TBMM - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Meclis grup toplantısında yaptığı konuşmada, herkesin yeni yılını kutladı.

Bahçeli, 2013'te siyasetin haddinden fazla kirlendiğini, Türkiye'nin uluslararası alanda itibar kaybettiğini, saygınlığından olduğunu ileri sürerek, sürdürülen dış politikanın Türkiye'nin yalnızlaşmasına sebep olduğunu ifade etti.

"Hükümet, yolsuzluk tünelinde yolunu şaşırmıştır"

Bahçeli, "Halka hizmet Hakk'a hizmettir, kabulüyle iktidara gelen Adalet ve Kalkınma Partisi'nin, sonunda kendi cebine, kendi hesabına, kendi yararına hizmet eden bir çıkar ittifakına dönüştüğünü" öne sürerek, Türkiye'nin yolsuzlukla anılan bir iktidarın elinde "kıvrandığını" öne sürdü. Bahçeli, şöyle konuştu:

"Başbakan Erdoğan ve hükümeti için kaçacak yer ve herkesi ikna edebilecek mazeret kalmamıştır. Her şey ayan beyan ortadadır. Hükümet, yolsuzluk tünelinde yolunu şaşırmıştır. Şüphesiz iddialar çok ama çok ciddidir. Yargı kesin hükmünü vermeden hiç kimseye suçlu muamelesi yapılamayacaktır. Şu an itibariyle meşakkatli de olsa, AKP hükümetinin çok yönlü saldırılarına uğrasa da yargısal süreç işlemektedir."

"Başbakan Erdoğan ve hükümeti, 17 Aralık'la beraber şapır şapır dökülmeye başlamıştır"

MHP Genel Başkanı Bahçeli, Türk milletinin vicdanına güvendiğini, Türk milletinin engin sağduyusuna ve şaşmaz ferasetine inandığını belirterek, şunları söyledi:

"Başbakan Erdoğan ve hükümeti, 17 Aralık'la beraber şapır şapır dökülmeye başlamıştır. Başbakan Erdoğan, hukuka saygı duyması gerekirken iddiaları önemseyip yargının işini kolaylaştırması lazımken peş peşe misilleme yapmıştır. Sadece verilen emirleri uygulayan polisleri ve polis müdürlerini hedef almış, İstanbul başta olmak üzere tüm yurtta yüzlerce emniyet mensubunu mağdur ve yerinden etmiştir. Bize göre Başbakan Erdoğan görevini kötüye kullanmıştır. Rüşvetçilere, hortumculara müsamahakar ve anlayışlı olan Başbakan, polise ve yargı mensuplarına acımasızdır."

"Gazeteciler kendilerini Başbakanlarına sundu"

Devlet Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın geçen cumartesi günü Dolmabahçe'de bazı gazetecilerle biraraya geldiğini anımsatarak, toplantının "ikinci ve adı konmamış sözde akil adamlar operasyonu için hazırlık ve alıştırma evresi" olduğunu söyledi.

Başbakan Erdoğan'ın, İstanbul merkezli operasyonda kabahati yargıya yüklediğini belirten Bahçeli, şunları söyledi: 

"Dolmabahçe’ye katılan değerli birkaç ismi dışarıda tutarak şunu söyleyebilirim ki yandaş olduğu kadar gazeteciliği ve yazarlığı da lafta kalan kuru kalabalık, yeni bir psikolojik harekatın failleri olarak kendilerini Başbakanlarına sunmuşlardır. Herkes sahibinin sesini huşuyla dinlemiş, tazimle onaylamış ve açıklamalara keramet yükleyerek takdir toplamıştır."

Erdoğan'ın, Ergenekon ve Balyoz soruşturmaları sürecinde, "Bırakalım yargı işlesin, bırakalım hukuk işlesin. Bırakalım, ak ile kara ortaya çıksın" dediğini anlatan Bahçeli, "Biz de Başbakan’a diyoruz ki bırak da yargı işlesin, bırak da hukuk çalışsın, bırak da savcı ve hakimler görevini yapsın, bırak da akla senin gibi karalar ortaya çıksın" ifadesini kullandı.

"Yeniden yargılama sinsi bir kurgu"

Milletin algısını başka yerlere çekme teşebbüslerinden en önemlisinin yeniden yargılama konusu olduğunu ifade eden Bahçeli, "Kumpasla yolsuzluğun ve rüşvetin üzeri kapatılarak, gündeme asıl mecrasından koparılmak üzere yeni baştan planlı bir müdahale yapılmıştır. Bu sinsi bir kurgudur" dedi. 

Bahçeli, şöyle devam etti: 

"2007 yılından beridir mağdur edilen, yıllarca cezaevinde süründürülen ve darbeyi aklından dahi geçirmeyen vatansever asker kişilerin bedelini kim ödeyecektir? Aradan yedi yıl geçtikten sonra 'pardon' demek, düne kadar darbe davalarının savcısı olmakla mangalda kül bırakmayan Başbakan’ı ve kumpas taraftarlarını kurtaracak mıdır?

Başbakan Erdoğan ve hükümetinin gizli gündeminde, kumpası gerekçe yaparak İmralı canisini ve tutuklu PKK’lıları yeniden yargılayıp serbest bırakmak var mıdır? Tüm taraflara açık açık söylüyorum, kumpasçılar hesap vermeden, kumpasın gayesi net olarak ilan edilmeden,  TSK üzerinden PKK’ya ve İmralı canisine can simidi uzatılmasını tasvip etmeyiz, buna karşı da sonuna kadar direniriz."