Yaşam; her noktasında, her şehrinde, her durağında bambaşka halleri, iyiliği-kötülüğü, savaşı-barışı barındıran bir otobana benzer. Herkesin her şartta kullandığı bu yoldan geçenlere hayatları boyunca bir daha unutamayacakları bir yolculuk yaşatır.
İnto the Wild”Özgürlük Yolu” kitabı ve filminin ilham kaynağı Christopher McCandless, “Serbestliğin insanı her zaman heyecanlandırdığı gerçeği inkar edilmemeli. İnsan beyninde geçmişten, baskılardan, savaşlardan yasalardan ve bezdirici sorumluluklardan kaçışı çağrıştıran bir şeydir mutlak özgürlük” diyor.
Yolculuk etmek; büyümeyi, kişinin kendini tanıması ve bu tanımanın getirdiği bilinmezlik öğesini (kiminle karşılaşacağı, neler yaşayacağı ve neler göreceğinin bilinmezliğini) sembolize eder. Bugünün öncülerini yola çıkaran şey de budur.
Yolculuğa çıkmanın keşfetmeye çıkmak demek olduğu, sadece bir yere varmak için bir uğraş olmadığı bir dünyaya açılan bir kapı olma özelliğini sürdürüyor.
Yaşam denilen içinde binlerce bilmecesi olan iklimde her gerçekliğin sonucu götüren sebebi var. Yaşanan bütün dönüşümler insana cesur olmasını söylerken korkak olanlara bu yolda yer yoktur.
Kişi korktuğu şeylerle yüzleşmediğinde onlar hayatının deneyimi olarak karşısına çıkarlar.
Evrendeki tüm değişimlerin, başkalaşımların cesaretle bağlantılıdır. Bu cesaret diğerinin yaşam hakkını etkilememelidir.
Yine de tüm savaşlara bir son getirecek nihai değişim, bir daha değişmemek üzere değiştirmek mümkün olsaydı yine de vazgeçmezlerdi, öyleyse:
Yapabiliyorsan; hızlı düşün, sakin ol, güçlü görün, düşmanını kendi silahı ile yen…
Bu davranış da Einstein’in bir sözünü anımsatıyor: Karşılaştığınız sorunları, o sorunları yarattığınız düşünce düzleminde kalarak çözemezsiniz. Çoğumuzun zaman zaman yaptığı gibi “sorunların içinde kaybolmak” yerine, paradigma değiştirmeyi başarıp, sorunlara farklı biçimde yaklaşabilenler, o sorunu aşma şansını da yakalıyorlar. Zaten sorunları örtmek yerine üzerine gitmenin, paylaşmanın nedenlerinden biri de, farklı bir bakışın, kişiye farklı davranabilme kapısı aralama ihtimalidir.
Çözümsüz gibi görülen sorunlar konusunda paradigma değiştirmenin önemi vardır. Aslında hayatı, başarıyı, mutluluğu belirleyen kişinin kendi davranışlarıdır. İnsanın karşısına gelen her şeyle, onlara verdiği “tepki ve cevap” arasında geniş bir hareket alanı vardır.
