DİYARBAKIR

Başbakan Davutoğlu, 8 Haziran'da hükümet programında öncelikle yer verecekleri 10 maddenin ilk üç sırasında Anayasa, Çözüm Süreci ve toplumsal uzlaşının yer aldığını bildirdi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Habertürk televizyonundaki "Türkiye'nin seçimi 2015" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

İktidar olmaları durumunda 8 Haziran'da hükümet programında öncelikle devreye alacakları yapısal konuları içeren 10 maddeyi tespit ettiklerini belirten Davutoğlu, söz konusu 10 maddenin, hükümet programının çerçevesini oluşturacağına vurgu yaparak, "Başka maddeler de olacak. Hükümet programı çok daha geniş ama bunlara öncelik vereceğim" dedi.

Başbakan Davutoğlu, 10 maddeden birincisinin "Anayasa" konusu olduğunu söyledi. Davutoğlu, şöyle devam etti:

“Seçim neticesi ne olursa olsun buradan da muhalefet partilerine sesleniyorum, Türkiye artık 12 Eylül anayasasını taşıyamıyor. Onun için yeni toplum sözleşmesini bizzat kaleme almıştım. 8 Haziran'dan itibaren muhalefet partilerine çağrı yapacağım, gerekirse bir araya gelelim, şimdiden söylüyorum, şimdiden bunu davet olarak kabul edebilirler, birlikte oturup şimdiye kadar gerçekleşmemiş bir şeyi birlikte yapmaya çalışalım. Anayasa, sivil bir anayasa."

Çözüm Süreci

Davutoğlu, söz konusu maddelerden ikincisinin Çözüm Süreciyle ilgili olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:

“İkincisi, en çok acil ve hiçbir zaman gündemimizden düşmeyecek olan Çözüm Süreci, Diyarbakır'dan bunu zikrediyorum. Bugün Diyarbekirli sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya geldiğimizde de üzerinde durdum. Seçim neticesi ne olursa olsun çözüm süreci istikametinde devam edecek.

"Toplumsal uzlaşı..."

Davutoğlu, üçüncü maddenin ise "toplumsal uzlaşı" olduğunu kaydetti. "Burada kastettiğim, bütün toplum kesimlerinin, görüşlerini ifade edebileceği, bir iletişimin canlı olacağı bir dönem" diyen Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Çünkü eğer bir Anayasa reformu yapabilirsek durum farklılaşabilir ama nihayetinde 4 yıl seçimsiz bir dönem olacak, ilk defa. Bu dört yıl içinde katılımcı demokrasiyi teşvik edecek şekilde şu veya bu sorunları bünyesinde taşıdığı düşünüldüğü bütün toplum kesimleriyle yani derdi olan herkesle yeni bir iletişim kanalının açılması.

"Ekonomi yönetimi mekanizması"

62. Hükümeti kurarken Çözüm Süreci ve güvenlik mekanizmalarını kurduklarını hatırlatan Başbakan Davutoğlu,"Yeni dönemde bir de ekonomi yönetimi mekanizması şeklinde, bizzat başkanlığımda ve ilgili bütün birimlerin olduğu, ekonomide yapısal dönüşümü takip eden bir mekanizma kuracağız" diye konuştu.

Mesleki eğitimi

8 Haziran'dan itibaren hayata geçirecekleri yapısal maddelerin beşincisini "istihdam' oluşturacağını ifade eden Başbakan Davutoğlu, şunları söyledi:

" Bu seçim çerçevesinde bütün Türkiye'yi gezdim ve gördüm ki birçok sorun var ama  bizim geleceğe dönük en önemli meselemiz ekonomik istihdamı arttırmak, özellikle de genç istihdamı, gençlerin istihdamı. Caddelere çıktığımızda her şehirde çocuklar karşılıyor. Dinamik bir nüfusumuz var ve bu dinamizmin sürmesini istiyoruz. Ama onun için istihdamın artması lazım."

Taşeron işçiler

Değişik toplum kesimlerinin hepsini kuşatmaya çalıştıklarını ifade eden Davutoğlu, "Bu çerçevede ilk yapacağımız şeylerden biri taşeron sorununu kökünden çözeceğiz. Bu, dinledikçe üzüldüğüm hususlardan biridir" diye konuştu.

