Ankara’da uzun yıllar Devlet Planlama Teşkilatı’nda görev yaptıktan sonra, özel sektörden gelen tekliflerden birisini değerlendirip, Tamek Holding/Pepsico grubuna genel müdür ve grup şirketlerinin murahhas yönetim kurulu azası olarak intisap ettim.
Holdingin sahibi Sn. Melih Sipahioğlu, Robert Collegeden sonra, ABD’de Nebraska (Lincoln), UCLA da Bscs ve MBA derecelerini almış, bilahare Almanya Hamburg Üniversitesi’nde PHD derecesini, üstün başarı ile tamamlamış, İngilizce, Almanca, İtalyanca, Rumcaya (zira, babası Mehmet Bey Yanya göçmeni), bihakkın vakıf, klasik müzik, caz müziğine hakim, birkaç enstrüman çalan, çok yönlü, çok iyi yetişmiş, kültürlü, konusuna hakim değerli bir sanayici idi. Aslında benim çok sevdiğim, isteyerek girdiğim Türk Devlet Teşkilatı’nda müstesna bir yeri olan, DPT’den ayrılmak durumum ve niyetim yoktu. Eşimde, Ankara’da, United Nationda, Resrep asistanı olarak çalışıyor, durumumuz gayet iyi idi. İstanbul’a son görüşme için gidip, Melih Bey ile tanışacak, tekliflerini de kabul edemeyeceğimi bildirecektim. Ancak, holdingin üst katındaki görkemli, mükellef yemek salonunda, yukarıdaki nitelikleri taşıyan Melih Bey ile karşılaşınca, çok etkilendim ve görevi kabul ettim.


Sn. Sipahioğlu, kendisi iyi yetişmiş, çok yönlü, güçlü bir yönetici olduğundan, şirketini Türkiye’nin en değerli, güzide insanları ile donatmıştı. Sanayi Odası Başkanı, Mülkiyeli Ertuğrul Soysal, Sanayi Bakanı Şahap Kocatopçu, TC Merkez Bankası Başkanı Osman Şıklar, E.Vali, Devlet Adamı Mülkiyeli Kemal Aygün, Banka Genel Müdürleri İsmet Alver, Berat Akerman, İlhan Köseoğlu, Melih Bey’in kardeşinin eşi Asim Şengör (Prof. Dr. Celal Şengör’ün babası), Yönetim kurulunda bulunan dev isimlerdi. Tabiatıyla, Holding Genel Koordinatörü kıymetli dost Yılmaz Gürfırat ile Genel Müdür olarak bendenizde yönetim kurulundaydık. Melih Bey, fevkalade kadirşinas bir insandı. Her hafta, Çarşamba günleri toplanan, ayrıca bir müşavirler kurulu tesis etmişti. Bu kurulda, İstanbul Başsavcısı Nedim Demirel, İstanbul Baro Başkanı Cahit Arif Tunger, Hukukçu Yıldız Tuncay, Prof. Dr. Osman Fikret Arkun, Prof. Dr. Daim Demircan, Prof. Dr. Halit Ziya Konuralp, Prof. Dr. Ali Uras (Sevgili Ali Ağabeyimiz), gerçek bir İstanbul beyefendisi Müeyyet Saka (E. Başbakanlardan Hasan Saka’nın oğlu), bulunuyordu. O tarihlerde yönetim kurullarında paşalarında bulunması adetti. Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Kemal Kayacan, Hava Kuvvetleri Kurmay Bşk., daha sonra Valilik yapmış olan Korgeneral İhsan Aras gibi değerli, güçlü hocaların, hukukçuların, idarecilerin, paşaların bulunduğu bir müşavirler kurulu. Ayrıca toplu iş sözleşmelerini, endüstriyel ilişkileri yürüten Av. Erdoğan Merey, Av. Fikret Türkmen, Av. Orhan Erbil kadromuzdaydı. Grubumuzun halka ilişkiler, organizasyon aktivitelerini, Melih Bey’in talimatıyla kardeşim Sancar Maruflu yürütüyordu. İple çektiğimiz, Çarşamba günleri, tüm konular ciddiyetle ele alınır, yönetim kuruluna sunulacak hale getirilir, mütalaalar hazırlanır, daha sonra hep birlikte yemek yenirdi. Espriler, şakalar birbirlerini kovalardı.
