ANKARA

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Kanal 24'te katıldığı programda, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Merkez Bankasının en son faiz artırım kararının sorulması üzerine Babacan, gelişmekte olan ülkelerin çoğunda, Türkiye'dekine benzer piyasa hareketlerinin görüldüğüne işaret ederek, "Hisse senedi fiyatlarında ciddi düşüşler var, piyasa faizlerinde yükseliş var, aynı zamanda gelişmekte olan pek çok ülkenin para birimi dolar ve avro karşısında değer kaybetmiş durumda" diye konuştu.

Buna karşın, Türkiye'nin hem cari açığının oluşu hem de içinde yaşadığı bazı gelişmelerin, Türkiye'nin daha çok etkilenen ülkeler arasına girmesine sebep olduğunu belirten Babacan, şunları kaydetti:

"Kuşkusuz bizim, hükümetimizin, partimizin karşı karşıya kaldığı bu komployla olan mücadelede ortaya koyduğu kararlılık, dirayet, şu anda durumu önemli miktarda kontrol altına almış durumda. Aksi halde o acil adımlar atılmasaydı, bir an önce durumu kontrol altına almak için gerekenler yapılmasaydı, bugün bizim piyasalarımız çok daha kötü durumda olabilirdi."

"Halka açık şirketlerimizin değer kaybı 60 milyar 252 milyon dolar"

Söz konusu gelişmelerin Türkiye'ye maliyetinin sorulması üzerine de Babacan, her gün piyasa göstergeleri değiştiği için her saat hatta her dakika maliyet hesaplarının da yenilenmesi gerektiğini bildirdi.

Özellikle halka açık şirketlerin piyasa değerine baktıklarına dikkati çeken Babacan, şöyle devam etti:
"Orada çünkü çok somut olarak bir değer kaybı söz konusu. Hisse senedi fiyatları düştü bu süreç içerisinde ve kur arttı. Dolayısıyla halka açık şirketlerimizin dolar cinsinden değerini hesap ettiğimizde orada ciddi bir değer kaybı söz konusu. 13 Aralık Cuma akşamından dün akşama kadar halka açık şirketlerimizin değeri 270 milyar 906 milyon dolardan 210 milyar 654 milyon dolara düştü. Kayıp 60 milyar 252 milyon dolar.
Yabancı yatırımcıların hisse senedi piyasasındaki alış satışına baktığımızda net anlamda Türkiye'den sermaye çıkışı çok çok sınırlı. Dolayısıyla alanlar kadar satanlar da var. Yerliler açısından da öyle. Yoğun bir alışveriş var hisse senedi piyasasında ama net anlamda Türkiye'den çıkış son derece sınırlı ama ne oluyor, bu alışverişlerde fiyatlar oluşuyor ve bu fiyatlar maalesef 7-8 hafta öncesinin fiyatlarına göre bayağı düşmüş durumda. Bu tabii Türkiye'nin kaybıdır."

"17 Aralık'tan bu yana olan süreçte piyasada oluşan faizler zaten yükselmişti"

Merkez Bankasının bağımsız olduğunu vurgulayan Babacan, Bankanın herkesin görüşünü dinlediğini ancak karar verme aşamasında Para Politikası Kurulunun toplanarak bağımsız bir şekilde karar aldığını söyledi.
"Dolayısıyla teknik açıdan bakıldığında, Para Politikası Kurulu, bu adımın gerekli olduğunu düşünmüş ki böyle bir adım atıldı" diyen Babacan, şu konuya ise dikkat edilmesi gerektiğini kaydetti:

"Bizim zaten 22 Mayıs'tan bu yana olan süreçte, aynı zamanda 17 Aralık'tan bu yana olan süreçte piyasada oluşan faizler zaten yükselmişti. Hazine'nin borçlanma faizlerine baktığınızda, Hazine kağıtlarının ikinci el piyasasındaki faizlere baktığınızda zaten faizler yüzde 11'ler seviyesine çıkmıştı."

Faizlerin artmasının elbette iyi bir şey olmadığını, hükümet açısından bunu hiç bir zaman hoş karşılayamayacaklarını belirten Babacan, buna karşın faizlerin büyük ölçüde piyasada oluştuğunu da görmek gerektiğini ifade etti.