"Kapsamını genişletmeyi düşünüyoruz"

Emeklilerle ilgili yapılan şeylerin çoğunun bilinmediğini dile getiren Başbakan Davutoğlu, "Bütün emeklilerimize enflasyon üzeri bir gelir verecek bir düzenleme yapacağız. Bunu Kılıçdaroğlu veya başkaları gündeme getirdiği için değil, zaten biz yaptığımız için açık yüreklilikle söylüyorum. Yaptığımız bir şey. Dolayısıyla bunun kapsamını genişletmeyi düşünüyoruz" dedi.

Davutoğlu, sosyal yardımların çok geniş bir perspektifte gerçekleştirildiğini vurgulayarak, "Bunları tek bir şemsiyeye toparlamak için bir çalışma yürüteceğiz." diye konuştu.

Şeffaflık

"Önümüzdeki dönemde özellikle siyasetin, ekonominin ve siyaset ekonomi ilişkilerini tanımlayacak şeffaflıkla ilgili yasayı süratle devreye sokacağız" diyen Davutoğlu, bu konuda açıklama yaptığını da hatırlattı. Başbakan Davutoğlu toplumun, siyasilerin ve bütün kesimlerin şeffaf şekilde kamuoyunun önünde olması gerektiğini vurguladı.

Yargı reformu

Başbakan Davutoğlu, 8 Haziran'da acil devreye alacakları 10 maddeden sekizincisinin yargı reformu olduğunu bildirdi.

Başbakan Davutoğlu, bunu uygulamada yakından takip edeceklerini dile getirerek, "Tuz kokarsa diye bir tabir var. Yargıya güvenin tam ve mutlak olması lazım" dedi.

"Yıpranan bürokrasiyi yeniden yapılandırmak"

Acil devreye alacakları 10 maddeden dokuzuncusunun yıpranan bürokrasiyi yeniden yapılandırmak olduğunu açıklayan Davutoğlu, "Paralel yapılar, diğer şeyler, KPSS birçok şeyler yaşandı. Geçmişte de başka türlü yıpranmalar vardı. Bürokrasiyi rasyonel zeminde, ehliyet ve liyakat sistemine göre yeniden yapılandıracağız" diye konuştu.

"Şehirler yeniden yapılandırılacak"

Başbakan Ahmet Davutoğlu, devreye alacakları 10 maddeden sonuncusunun da bütün şehirlerin yeniden yapılandırılması için ayrı master planı hazırlamak olduğunu bildirdi.

"Bir niyet problemi var"

Başbakan Davutoğlu, bugün alanda da devlet tarafından gelen bir baskıdan kimsenin bahsedemeyeceğini belirterek, "Ama Çözüm Süreci'ni kendisi için fırsat gibi görüp alanda kendi tahakkümünü kurmak isteyen bir örgüt baskısından herkes bahseder" dedi.

Davutoğlu, 90'lı yıllarda yanlış uygulamaların bir benzerini örgütün bugün yaptığını, HDP'nin de buna göz yumduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Önceki gün Siirt'teydim bana isimlerini verdiler. Beş genç, 14-17 yaşlarında, dağa kaldırılıyor. Aileleri de tehdit ediliyor. 'Eğer 7 Haziran'da senin orada şu neticeyi görürsek bırakacağız, görmezsek bırakmayacağız' diye, muhtarlar tehdit ediliyor. Bunların karşısında tedbir alacağız. Önemli olan şu farkın görülmesi, Çözüm Süreci dediğimiz şey demokratikleşmeyle birlikte gelişen bir süreç. Bunun gereğini biz devletin bugün sorumluluğunu üstlenen AK Parti kadroları olarak yaptık. Cumhurbaşkanımız başbakanken birçok riski alarak bunu yaptı. Şimdi biz aynı kararlılıkla sürdürüyoruz ama 1 Ekim'de görüştüğümüz Demirtaş, Çözüm Süreci ve bir sürü konuda mutabık kaldığımız Demirtaş, eğer 6 Ekim'de 'ayaklanın, silahlanın' diye tweet atıyorsa, burada bir zihniyet problemi, bir niyet problemi var demek. Bizim açımızdan Çözüm Süreci kendi doğası içinde seyrediyor. Hiçbir zaman kesilmedi. Kesintiye uğrayan şey, bununla ilgili olarak belli tarafların kendi gündemlerini dayatma çabası sebebiyle aksayan hususlar."

