BRÜKSEL

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Anadolu Ajansı (AA) Brüksel Ofisi’ni ziyaret ederek soruları yanıtladı. 

Bozdağ, HSYK konusunda farklı uygulamaların bulunduğu AB’nin yaklaşımının çifte standart niteliğinde olup olmadığı yönündeki soruya cevap olarak "Çok açık" diye cevap verdi.

Türkiye’de HSYK’nın oluşumu, kaynakları, görev ve yetkileri ile Adalet Bakanı’nın pozisyonuna bakıldığında başka ülkelerdekinden çok farklı yönler taşıdığını belirten Bozdağ, "Bizimki müspet yönleri çok daha fazla olan bir farklılık taşıyor. Almanya’daki HSYK’ya baktığınızda Adalet Bakanı’nın pozisyonuyla Türkiye’deki Adalet Bakanı’nın pozisyonunu yan yana koyduğunuzda birisi, 'Türkiye’deki Adalet Bakanı bu kadar güçlü olamaz' derse biz ona, 'Bu kadar da ayıp olmaz' deriz" şeklinde konuştu.

Kurul başkanı olan Adalet Bakanı ve yürütmenin konumu bakımından Türkiye’nin yaptığı düzenlemenin Avrupa’daki bazı ülkelerden çok daha ileri olduğunu söyleyen Bozdağ, “Almanya’daki Adalet Bakanı’nın pozisyonu Almanya’daki kuvvetler ayrılığını yok etmiyorsa Türkiye’dekinin onunla kıyas edilemeyecek kadar az yetkileri var” dedi.

AB ülkelerinde HSYK konusunda farklı düzenlemelere rastlanmasının bütün ülkeler için uygulaması zorunlu ana kriter koyulmamasından kaynaklandığını belirten Bozdağ, “Tavsiyeler söz konusu, ancak standart birliği yok. Farklı yapılar var. Her ülke kendi durumuna göre bir yapı tercihinde bulunmuş” dedi.

AB ile üyelik müzakerelerinde bloke edilmiş fasıllar arasında yer alan 23 numaralı “Yargı ve Temel Haklar” ile 24 numaralı “Adalet, Özgürlük ve Güvenlik” fasıllarına değinen Bozdağ, “Türkiye olarak sanki fasıllar açılmış da Türkiye’nin yapması gereken şeyler belli olmuş gibi çalışıyoruz. O fasılların içindeki muhtemel konuların tamamını hayata geçirmenin gayreti içerisindeyiz” dedi.

Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: “Baktığınız zaman daha bu fasıllar açılmadan biz esasında yaptıklarımızla fasılların içini boşaltmış durumdayız.  Eğer Avrupalı dostlarımız bu fasılların açılması konusunda bir karar alırlarsa o zaman görecekler ki Türkiye şu an açılacak olan fasılların içerisinde yer alan pek çok konuyu hayata geçirmiş durumda. İki fasılla ilgili olarak yapmamız gerekenlerin çok önemli bir kısmını zaten yapmış durumdayız. Bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz.”

Fasılların açılması halinde daha hızlı, daha net hareket etme imkanı doğacağını ancak açılmaması durumunda da çalışmaların fasıl açılmış gibi sürdürüleceğini belirten Bozdağ, “Çalışmamızı sürdüreceğiz çünkü yapacaklarımızın sadece Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği için lazım gelen şeyler değil, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için yapılması lazım gelen şeyler olduğuna inanıyoruz” diye konuştu.

"Cumhurbaşkanımızın DDK'yı harekete geçirmesini önemsiyorum"

Bozdağ, "Dinlemeler konusu Türkiye'nin ana gündemlerinden bir tanesi. Son derece vahim bir durum. Çünkü Türkiye'de birbiriyle fikren uyuşması mümkün olmayan, siyasi olarak aynı görüşleri paylaşmayan, pek çok alanda bir araya gelmeleri mümkün olmayan, hatta hayatları boyunca belki birbirlerinin elini dahi sıkmamış pek çok insanı bir araya getirip buradan örgüt üretmek, onun üzerinden dinleme yapmak, bunu da aylarca değil yıllarca sürdürebilmek büyük bir hukuk skandalıdır. Hukukun ortaya koyduğu kuralların, sınırların hukuku uygulayanlar tarafından  bana göre aşılmasıdır. Bu kabul edilebilir bir durum değildir" dedi.

Türkiye'de dinleme skandalının boyutunu tam olarak bilmediğini, pek çok ilde gayrı hukuki dinlemelerin yapıldığı bilgisinin geldiğini kaydeden Bozdağ, yaptıkları yasal düzenlemelerle dinlemeleri kurala bağlayarak suistimalleri önlemeyi hedeflediklerini belirtti.

