Beş haftadan beri Malezya'dayım. Malezya Üniversitesi'nde (UM:University of Malay) misafir öğretim üyesi olarak bulunuyorum. Malezya üzerine düşüncelerimi bir başka yazıya bırakarak, bayram vesilesiyle İHH (İnsani Yardım Vakfı) daveti üzerine gittiğim Tayland görmeyenler için ilginç bir ülke... Malezya'nın başkenti Kuala Lumpur'dan bir dolmuş ile İslam Üniversitesi'nde öğretim üyesi Dr. Serdar Demirel ve orada okuyan 3 öğrenci ve benimle birlikte 5 Türk ve diğerleri Taylandlı Müslümanlar olmak üzere 11 kişiyiz. Malezya gelişmeyi sadece başkentle sınırlı olmadığını geçtiğimiz şehir ve köylerden görüyoruz. Sabahın sekizinde çıktığımız Kuala Lumpur'dan akşamın altısında Tayland gümrük kapısına varıyoruz. Gümrükte Türk dediğimizde Taylandlılar bizi selamlayarak karşılıyorlar. Anlaşılan Tayland'da iyi bir yerimiz var. Gittiğimiz yer Tayland'ın güneyinde Çin okyanusuna açılan Patani vilayetini çevresinde kümelenmiş Müslüman azınlık. Bu bölgede Malay asıllı Müslümanlar yaşıyor. Müslümanların nüfusu yaklaşık 4 milyon civarında. Buda ülke nüfusunun yüzde beşini oluşturuyor. Önemli bir kavşak noktası üzerinde bulunan Müslümanların bulunduğu topraklarda hem petrol hem de deniz ürünleri ülkeye önemli bir ekonomik katma değer sağlıyor. Güney Tayland bölgesinde yaşayan ve çoğunluğunu Maley Müslümanlarının oluşturduğu bölgedeyiz. Burada Patani isimli vilayetin yüzde sekseni Müslümanlardan oluşuyor. İlin nüfusu çevresiyle birlikte iki milyon civarında. Patani'nin merkez nüfusu ise 800 bin. Patani'de Türkiye'den gelen İHA Pasifik Temsilcisi Hayri Bolat, gönüllü Zekeriya Çelik ve gazeteci Metin Özkan ile buluşuyoruz. Patani'ye giderken yolda olağanüstü askeri kontrollerden geçiyoruz. Türk dediğimizde askerler hürmet gösteriyor ve hürmetle selamlıyorlar ve yola izin veriyorlar. Ancak ciddi bir askerin gölgesi kendini gösteriyor. Tayland, yüzde 90'ı Budistlerin oluşturduğu 75 milyonluk nüfuslu Güneydoğu Asya'da önemli bir ülke. Geleneklerine bağlı, işgal görmemiş, kendine mahsus özellikleri olan renkli bir ülke. Türkiye'de Tayland dendiğinde bazıları tarafından (?) farklı çağrışımlar yapsa da, uzun yıllar askerin gölgesinde krallarını yaşatan ve ona son derece bağlı olan bir millet. Müslümanlar yaşadığı bölgeler; Patani; Satun, Yala, Narativat, Songla ve Patani eyaletlerinden oluşmakta. Malay Müslümanları Narativat, Yala, Patani ve Songla'daki üç bölgede yoğunlar. İslam bu topraklara Arap, Malabari, Gücrüati ve Madraslar sayesinde ulaşmış. Bölgenin önde gelen entelektüellerinden olan mihmandarımızdan da, bölgenin en önemli probleminin eğitim olduğunu, kanunen herhangi bir engel olmasa da Müslüman okullarından mezun olan çocukların üniversiteye girmesinin fiilen engellendiğini söyledi. Bu bölgeye gelen Tay idareciler buradaki halka Budizmi ve Budist kültürünü aşılamaya çalışmaktalar. Bayramım güzelliği... Bayram namazını Patani'deki en büyük camide kılıyoruz. Caminin içi dışı tıklım tıklım dolu. Namaza gelen erkeklerden neredeyse daha fazla kadınlar ve çocuklar var. Cıvıl cıvıl bir toplumu görüyorsunuz. Namaz sonrası çocuklar sıraya giriyor, onlara para ve çeşitli hediyeler veriliyor, büyükler tarafından. Cami avlusunda Müslüman kardeşlerimizle bayramlaşıyoruz. Türkiye'den geldiğimiz duyanların gözlerinin içi gülüyor, sahiplenmişlik olmalarından dolayı çok memnun oluyorlar. Hatta cami bahçesinde ilk tanıdıklarımız bizi evlerine davet ediyorlar. İHH