Başbakan Davutoğlu, "silahsızlanma" konusuna değinerek, şunları kaydetti:

"Allah aşkına nasıl izah edebilir, batıda bu kadar demokrasi söyleminin üzerine gel doğuda hala silahlanmayı mazur göster. Bir kere duydunuz mu Demirtaş'tan, 'artık silaha son vermek lazım, silahı gömmek lazım, silahla mücadelenin bitmesi lazım' diye bir şey duydunuz mu Demirtaş'ın ağzından? PKK'ya dönüp 'Biz burada siyasi mücadele yapıyoruz. Siz niye bunu engelliyorsunuz? Bırakın biz bunun gereğini yapalım' diye duydunuz mu? HDP'ye destek veren aydınlar ki çoğunu tanıyorum, o destek mesajının içinde 'HDP de PKK ile arasına mesafe koymalı ya da PKK silah bırakmalı' diye bir çağrıda bulunabiliyorlar mı? İşte Çözüm Süreci'nin kilitlendiği yer orası. Silahlar bırakılacak mı, bırakılmayacak mı? Bize çıkıp söylemeleri lazım. 'Biz silahı bırakacağız' dediklerinde, Türkiye demokratik bir ülke her şey konuşuluyor, konuşulur. Her şey, hiçbir sınır tanımadan. Ama 'benim elimde silah olacak, ben de bu silahı istediğim zaman kullanacağım, 7 Haziran'da barajı aşarsam ne ala ama aşamazsam silahlı mücadele edeceğim' gibi bir yaklaşımla gelinirse işte o zaman Çözüm Süreci bizim öngördüğümüz doğrultuda devam eder ama Çözüm Süreci'nin muhatabı olmak niteliğini bu unsurlar kaybeder."

Davutoğlu, "Çok açık Demirtaş'a söylüyorum, evvelsi gün Siirt mitingimize katılan 3 kızımız Elif, Yeter ve Merve, HDP bürosu önünde saldırıya uğradı, yapsın gereğini. O HDP bürosundaki kişi de belli, gözaltına alındı. Abdurrahim Fırat Erzurum'da, Van'da Burhan Kayatürk, Siirt'te Yasin Aktay HDP'liler tarafından saldırıya uğradı. Bakın 'HDP'liler tarafından' diyorum. Ankara'da, İstanbul'da afaki konuşmak kolay, bir kere kınadı mı bu yapılanları?" diye sordu.

"İşkence kaydı yok"

Türkiye'nin denetime de açık bir ülke olduğunu dile getiren Davutoğlu, çeşitli kuruluşların işkence raporları yayımladığını anımsatarak, "Şu anda Türkiye tek bir işkence kaydı bile geçmeyen bir ülke. İşkenceye sıfır tolerans dedik ve sıfır tolerans gerçekleşti" dedi.

"Türkiye siyasetinin öznesi olduklarını" vurgulayan Davutoğlu "Kimse öyle veya böyle bir kriz senaryosu üzerinde, Türkiye'de seçimle deviremedikleri AK Parti'yi 'şiddetle, terörle devirelim' gibi bir yönteme girerse bilsinler ki şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da karşılarında dimdik dururuz ve milletle birlikte bu sefer bütün bu şiddet ve terör hesabı yapanlardan hesap sorarız" diye konuştu.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştiren Başbakan Davutoğlu, "PEGIDA denilen örgütün Türkler için söylediklerini Kılıçdaroğlu aynen Suriyeliler için söylüyor. Bir sosyal demokrat parti böyle bir ırkçılık yapabilir mi? Avrupalılar bunları görmüyor, çünkü Avrupa'nın cici çocukları bunlar, HDP'si, CHP'si. Avrupalıların bütün derdi AK Parti ile" ifadesini kullandı.

Başbakan Davutoğlu, Bank Asya yönetiminin TMSF'ye devrinin tamamıyla teknik, mali ve finansal değerlendirmeyle ilgili bir durum olduğunu belirtti. Davutoğlu, "Bu bankanın normal bankacılık işlevi dışına çıkmasının sebebi, bu Paralel Yapı'yla ilişkileri" diye konuştu.

"Suriyelilerin istihdamı söz konusu değil"

Başbakan Davutoğlu, suriyelilerin istihdamıyla ilgili bir kararın çıkmadığını ve uygulamanın da söz konusu olmadığını bildirdi.

