SAMSUN - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Belediye başkanlığı, cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri Türkiye'de bir doğru üzerinde geliştirildiği takdirde Türkiye'nin geleceğinin belirlenmesinde, Türk siyasi hayatının yeniden şekillenmesinde ve belki de çok önemli olabilecek bir iktidar değişikliğine de vesile olabilecektir" dedi.

Bahçeli, Samsun programı kapsamında Bafra ilçesinde halka hitap etti.

Yapılacak seçimlerin aynı zamanda bir sürecin de başlangıcı olduğunu savunan Bahçeli, şöyle devam etti:

"Bu süreçte önce belediye başkanlarını seçiyoruz, 28 Ağustos 2014 günü ilk defa halk tarafından cumhurbaşkanımız seçilecektir. Üçüncü olarak da 2015 yılı 12 Haziran'ına kadar 25. dönem milletvekilliği genel seçimleri olacaktır. Bu süreç, iyi değerlendirildiği takdirde, bir başka ifadeyle belediye başkanlığı, cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri Türkiye'de bir doğru üzerinde geliştirildiği takdirde Türkiye'nin geleceğinin belirlenmesinde, Türk siyasi hayatının yeniden şekillenmesinde ve belki de çok önemli olabilecek bir iktidar değişikliğine de vesile olabilecektir. O bakımdan bu seçimleri MHP olarak önemsiyoruz. Bu seçimlere bütün milletimizin yüksek oranda katılımını istiyoruz. Meşruiyetinin hiçbir şart altında tartışılmayacağı bir çoğunlukla katılımın gerçekleştirilmesini istiyoruz."

 Geçmiş dönemlerde şahit olduklarından söz eden Bahçeli, şöyle dedi:

"Bir ilkokulu düşünün, 24 sandık var, sandığın bir tanesinde A partisi 11 oy almış. Eğer siz orada bulunmuyor, diğer partilerden de görevliler yok ise birisi o 11'in sağına veya soluna 1 koyduğu zaman oyda zıplama oluyor, 111 oluyor oy. Ondan sonra da bu seçimi etkiliyor. Bu birkaç sandıkta olduğu zaman vay halimize. Zaten böyle kolaylıkla hile ile çalarak iktidar olanlar veya belediye başkanı olanlar mutlaka hileyi ve çalıntıyı kendine alışkanlık haline getiriyor, vatandaşı görmüyor. O sebepten dolayı da çok büyük sıkıntılarla toplumumuz karşı karşıya kalıyor."

 "Hiçbir hizmet olmadı demek doğru olmaz"

"Adalet ve Kalkınma Partisi yakın siyasi tarihimizde, özellikle de koalisyonlarla uzun süre yönetilen bir ülkeden sonra tek başına iktidar olması, ülkeye istikrar getirecek umuduyla herkes tarafından desteklenmiş ve iktidara da belli bir zaman hoşgörü tanınmıştır" diyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Adalet ve Kalkınma Partisi yasamada sayısal olarak milletvekilliği kendisinde bulunduğu için etkin olmuştur. Yasamada etki yürütmenin de yani hükümetin de kendisi tarafından kurulmasını gerektirmektedir ve dolayısıyla anayasamıza göre kuvvetler ayrılığının yasama ve yürütmede, sayın Recep Tayyip Erdoğan bir etkinlik, bir denetim sağlamıştır. Bununla yetinerek bağımsız yargıyı sarsmadan, bağımsız yargıyı oynamadan, onu yıpratmadan, itibarsızlaştırmadan devam etmiş olsaydı Meclis'teki çoğunluğu ve tek başına hükümeti bu millete yapılabilecek çok büyük hizmetleri gerçekleştirebilirdi. Hiçbir hizmet olmadı demek doğru olmaz ancak milletimizin sorunlarını çözmek için, yıllardır tek başına bir iktidarı umutlayan bir ülkede yoksulluğun, işsizliğin, kimsesizliğin, esnafın, çiftçinin sorunlarının çözüleceği beklentisi karşılık bulamamıştır. Adalet ve Kalkınma Partisi bu yılları heba etmiştir. Ancak sayın Recep Tayyip Erdoğan'a ne olduysa oldu, nerenin telkini altında kaldıysa kaldı. Yasama ve yürütmedeki kuvvetler ayrılığının ikisine sahip olmasından yetinmedi, bir güç alanı yaratmak, daha güçlü olmak, 'ben ben' demek, tek adama doğru heveslenmek gibi bir ihtirasa büründü."

 "Gidişat iyi değil"

"Hangi partiden olursak olalım bu ülke bizim, bu millet büyük bir millet, hepimiz evladıyız. Bunlara dikkat etmek lazım, gidişat iyi değil" diyen Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:

"Uyarmak bizim görevimizdir. Siyaset yolumuzda milletimizle beraber olmak, onları uyarmak da görevimizdir. Oy verirsin vermezsin ama biz uyarma görevini yapmak mecburiyetindeyiz. Memur dertleniyor, 'oy verdik sana' diyor, vermeseydin diyor. Bilmem ne diyor, ne diyor... Aradan geçti zaman. Recep Tayyip Erdoğan bu güç çılgınlığıyla yoldan çıktı, kimseyi benimsemiyor. Senenin yarısı Türkiye'de, yarısı başka ülkelerde. Orta Asya'ya çok nadir gitti ama Ortadoğu'da önce resimleri, sonra kendisi, arkasından fotoğrafları, Gazze, Filistin derken Ortadoğu'nun her tarafında güya padişah ve sultan özellikleri ile bir büyük propagandanın altında kaldı ve bu da Ortadoğu Büyük Projesi'nin eş başkanı olarak bu görevi üstlendiğini söyledi. Kendisine bir misyon yükledi. Neymiş bu eş başkanın görevi, demokrasi getirmekmiş, özgürlük getirmekmiş, Ortadoğu'da yeni bir siyasi rejim oluşturmaktır. Şimdi sayın Başbakan Ortadoğu'nun halinin de ne olduğunu biliyor musun? Haydi şimdi Mısır'a git, haydi şimdi Suriye'ye git, haydi şimdi Filistin'e git, haydi şimdi Tunus'a git."

"Bir Arap Baharı aldatmacasıyla bir kan gölü oldu" ifadesini kullanan Bahçeli, şunları kaydetti:

"Yolsuzluk ve rüşvet ayyuka çıktı. Binali, Tunus'ta kaçmak mecburiyetinde kaldı yolsuzluk ve rüşvetten dolayı. Mısır'da Hüsnü Mübarek yolsuzluk ve rüşvetten dolayı müebbet ceza aldı. Suriye'de karmakarışık ilişkiler var. Suriye'de iç savaş var. 130 bin insan hayatını kaybetmiş, 2 milyon insan Suriye'yi terk etmiş, 700 bini hala arkası geliyor, Türkiye'ye sığınmış. Türkiye'de bu kadar işsizimiz, açımız, kimsesisimiz varken bir de Suriye'den gelenlerle uğraşıyoruz. İnsanlık olarak da bunu yapmak durumundayız. Yoksa hududa dayanmış, alsan bir türlü almasan bir türlü. Almazsan sınırda aç, geri göndersen hayatından olacak. Böyle bir durumda da almak durumunda kalıyoruz. Fakat bunların hepsi, yanlış politikalardan dolayı oldu."