Tamek/Pepsico Grubu ahenk içinde çalışılan, imrenilecek, herkesin çalışmaktan zevk alacağı, bir aile gibiydi. Melih Bey, herkesin görüş ve önerilerinin serbestçe alınmasına büyük önem verirdi. Heyet her fikre açıktı, muaheze edilmezdi. Yönetim kurulunda da ciddi, bazen sert tartışmalar yapılır, mutlaka sonuca gidilirdi. Çok defa, şirketin sahibi olan Melih Bey’in düşünce ve tekliflerine karşı çıkılır, tam aksi fikirler uygulamaya konulurdu. Melih Bey böyle durumlarda, kattiyen kırılmaz, hatta kendi fikirlerinin reddinden sevinç duyardı. Şirket yönetiminde yer alan değerli kişilerin müşterek noktası, para, pul için değil, bizi, şirketi, Melih Bey’i sevdikleri için görevi kabul ettikleri gerçeğiydi.
O yıllarda (1980/1991) şirketimiz çok büyümüş, fabrika sayımız, ben geldiğimde 4 iken 13’e çıkmış, sektörün lideri olarak pazar hakimiyetimiz yüzde 65’leri bulmuştu. Fabrikalarımız Pepsico, Dünya Kalite Ödüllerini kazanmıştı. Fiyat politikasını biz belirliyor, diğer firmalara empoze ediyorduk. Rakiplerimiz arasında bulunan, Coca Cola iyice zayıflamıştı. Başbakan Özal’ın arzusu ile Kıbrıs’ta da üretim tesislerini, fabrikaları hizmete soktuk. Turgut Bey bizzat gelerek, EKTAM KIBRIS tesislerini açtı. Eğer imkan verilseydi, 1984 yılında, Maraş Projesini hayata geçirip, yıllar önce kapalı olan Maraş’a can verecektik. Kıbrıs ile ilgili anlatılacak pek çok konu var, burada yerim yok. Başka bir vesile ile anlatırım. İşte böyle zevkli, sonuç alıcı çalışma ile başarılar kazandık. Türkiye, Pepsico Grubu olarak, Los Angeles’te, Century Plazada düzenlenen ve dünyadaki 2200 Pepsi Ülke Temsilcilerinin hazır bulunduğu “Hall of Fame” töreninde, grubumuza en büyük ödül verildi.  Grubumuz adına Melih Bey’in aldığı bu ödül törenine, birçok ABD kongre üyesi, senatör, valiler, sanayiciler katıldı. Hiç unutmam, aynı devasa otelde, Dünya Güzellik Yarışması yapılıyordu. Türk Güzeli, o tarihlerde 18 yaşında olan Jülide Ateşi de törenimize ben iştirak ettirdim. Törende, ünlü şarkıcı Paul Anka konser verdi.
Yukarıda zikrettiğim insanların çoğu rahmetli oldular, onları saygı ile anıyor, nurlar içinde uyumalarını niyaz ediyorum. Hayatta olanlara, benimle birlikte görev yapan, yönetici, müdür, memur, işçi velhasıl tüm çalışanlarımıza, minnet ve şükranlarımı sunuyorum. Biliyorum ki, eğer onların bitmek, tükenmek bilmeyen çaba, emek ve gayretleri olmasa, biz başarılı olamaz, ülke liderliğine erişemezdik. Aynı zamanda Yönetim Kurulu Başkanımız, değerli insan, büyük sanayici Sn. Melih Sipahioğlu’nu sevgi ve saygı ile selamlıyorum.