“Hz.Mevlana” Evet! “ÖNCE VATAN GAZETESİ” hedef gösterilmiş. Şimdi soruyorum: Mevzubahis gazeteyi hedef göstermek: “Türkiye’de neyi değiştirir veya ne kazandırır?...” Cinayet zanlısı, “Ogün Samast” yargılanırken, duruşma esnasında elinde tuttuğu bir mektup okumuş ve Türkiye’deki “Azınlıkların” aslında nasıl tehlikelerle iç içe yaşadıklarını açıklıkla dile getiren bir ifade kullanılmış olduğu ve tarihi bir belge mahiyeti arz ettiği için, özetle geçiyorum. Zira hemen her Müslüman kardeşimizin ibretle okuması icap eden bir değer taşımaktadır!... Buyurun okuyun: -( Dink’i vatan haini diye hedef gösteren yayınların etkisinde kaldığını öne sürerek, kendisinin suçsuz olduğunu iddia etti. Mahkemede kendi yazdığını söylediği mektubu okuyan Samast, Ziya Paşa’dan da alıntılar yapan Samast, “TV tartışmalarında parmaklarını sallayan yok mu bunları vuracak vatan evlâdı diye içindeki nefreti kusan ben miydim?” “Benim yaşımda 10 gence okutun o manşetleri, gösterin o yazıları, arkadan eski bir sabıkalı korkutsun, gaza getirsin tümü benim yaptığımı yapar.” dedi.) (Samast elindeki mektubu duruşmada okurken, bizim gazetenin de adını yanlışlıkla geçmiş, halbuki gazetemiz 2004 yılında hiçbir şekilde böyle bir yayın yapmamış, sağduyulu yayın çizgisinin dışına çıkmamıştı. Ancak cinayet sanığı Samast, bir isim karışıklığı nedeniyle bu ifadeyi kullanınca mahkeme tutanaklarına yanlışlıkla gazetemizin adı yansıdı. Samast’ın atıf yapmaya çalıştığı gazete, aslında isminde Vatan sözcüğü geçen bir başka yayın organıydı. VATAN değil, “ÖNCE-VATAN” adıyla yayın yapan bu gazetenin, bu konularda sert yayınlar yaptığı meslek kamuoyunda yakından biliniyor.) vs. Şimdi haklı olarak soruyorum: Böylesi bir saptırma, “Önce Vatan” gazetesini itham etme, zanlı duruma düşürmeye çalışmak vs. vak’anın şeklini nasıl değiştirir, neyi düzeltir?... “ÖNCE-VATAN GAZETESİ” böylesine ağır bir ithamı hiçbir surette hak etmiş değildir! Şayet katil zanlısı medyayı hedef seçmişse, bu “Önce-Vatan” değil, bütün medya olmalıdır. Dahası Hırant Dink meselesinde en yumuşak hareket eden bizim gazetemiz olmuştur. Hrant Dink konusunda bizlerin özel bir tutumu olmamış, hemen hiçbir ideolojinin veya ekolün organı konumuna düşmemiştir. Ancak, madem ki bizi itham edebilecek derecede vicdansızca hareket edilmektedir, o halde biz de şu suali sormak hakkını yüksek müsaadenizle kendimizde bulmaktayız: Bizi itham eden gazete şu başlığı atmış: (Samast, 4 yıl sonra suçu gazetelere attı.) Cevap veriyorum yalan mı! Sadece Hrant Dink’i de değil, Türkiye Ermenilerini topyekûn zan altında bırakan, Türk düşmanı gösteren; “gece Ermeni ile yatan, sabah Ermeni ile kalkan”, Türkiye’nin hemen her meselesinde sadece ve sadece Ermeni’yi suçlu göstermeye çalışan ve hadda: (Eski Büyük Elçiler’den bazılarının da) bu akıma ayak uydurmaları neticesi biz, Türkiye-Ermeni’lerinin tamamen sahipsiz kalmışçasına bir kenara itilmemizde basının ve eski bürokratlardan bazılarının rolü hiç olmamış da, sadece ve sadece “ÖNCE-VATAN GAZETESİ” mi böylesine bir vicdansızlık yapmış?!.. Böylesine bir iddiaya damdaki kargalar bile güler!... Bünyesinde bir Ermeni Tarih Yazarı barındıran da değil, kendi ailesinden gören ve Türkiye’nin “Millî Menfaatlerini” hemen her ideolojinin üzerinde gören, hayatı boyunca “Gazete Patronu değil, sadece Gazeteci kalmayı” hedef almış bir Gazete Patronu ve kadim Yazarı saygıdeğer Abdullah Akosman üstadım ve refikim Beyefendi’lerine böylesine bir itham atfetmek tek kelime ile vicdansızlıktır. Yarım asırlık bir zamandır gazetecilik ve yazarlık yapmaktayım. Sadece inandığım doğruları yazdığmı ve maddi açıdan dahi olsa, asla taviz vermediğim, ideal edindiğim Vatan sevgisi bahsinde gayet katı bir inanca sahip bulunmam yüzünden “Son Havadis” gazetesi ve sahibi “Mustafa Özkan” dışında kalan diğer gazetelerde köklü bir yer edinemediğim bir kahpe alemin içinde benim kalemime işleme hakkı tanıyan bu idealist ve değerli insan, şimdi de “ırkçılıkla mı?” itham edilmektedir?!. Yazıklar olsun Basın Dünyası bu derece ucuzladı mı?!... Yeni değil, yıllar yılı Ermeni, Türk düşmanı gösterilmiş, İslâmi camia yıllarca işlene, işlene “Ermeni düşmanı” haline getirilmiştir... Ermeni kabristanları saldırıya uğradığında, Ermeni kabirleri parçalandığında, Bakırköy-Ermeni Kilisesi saldırıya uğradığında: (Damındaki Haçı koparıp atmışlardı) ve ben vak’ayı aynen görenlerdenim. Bugün gazetemizden şikâyetçi olan “gazeteler nerelerdeydi?” Tirajı yüksek ve süper büyük gazetelerden birisinin sansansiyonel ve de vicdansız yazarlarından birisi ki, en nihayet kapının önüne konmuş ve böylece bir müddet sesi kesilmiş ve fakat daha sonra bir başka gazete ve TV’de arz-ı endam ederek, tekrar eski tutumunu devam ettirmekte olan köşe yazarının Ermenilere karşı zehir kusan kaleminin bu meselede hiçbir rolü olmamış mıdır?.. Daha kimler, kimler... Günümüzde “Hrant Dink merhumu adeta parmaklarına dolayan ve sözde ona acıyan, hak hukuk açısından mangalda kül bırakmayan bazı gazetelerle, yazarları, daha önce de başka hava çalmakta olup: (Kahpe Ermeniler...) demekteydiler. Peki nasıl oldu da birden bire merhum Hrant Dink’in hamisi kesildiler?!... Aklımda kaldığı kadarıyla, Türkiye’nin, Türk insanının şeref ve haysiyetini her şeyin üstünde tutan, Ermeni asıllı merhum bir “ARTİN PENİK” vardı. Acaba onu hiç hatırlayan var mı?.. Hiç sanmıyorum. Çünkü, Ermeni bahsinde onun hikayesi kışkırtıcı olmayıp, her iki tarafa da kavga zemini hazırlamaz!... Bana gelince: Türk’ün de, Ermeni’nin de şuurlu ve kültürlü olanları beni sadece tutmamakta, aynı zamanda sevmektedirler. Dolayısıyla, ben de malûm cenahın işine gelmem. “ÖNCE-VATAN” Gazetesi’nin niçin hedef seçildiği herhalde artık anlaşılmıştır ve şu bilinsin ki: “Türkiye Ermeni’lerinin” herhangi bir belâdan uzak tutulabilmesi açısından her ne lâzımsa yapmaya yeminli olan Levon Panos DABAĞYAN, ancak bir şekilde susturulabilir: (ÖLDÜRÜLEREK.) Bu böylece biline!... Bu makale: (7 Nisan 2011 Perşembe) günü yazılmıştır.