Günlerden 15 Temmuz.
Hepimizin gündemini oluşturan darbe girişimi.
İlk duyduğum an,  şaka mı diye düşünmüştüm. Evde bulunan misafirlerim şaşkınlık ve telaş içinde idiler. Ekranların karşısına merak içinde geçerek bütün olan biteni pür dikkat izlemeye başlamıştık. Hani bazen insan gördüklerine inanamaz, hayretler içinde rüya olması için dua eder ya; işte bizde tam o durumdaydık. 
Gördüklerimize inanmak istemedik.
İlerleyen saatlerde vahşet tabloları; sanki başka bir ülkede çıkan çatışmalarda yaşanır türdendi. Benim güzel ülkemin bunlara şahit olmasına inanamadık.
Tankların, helikopterlerin ateş saçtığını, insanların bu kaosun ortasında kaldığını hepimiz gördük, yaşadık ve o anı hissettik. Hiçbirimizin aklından çıkmayacak görüntüler karşısında diken diken olduk.
Peş peşe gelen açıklamalar girişimin ne denli ciddi olduğunun birer ispatı gibiydi.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, ekranlara verilen görüntülü konuşmasını pür dikkat, kelimesi kelimesine takip ettik. Halka seslenişinde ‘Meydanlara inin’ çağrısı yaparken dahi sokaktan gelen araba kornaları adeta cevap verir nitelikteydi.
Sosyal medya ne durumda diye merak edip baktığımda bir çok paylaşım gördüm. Dehşet verici, vahşet görüntülerinden tutun da, bir çok yazı çoktan paylaşılmıştı. Henüz ne oluyor demeye kalmadan paylaşımlar başlamış ve devam ediyordu. Hemen kapattım çünkü, toz duman olan yerde toz duman yatışmayınca neyin ne olduğu net görünemezdi.
Bu yazım; o günden beri sizlerle yaptığım ilk paylaşımım.
Bir çok arkadaş sormuş neden paylaşım yapmadığımı.
Neden mi?
Anlam veremediğim o kadar çok şey varki; insanın, insana olan nefretine, kinine, o’sun, bu’sun, çekişmesine,
Güvenebileceğin kişilerin, arkanı dönmeni bekliyor olmasına,
Sevmek sevilmek varken içinin nefret ile dolmasına,
Merhanet ve hoşgörülü olmak yerine anlayıştan yoksun kalınmasına,
Saygı duymak yerine, diretilmesine,
Kısacası insani duygularımızın körelmesine hiç anlam veremiyorum.
O geceye dair iki duyguyu bir arada yaşadım.
Eminim sizler de aynı duyguları yaşamışsınızdır.
İzlediğim görüntülerde hafızama kazınan, günahsız insanların öldürülmesi gözlerimin önünden gitmeyecek tablolardan bir tanesi. Aynı görüntüyü ekranlar defalarca verirken, bu duygusallık karşısında gözlerimin yaşarmasına engel olamadım.
Diğer yaşadığım duygu ise; Cumhurbaşkanımızın yapmış olduğu ‘Meydanlara inin’ çağrısı üzerine, mevzubahis olan VATAN ise, hangi partiden olursak olalım, dinimiz, mezhebimiz, inancımız ne olursa olsun, hangi renkten olursak olalım, sen-ben demeden tek yürek, tek bilek olarak meydanları doldurmamızdır.
Konu Vatan olunca, milli iradenin öne geçerek, birlik içinde tankların önünde durmasıdır.
Unutmayalım ki; Ülkemizin üç tarafı denizler, dört tarafı düşmanlar ile çevrilidir.
Bu günden itibaren sen-ben kavgasını bir yana bırakarak birlik ve beraberlik içinde olmak zamanıdır.
Nasıl bir lokmayı bölüşerek paylaştı isek, Ülkemiz için el ele tutuşmamız gerekir..
Unutmayalım! Bizim bir tek Vatanımız var.
Başka gidecek yerimiz yok.
Ona sahip çıkalım.
Bu vesile ile darbe girişiminde şehit olan herkese Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı dilerim.
Umut içimizden hiç eksik olmasın.
Sevgi ve hoşgörü ile kalın.
Sevgi ile kalın.