temsilcisi Hayri Bolat, cami avlusunda Türk lokumu ikram etti. Çocuklara harçlık, balon, çikolata ve çeşitli hediyeler verdi. İHH birkaç yıldan beri bölgede kurban kesiyor. Bu kesimlere bizde şahit olduk. Patani olmak üzere iki il ve 4 ilçe sınırları içinde 20 ayrı yerde İHH kurban kesti. Yöre insanları fakir. Köylerin bazıları sel sularının altında kalmış. Eşyalarını alarak yola çıkmış ve yollarda kalıyorlar. Ama hayat devam ediyor ve şikâyetçi olmadıklarını görmek ayrı bir hayret alametiydi. Kurbandan dolayı memnuniyetlerini ifade ediyorlar. Bölgede İslam'ın izleri kendini bariz bir şekilde gösteriyor. Bunda en büyük katkıyı yüzyıllardan beri yaşayan süfi-sünni geleneğinin sağlamlığı dikkat çekiyor. Medreseler yoluyla bölge çocuklarına İslami ilimler öğretilmiş. Müslüman gençler alkol kullanmıyorlar ancak eroin bağımlığı bir hayli fazla olduğunu söylediler. Bu konuda Tayland hükümetin ciddi önlem almadığından şikayetçiler, Müslüman aileler. Tayland Malay Müslümanlarının İslâm'a daha fazla duyarlı olmalarının anlaşılır tarafları; kendi bölgelerini Tayland topraklarının doğal bir parçası olarak görmüyorlar. Onlara göre Budist Tailerin yönetimi altında yaşamak gönüllü bir birlikteliğin değil zoraki bir dayatmanın sonucu. Bu algılama tarzı da otomatikman "kendi kimliğini" koruma refleksi üretiyor. Onlar için din hem kültür hem de varlıkları sağlam ve sağlıklı sürdürmek için vazgeçilmez bir güç. Varlıklarını Müslümanlık yoluyla koruyorlar. Medreselerine bu zamana kadar sahip çıkmışlar, yer yer geliştirmişler. Bölgede devletin resmen tanıdığı İslam Üniversitesi açmışlar. Üniversiteyi gezdik. Üniversitede 2500 öğrenci, 100 öğretim üyesi ile ciddi bir hizmet veriyor. Bu üniversite burada gelişir, kökleşirse geleceğin Müslüman münevverleri bu bölgenin İslami noktada nesillerin şuurlaşmasında önemli bir rol oynayacaklardır. Bu manada Türkiye'den destek bekliyorlar. Buradaki insanlar örnek ve model olmaktan öte kimliklerini korumaya çalışıyorlar. Patani ve bölgesinde Müslümanlığın yaşanmasında önemli katkıyı medrese ağırlıklı hoca efendiler öncülük etmişler. Bunların başında buradaki köklü ailelerden gelen ve şu anda dini hareketin başında olan Mahmut, Hasan, Raşit, Hüseyin, Meryem ve diğerleri maddi ve manevi var güçleriyle İslam'ı yaşatmak için çalışıyorlar. İngilizce ve Arapça öğrenmişler. Türkiye'den gelenler için fevkalade gayretleri gözden kaçmadı. Yine bu insanlar bölgelerinde yetimhaneler açmışlar, özel okullar inşa etmişler ve nesillerinin bilinçlenmesi ve modern dünyadan geri kalmamak için çalışıyorlar. Onları ne kadar takdir etsek azdır. Taylandlı Müslümanlar, Türkiye'den ve İslam dünyasından maddi ve manevi destek bekliyorlar. Yalnızlık psikolojisi içinde çalışıyorlar. Tayland devleti de onları devletin önemli kademelerine getirmiyor. İnsani Yardım Vakfı'nın (İHH) buraya el uzatması Türkiye'nin yüzünü güldürüyor. İsteyince bir sivil teşkilat neler yapabiliyor. İHH 111 ülkeye ulaşarak kurban bayramında birlikte yaşayarak büyük bir sinerji oluşturuyor. Bu sinerji bir gün Türkiye lehine büyük bir desteğe dönüşecek. Hâsılı Kurban Bayramında Tayland'daki Müslüman kardeşlerimizle yaptığımız bayramlaşma bir başka güzellikteydi. Dinimizin rahmet, bereket, samimiyet ve kardeşlik tarafını yaşayarak görünce insan Müslüman olduğuna milyonlarca kez şükrediyor ve Rabbine teşekkür ediyor. Bundan daha güzel ne olabilir... [email protected]