Uzun ince bire yol, sanat yolculuğu..
Aynı zamanda da İstanbul gibi trafik yoğunluklu bu şehirde, bir yerden bir yere gidip gelmek bir hayli stresli.
Yolculuğumun bir bölümünü renklendirmek adına tercihimi vapurdan yana kullanıyorum.
Yolculuk Maslak’ta, Elgiz Çağdaş Sanat Müzesi, Ufuk Hattı Teras Sergisi’nde noktalanıyor.
Heykelleri görmek için, asansörle bir üst kata çıkıyorum.
Terastayım..
Bir anda göz hizamda olan ilginç heykellerle karşılaşıyorum.
Heykel sanatının etkileyici görsel güzelliğinin yanında ilginç mesajlarla, dört bir tarafımı saran heykellerin ortasındayım.
Göz gezdiriyorum..
‘Şehrin ortasında’
‘Plazaların arasında’
Kuleler, İş merkezleri ve rezidansların arasında bu sanat devinimi. 
Etkileyici bir atmosfer.
Plazalara İnat! Sanat der gibi, adeta..
Yaşantımızda, dilimizden hiç düşmeyen ‘estetik’ sözcüğü, tekrar düşünmemi sağlıyor.
Estetiğin’de sanatla özdeş olmasını anımsarken görüntülerin kulelerde, plazalar ve gökdelenlerde güzel olmadığını, tam bir paradoksal durum olduğunu görüyorum.
Heykellerin mesajları olduğunu söylemiştim..
Teras Sergilerinin tanıtımlarına ve ülkemizin heykel sanatına gönül vermiş, genç heykeltraşlardan Carolina Turner’in ‘’Sesler’’ adlı performansı ilgimi çekiyor.
Ses kayıt bantları ile sarılı bedenleri, biri düz biri dönük kadın ve erkek figürü, mumya görünümünde. 
Sanatçının yarattığı eseri ve kayıtlardaki sesleri kadın erkek üzerinden yorumlamak, artık sizin hayal gücünüze kalmış.
Sanatçı Caner Şengülalp etkileyici çalışmasında, ‘’Issız yerlerde kendin için bir evren ol’’ diyor.
Mermerden yapılmış bir tepeciğin üzerinde, bir sandalyede oturan minicik bir figür, Budha’nın sözüyle duygu bulmuş..
“Kendinize ışık olun. Dışınızda olan, dışınızdan gelebilecek hiç bir şeyden kim olursa olsun kimseden destek dayanak aramayın.
Kendinize yalnız gerçeği ışık yapın.’’
Sergi, 17 Haziran’da başladı ve 07 Kasım tarihine kadar gezilebilir.
Sanatlı günler dileği ile...