun bu kararı alırken dahi kendi yerine bir çalışma arkadaşını hazırladığını görmenin ne kadar uzun vadeli bir perspektife sahip olduğunu anlamak açısından çok önemli olduğunu anlattı. Bağış, “Biz kendisinin Türkiye'nin dostu olduğunun farkındayız. Ben Ria'nın Avrupa Parlamentosu raporlarıyla olmasa bile şahsi raporlarıyla bizim reform sürecimize ışık tutmaya devam edeceğine yürekten inanıyorum. Kendisi Türkiye'nin son beş yılda attığı reform adımlarının gerçekten çok önemli bir destekçisi, mimarlarından biri oldu” ifadelerini kullandı.

Yayımlanan son AB İlerleme Raporu'nun geçmiş yıllara oranla çok daha objektif, çok daha gerçekçi olduğunu belirten Bağış, Avrupa Parlamentosu'nun raporunun da siyasi mesaj içermekten çok gerçekleri dile getiren ve Türkiye'nin attığı önemli reform adımlarını takdir ederken, atması gerekenler konusunda da yapıcı tavsiyelerde bulunan bir rapor olacağına inandığını söyledi.

Oomen-Ruijten de raportör olarak Türkiye'yi gün gün izlediklerini, bunun da Türkiye'de hem hükümet yetkilileri hem de siyasi partilerle iletişim halinde olmaları anlamına geldiğini söyledi. Bugün de çeşitli ziyaretler yapacağını ve sadece ilerleme raporu değil aynı zamanda Türkiye için gerekli olan reformları konuşacaklarını belirten Oomen-Ruijten, Türkiye'de bağımsız ve tarafsız bir yargı bulunmasının yanı sıra bireysel ve toplumsal haklara sahip olunması gerektiğinin altını çizdi. 

Türkiye'nin ancak bu tür toplumsal düzenlemelerin ardından herkesin yaşayabileceği modern ve müreffeh bir ülke olacağını ifade eden Oomen-Ruijten, Avrupa Parlamentosu olarak ilerleme raporunda yer alan olumlu değişiklikler, reformlarda da yavaşlama, basın özgürlüğü ve bunun dışında bir takım sorunlar gördüklerini belirtti. Türkiye'deki her vatandaşın iyi bir geleceğe sahip olmasını istediğini ifade eden Oomen-Ruijten, AB'nin de reformların hızlı bir şekilde yapılması konusunda oldukça dikkatli olduğunu kaydetti.

Sorular

Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Bağış, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir açıklamasına ilişkin olarak, “Kişinin fikri neyse zikri o olurmuş. Bir dikiz kaseti maharetiyle göreve gelen genel müdürden çok farklı bir yorum beklemek belki de yanlış olurdu. Bu, Sayın Kılıçdaroğlu'nun seviyesini ortaya koymuştur. Buna milletimiz sandıkta gerekli cevabı verecektir ama CHP'nin yıllardır milleti dikizlediğini, nasıl hor gördüğünü, nasıl küçük gördüğünü insanımız çok iyi bilir. Onu da zamanı geldiğinde çok net bir şekilde verir. Ben CHP'nin bu zihniyetinin kendilerine nasıl bir netice getireceğini kendilerinin de takip edeceğine inanıyorum” ifadelerini kullandı.

Siyasi çoğunluğun her zaman azınlığın çıkarlarını koruması ve muhalefetin de yapıcı olması gerektiğini söyleyen Oomen-Ruijten de "Bu iki kurum işbirliği yapmak zorunda. Aksi takdirde, Türk halkı için istenen hedeflere ulaşamayız" diye konuştu.

Başörtülü milletvekili 

Başörtülü milletvekili tartışmalarına ilişkin bir soruyu da yanıtlayan Oomen-Ruijten, Türkiye'ye bir yıl önce geldiğinde, ülkesinde insanların istediği gibi başörtüsü kullandığını ve birisinin başörtüsü kullanmak istemesi halinde buna izin verilmesi gerektiğini söylediği için eleştirildiğini hatırlattı. Ruijten, "Bana göre, bu Türkiye'de de böyle olmalı. Başörtüsü toplumun geri kalanı için bir zorunluluk olmamalı. Dolayısıyla herkes özgür olmalı" ifadelerini kullandı.

