ANKARA

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi 5'inci sınıfta okurken 28 Şubat sürecinde başörtüsü yasağı nedeniyle okuldan uzaklaştırılan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Leyla Şahin Usta, 'postmodern darbe'nin 25'inci yılında DHA'ya konuştu. Usta, "Cerrahpaşa Tıp Fakültesi 5'inci sınıf tıp öğrencisiydim. Süreç başladığından itibaren derslere, stajlara, okulun kütüphanesine, öğrenci işlerine ve yemekhaneye alınmama şeklinde süreç ilerledi. Çok zor ve acılı günlerdi, hayatınızı verdiğiniz, bütün umudunuzu ve ümidinizi bağladığınız çok fedakarlıklarla bir aşamaya geldiğiniz eğitiminizin bir anda önünü kesiyorlar. Kapı önünde kalıyorsunuz. İşin en incitici yanı da bir suçlu muamelesi görüyorsunuz. Hiçbir hatanız, suçunuz yokken sizi 'potansiyel tehlike' olarak görüyorlar. Burada hedef sadece başörtü veya başörtülüler değildi, inananlara karşı yapılan topyekun bir mücadeleydi. 28 Şubat'ı sadece öğrencilerin okullara alınmadığı bir dönemmiş gibi değerlendirmek yanlış, ülke çok ciddi bir darbeden geçti" dedi.

'SİVİL EYLEM ETRAFINA ZARAR VEREREK YAPILMAZ'

Usta, o dönemlerde seslerini duyurmak için birtakım eylemler yaptıklarını, 'Okulumuza girmek istiyoruz' pankartlarıyla sürekli okul önünde beklediklerini belirtti. Fakat bu eylemlerin haber yapılmadığını söyleyen Usta, "Ülkenin laik bir ülke olduğu belirtilerek, bu ülkenin hukuk kurallarına uymamız gerektiği söylendi. Onların yaptıkları işler, hukuka aykırı olmasına rağmen yargıdan da bir sonuç alamaz hale geldik. Kitapçıklarda yazan 'kılık-kıyafet serbesttir' maddesinin yazıldığı sayfayı o dönemde kitapçıktan yırttılar. Sivil olarak eylemlerimize devam ettik. Ancak bizim farkımız şuydu; biz bir tane kaldırım taşı söküp bir yere atmadık. Sınıftan kovulurken sıralarına bir tane bile çizik atmadık. Bir tane cam kırmadık. Eylem yapıyorsak bile kimseye zarar vermedik. Ülkemizde Gezi eylemleri de gördük. 'Çevreciyiz eylem yapıyoruz' dediler, yaktılar ve yıktılar. Sivil eylem, etrafına zarar vererek yapılmaz" diye konuştu'BAŞÖRTÜLÜ KADINLARA 2015'E KADAR SEÇİLME HAKKI VERİLMEDİ'

Usta, o dönemde yaşanan sıkıntılarla ilgili olarak pek çok kanuni düzenlemeler yaptıklarını vurgulayarak, "Mağduriyetlerin giderilmesi ve hakların geri verilmesi ile ilgili pek çok düzenlemeler yaptık. Bu noktada en önemli düzenlemelerden biri de başörtü yasağının kaldırılmasıydı. 2015 yılından itibaren de ilk defa başörtülü kadınların da milletvekili adayı olması gerektiği noktasında kanaat gelişti. Ben de o dönemde ilk milletvekili aday adaylarından birisiydim. Benim gibi pek çok arkadaşım Meclis'e ilk defa o zaman girdi. Ülkemizde kadınlara seçme ve seçilme hakkının verildiği tarihin 1935 olduğu söylenir. Ancak 1938'den 2015 yılına kadar hiçbir başörtülü kadına seçilme hakkı verilmedi. Birtakım haklarla ilgili, iade talepleriyle ilgili çalışmalarımız var. Haklarını tam anlamıyla alamamış kesimler var. Bunlarla ilgili birtakım çalışmalar yapıyoruz. Asıl olan 28 Şubat'ta Türkiye'nin nereden, nereye geldiğini görmemizdir" ifadelerini kullandı.

BU TARİHİN TESADÜFEN SEÇİLMİŞ OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUZ'

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Konya Milletvekili Leyla Şahin Usta, 6 muhalefet liderinin bir araya gelmesi ve liderlerin aldıkları kararları 28 Şubat'ta açıklayacak olmasına da değindi. Usta, şunları kaydetti:

"Muhalefetin söylemlerine bakıyorum, 'helalleşmekten' bahsediyorlar. Helalleşmek için önce bir özür dilenmesi gerekiyor. Bir kere bile çıkıp o dönem yapılanlarla ilgili özür dilenmedi. Ayrıca 6 parti lideri bir araya geldi ve bir mutabakat açıklayacaklar. Bunun içinde tarihi 28 Şubat olarak açıkladılar. Bu tarihin tesadüfen seçilmiş olduğunu düşünmüyoruz. 28 Şubat bu ülkede söylendiği her cümlede bir anlam ifade eder. Ülkeye vesayet odaklarının, darbeci zihniyetin hakim olmaya çalışıp, demokratik düzeni yıkıp vesayet odaklarının hakim olduğu bir darbe akla gelir. Verdikleri mesaj bu sebeple, şimdiden olumlu bir mesaj olabileceği mesajını vermiyor. İçlerindeki kavganın ne kadar büyük olduğu mesajı veriyor. Tartışmaların ne kadar büyük olduğu mesajı veriliyor. HDP'nin bu işin neresinde, ne kadar olduğu veya olamayacağı noktasındaki görünür ve görünmez yönlerini aslında topluma çok ciddi bir mesajla verdiler. Dolayısıyla bu mesajların da toplum tarafından çok doğru okunduğunu ve değerlendirildiğini sahadan yaptığımız görüşmelerle de görüyoruz."