Bir dönemin popüler gençlik dizisi olan Arka Sıradakiler’in asi ruhlu Özge’si olarak herkesin gönlüne taht kuran Sevda Dalgıç ile önceki gün bir araya geldik. Arka Sıradakiler serüveninden sonra Avlu dizisine sürpriz bir karakter ile dahil olan ve daha çiçeği burnundayken bir anda diziden ayrılan Sevda Dalgıç. Gazetemizin okurlarına çok özel açıklamalar yaptı. Hepsini sizler için söyleşimizde derledik…

Sevda Dalgıç hepimizin yakından tanıdığı ülkemizin yetiştirdiği en başarılı ve güzel kadın oyuncularından biridir. Peki, sizin deyimizinle Sevda Dalgıç kimdir? Kimliğinizin oluşum sürecünden kısaca bahseder misiniz?

Çok güzel bir başlangıç sorusu oldu. Çok duygusal birbaşlangıç sorusu oldu benim için çünkü Sevda Dalgıç oyunculuğa gelene kadar bir çok iş tecrübesi edinmişhayat. Eğitiminden ziyade bir de  hayat okulunda pişmiş bir kişilik. Çünkü 14 yaşında çalışmaya başladım 18 yaşımda mağaza müdürlüğü ile devam ettim. Bu süre zarfında liseyi ve üniversiteyi dışarıdan okuyup bitirdim. Sonrasında oyunculuk eğitimi almaya başladım. Her zaman saygı ile andığım rahmetli Çolpan İlhan eğitim merkezinde iki sene eiğitim gödükten sonra oyunculuğa adım atmış akabinde beş sene Arka Sıradakiler projesinde yer aldıktan sonra  knedini nadasa çekmiş bir karakter, kişiliktir. hani ekmek aslanın ağzında denilen bir tabir vardır ya bence artık artık ekmek aslanın ağzında değil midesinde. Kendi tırnaklarıyla kendi mücadelesi ile bu zamana gelmiş kişilik diyelim. 

Bir dönemin popüler gençlik dizisi olan Arka Sıradakilerle devam etmek istiyorum. 5 sene boyunca projede başarılı bir şekilde yer aldınız. Peki, ilk teklif geldiğinde ne düşündünüz?

Çocuktum (Gülüyor). 21 yaşındaydım. Okuldan daha yeni mezun olmuştum. Arka sıradakiler projesi geldi. Gittim görüştüm. Okul dönemim daha yeni bitmişti. Arka Sıradakiler projesinden bahsettiler, okul projesinden bahsettiler. Görüşmeye gittiğimde sadece tanışma oldu. Zaten o dönemde odeyşın diye bir şey yoktu. İkinci görüşmemizde Hamdi Alkan ile bir toplantımız oldu ve sonrasında haydi başlıyoruz dediler. Başlıyoruz dediğinde çok şaşırmıştım. Nasıl yani bu böyle mi oluyor dedim. Benim o zamanlarda çok şansım varmış gerçekten çünkü ben Hamdi Alkan’a bir  buçuk sene sonra sodumğumda. Hocam dedim sarı saç nasıl aklınıza geldi. Çünkü sarı saç günümüzde dahi hala ya kötü kadındır ya cilveli kızdır. Nasıl yani bu kadar tezat erkek rolünde düşündünüz. Görüşmeye çapır motorla gitmiştim beni pencereden görmüş. Bu kız buraya mı geliyor demişti. Öyle bir de el tokalaşmam çok değişiktir. Daha çok kız gibi değil de erkekler gibi tokalamışır. Bu iki şeyden Özge karakteri ortaya çıkartmış. Bir de zaten karakter analizi yaparken çetede o kadar erkek arasında böyle çok cicili bicili kız da olmazdı. Erkeklerin arasında erkek egemenliğinde sözünü geçirebileceği bir kız olmalıydı. O şekilde yoğruldu karakterim. 

Oyunculuk dünyasındaki soluğunuzu neye borçlusunuz? Bu olmasaydı oyuncu olamazdım dediğiniz bir şahıs ya da olay var mı hayatınızda?

