Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, TBMM Genel Kurulu'nda Bakanlığın 2022 yılı bütçesi üzerine konuştu. Bakan Akar, Pençe Yıldırım Harekatı bölgesinde 3 askerin şehit olduğu saldırıya ilişkin açıklamada bulundu. Akar, MİT ile ortaklaşa düzenlenen operasyon hakkında, "Havadan ve karadan MİT ile koordineli  şekilde başlattığımız operasyonlarla bu saldırıyı yapanlar da dahil dün 6, bugün 14 olmak üzere toplam 20 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Şehitlerimizin kanını hiçbir zaman yerde bırakmadık bırakmayacağız. Şehitlerimizin kanını hiçbir zaman yerde bırakmadık, bırakmayacağız. Operasyonlarımız kararlılıkla en son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar devam edecek. Bundan kimsenin şüphesi olmasın" dedi.

'IRAK'IN VE SURİYE'NİN KUZEYİNDE 2 BİN 619 TERÖRİST ETKİSİZ HALE GETİRİLMİŞTİR'

Bakan Akar, terörle mücadelenin başta FETÖ, PKK/PYD-YPG ve DEAŞ olmak üzere tüm terör örgütlerine karşı artan bir şiddet ve tempoda aralıksız devam ettiğini söyleyerek "24 Temmuz 2015'ten bugüne kadar yurt içinde, Irak'ın ve Suriye'nin kuzeyinde toplam 33 bin 100, bu yılın başından itibaren ise 2 bin 619 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Öte yandan terör örgütü elebaşlarının açıklamalarından da PKK/PYD-YPG'ye verilen dış desteğin ve teşvikin de devam edeceği anlaşılmakta ve yine terör örgütü elebaşları tarafından YPG'nin PKK olduğu açıkça ifade edilmektedir. PKK ve onun Suriye kolu olan YPG'ye kim destek verirse versin, bunlar kimden destek alırlarsa alsınlar en son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar mücadele etmekte; 84 milyon vatandaşımızı, bu terör belasından kurtarmakta kararlıyız. Bu kararlılıkla Irak'ın kuzeyinde icra edilen Pençe harekatları ile 'girilemez' denilen yerlere girilmiş, bölgede yıllarca teröristler tarafından kullanılan barınak, sığınak, depo ve sözde karargahlar kontrol altına alınmıştır. Mehmetçiğin nefesi, teröristlerin ensesindedir. Terör örgütünün elebaşları iki gece aynı yerde kalamamaktadır. Irak için de tehdit teşkil eden ve bölgedeki istikrara zarar veren terör örgütü ile mücadele, Irak'la koordineli ve yakın iş birliği içerisinde sürdürülmektedir" diye konuştu.

'İŞLEMLERİN TAMAMI, ANAYASA VE KANUNLARA UYGUN'

Bakan Akar, Tank Palet Fabrikası'nın işletme hakkının 25 yıllığına devredildiğini anımsatarak fabrikanın durumu ve faaliyetlerine ilişkin şunları söyledi:

"Fabrikanın veya arsasının satışı asla söz konusu değildir. Fikri ve sınai mülkiyet hakları dahil olmak üzere, fabrikaya ait tüm varlıklar devlet mülkiyetindedir. Fabrikanın idamesine ve üretime yönelik tüm faaliyetler, Milli Savunma Bakanlığı denetiminde ve kontrolünde icra edilmektedir. İşletme hakkı devri sürecinde, fabrika personeli mağdur edilmemiş ve talepleri doğrultusunda Bakanlığımız şirketi ASFAT bünyesine alınmışlardır. Yapılan işlemlerin tamamı, Anayasa ve kanunlara uygun olarak gerçekleştirilmiş işletme devri hakkında Danıştay'a açılan 4 dava reddedilerek yapılan işlemlerin yasalara uygunluğu teyit edilmiştir. Fabrikada önceden olduğu gibi imalat, bakım, onarım ve yenileştirme işlemlerine aynen devam edilmektedir. Bu dönemde fabrikada, 6 adet Fırtına Obüsü ve 1 adet Altay Tankı prototipi BMC Savunma A.Ş. tarafından üretilmiştir. Altay Tankı güç grubu tedariki için yapılan ihracat lisansı başvurularından maalesef sonuç alınamamıştır. Savunma Sanayi Başkanlığı koordinesinde diğer ülkelerden güç grubu tedariki çalışmaları ile yerli güç grubunun üretilmesine yönelik faaliyetler devam etmektedir."

'TÜRKİYE BAŞKA SEÇENEKLERİ DEĞERLENDİRMEK DURUMUNDA KALACAKTIR'

Bakan Akar, savunma sanayi alanında, dışa olan bağımlılığı azaltmak amacıyla çalışmaların tüm hızıyla devam ederken, bazı silah, mühimmat, araç gereç ve malzeme ihtiyaçlarının yurt dışından tedarik çalışmaların zaruri olarak sürdürüldüğünü söyledi. Akar, açıklamasına şöyle devam etti:

"Ancak bazı müttefik ülkeler talep ettiğimiz silah sistemlerini, çeşitli bahanelerle ülkemize satmaktan imtina etmektedirler. Bilindiği üzere, ülkemizin Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma Sistemi ihtiyacını karşılamak üzere yaptığımız birçok girişime rağmen NATO üyesi ülkelerden bu sistemlerin tedariki mümkün olmamıştır. Bu nedenle S-400 Sistemi bir tercih olarak değil, bir zorunluluk olarak alınmıştır. İhtiyaç duyulması halinde, bu sistemin kullanılmasına yönelik tüm hazırlıklarımız planlandığı şekilde devam etmektedir.  F-35 projesine gelince tüm sorumluluklarımızı yerine getirmemize rağmen, S-400 alımları bahane edilerek, F-35 tedarikimiz engellenmiştir. Türk ve ABD heyetleri 27 Ekim 2021 tarihinde Ankara'da bir araya gelmiş, F-35 harcamalarımızın geri ödenmesine yönelik görüş ve taleplerimiz ABD'ye iletilmiş, konu ile ilgili müzakerelerde bulunmak üzere 2022 yılı başında ABD'de bir araya gelinmek üzere mutabık kalınmıştır. Bunun yanı sıra F-16 tedariki ve mevcut F-16 savaş uçaklarımızın modernize edilmesi için resmi talebimiz, yabancı askeri satışlar çerçevesinde ABD'ye iletilmiştir. ABD yönetiminin konuya olumlu yaklaşacağını düşünüyoruz. Süreci ve gelişmeleri yakından takip ediyoruz. ABD'nin tavrının olumsuz olması durumunda Türkiye, içinde bulunduğu tehdit ortamında, güvenliğini sağlayabilmek için zorunlu ve tabii olarak başka seçenekleri değerlendirmek durumunda kalacaktır."