Modern terörün halkı galeyana getirme, hedefteki kişileri ortadan kaldırma, toplumsal olaylarla sesini duyurma gibi birçok türleri bilinmektedir. Bu süreçte güvenlikli askeri birimlerden çok yumuşak hedeflere yönelme söz konusudur. İstasyonlarda, statlarda, caddelerde patlatılan bombalar gibi. Eylemler öncesinde başka devletlerin desteği ile masraflı bir eğitim dönemi olabilir. Yunanistan Lavrion kampında eğitilmiş teröristlerin Türkiye'de birçok yerde orman yangını çıkartmaları, terörizm tarihinde ilklerdendir. Tam da hasat zamanı gelmiş, altın sarısı bereket deryalarınıyangın yerine çevirmek, zeytinlikleri tutuşturmak da bu çirkinlikler tarihinde ilklerden olarak karşımıza çıkmaktadır.
Son haftalarda birçok ilde buğday tarlaları yangının izahı mümkün değildir. Anız yangını olarak bilinen felaketler, hasat sonrasında kalan bitki artıklarından kolayca kurtulma mantığına dayanmaktadır ki hedefteki kuru ot yığını bir müddet sonra kontrolden çıkabilir. Halbuki tam da hasat öncesinde buğday tarlalarının yanması bugüne kadar bilinen bir şey değildir. Dünya gıda krizi eşiğinde iken, Ukrayna limanlarından gelecek hububat gemileri engellenirken, söz konusu gelişmeler çığırından çıkmış enflasyon olarak devleşirken, bu yangınlar konusunda çok daha fazla kafa yormak, derin tahkikatlar yapmak gerekmektedir. Mesela geçen seneki orman yangınları üzerine ciddi tedbirler alınmış, önemli noktalar insansız hava araçlarıyla sürekli kontrole tabi tutulmuş, birçok ormanlara girişler yasaklanmıştır. Halbuki buğday tarlaları için böyle bir tedbir mekanizması sözkonusu değildir.
Gittikçe farklı cephelerinin belirginleştiği düzensiz göçmenler konusunun insanlık tarafı ile güvenlik sorunu arasındaki tereddütler, günlük siyasetin ötesinde ülke ve bölge huzurunun geleceğini tehdit etmektedir. Gelinen nokta itibariyle bir şekilde çatışmalardan, harabelerden, bir anlamda ölümden kaçarak sığınanların güvenli bir şekilde kendi yurtlarına, hanelerine dönmesini herkes arzu etmektedir. Sorun ise bu insanların kendi rızalarıyla dönüp dönmeyeceklerinde, dönmek istemeyenlere karşı uygulanacak politikalarda kilitlenmektedir. Bundan daha önemlisi ise ülkemizdeki yabancıların ne kadarının gerçekten canını kurtarmak, ne kadarının gerçekten ucuz işlerde çalışarak bir şekildekazandığı üç beş kuruşlaailelerine bir parça destek olmak için sınırları aştığı noktasına kilitlenmektedir. Her ne kadar ülkemizde işsizlik oranı yüksek olsa da sosyal güvenlik prim problemi olmadan daha ucuza, daha ağır işleri yapanlara bir şekilde göz yumulmaktadır. Fakat ailelerini açlıktan kurtarmak veya iç savaşta canlarını kurtarmak için ülkemize geldiklerini iddia edenlere ne kadar güvenilebileceği noktasında ciddi endişeler bulunmaktadır.
Geçici koruma altındakilerin birçoğunun pasaportlarını yırttıkları, bu yüzden yasal işlemlerde sorun yaşandığı bakan seviyesinde gündeme geldi. Öte yandan iç savaşın yoğun günlerinde niceleri bombardıman altındaki evlerinden kaçarak hiçbir belge olmadan gelmişler, en azından kendileri böyle ifade etmişlerdir. Birçoğuna kendi beyanlarına göre kimlikler verilmiş, ihtiyaçları karşılanmış, ülkemizde ikametleri yasal teminat altına alınmıştır. Birşekilde getirilen kimlik belgeleri doğru kabul edilmiş, onlara inanarak geçici ikamet belgelerine dayarak işlemler yürütülmektedir. En vahimi ise gerek belge getirenlerin gerekse böyle bir imkanı olmadığını iddia edenlerin gerçek kimliklerini sorgulamadaki en önemli muhatap durumundaki komşumuzla diplomatik ilişkilerimizin bulunmamasıdır.