Şöyle söyleyeyim ben. Türk sineması Türkiye’nin gerçeğidir. İlk başta duayenlerimiz vardır. Rahmetli Ayhan Işık, Sadri Alışık, Yılmaz Güney… günümüzde hala yaşayan Türkan Şoray aynı zamanda benim annem ve anneanem de Türk sinemasından gelmedir. Annemin hep Türk sinemasının perde arkalarını, kamara arkalarını çekim sıralarıını anlata anlata bende büyük etki yarattı. Onun için öyle zannediyorum ki annem bende oyunculuğa dair büyük bir aşk oluşturdu. Merak ediyordum nasıl oluyur diye. Şu an da günümüzde dahi inanıyorum ki her gencin hayali kamara karşısına geçmek vardır. Ama benim zamanımda bu daha masumdu. Benim zamanımda daha masum demem bundan bi on sene önce böyle faiş fiyatlar yoktuç işte bölüm başına 350 bin almak gibi. Bunlar insanı biraz daha bu nesli televizyona empoze eden gerçekler. Ama benim zamanımda daha masumdu ve o masumiyetle harmanlanarak bir aşk gelişti içimde. Şu olmasaydı ben oyuncu olmazdım dediğim ailemdir. Çünkü sizi yetiştiren ailedir. Örf adetlerde saygıda herşeyde ailedir. Benim de ailem yani. 

Aynı zamanda oyuncu koçluğu da yapıyorsunuz. Peki sizce oyuncu olma kriterleri nelerdir? Her isteyen oyuncu olabilir mi?

Kriter diye bence hiçbir şey yok. Öenmli olan insanın içindeki aşktır. Kabiliyet diyeceğim ama ne yazık günümüzde kabiliyetsiz o kadar çok kişi var ki televizyonda onu bile diyemiyoruz. Kabiliyetli kişilerde herhangi bir projede yer almıyor biraz da şans ve aşk diyelim. Yani bir kriteri yok ama tabii ki de her insan kamera karşısına geçmeden önce  mutlaka bir eğitim almak zorunda. Ben bile bazen bir texti elime aldığımda elimi kolumu nereye koyacağımı bilmiyorum bazen. Bunu da insan eğitilerek aşmalı. Onun için benim tavsiyem insanlar eğitim almadan oyunculuğa soyunmamalı. Oyunculu eğitimsiz yaptığınızda ne kadar zaman geçerse geçsin o eksiğiniz birgün mutlaka karşınıza bir tokat olarak çıkacaktır.

İnsanlar karakterlerine göre mi oyuncu oluyor yoksa belli bir eğitimden geçen herkes oyuncu olabiliyor mu?

Güzel bir soru. Şimdi ben Özge’de kendi karakterimi buluyorum. Şöylebuluyorum. Az önce de söylediğim gibi hayata tek başıma kendi tırnaklarımla kazıya kazıya çabalamam mücedele etmem. Bu biraz da dominant yapımla alakalı Özge’de de bunlar vardı. Dominantlık, asilik ama bir insan bence farklı şeyler de oynayabilmeli. Tabii de bu eğitimle alakalı. Kafanda  bir karakter oluşturabilmeli 5N1K formülünü oluşturmalı. Bu da eğitimle alakalı olduğunu düşünüyorum ama bir insan sadece kendi karakteri üzerinde veya kendine çok yakın karakterler üzerinden devam etmemli gerektiğini düşünüyorum. Mesela ben ara vermemin en büyük sebeplerinden bir tanesi de budur. Evet çok güzel bir projede yer aldım. Arka Sıradakiler hala daha hatırlanan bir dizi. On sekiz yaşındaki kişile dahi hatırlıyor.  Diyorum ki sen o zaman kaç yaşındaydın ki hatırlıyorsun(gülüyor). Hala da hatırlanıyorsa bu proje demeki zamanın da doğru ve kaliteli bir iş yapmışızdır. Ama ara vermemin tek sebebi de aynı karakteri devam etmek istemem. Değişik karakterle devam etmek istiyorum. Bu Sevda artık değişik bir şeylerle anılsın istiyorum.

Oyunculuk çok meşakkatli bir yolculuktur. Ailenizin bu meşakkatli yolda size ne tür bir desteği oldu?  

