(Meleklerin bacaklarına bakan bilim insanı)

İmamı Azam akılcığının zirve olduğu ve saltanat dincilerinin devlete etki edemediği yıllardı...

Amerika yani İngiliz bakış açısı ile bu topraklara “Ortadoğu” denilmediği zamanlar...

PKK ve YPG gibi terör örgütlerine ezikliğin zirvesi olan isim telaffuzlarında bile “P Kİ Kİ ve EY P Cİ” denilmediği komik duruma düşülmediği yıllar.

Türkçe rüya bile görmemiş çocuklara İngilizce öğretilmediği yıllar...

İçimizden bilim insanı çıktığı yıllar....

Dincilerin Osmanlı’yı henüz çökertemediği yıllar...

O yıllarda yetişen yüzlerce bilim insanımızdan biri olan değerli bir büyüğümüzden söz edeceğim.

Dikkak buyurun efendim!

Osmanlı Devleti zamanında kurulan ilk ve tek rasathane III. Murat zamanında kurulan İstanbul Rasathanesidir. 

Bu rasathane zamanının dünyada ki en modern gözlemevlerinden birisiydi. 

Fakat çok kısa sürede çalışmalarına son verildi. 

Ve hatta bir gece de yok edildi. 

Acaba neden?

Rasathanenin kuruluşuna öncülük eden bilim adamı zamanın en ünlü matematikçi ve astronomi Takiyüddin er-Raşit’ti. 

(Nam-ı diyar Takuyyiddin Efendi)

Kendisi Şam dolaylarında doğmuş Türk ailenin çocuğu olarak; Mısır’da eğitimini tamamlamış bir süre kadılık ve müderrislik yaptıktan sonra III.Murat’ın müneccimbaşılığına terfi etmiştir. 

Bu görevi sırasında III.Murat ile yakınlık kurmayı başaran Takiyüddin hükümdarın hocası Hoca Sadettin Efendi’nin desteği ile astronomi ve astrolojiye ilgi duyan padişahı rasathane konusunda ikna etti. 

III.Murat bu konuda Takiyüddin’e tam destek verdi.

Takiyüddin Tophane sırtlarında yapımına 1575 tarihinde başlanan ve 1577’de bir kısmı tamamlanan rasathanede gözlemlerine başladı. 

O, rasathanede araştırma ve gözlemler için gerekli bütün aletleri temin etmiş zengin bir de kütüphane oluşturmuştu. 

Rasathane iki ayrı binadan ve on altı personelden oluşuyordu. 

Takiyüddin o zamana göre oldukça ileri teknik ve hesaplamalar kullanarak gözlemlerde bulunmuştur. 

Düşünün bu günden 500sene önce...

Mesela Ekliptik ile ekvator düzlemi arasındaki açıyı bugünkine çok yakın şekilde 23 derece 28’ 40’’olarak hesaplamıştır. 

Yapılan gözlemler not edilmiş ve bu konuda önemli eserler oluşturulmuştur. 

Ve düşünün ki 1800’ü aşkın eser.

(O nedenle şimdi batı Takuyyiddin efendinin ufkunu ve mücadeleci aklını incelerken, bizim çocuklar okullarda İngiliz dilbilimci olacakmış gibi, İngilizce dilbilgisi öğrenip sadece “I sipiş kürsü” diyebilirler....)

Bu şaka değil hakikat.

Neyse gelelim konumuza.

Bu durum uzun sürmedi.....

 Bazı kurt gözüken köpek devlet adamları ve hoca görünümlü dinciler Takiyüddin’in ön plana çıkmasına tahammül edemediler. 

Aslında onların derdi Takuyyiddin efendi değil imparatorluktu....

İmparatorluğu ilerleten tüm bilim insanları yok edilmeliydi.

Rasathanenin uğursuzluk getireceği konusunda, o tarihlerde dünyanın çok yakınından geçen kuyruklu yıldız ve veba salgınının bir uyarı olduğu iddia edildi. Rasathane ilk kuran ve astronomi ile uğraşan Uluğ Bey’in sonunun da felaketle bitmesi olayları padişaha delil olarak gösterildi.

Rasathane hakkında ki son hüküm zamanın ünlü Şeyhülislamı Kadızâde’den geldi. Şeyhülislam Kadızade Ahmet Şemsettin Efendi III.Murat’a ‘’yıldızların gözleminin felaket getireceğini; göklerin sırlarını örten perdeyi kaldırmanın uğursuz bir haddini bilmezlik olduğunu; böyle bir gözlemevinin kurulduğu hiçbir devletin varlığını sürdüremediğini’’ söyledi.*

Hatta göklerde meleklerin bacaklarına bakıldığını bu durumun dünyanın sonu olduğunu söyleyen adına şehy denen dincilerde çıktı....

Allah’ım aklıma mukayyet ol...

İnsanı bitirip (haşa) melekleri becermek gayretinde fantezi kuran dinciler....

Padişah III. Murat bütün bu iddialara paralel olarak Kaptan-ı derya Kılıç Ali Paşa’dan İstanbul Rasathanesini bir gecede yok etmesini istedi. 

Verilen bu emir gereği rasathane bir gecede 21 Ocak 1580’de yerle bir edildi. 

Rasathane ile ilgili ne varsa her şey tahrip edildi yada yok edildi.

İstanbul Rasathanesinin çok başarılı çalışmalar yaparken asılsız isnatlar ile yok edilmesi olayının duraklama döneminin başlarına denk gelmesi duraklamanın nedenlerinin işaretlerinden sayılabilir mi, ne dersiniz?

Soruyor olmam edebimden.?

Ya benim fikrim!

İşte kocaman imparatorluğu batıran bu dinciliktir.

Dincilik nerede olursa olsun görüldüğü yerde mutlaka başı ezilmelidir.

Ey insanlık dincilikle mücadele ediniz.

Batı dincilikle mücadeleyi başardığını andan itibaren yükselmeye başladı.

Ey Müslümanlar:

Dinci Ebu Cehilden dini alıp, bireyin vicdanına teslim eden peygamberin sünnetine uyunuz.

Aksi taktirde son kalemiz olan Türkiye’yi dinciler sayesinde batıracağız.

Zira bu topraklardan din adına ahkam kesen, konuşan, din bilimci olduğunu iddia eden ne kadar müddei varsa içlerinden kimi ayıracağımızı bilemiyoruz ancak iddam odur ki alayı İngiliz aklına hizmet ediyor.

Dün padişaha rasathânenin bombalanması için telkinde bulunan, “şeyhler, efendiler” bugün de devletin yetkili birimlerinde din adına ahkam kesiyorlarsa, onların dürüstlüğünden hiç kimse söz edemez.

Dikkat edin günümüzde devlete etki EDEMEYEN ne kadar dinci varsa Osmanlıcılık oynamaktadır.

Osmanlı’yı yıktılar ya aynı sistemle Türkiye’yi de yıkarız sanıyorlar!

Düşünenler için bunda büyük ibret vardır.

Doğru yolda olan selam olsun.!

...