Casusluk romanlarının önemli bir kısmı gerçekte yaşanmış olaylardır. Hatıralar, belgeseller, yaşanmış hikayelerin önemli bir kısmı en cazip romanlardan daha çekicidir. Yasal yollarla, genellikle sahte belgelerle, farklı kimliklerle bir ülkeye yerleşme, iş kurma, hedef odakları etkileme, günü gelince altın vuruşu gerçekleştirme... Toplumsal çalkantılar, ihtilaller, katliamlar, ekonomik krizler, rejim değişikliklerine uzanan şiddet olaylarının arkasında gerçek kimliğini gizleyen, sınırlı sayıda organize olmuş, hedefe kilitlenmiş hücreler bulunmaktadır.
Suriye doğumlu Eli Kohen'in İsrail istihbaratında eğitiminden sonra Kemal Emin Tayyibet kimliğiyle Suriyeli Müslüman iş adamı olarak Arjantin'de yükselişi, Suriye'ye davet edilerek kırmızı halıyla karşılanması, Golan Tepelerindeki kritik hedeflerin onun sayesinde İsrail uçaklarıyla eliyle konmuş gibi imhası, nihayet Sovyet istihbaratının bu Mossad ajanını keşfetmesiyle Şam'da idamı, bir romandan çok daha heyecanlı ayrıntıları barındırır. Mossad ajanı bir Yahudinin Libya'da cami imamı kimliğiyle IŞİD'e eleman kaydedip göndermesi dünkü hadisedir fakat unutturulmuştur. Gerek İslam dünyasında gerek batıda Suriye veya Irak kimlikli, Müslüman adı taşıyan İsrail ve batılı istihbarat elemanlarının sayısını tahmin dahi ürkütücüdür. İran Esedabatlı olduğu halde İngiliz istihbaratına çalışıp İstanbul'da Cemaleddin Efgani, Afganistan'da Seyyid Rumi adıyla faaliyet örnekleri, artık ilkel yöntemlerdendir. Gerçek kimliğini veya misyonunu gizleyenlerin ne kadarının orman yangınlarında görev aldığı, ne kadarının toplu taşıma araçlarında kadınları kameraya alarak toplumsal çatışma zemini hazırladığı, ne kadarının buğday tarlalarımızı yaktığı, ne kadarının çok daha derin projelere ve provokasyonlara hazırlandığını zaman gösterecektir.
Sığınmacı statüsündekilerin pasaportlarını yaktıklarının üst düzeyde itiraf edilmesi dehşet vericidir. Fakat bundan daha tehlikelisi ruhsatsız ekmek fırınlarından fazla sahte kimlik atelyelerinin kurulması, talebe göre pasaport, kamu görevlisi hatta polis kimliği, üniversite diplomasi dahil her türlü resmi belge üretilmesi ve bu tür belgeler üzerinden nice resmi/yasal işlemlerin yapılmış olmasıdır. Bundan daha da tehlikelisi kendi ülkesi istihbaratı aracılığıyla sahte kimlikle (görünüşte usule uygun) ülkemize yerleşmiş olanlardır. Diğer ürkütücü ihtimal iseemlak alımı ve yatırım yoluylabu ülke vatandaşlığı kazananların gerçek misyonlarıdır.
Organize yüz kişi sıradan milyonları kolayca etkiler, yönlendirir, kışkırtabilir. Özellike toplumsal kutuplaşma süreçlerinde tepki kışkırtmalarla olayların önü alınamaz hale gelebilir. Orta Doğu ve çevresi üzerindeki kirli projeler kapsamında Türkiye kilit noktadadır. Güneyden ve batıdan ülkemize karşı büyük askeri hazırlıklar bulunmaktadır. Yırtılan pasaportlar, yakılan buğday tarlaları ve toplumsal kutuplaşmalar da dikkate alındığında asıl büyük kumpasın içeridekurulduğu görülmektedir.
alaeddinyalcinkaya@gmail.com
twitter.com/alaeddinyalcink