Hep, hep tam gaz destek verdi. Sağolsun annem beni kendi elleriyle okula yazdırmıştı. Sadri alışık kültür merkezinde eğitim aldım. Rahmetli Çolpan İlhan ve Kerem Alışık hocalarımdı. İki sene orada eğitim aldım. Annem yaptığım her işte her kararımda bana her zaman destek olmuştur. Bu konuda aile çok önemli bir etken. Ailenizi bir şeye karar verdiğinizde yapabileceğine inandırıyorsanız onlar size her zaman destek verirler. Bu zamanda aileler çocuklardan daha fazla istekli gibi geliyor bana özellikle şu üçbeş senedir ben öyle görüyorum. Çünkü oyunculuk eğitimi verdiğim çocukların aileleri ile görüşüyorum çocuklarına çok destek olduklarını onların birşeyler yapmalarını çok istediklerini görüyorum.

Sahne sizin için ne ifade ediyor?

Tiyatro(Gülüyor) her gün ayrı bir aksiyon hergün ayrı bir adrenalin her gün ayrı bir aşk ve o aşka her gün değişik duygularla oynuyorsun. Çünkü seyircinin reaksiyonuna göre sen de değişiyorsun. Çok özledim. En son Paşa Yılmazer ile bir oyun çıkartmıştır Cem Özer yönetmenliğinde Oğluma bir haller oldu diye. Şimdi gene görüşmelerimiz devam ediyor belki ocak ayında yeni bir oyunumuz olabilir. 

Avlu dizisine değinmek istiyorum biraz da. Avlu dizisine girişiniz kadar çıkışınız da çok konuşuldu. Bununla ilgili ne söylemek istersiniz?

Uğursuz geldi. Avlu bana uğursuz geldi. Şöyle uğursuz geldi. Nazara mı geldim yoksa başka bir şey mi bilmiyorum ama gerçekten uğuruz geldiğini düşünüyorum. Çünkü büyük emek vardı ortada. Şu an bir kadın fiziğinde bir pozisyondayım orantılı bir fiziktir kadın fiziği ama o projeye üç haftada vucudumu kadın fomundan erkek formuna çevirdim. Ters üçgen dediğimiz erkeklerdeki o üçgen vucüta sahip oldum. Böyle tam gaz giderken birden bire bir hastalık geçirdim. Şu an da Çağla Şikel’de aynı hastalıktan hastahanede yatıyor. Her insanın başına gelebilecek bir durum bu. Ameliyat oldum. Ameliyatla sonuçlanan bir hastalıktı yani. Bu süreç içinde hergün rejiden telefo aldım. Vucuduma diren takılı ve ben hergün aranıyorum. Nerdesiniz çekiminiz var gelebilir misiniz? Diyorlar bana. Doktor çıkışı vermiyordu bana çünkü sağlıklı bir bireyde vucuttaki enfeksiyon değeri 0,5’tir ben 287 ile hastaneye kaldırıldım ve beşinci günümde ameliyat oldum ama benim SERP(vucuttaki enfeksiyon) değerim hemen düşmedi. Ameliyat oldum tamam kan temizlendi diye bir şey yoktu. Bir de kanın temizlenme sürecinde  ben antibiyotik bombardımanına tutuldum. 8 günde öyle kaldım yani toplamda 15 günde anca çıkabildim. Ve ameliyat sürecinde hergün aranıpta hastaneden çıkışımdan sonra Sevda ahanı belki ilerleyen günlerde yeniden görüşürüz demeleri dalga geçer gibi.. çünkü sizihastanede hasta yatağında yatarken o motive ediyor. Kalkacağım işime gideceğim hemen toparlanmam lazım kolay değil çünkü ben 60 kilo girdiğim hastanede on beş günde 53 kiloya düştüm.  O süreçte de ben kendimle dalga geçiyordum kaslarımı yatağa bıraktım. Hatta sosyal medya üzerinden bu durumları paylaşıyordum sürekli. On beş günde yatakta hareket etmedim aldığım antibiyotiklerden gözümü açamıyordum. Benim için çok zor bir süreçti. Avlu’dan kimseyle görüşmüyorum. Yapım şirketinden çiçeğimiz geldi. Beni ziyaret eden dostlarım oldu ama ondan sonraki tutumdur beni ilgilendiren hele ki bir iş yapıyorsak onun bir devamı olmalı. Avlu bu şekilde işte neyse çok doluymuşum Avlu ile ilgili (Gülüyor).

Özellikle birlikte oynamak istediğiniz oyuncular var mı?

