Parti Başkanı yıllardır dıgıdık dıgıdık giderken İstanbul Belediye Başkanlığı seçimlerinde  depar attı.

Onca aday arasından doğru adayı çıkartıp güzel bir seçim kampanyasında çocuğunu özgür bıraktı, izledi,  sevgili Yılmaz Özdil’in Helikopter Anneleri gibi gerektiğinde aşağı inip uzaktan destek verdi. Sonra tekrar yukarı çıktı- x kuşağı nın y annesi olduğumdan mütevekkil, bu tanımı çok sevdim kaleminize sağlık-Vee;

Kararlı, sempatik, sevecen, sıcak bir ailenin başarılı  babası… Üç ay öncesine kadar adından bir haber olduğumuz kişi kısa aralıkla iki kez İstanbul Belediye Başkanı seçildi.

İlkinde tutanağı bile eline verildi. Masasına ailesinin resmini koydu arkasına da Mustafa Kemal Atatürk’ü…

Tüm heyecanıyla göreve başladı. Biz de oh dedik, artık seçtindi seçtimdi sıkıntılarımız bitti enflasyon canavarıyla kılıç kalkana devam!

Nerdeee

Abaküs arıza yaptı tekrar oy sayılacak !

Yok inandırıcı olmadı tekrar seçime gidilecek !

Cinlerimiz beynimizde baloncuk attı  atacak. Tam bir çocuk oyuncağı. Elaleme rezil rüsva vaziyetleri falan derken ortalık iyice gerildi…

O süreçte Sayın İmamoğlu kendine has Karadeniz şivesiyle öyle güzel huzur ve güven ortamı yarattı ki. Toplum psikolojisini can evinden vurdu. Özlenen sakinliği anlayışı verdi. Tüten kafalarımıza sakince su serpti. Sertliğin, şiddetin, baskının geçersiz kaşesini vurdu mitinglere!

Hep tebessümle ve inançlıydı.

Zaten zafer de inancı sever. İnanmış insanın gözünden başka bir kararlılık çıkar. Allah Allaaah acaba dersin. Var bir hikmet!

İşte yenilenen seçime böyle yürüdü İmamoğlu.

Ve ikinci kez İstanbul Belediye Başkanı seçildi. 

Genç yaşlı dul yetim zengin fakir herkesin ruhuna dokundu. Zaten onlar çok bıkkındılar. Ataerkildiler, saçlarını okşayan omuzunda ağlayabilecekleri toplumsal ebeveyni arıyorlardı.

Robin Hood görmüş gibi oldular.

O sadece başkan seçilmedi. Kitlelerin özlemi, bir fenomen oldu. El birliğiyle bir Alamet_i Farika yaratıldı. 

Kötü mü oldu? Yoo taze kan iyidir. 

Ancak  zirvede kalmak da çok zordur. İnşallah beklentiler boşa çıkmaz. 

Her yerinden inşaat fışkırmış şehir zor!

Şehir şehir değil ki bir metropol! iş çok zor

Derenaj tıkanmış.

Lunaparkın kafasına tokmakla vurdukça çıkan bir başka sırıtan kurbağa masası gibi sıkıntılı.

Yeşil nasıl kurtulur?

Bilmem göreceğiz. 

Yeni bir dönem başladı. Hayırlı olsun!

Emeği geçenlerin hepsine teşekkür ediyorum. 

****

Bu arada Kafka’nın Dava’sından bir alıntı;

‘Dava, Korku Çağı diye adlandırılan XX. Yüzyılda, insanoğlunun kuşatılmışlığının yazgıya dönüşünün öyküsüdür. Bu çağa korku egemendir; çünkü insan, hemcinsleriyle insanca bir dil aracılığıyla iletişim kurabilme, böyle bir dille insanca tepkiler uyandırabilme olanağından yoksun kalmıştır. Albert Camus’un deyişiyle, bu olanağın bulunmadığı bir çağ artık ancak Korku Çağı diye adlandırılabilir. Kafka’nın Dava’da betimlediği yargılama süreci, böyle bir çağın en güçlü simgelerinden biridir ve insan insanın korkusu olarak kaldığı sürece, bu eser güncelliğini hiç yitirmeyecektir.’

Ey tarih kuyruğunu yakalamaya devam!!!