İSTANBUL - Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, TBMM ve AB'nin ortak projesi olan Parlamentolar Arası Değişim ve Diyalog Projesi kapsamında Conrad Otel'de düzenlenen "AB ve Türkiye'de Sivil Toplum" konulu Diyalog Forumu'nun açılışında konuştu. 

En çok "AB üyeliği önündeki engel ne?" sorusuyla karşılaştığını ifade eden Bağış, Ankara Anlaşması'nın imzalandığı gün doğan çocukların yaşının 50'yi geçtiğini anlattı.

"Bu 50 yıllık süreçte Türkiye'nin tecrübesi, çıkardığı ders şudur ki; Türkiye'nin önündeki en büyük engel, ön yargıdır" diyen Bağış, önyargıların da genelde tanımayan insanlar, gruplar, milletler arasında olduğunu, ön yargıları ortadan kaldırabilmenin en kestirme yolunun ise Yunus Emre'nin dediği gibi "Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım" anlayışını benimsemek olduğunu söyledi.

Bunun için diyaloğun çok önemli olduğunu dile getiren Bağış, Türkiye'nin AB sürecinin, sadece Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile AB Komisyonu arasındaki müzakereye bağlı olmadığını, Avrupa'da yaşayan insanlar ile Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasındaki diyaloğun da önemli olduğunu kaydetti. Bağış, "En az fasıl açmak, vizeleri kaldırmak kadar önemli" dedi.

Bağış,  AB sürecinde sivil toplum kuruluşlarının katkılarını çok önemsediklerini, 81 ilde her ay sivil toplum kuruluşları, odalar, üniversite ve kamu kurumu temsilcilerinin bir araya gelerek, AB sürecini değerlendirdiklerini kaydetti. AB sürecinin artık insanların günlük hayatına dokunur hale geldiğini ifade eden Bağış, diyaloğun sadece Türkiye ve AB arasında bir ihtiyaç olmadığını, dünyanın hiç bir dönemde olmadığı kadar diyoloğa aç ve muhtaç olunduğunu vurguladı.

Bağış, AB'nin insanlık tarihinin en kapsamlı barış projesi olduğunu ifade ederek, büyüklüğüne rağmen AB'nin hala kıtasal bir proje olduğunu aktardı. Türkiye'nin üyeliğinin kıtasal projeyi küreselleştirecek bir süreç olduğunu dile getiren Bağış, "Demokrasi Mısır'da tecavüze uğrarken AB yeteri kadar ses çıkaramıyorsa, idam cezasına karşı Bangladeş'te yaşanan insanlık dışı uygulamalara AB el koyamıyorsa, AB'nin kıtasallaşma sürecinden bir an evvel küreselleşme sürecine geçmesinin vakti geldi. Bu yüzden AB'nin de en az bizim kadar diyaloğa ihtiyacı var" ifadelerini kullandı.

Türkiye'de AB projesinin, "halkın projesi" olduğuna dikkati çeken Bağış, toplumun çeşitli noktalardaki duyarlılıklarını ortak bir dile çeviren, çoğulcu ve katılımcı demokrasinin olmazsa olmazı olan sivil toplum kuruluşlarının bu sürece mutlaka dahil olması gerektiğini kaydetti.