Özal'ın ANAP'ı nerede?
Peki şimdi içinde bulunduğumuz ortamda, gerçek merkez sağ nerededir? Ne yapmaktadır?
Malesef başarısız ve toplumu kucaklamaktan uzak bir şekilde Doğru Yol ve ANAVATAN Partisi birleşmiş ve ortaya Menderes’in, Demokrat Partisi ile alakası olmayan, Demokrat Parti adında bir oluşum çıkmıştır. Doğru Yol’un ve ANAVATAN’ın, Özal’lı kadroları, bu oluşum içinde yer almamışlardır. Oysa, bu kadrolar çok değerli isimlerden oluşmaktadır. Bunların, artık bizim işimiz bitti dercesine, kendi köşelerine çekilip durmaları, esasen vasıflı ve değerli siyasetçiler yetiştirilmesinde eksikleri olan Türk Demokrasisi için büyük kayıptır!
Demokrat Parti’nin ne kadar başarılı olduğu ve topluma ne kadar umut ve mesaj verebildiği, son seçimlerde ortaya çıkmıştır. Hayretle izliyorum ki, Merkez Sağ’ın son liderleri olan Sn. Demirel, Sn. Tansu Çiller, Sn. Mesut Yılmaz, o değerli kadrolar gibi köşelerine çekilmişler, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın misali, suya sabuna karışmaktan uzak durmuşlardır ve sesleri çıkmamaktadır. Oysa, Merkezi toparlama ve eski heybetli günlere kavuşturma görevi, herkesten önce onlara düşer.
Bugün Türkiye’yi idare edenler, yukarıda söz ettiğim, medeniyetçi, çağdaş, Atatürk İlke ve İnkılaplarına yürekten bağlı, dini, ahlaki, moral ve toplumsal gelenek ve değerlere önem ve öncelik veren, akıllarında sadece ve sadece büyük, güçlü ve çağ atlayan Türkiye yaratmak için, Türkiye sevdasına aşık, Demokrat, liberal Merkez Sağ kadrolardan çok farklıdır. Hatta Türkiye’yi idare edenlerin, yukarıdaki ilkelere bağlı, Merkez Sağ kadrolarla alakası yoktur. Ben emim ki, bir zamanlar ADALET, ANAVATAN, Doğru Yol Partilerinin kadrolarında bulunup, siyaset yapmak isteyen, ancak başka seçenek kalmadığından bugün AKP’nin içinde bulunan siyasetçiler, bu farkı, en gerçek, en doğru biçimde görüp, özellikle Özal’lı, Demirel’li yılları özlemle aramaktadırlar.
ANAVATAN Partisinin ortadan kalkmasından, ANAP Genel Merkez ve binalarının başkalarının eline geçmesinden büyük üzüntü duymaktayım. Herşeye rağmen Büyük Devlet Adamı Özal’ın kurduğu ANAP/ANAVATAN Partisi, Türkiye’nin siyasi hayatında değerli bir oluşum olarak varlığını sürdürmeliydi ki, Türkiye’nin bugün gerçekleştirmeye mecbur olduğu, 2023, Cumhuriyetin 100 yıl hedefine, bu şekilde ulaşılabilirdi. Şu anda, iktidar ve Milliyet Partilerinin öne sürdükleri 2023 Milli gelir, ihracat ve refah hedefleri fevkalade düşüktür. ANAP olsa idi, Türkiye 2023’te 4 trilyon dolar GSMH; 1 Trilyon dolar ihracat, 300 milyar dolar turizm makro hedeflerine ulaşabilir. Çağdaş, medeni bir refah ülkesi olabilirdi.
Bu vesile ile, Özal’ın, Fatih Sultan Mehmet’ten esinlenen, şu cümlesini hatırlatmak isterim. “Bizim hakikat bildiğimiz yere, onların hayali bile ulaşamaz”. Geçen yıl, ANAP’ın Kuruluş Yıldönümünde yazdığım yazıyı, güncelliğini koruduğu için tekrar yayınlıyorum.
ANAP’IN YILDÖNÜMÜ
ANAVATAN Partisi Rahmetli Turgut Özal tarafından, 20 Mayıs 1983 yılında, zorluklar ve vetolar içinde kurulmuştu. ANAP lideri Özal’ı, yeni vizyon ve projeleriyle, Türk halkı kısa sürede benimsemiş ve 6 Kasım 1983 yılında yapılan genel seçimlerde ANAP, %47 oy alarak, tek başına iktidar olmuştur. ANAP 1983 – 1991 yılına kadar süren iktidarı zamanında, Cumhuriyet tarihinde yapılamayan büyük projeleri yatırımları ve işleri gerçekleştirmiştir. ANAP’ın kurucusu, genel başkanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ifadeleriyle, Türkiye ANAP iktidarı ile çağ atlamıştır. Bizler, Özal’la, DPT’de, beraber çalışan Planlama ekibi olarak, ülkemiz için çalışmalarımıza, ANAP çatısı altında devam ettik. Bu nedenle hep söylerim, birçok arkadaşımız, rahmetli Özal’ı ANAP’ın kuruluşu sırasında veya daha sonra tanımışlardır. Ancak benim gibi DPT kökenli olanlar örneğin Sn. Kazım Oksay, Sn. Metin Emiroğlu, Sn. Hüsnü Doğan, Sn. Prof. Dr. Ekrem Pakdemirli, Sn. Vehbi Dinçerler, Sn. Hasan Celal Güzel, Sn. Mustafa Keten, Sn. Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, Sn. Ekrem Ceyhun gibi arkadaşlarımız Özal’la, DPT günlerinden beri, beraber görev yapmak onuruna sahip olmuşlardır.