Davutoğlu, bir soruya "Ayasofya'ya olan saygımız, hürmetimiz ve Ayasofya'nın asli hüviyetine olan bağlılığımız, sadakatimiz konusunda da kimsenin şüphesi olmamalıdır" yanıtını verdi.

MİT tırlarının durdurulması

Davutoğlu, durdurulan MİT tırlarıyla ilgili sorular üzerine, olayın işleyişi ve zamanlamasına dikkati çekti.

Davutoğlu, Bayır Bucak'ta o günlerde çok ciddi çatışmalar yaşandığını, o dönemde Suriye Türkmen Cephesi Başkanı Samir Hafez'in, Türkiye'den yardım istediğini anlattı.

Hafez'in bugün "Eğer Türkiye yardım etmeseydi, 1 milyona yakın Türkmen katledilecekti" şeklindeki açıklamalarının basına yansıdığını aktaran Davutoğlu, Hafez'in, yardım talebini, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin de bildiğini söyledi.

Olayın hemen ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakan olarak Avrupa Birliği toplantısı için Brüksel'e, kendisinin de Dışişleri Bakanı olarak Suriye ile ilgili görüşmelere katılmak üzere Cenevre'ye gideceğini ifade eden Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Bu casusluk işini yapanlar bir taşla kaç kuş vuruyor, 'bakmayın siz bunların Harran'da yaptıklarına, aslında bunlar teröristlere yardım ediyor' diyor, Adana'da yaptığım büyükelçiler konferansına gölge düşürüyor, Türkiye-AB ilişkilerini görüşmek Brüksel'e giden Başbakanın gündemini AB'ye değil de Suriye'ye kaydırıyor ve benim iki gün sonra yapacağım toplantıda, Türkiye'yi suçlayacak gündem oluşturuyorlar. Suriye Dışişleri Bakanı da dönüp bana, 'teröristleri mi destekleyeceksiniz?' diye soru soruyor. Yeni Suriye rejiminin eline koz veriyor. Bu açık bir casusluk, isyan faaliyetidir. Buna kimse izin vermez. Bu kadar üzerinden geçtikten sonra şimdi niye çıkarıyorlar bunu, 'teröristleri destekleyen bir AK Parti seçime giriyor' diye. Bu da manipülasyondur. İçinde ne var? İçinde ne olduğu kimseyi ilgilendirmez, gidilen yer, hedef ilgilendirir. 'Lojistik destek, insani yardım' dedik. Eğer o tedbir o gün alınmamış olsaydı, mülteci sayısı 500 bin daha artabilirdi. Orada onları tutmak için gıda da lojistik malzeme de göndeririz. Biz sınırlarımızda Türkiye'ye sadık, Türkiye'ye dönmüş kişileri yalnız bırakmayız. Bu casusluk faaliyetinden sonra Bayır Bucak Türkmenleri orada büyük kayıplara uğradılar. Yardım ulaşamaz oldu, iyi mi oldu. O operasyon içinde olan birileri, konuyu saptırmak için hala bu malzemeler üzerinde spekülasyon yapıyorlar. Bu devlet mahremiyetidir."

"Veremeyeceğimiz bir hesap yok"

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin coğrafyasındaki olaylara karşı kayıtsız kalamayacağını vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Birileri, devletin yürüttüğü bir faaliyeti, bu şekilde itham ve izan ederek, devlet içinden bir operasyonla, uluslararası alanda Türkiye'ye karşı bir kampanya yürütmeye niyetliyse bu gayri meşru bir durumdur. Buna da gerekli cevaplar verilir. Bu konuda veremeyeceğimiz bir hesap yok, Türkiye hiçbir yerde, hiçbir şekilde terör örgütlerini desteklemedi, sicilinde de böyle en ufak bir leke yoktur."

"Yeni bir şey zannediyor"

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Muhalefetin söylediği 116 vaadin 110 tanesi zaten şu anda yapılıyor. Uygulanıyor yani. Bizim uyguladığımız şeyi, vaat diye halka anlatıyor. Diyelim emeklilere söylenen bir şeyse, bunu esnaf bilmediği için yeni bir şey zannediyor. Esnafa söylenen bir şeyi, öbürü bilmediği için yeni bir şey zannediyor" dedi.