Kendimi bildim bileli yazıyorum, çiziyorum, karalayıp duruyorum her yeri ve her şeyi..
İlk aklıma gelen Almanya Frankfurt, Aşefenburg’ta kırmızı siyah halılarla kaplı ahşap zeminli evimizin duvar kağıtları ;)
Kalem vs. şeyleri, eğer annem saklamışsa bunları; çikolata ketçap mayonez vs ile… Haaa tıkanmam mükün değil eğer hiçbir şey bulamazsam zavallı annem en büyük hasarı alırdı;) Zira tırnaklarımla duvar kağıtlarını kaldırır ve şekiller suretler yapmaya çalışırdım ve gördüğüm tabloda hayallerimi okumaya resmetmeye çalışırdım!!..
Sonu olmayan bu istek ilerleyen yaşlarımda peçete, masa, masa örtüleri, duvarlar olarak gelişti durdu..
Dur durak yok yanii..
Yazmazsam çizmezsem öleceğim gibi..
Deniyordum aslında seni; Senle birlikte herkesi ve her şeyi..
Denedim, denedim, denedim!!..
Kaç kere şans verdim hatırlamıyorum unuttum sayısını..
Sen modundakiler sürekli değişip duruyordu annem babamla başladı.
Yakın uzak yabancı tanıdık çokça şahsiyetler olarak gelişip durdu ama bu denemelerim sonucunda başarıya ulaşan hiç kimse olmadı, olamadı..
En çirkin iç hesaplaşmalarım öğürerek çıkarmak dışında, tuvallere duvarlara yada beyaz sayfalara yansıdı..
Yayımlanmışların dışında bana özel ve sadece bana güzel o kadar çok denemelerim var ki…
Her baktığımda ya da her okuduğumda yine yenidenleri mi yaşadığım ve bazen gülüp bazen de ağladığım…
Hayat bu deyip resmedebilmek!!.. Tanrı vergisi işte!!..
İçimde büyümeyen, büyüyemeden yaşlanan.
Birbirinden farklı o kadar çok insan var ki..
Hepsi birbirinden bağımsız ve birbirinden habersiz aniden konuşmaya başlıyorlar ve susturabilene aşk olsun!!..
Sonra başlıyor bir POLEMOS πόλεμος
Artık kim galip gelirse sonu belli değil..
Sonlar kısa süreli ateşkes gibi içimde…
Tekrarı tekerrürü bol…
Sanırım bu böyle yaşadığım süre boyunca devam edip gidecek..
Selam sevgi ve saygılarımla