Özellikle Çolpan İlhan ile birlikte oynamayı çok isterdim. Onun haricinde oyunculuk dışında başka projelerle ilgilendiğim için çok bir şey söylemeyeceğim. En son kendi projelerim hariç Muhteşem Yüzyıl dizisini izledim. Onun haricinde dizi izediğimi hatırlamıyorum. Oyunculuk ile ilgili çok farklı hayallerim vardı. Bu dönemdeki oyuncuların da ne yaptığını bilmiyorum. Popölitesi olan oyuncularda ne yapıyor ne ediyor çok bilmediğim için şununla oynamak istiyorum bununla oynamak istiyorum diyemeyeceğim. 

Mesleğinizin ne tür zorlukları ve keyfi yanları vardır?

Set saatlerini beklemek bence en zoru. Saatlerce hazır bir şekilde bekliyorsunuz. Kostümle beklemek çok zor. Güzellik derseniz insanların size bakışları sizi kucaklaması en güzel duygu bence.

Sizce bir oyuncu rolüne nasıl hazırlanmalı?

Bir çok yolu var. Yüze, jest ve mimiklere odaklanmamalı o onun için düşüneceği en son şey olmalı.  Ben ayna karşısında çalışmayı desteklemiyorum. Çünkü biz aynada hep en güzel hallerimizi görürüz onun için orada yaptığımız şeylerde gerçekçi olmuyor. 

Bundan sonraki pojelerinizden söz eder misiniz? Bizler Sevda Dalgıç’ı hangi projelerde göreceğiz?

Bundan sonra çok miks bir hayat yaşıyorum aslında. Evet oyunculuk asla emekli olamayacağınız bir meslek ama misk bir hayatı seçtim ve öyle devam ediyorum. Bunun yanında bir spor yönetmenliği yapıyorum. Zaten bit TV’de bununla ilgili bir program yapıyorum. 

Oynadığınız karakterlerin size yansıyan yönleri var mı?

Benim karaktere yansıttığım yönlerim var(Gülüyor)

Oyunculuk sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ayyyyyyy… burayı özelikle vurguluyorum ayyyyyyyy... Günümüzde oyunculuk daha çok maddiyat üzerinden gidiyor. Ben mekan açtığım zaman oradaki röportajımda da söylemiştim. Oyunculuk bir ticaret değildir. Oyunculuk bir popölerlite değildir magazin değildir emektir oyunculuk.  Sadece para kazanmak amaçlı yapılmamalı. Ama günümüz oyuncuları sadece para odaklı çalıştıkları için ayyyyyy diyorum.

Eğer sanatçı olmasaydınız hangi işle meşgul olmak isterdiniz?

Ben balık burcuyum ya gene sanatla ilgili birşeyle uğraşırdım kesin. Resim çizmeyi çok severim kesin resam olurdum.

Şöyle baktığımızda Sevda Dalgıç çok yönlü başarılara imza atmış bir kişilik. Çok yönlü başarılı olmanıza çevrenizin bakışı nasıl?

Arkadaşlarım bazen şöyle diyorlar bana kızım bir dur da insanlar seni bir şeyle ansın. Oyuncuysan oyuncusundur. İşletmeciysen işletmecisindir. Ve ya oyunculuk eğitmenliği yapıyorum şimdi de spor antrenötlüğü yapıyorum. Ben böyle küçüklüğümde de uzun süre bir yerde durduğumda sıkılırdım öyle bir yapıya sahibim. Galiba bu huyum hala devam ediyor.

Son olarak, sizce oyuncu adayları nasıl bir yol felsefesi çizebilir. Onlara kendi yol felsefenizden bir öneriniz var mı?

Hedefleri olsun herşeyden önce. Hedeflerin doğrultusunda neler yapmaları gerekiyorsa o yönde hareke etmeliler. Ama herşeyden önce eğitim şart diyorum. Mutlaka eğitim alsınlar. Çünkü eğitimsiz cik cik oluyoruz gerçekten. Bir kamera eğitimi olmadan akmera karşısına geçmesinler mesela. Bir metni elinize aldığınızda duygu geçişlerini iyi bilmeleri lazım. Duygu tonlarına çok dikkat etmeleri lazım. Kısacası baştan salma bir iş yapmasınlar ve kimseye güvenmesinler çünkü herşey kendilerinde bitiyor. 

 

Biz de Önce Vatan Gazetesi ailesi olarak bizimle yaptığınız bu özel ve içten röportajdan

ötürü değerli sanat yüreğinize şükranlarımızı sunar, gelecek çalışmalarınızda başarılar

diliyoruz…

RÖPORTAJ: AZİZ KARATAŞ