Oruç, sadece belli bir süre aç kalmak olarak düşünülmemelidir Oruç aynı zamanda kişiyi kötülüklerden uzaklaştırıp iyi davranışlar kazandıran bir ahlak ve fazilet eğitimidir de.

Orucun sağlık yönünden kişiye kazandırdığı faydalar yanında toplumda sosyal adaletin gerçekleşmesine de önemli katkıları olduğu bir gerçektir.

Beslenme açısında hiçbir şey yapmamak, hiç bir şey yememek ve doğanın her şeyi akışına bırakılması demektir; bu yokluk, vücudun en önemli arınma ve temizlenme tepkilerini harekete geçirir.

Oruç doğal hastalıkları tedavi etme, sağlığı tekrar kazanma ve yaşamı uzatma yöntemidir.

İnsanın manen yükselmesini sağlayan oruç, kişinin iradesini güçlendirir, başkalarına karşı ,sevgi, merhamet ve yardım hislerinin gelişmesini temin eder.

Ramazan ayında  beslenme şekli tamamen değişmektedir. Oruç tutarken 14 – 16 saat süren açlık, metabolizmayı olumsuz etkiler.      Oruç, çalışanlarda öğleden sonra dikkat kaybı nedeniyle iş performanslarının düşmesine neden  olabilir. Performans düşüklüğünü minimale indirmek için kesinlikle sahurda yenilmesi gereken besinler tüketilmelidir. Sabah kan şekeri düşmesi, öğleden sonraya göre daha az olduğu için yoğun ve dikkat isteyen işler sabah saatlerine kaydırılmalıdır.

Oruç tutarken vücut hareketlerimiz yavaşlar ve metabolizma hızı düşer.                                

Bir kısım insanlar, ramazanın ilk günlerinde yoğun baş ağrısı çeker. Baş ağrısı açlıktan daha çok nikotin ve kafein eksikliğine bağlı görülür. Sabahları sigara ve kahve içmeye alışmış insanlarda daha yoğun baş ağrısını hissederler. Bunu engellemek için ramazandan birkaç hafta önce sigarayı ve kafeinli içecekleri azaltıp bedenimizi oruca hazırlamalıyız.

Oruç boyunca görülen halsizlik, yorgunluk, unutkanlık, dalgınlık, uykuya eğilim, sinirlilik, hazımsızlık, şişlik, ekşime ve kan basıncının düşmemesi için iftar ve sahur arasında yeterli besin, sıvı ve tuz alınmalıdır. Sağlıklı olan her kişi oruç tutabilir. Fakat oruç tutmada sağlıkları elvermeyen kişilerin bu konu da daha duyarlı olmaları gerekir.

Kalp – damar, böbrek, diyabet, mide, yüksek tansiyon, karaciğer yetmezliği, ağır enfeksiyon geçiren ateşli hastalar, safra kesesi taşı olanlar, kas hastaları, çok zayıf ve anemik olanlar, kanser hastalarının, belirli aralıklarla ilaç kullanma zorunlulukları vardır. Bu gibi kişilerin tedavi edici diyet uygulamaları gerekmektedir. Ayrıca hamileler, gelişim çağındaki çocukların ve aşırı yaşlıların oruç tutmaları tehlikelidir.

ORUCUN SAĞLIĞA OLAN KATKILARI

*İnsan vücudu aç kalınca zayıf ve hastalıklı hücrelerin içindeki gereksiz parçacıkları yok etme programı keşfedildi.

* 3 günlük oruçtan sonra vücudun bağışıklık mekanizması akyuvar oluşumunu tetikliyor.

*Vücudumuz bağışıklık sistemimizin tamamını yeniliyor.

*Oruç tamamen bir yenilenme programı olarak karşımıza çıkıyor.

*Vücut stres altında iken , oruç tutarken ya da  açlık sırasında çok fazla OTOFAJİ (hücrelerin kendini yeme durumu) oluyor.

*Hücre , enerji üretimini kendi iç imkanlarını kullanarak yapmaya çalışıyor.

*İlk olarak çöpünü ve patojen bakterileri sindirerek temizliğe başlıyor.

*Böylece erken yaşlanmanın da önü tıkanıyor.

*Otofaji sürecinde belli bir süreklilik olmaz ise ; Parkinson hastalığı, diyabet ve kanser kaçınılmaz oluyor.

*Yılda 1 ay kadar süre ara vermeden aç kalma ya da oruç harikulade bir tasarım.

*Peygamberimizin “ oruç tut sıhhat bul” sözleri unutulmamalıdır.