Çocuklar ailelerin olduğu gibi ülkelerin de gelecekleridir. Ülkelerin en büyük zenginlikleri, iyi yetişmiş insan kaynağıdır. Ülkelerin gelişmelerini ve kalkınmalarını sağlayan bu kaynaktır. Bu da eğitime verilen önem, insana yapılan yatırımla sağlanır.
Her ülke kendi ekonomik imkânlarına ve kültürlerine göre eğitim modelleri geliştirir ve uygular. Eğitim modellerinde ve uygulamalarında uzak, yakın geçmişin tecrübelerinden yararlanmak önemlidir.
Eğitimde başarılı olmanın ideolojik anlayışta olmaması, devlet politikası olarak yürütülmesi gibi genel esasları varsa da, ülkemize has özellikleri de vardır.
Ülkemiz için eğitimde vazgeçilmez şart : Her türlü eğitimin devlet eliyle yapılması, onun kontrolü ve bilgisi altında yürütülmesidir. Ülkemizde her çeşit, her seviyede eğitim kurumu Milli Eğitim Bakanlığına bağlıdır. Cumhuriyetin kuruluşundan beri bu böyledir.
Gelişmiş ülkelerin zamana uygun iyi planlamalar yapmaları, istikrarla yürütmeleri ve yakından takip etmeleri ile eğitimde başarılı oldukları bir gerçektir. O ülkelerin başarılarında öğrenci başına yaptıkları yüksek harcamaların da büyük payı vardır. Ekonomik ve kültürel yönden farklıkları olan ülkeler arasında eğitim sistemleri aynen kopye edilemez, ancak yararlanılabilir.
Ülkemizin eğitimde yüz yıllık önemli bir tecrübesi olmasına rağmen, halen bir “eğitim modeli” arayışı içinde olması düşündürücüdür. Bunun sebepleri konusunda eğitimcilerin söyleyecek çok şeyleri vardır mutlaka.
Görevde olan Milli Eğitim Bakanı (MEB) Sayın Prof. Dr.Yusuf Tekin Bey, 22 yıldır iktidarda olan AK Parti Hükümetlerinin dokuzuncu MEB’nıdır. Ortalama olarak her bakan iki buçuk yılın altında görev yapmış oluyor. Eğitim konusunda bu süreler, bir bakan için kısa.
Daha önceki bakanların hepsi eğitimde kendilerine göre çeşitli değişiklikler yaptı. Sayın Yusuf Tekin Bey’de değişim çıtasını yükseleterek, iddialı bir şekilde “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adı altında yeni müfredat değişikliğini ortaya koydu ve bu yıl kademeli olarak uygulamaya başlandı. Yeni müfredatta derslere ayrılan saatler, bazı konuların çıkarılması, hiç bir pilot uygulama yapmadan uygulamaya geçilmesi gibi konularda eleştiriler oldu.
Bakanlık bilgilerinde, “ bu modelde bütüncül eğitim yaklaşımının temel alındığı ve beceri odaklı olacağına vurgu yapıldı. Günümüzde bilgiye ulaşımın kolaylaşması sebebiyle, müfredatta sadeleştirmeye gidildiği” bilgileri yer aldı.
Öğretmen alımlarında mülakat öteden beri bir mesele olmuştur. Bizce de öğretmenlikte mülakat olmalıdır. Her veli çocuğu için başarılı öğretmen arayışı içinde olur. Ancak mülakat, sadece öğretmen alımlarında değil, diğer alanlarda eleman alımlarında da, kayırmacılık yapıldığı iddiası ile güven sarsıcı bir vaziyete geldiği kamuoyunun ve siyasetin uzun zamandan beri gündemindedir. Bu tür olumsuz algıların, her alanda dikkat dağıtacağına ve geriden gelenlerin morallerini bozacağına, şevklerini kıracağına ve toplumda huzursuzluk yaratacağına şüphe yoktur.
Öğretmen alımlarında başta öğretmen adaylarını memnun edecek, şeffaf mülakat usüllerinin geliştirilmesi şüphesiz Sayın Bakanın yetkisindedir ve görev alanı içindedir.
Eğitim üzerinde diğer olumsuz önemli bir algı da, STK adı altında tarikat ve cemaatlerin eğitimde etkili oldukları şeklindedir. Kamuoyunda, basında, digital medyada sık dile getirilen ve önemli hassasiyetler taşıyan bu algının giderilmesi, Sayın Bakanın eğitime yapacağı önemli hizmetlerden biri olacaktır.
Bu yıl sadece ilköğretim ve ortaöğretim seviyesinde yirmi milyonu geçen öğrencimiz bulunmaktadır. Bu sayı bile İskandinav ve bazı Avrupa ülkelerinin toplam nüfuslarından fazladır. Devlet olarak eğitim çağında olan, her seviyede çocuklara yemek, barınma, okul masrafları başta olmak üzere her yönden sahip çıkıp iyi yetiştirmek mecburiyetindeyiz. Yeteri kadar sahip çıkılmadığı zaman FETÖ gibi yapıların çocuklara el attığı acı tecrübelerle görüldü.
Günümüzde eğitimde temel kurum okul olsa da çocuk digital teknoloji, televizyonlar yoluyla toplumun her kesimiyle, devlet kurumları ile ve dünya ile ilişki içindedir. Bu sebeple eğitim artık sadece okullarda olmaktan çıkmış durumdadır. Aile ve toplum olarak, devletin de yoğun denetim ve gözetiminde, her konuda okulla yakın işbirliği içinde olarak yürütülmesi gereken bir alan olmuştur.
Yeni eğitim-öğretim yılında tüm öğrencilerimize ve eğitimin temel ögesi kıymetli öğretmenlerimize başarılar dileriz.