Bu hafta aslında sizlere zihin engelinin türlerinden bahsedecektim fakat özel eğitim alanı dışında sözüm ona okumuş ama okumakla cehaletilini geride bırakamamış bazı eğitimciler, özel eğitimin temel taşı olan Uygulamalı Davranış Analizine dayanan pekiştireçlerin geçersizliğinden bahsediyorlar. Yıllarca araştırmalar yapmış, kitaplar yazmış bilim insanlarına saygısızlığın yanı sıra bu reddedişler eğitimdeki niteliği de düşürüyor. Dolayısıyla bu hafta siz değerli okuyucularımıza özel eğitimde çok önemli olan ve özel eğitimin olmazsa olmazı olan pekiştireçlerden bahsedeceğim. Ayrıca pekiştireçler eğitimcilerin yanı sıra ailelerin de muhakkak kullanması gereken bir yöntemdir.

Özel eğitim alanı dışındaki tüm branşlar 2005-2006 senesinde “yapılandırmacı yaklaşım”ı kullanmaya başlamışlardır. Yapılandırmacı yaklaşım; öğrencinin aktif olduğu, bilgiye kendisinin ön bilgilerinden hareketle ulaştığı, öğretmenin öğreten kişiden ziyade yol gösterici olduğu bir yaklaşımdır. Özel eğitimde ise durum biraz daha farklıdır. Özel eğitim “davranışçı kuram”a dayanır. Yani öğrenci istenilen davranışı gerçekleştirdiğinde, “pekiştireç” dediğimiz öğrencinin hoşuna giden şeyi kazanır. Pekiştireçler davranışa şekil vermek için kullanılır ve aynı zamanda çocuğu hedefe güdüler. Sadece özel gereksinimli çocuklar da değil normal çocuklarda da kullanılabilir.

Pekiştireçler iki türdür. Birincil pekiştireçler ve ikincil pekiştireçler. Birincil pekiştireçler; yiyecek pekiştireçleridir. Çocuğun hoşuna giden yiyecekler belirlenir ve çocuk istenilen davranışı sergilediğinde verilir. Örneğin “3 tane cümle yazdığında çubuk kraker kazanacaksın”, “eğer Legoları yerine takarsan çikolata kazanabilirsin” gibi. Fakat yiyecek pekiştireçlerinde dikkat edilmesi gereken hususlar;  yiyecek küçük parçalara bölünmelidir ki çocuk hemen doyuma ulaşmasın. Örneğin bir bonibon iki parçaya bölünerek verilmelidir. Kaç tane istenilen davranıştan sonra pekişterecin verileceği kararlaştırılmadır. Yani “5 tane toplama işleminden sonra bonibon kazanabilirsin” veya  “her cümle yazdığında çubuk kraker kazanabilirsin” gibi.

İkincil pekiştireçler ise sözel pekiştireçler, nesne pekiştireçleri, sembol pekiştireçler ve etkinlik pekiştireçleridir. Sözel pekiştireçler; aferin, süpersin, harikasın gibi çocuğu güdüleyen ve hoşuna giden cümlelerdir. Mümkün olduğunca çok sık kullanılmalıdır. Nesne pekiştireçleri çocuğun hoşuna giden bir nesneyi kazanmasıdır. Örneğin “ 4 kere bu cümleyi okuduğunda oyuncak arabayla oynayabilirsin”  gibi. Etkinlik pekiştireçleri, çocuğun istediği etkinlikleri yapmasıdır. Örneğin resim yapmak, kitap okumak gibi. Son olarak sembol pekiştireçler ise çocuğun yıldız gibi semboller kazanmasıdır. Sembol pekiştireçler toplanarak başka bir pekiştireç türüne de çevirelebilir. “5 tane yıldız topladığında kek kazanacaksın” gibi.

Benim derslerimde uyguladığım birkaç pekiştireç örneği; maç izlemeyi çok seven bir öğrencim için “dersini yaparsan ders sonunda 5 dakika maç izleyebilirsin”. Ojeyi çok seven otizmli bir öğrencim için “iki satır yazdığında bir parmağına oje sürebiliriz”. Pekiştireçler tamamen çocuğun ilgisine göre seçilmelidir ve öğretmen pekiştireç olayına çok iyi hakim olmalıdır. Başta yeni davranış kazandırırken pekiştireçler sürekli kullanılmalı ve zamanla geri çekilerek azaltılmadır. Yoksa çocuklarımızı pekiştireç bağımlısı haline gelebilir. 

Pekiştireçler kullanılırken ayrıca şu hususlara da dikkat edilmelidir; çocuk iyi gözlemlenmeli ve çocuğun gerçekten sevdiği pekiştireç seçilmelidir. Öğretim başlamadan önce çocuğa kazanacağı pekiştireç söylenmelidir. Sadece istenen davranış sergilendikten sonra ve hemen o anda pekiştireç verilmelidir.