Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, WOW Otel'de düzenlenen 3. Ulusal Enerji Verimliliği Formu'nda yaptığı konuşmada, tasarruf çağrısında bulundu. Beyaz eşya sektörünün son yıllarda kaydettiği artışı anlatan Başbakan Erdoğan, "Sektörümüz üretim ve ihracat noktasında gerçekten son dönemlerde yüzümüzü güldüren bir performans sergiledi. 25 milyon adet kapasite, 20 milyon üretim, 14 milyon adet ihracat ve 3 milyar dolar ihracat geliri ve bunlarının yanında en önemli araştırma geliştirme yatırımları ve patent başvuruları ile beyaz eşya sektörü Avrupa'da lider ülke konumunda" dedi.

Türkiye'de kullanılan elektik enerjisinin yüzde 24'ünün evlerde kullanıldığını belirten Erdoğan, "Bu elektriğin yüzde 50'si beyaz eşyalar tarafından tüketildi. 1995 yılında üretilmiş bir buzdolabının harcadığı elektrik 840 kilovat saat. Bugün A Plus bir buzdolabının harcadığı elektrik bunun neredeyse yarısı. A 3 plus özellikle sahip bir buzdolabının harcadığı elktrik ise 195 kilovat saat. Bugün bu konunun yani tasarrufun hayati önem arz ettiği sürece giriyoruz" diye konuştu.

Konuşmasında muhalefeti de eleştiren Erdoğan, şunları söyledi;

"Bakıyorsunuz bir siyasi lider çıkıyor diyor ki 'sayın başbakan satılan buzdolabın çokluğundan bahsediyor. Bunun içinde ne var? Doluyor mu? Bundan bahsetmiyor' diyor. Yahu vatandaş içini dolduramayacağı buzdolabını niye satın alsın. Vatandaşımızın bu noktada farklı bir yere konmasını gerçekten ben üzüntü ile karşılıyorum. Vatandaş son 9 yılda ekonomi iyileşmesin paralel olarak hiç yokken evine çamaşır, bulaşık makinesi aldı. Evlerdeki beyaz eşyalar değiştirildi. Refah seviyesi arttıkça enerji tüketimi de o oranda artmaya başladı. Burada dikkatinizi bir yere çekmek istiyorum. Bizim 2002 yılında toplam elektik kullanımız 130 milyar kilovat saat. 2011 yılında ise 230 milyar kilovat saat. Çin'den sonra elektrik tüketimi en hızlı artan ülke Türkiye. Bu artışı çok şükür rahatlıkla karşılayabiliyoruz. Bundan bu kadar korkmanın da anlamı yok. Eskiden bazı yanlışlarımız vardı. Yanlış politikaları olan Türkiye vardı şu an yok. Enerji üretiminde de Türkiye belli bir yere ilerliyor. Çin'den sonra elektrik tüketimi en hızlı artan ülke olarak bir şeyin farkına varacağız. Fazla enerji tüketmek geriliğin ifadesi değildir, aslında bir gelişmenin refah düzeyinin arttığını işaretidir. Fazla enerji tüketebiliyorsunuz ülke olarak da gelişiyorsunuz demektir"

Başbakan Erdoğan konuşmasında Türkiye'nin enerji alanında attığı adımlardan da bahsederek, "Nükleer enerjiye geçiyoruz. 6 Sene sonra Akkuyu santralini bitirmiş olacağız. Şimdi ikincisinin adımlarını atıyoruz. Ancak Türkiye'de öyle bir siyaset var ki bu adımları durdurma gayreti içerisine giriyorlar. İnsan sağlığına zararlı diyorlar. Tüm bunları hepsi oyun. Emperyalist güçlerin Türkiye üzerindeki oyunudur. Hedef insanın refahı olduktan sonra biz bu adımları tabii ki insanımıza zarar vermemek kaydıyla atmak durumundayız. Özellikle yenilenilebilir enerjide dev yatırımlar yapıyoruz ve yeni yatırımlara da hazırlanıyoruz. Türkiye'nin enerji ihtiyacını bu noktada karşılamaya devam edeceğiz. Enerji tüketimi bir ülkenin refah seviyesini beliren en önemli göstergedir. Enerji tasarrufu da bir ülkenin medenilik seviyesi ortaya koyan bir göstergedir" ifadelerini kullandı.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nu da eleştiren Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü;

"Türkiye dünyanın en hızlı büyüyen ülkeleri arasında yer alıyor. Millet bundan sevinç duyuyor ama muhalefet ne bu sevinci, ne umudu millette paylaşamıyor. ANA muhalefet genel başkanı Brüksel'e gidiyor. Orada açık açık ekonomimin iyiye gitmediğini, gelişmelerin abartıldığını ifade ediyor. Adeta 'sakın Türkiye'ye yatırım yapmayın' dercesine ekonomiyi Avrupa'da kararlıyor. Milliyetperverlik, vatanseverlik bu mudur. Enerji bakanımızın Rusya'da yapılan imza töreni ile ilgili 'milli felaket' diyor. Benim bakanım
Türkiye'ye önemli kazanımlar getiren anlaşmaya imza attığı için milli felaket oluyorsa, Brüksel'de Türkiye ekonomisini kötüleyen için hangi sıfatı kullanacağız. Şu anda Çin'den sonra 2011 itibariyle dünyanın büyümeden 2. ülkesi Türkiye'yi dünya övgüyle anlatıyor, bu beyfendiler kötüleme yarışına giriyor. Biz yelden enerji üretme mücadelesi içindeyiz, onlar yel değirmenleri ile savaşmanın. Günlerdir görüyorsunuz bir fezleke düzenlendi diye kıyamet kopuyor. Aslında dert kendi içindeki sıkıntıyı gidermek. Son derece abartılı biçimde ortalığı velveleye verdiler. Adeta fezlekeden kahraman çıkartma gayeti içindeler. Kusura bakmasınlar fezlekeden kahraman çıkmaz. TBMM'de ben dahil birçok milletvekili için 622 adet fezleke var. Benimle ilgili 3 tane var. Sayın Başkal ile ilgili 3 fezleke var. Sayın Kılıçdaroğlu ile ilgili daha önce meclise gelmiş 13 fezleke var. Bu en son hazırlana fezlekenin benzeri, yani kamu görevlisine hakaretten, adil yargılamayı etkilemeye teşebbüse daha önce 4 tane hazırlanmış. İlk kez hazırlanmıyor. Ucuz kahramanlık içindeler. 622 fezleke arasında bir fezlekeden darağacını telafuz etmeye baladılar. Donkişot'un bile hayal dünyası bu kadar zengin değildi. Donkişot yel değirmenleri ile savaşıyordu, sayın Kılıçdaroğlu'nun neyle savaştığı belli değil. Meclis başkanına toplu halde gidiyorlar. Bunları içinde hiç hukukçu da mı yok. Acaba bunlar niçin dilekçe veriyor. Hakkında fezleke olmayan milletvekili dokunulmazlığı kaldırın diye dilekçe verir mi? Ama bunlar bunu yapıyor. Niye belki yutarlar. Silivri'de tiyatro yok. Silivri'de milletin hakimleri, milletin adına sanıkları yargılıyor. İlla tiyatro görmek istiyorlarsa kendi parti grup toplantılarına baksınlar"