Bozdağ, bu kapsamda daha önce kötüye kullanılan örgüt üzerinden torba dinlemelerin artık yapılamayacağını, dinleme kararının mahkeme heyetlerince oybirliğiyle verilebileceğini ve somut delillere dayanması şartı aranacağını anlattı.

Daha önce örgüt kapsamında alınan sınırsız dinleme kararlarını sınırlayan bir adım attıklarını hatırlatan Bozdağ, "Bir savcı dinleme talebinde bulunabilir, bir hakim de bu talebi kabul edebilir ve dinleme yapılabilir. Mevcut düzenlemeye göre 3 ay sonra herhangi bir şey var mı yok mu diye getirmesi ve yoksa 3 ay sonra dinlemeyi sonlandırması lazım. Hakikaten bir şey varsa, ortaya bir takım deliller çıkmışsa onun uzatılması yönüne gidilebilir. 6 aydan itibaren her ay bir uzatma kararına ihtiyaç var. İnlemelerin devamı için hakim her ay bu kararı vermek zorunda. O zaman sorması lazım gelirdi ki burada bu insanlar nasıl örgüt oluyor, bunların dinlenip elde edilen örgütsel bilgiler belgeler nelerdir, bunlara bakması lazımdı. Belli ki 3 yıl civarında bir dinleme yapılıyor, bu süre içinde böylesi bir inceleme ya yapılmadı, o halde çok büyük bir eksiklik, ya da yapıldı, buna rağmen karar verildi. Eğer yapıldıysa ve buna rağmen karar verildiyse bu da Türkiye için büyük bir felakettir. Türk yargısı için kabul edilemez bir durumdur" şeklinde konuştu.

Bozdağ,  "Burada ihlal edilen sadece kişi hürriyeti, güvenliği, özel hayatının gizliliği değil, aynı zamanda insan onuru, insan hukuku da çiğneniyor, büyük bir hukuksuzluk ortaya çıkıyor  Böylesi bir hukuksuzluk karşısında Sayın Cumhurbaşkanımızın DDK'yı harekete geçirmesini son derece önemsiyorum. Umarım oradan çıkan sonuçlar da aydınlatıcı olacaktır. Belki bu konuda alınması gereken ilave tedbirler, yapılması gereken yeni çalışmalar varsa bizim oradan istifade etme imkanımız olacaktır" ifadesini kullandı.

HSYK yasasının 1 haftadır yürürlükte olduğunu ve bu süreçte sadece yasada öngörülen değişikliklerin yapıldığını belirten Bozdağ, bu konuda kamuoyuna yanlış bilgiler aktarıldığına, HSYK'da toplam 454 kişinin çalışmasına rağmen 1000 kişinin görevine son verildiği şeklinde gerçeği yansıtmayan haberler yapıldığına dikkati çekti.

Bakan Bozdağ, HSYK üçüncü dairesinin dinleme iddialarıyla ilgili savcılar Adem Özcan ve Adnan Çimen hakkında aldığı inceleme kararı gereğince müfettişlerin gidip gerekli çalışmaları yapacağını ve onların hazırlayacağı rapora, elde edilecek bilgi ve belgelere göre bir karar verileceğini söyledi.

Bozdağ, Terörle Mücadele Kanunu'nun 10'uncu maddesine göre görevli mahkemelerin ve özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasının, terörle ilgili suçlarda 10 yıl olan azami tutukluluk süresinin 5 yıla indirilmesinin, soruşturma evresinde olsa bile sanıkların dosyalarındaki bilgi ve belgelere ulaşabilmelerinin sağlanmasının, dinleme, izleme ve teknik takip gibi konularda suistimalleri önleyecek düzenlemelerin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ihlalini önlemeye yönelik eylem planı hazırlanmasının, kişilerin yaşam tarzına müdahalenin suç haline getirilmesinin, nefret suçuyla ilgili düzenlemenin, toplantı ve gösteri yürüyüşleri konusunda alınacak kararlarda valiler, siyasi parti temsilcilerine ve sivil topluma da söz hakkı verilmesinin, siyasi partilere hazine yardımı için gereken asgari oy oranının yüzde 7'den yüzde 3'e indirilmesinin ve partilerin örgütlenmesinin kolaylaştırılmasının, farklı dillerde siyasi propagandaya kapı aralanmasının ve yasaklı harfler ayıbının sonlandırılmasının tarihi adımlar olduğunu vurguladı.

Bakan Bozdağ, HSYK yasasının çarpıtıldığını, "yoğun dezenformasyon altında gerçeklerin gözden kaçırıldığını" belirterek, "Halkın referandumda 'evet' dediği kanunla ortadan kaldırılmıyor, bu çok büyük bir yalan" dedi.