Bakan Bağış da bu konunun olağanüstü bir durum varmış gibi gösterilmemesi gerektiğini söyledi. “Bu, sadece normalleşmedir” diyen Bağış, Türkiye'nin bütün AB üyesi ülkelerde olduğu gibi, dileyenin dilediği gibi yaşama hakkını ön plana çıkaran adımları attığını vurguladı. Bağış, şöyle devam etti:

“Bugüne kadar sorun başörtüsü sorunu değil, zihinlerin örtülü olması sorunuydu. CHP'de bazı çatlakların olduğunu çok net bir şekilde ortaya koyuyor. Ümit ediyoruz CHP içinde bir ortak akıl, bir hassasiyet oluşur. Yıllarca milletini hor gören, kendi milletine 'bidon kafalı', 'göbeğini kaşıyan adam' diyen zihniyetin yeniden CHP içinde hortladığını görüyoruz. Kendi milletinden bu kadar kopuk olan bir zihniyetin Türkiye'de milletin sorunlarına nasıl çare bulacağını ben de anlamakta zorluk çekiyorum. Bu bir demokrasi ayıbıydı. Ayıbı hep birlikte ortadan kaldırıyoruz.

Türkiye'yi AB standartlarında çağdaş bir ülke olması için gerekli adımları atıyoruz. Sayın raportörün vurguladığı çok önemli bir konu var. 'Hiç kimse kendi tercihini bir başkasına zorlamamalıdır' dedi. 30 Eylül'de açıklanan demokratikleşme paketinin bence en önemli maddesi bireysel tercihlerle ilgili baskı yapmanın suç olarak kabul edilmesiyle ilgili olan maddedir. İnsanlar kendi bireysel tercihleriyle hayatlarını sürdürmeli ama başkalarının bireysel tercihlerine hiçbir şekilde baskı yapamamalıdır. Bunu da kanunla güvence altına alacağız.“

Oomen-Ruijten, "5 Kasım'ın Türkiye ile AB ilişkilerinde yeni bir başlangıç olacağına inanıyor musunuz" sorusunu yanıtlarken ise müzakerelerin içeriği konusunda yeni bir başlangıç yapıldığını ve kendisinin de Kıbrıs sorununun çözümünün ardından 23 ve 24. fasılların açılmasının mümkün olacağını umut ettiğini söyledi. Bunun müzakerelerde yeni bir aşama olduğunu dile getiren Ruijten, "Fakat Türkiye için daha önemli olan yargı, bireysel haklar ve basın özgürlüğü konularını kapsayan Kopenhag kriterlerini karşılamasıdır" diye konuştu. 

Egemen Bağış da 5 Kasım'ın Türkiye-AB ilişkilerinde dönüm noktası olduğunu ve 3 yıl sonra ilk kez yeni bir fasıl açılacağını vurguladı. İlerleme raporunun objektif, tarafsız olması bakımından önemli olduğunu dile getiren Bağış, herkesin Türkiye'nin 23 ve 24. fasılları açmaya hazır olduğunu bildiğini ifade etti. AB'nin 27 üyesinin Türkiye'yi desteklediğini söyleyen Bağış, tek sorunun 28. ülke olduğunu vurguladı.  Bağış, adada kapsamlı çözümün olması halinde engelli tüm fasılların açılacağını ve bunun Türkiye'nin ilerlemesi için büyük bir fırsat olacağını belirtti.

Kıbrıs ile ilgili Güney Kıbrıs'a AB üyesi olması konusunda söz verdiklerini hatırlatan Oomen-Ruijten, Kıbrıs'ın tanındığını ve Türkiye ile Güney Kıbrıs arasındaki tüm sıkıntıların adım adım aşılmaya çalışıldığının altını çizdi. AP raportörü, adada müzakerelerin en kısa sürede başlaması halinde her şeyin düzeleceğine olan inancını dile getirdi.