Rahmetli Özal, 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra, ANAP’ı kurarken, bilhassa başta Adalet Partisi kadroları olmak üzere, tüm dağılmış olan siyaset gruplarını, 4 eğilim esprisi altında bir araya getirmiştir. Aslında büyük, güçlü, çağ atlayan Türkiye’yi yaratabilmek hedefi noktasında, ANAP ile DYP arasında fark yoktur. ANAPLILAR ve DYP’liler, aynı tabandan gelen, aynı fikir ve düşüncelere sahip, aynı dünya görüşünü taşıyan, birbirine benzer, insanlardır. Partinin, tabanı ve tavanı birbirine benzemektedir. Bu nedenle, ben uzun süre, merkez sağda ve liberal merkezde, birliktelik ve bütünleşme için büyük gayret sarf ettim. 300 değerli arkadaşımla birlikte kurduğum, Demokratik Gelişim Hareketi (DEGEHA), bugünkü tehlikeyi o zaman öngörerek, milletin kaderini elde tutmak, iktidarı, Türkiye’ye kabuslar gösterecek, karanlık bir zihniyete teslim etmemek için, her iki parti (ANAP ve DYP) liderliğini bir araya getirmek amacıyla, büyük gayret sarf etmişti. Eğer bu zamanında yapılabilseydi, bugün orta yerde AKP iktidarı diye bir olay olmazdı.
Anlayamadığım husus, ne paylaşılmamış, ne istenmiş ve bu şekilde AKP aradan sıyrılmıştır! Bugün ise, ortada garip bir durum vardır. Altını çizerek ifade edeyim ki, ANAP ve DYP, Demokrat parti çatısında birleşmiş, ancak, bütünleşme olamamıştır. Bu birleşme, o tarihte hasbelkader ANAP’ın başında bulunan ve çoğu ANAP’lının tanımakta zorluk çektiği insanların, aldığı bir karardı ve ANAVATAN Partisinin kadrolarını ve teşkilatını kapsamıyordu. ANAVATAN’lıların, bugünkü AKP ile ilişkileri olamaz, bu iki partinin (ANAP ve AKP), dünya görüşü, medeniyet, çağdaşlık anlayışı, ekonomi, kültür politika ve yaklaşımlar, tamamen farklıdır. Netice itibariyle, Özal’ın kurduğu, Türkiye’ye büyük hizmetler yapan, çağ atlatan ANAVATAN Partisi ortadan kaldırılmış, genel merkez binasına Demokrat Parti yazılmış ve ANAP yok edilmişti.
Bugün Türkiye’de 48 milyona yaklaşan seçmen kitlesi vardır. Bunların büyük bir çoğunluğu, ne Demokrat Partiyi, ne Celal Bayar’ı ve ne de Adnan Menderes’i tanımamaktadırlar. Ancak, herkes ANAVATAN Partisi ve onun lideri Sn. Turgut Özal’ı ve Adalet ve Doğruyol Partilerinin Genel Başkanlığını yapmış olan Sn. Süleyman Demirel’i bilmektedir. Bu nedenle, yıllar sonra Demokrat Partinin adının hafızalara yerleştirilmesinin ve asıl önemlisi, genç nesiller tarafından benimsenmesi zor görünmektedir. Esasen kamuoyu yoklamalarında, Demokrat Parti, iktidara gelebilecek oy oranını tutturmak şöyle dursun, çok çok aşağılardadır. İşin diğer bir ilginç yanı da, büyük çoğunluktaki ANAPLILAR, tekrar ANAVATAN Partisini, ihya etmek gibi bir duygu ve düşünce içindedirler.
Tekraren ifade ediyorum, iki parti birleşmiş fakat, bütünleşememiştir. Liberal Merkez Sağ kadroların, ülke yönetimine, sandıktan çıkarak, demokrasi yolu ile el koymak gibi, bir misyonları vardır. CHP kendini yenilemiş ve yeni bir liderle yürümektedir. Oysa bu ülkede yapılan eserlerin, yatırımların, projelerin, hizmetlerin arkasında tüm toplumu ve halkı kucaklayan Merkez Sağ iktidarlar vardır. Rahmetli Menderes’in Demokrat Partisinden başlayan rota, Adalet, Doğru Yol ve ANAVATAN Partileriyle devam etmiştir. Bilhassa, son 10 yıl içinde, AKP döneminde yaşanan tablo neticesinde, halkımız gelecek için fevkalade endişelidir. Türkiye’yi, bu kâbustan çıkaracak ve kalkınma ve refah hamlesini, yani çağ atlayan Büyük Türkiye idealini tekrar başlatacak, Merkez Sağın acilen sahaya çıkması ve Türkiye’nin kaderine el koyması zorunlu hale gelmiştir.