Sermaye hareketleri bağımsız MB ile mümkün

Türkiye'nin bu sebeple dışarıdan sermaye girişine ihtiyacı olduğunu söyleyen Babacan, "Türkiye'yi sermaye hareketlerine kapattığınız anda ülkenin büyümesi diye bir şey söz konusu değil, tam tersi daralan küçülen bir ekonomi oluruz. Dolayısıyla sermaye hareketleriyle ilgili herhangi bir kısıtlama Türkiye ekonomisi için intihardır" diye konuştu.

Babacan, Merkez Bankasının bağımsızlığının esas olduğunu belirterek, bunun değişmesi sonucu ülkeye ciddi bir öngörülemezlik geleceğini, bu durumun da yatırımcıyı ciddi şekilde caydıracağını dile getirdi. Kendilerinin bunu parti programının bir parçası yaptıklarını anımsatan Babacan, "Sermaye hareketlerinin serbest olduğu bir ekonomi ancak bağımsız bir Merkez Bankası ile bütünleşebilir. Bunun dışında bir adım atıldığı zaman, bu bizim siyasi taahhütlerimizin hepsini bozmamız, verdiğimiz sözleri inkar etmemiz demektir" değerlendirmesinde bulundu.

30 Mart'tan sonraki piyasa göstergeleri önemli

Enflasyon tahminine ilişkin soruları da yanıtlayan Babacan, bu konudaki en önemli konularının kur olacağını belirtti.

Babacan, gelişmekte olan pek çok ülkenin para biriminde hareketlilik olduğunu kaydederek, şöyle konuştu:

"Bugün itibariyle Orta Vadeli Programımızın hedeflerini, beklentilerini revize etmiş değiliz. Ancak Mart ayının sonu gelir, ilk çeyreği görürüz. Buradaki ekonomik verileri alırız, seçimler geçer. Seçimler de siyasi olayların en önemli sebebi. Yoksa siz 3 yıldır dosyaları biriktir biriktir de böyle 3 ay kala ortalığa dağıt, burada iyi niyet aramak zor. 'Bu iddiaların tamamı yalandır, yanlıştır' demiyorum. Ama zamanlaması ve operasyonların yapılış şekli çok manidar. Dolayısıyla 30 Mart'a kadar ki dönemde siyasi hareketlilik olabilir. 30 Mart'ın sonu gelir, biz o günkü piyasa göstergelerin bakarız ve ancak o gün resmi hedeflerimiz üzerinde gerekirse bir revizyon olabilir."

Babacan, ayrıca güvenilir, iyi anketlerin bugün seçim olsa AK Parti'nin yüzde 47,48, 49 gibi bir oy oranıyla birinci parti olacağını gösterdiğini ifade etti.

Başbakan Yardımcısı Babacan'ın konuşmasında öne çıkan başlımlar şöyle:

"Merkez Bankasının son adımları bir haftalık sonuçlara bakacak olursak piyasalar tarafından oldukça olumlu karşılandı. Bir miktar sükunet getirmiş durumda"

"Şu son olaylar maalesef iş dünyamızın da kafasını biraz karıştırdı. Devlet içerisinde böyle farklı bir yapılanma gerçekten iş dünyası için ürkütücü"

"Biz söyledik (2014-2015 ortasına kadar Türkiye'de 3 tane seçim var ve 3 tane seçimin olduğu dönemde siyaset hareketli olur. Bir miktar siyasi gürültü olur, bu her ülkede olur, Türkiye'de de olabilir.) Ama biz bu tür bir hareket açıkçası beklemiyorduk. Ummadığımız bir noktada, ummadığımız açıdan geldi"

"Eğer İçişleri ve Adalet bakanlıklarımız 17 Aralık'tan hemen sonraki birkaç hafta içerisinde hızlı adımlar atmasaydı, Allah korusun bugün çok daha kötü durumda olabilirdik"

"Yargının bağımsızlık alanını kendi amaçları için kullanmaya engel olunması gerekiyordu. Bunun da önemli ölçüde gerçekleştirildiğini düşünüyorum"

"(Ülkedeki) Gerçek tablo yazılıp çizildiği kadar kötü değil"

"Türkiye'yi iyi anlayan, derinlemesine okuyabilen yatırımcıların bugünlerde yatırım yaptığını görüyoruz"