“Dünya 5’ten büyüktür ”

“Yüzümüzün ve gözlerimizin rengi ne olursa olsun, gözyaşlarımızın rengi aynıdır“

Uluslararası ilişkiler okurken Birleşmiş Milletler konumuz vardı malum. Hoş BM ilkokulla birlikte kitaplarda da karşımıza çıkıyordu. Derslerde işlediğimiz BM genel kuruluna kim derdi ki bir gün katılımcı olarak yer alacağım? Açık söyleyeyim ben o aralar diyordum; bir gün orada olmalıyım... Ve bugün o gündü...

Birleşmiş Milletler Örgütün yönetimi New York'ta bulunan genel merkezinden yürütülüyor ve toplantılar da yine bu genel merkezde gerçekleştiriliyor. Bu yıl 72'ncisi düzenlenen Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na 197 ülke katıldı. 
Kurulda kimler konuştu hangi mesajları verdi,  tüm gazete ve haber kanalları bu bilgileri verdi vermeye de devam ediyor. Bu yüzden konuşmalar yerine, benim açımdan nasıldı onu paylaşmak istiyorum...
Benim için çok çok önemli bir deneyimdi bu. Yani bir nevi hayalin gerçekleştiği andı. Öncelikle şunu belirtmeyilim New York'taki kurul binasına çıkan tüm yollarda inanılmaz güvenlik önlemleri alınmıştı. İçeri girerken de bu önlemler azalmadan devam etti. Ama salona adımımı atar atmaz bendeki heyecan tarif edilemez haldeydi. Etrafıma bakarken hayallerime ulaşmanın verdiği gururu öylesine hissettim ki, böylesi duyguların peşini bırakmamaya da orda karar verdim... Hayal etmenin sınırı yoktu, bunun için para da ödemiyordunuz. Bu yüzden hayal etmek hep yolda olmak demekti. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşması, diğer ülke başkanları, bürokratlar, uluslararası basın mensubları... Her şey benim için oradalardı sanki...
Ve yine izninizle minik bir anımı anlatmak istiyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının ardından kurul binasına yakın otele geçecekti. Ben de ondan evvel otelin yolunu tuttum. Maksadım New York'a gelmişken onu görmekti. Güvenlik önlemlerinden bahsetmiştim otele ulaşmak kolay olmadı haliyle. Kalabalık bir grup otelin etrafında toplanmışken basın kartımı gösterip otel kapısına kadar gittim. Çok geçmeden de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konvoyu otele ulaştı. Tüm bunlar benim gözümde slow motion (ağır çekim) tabii. Neyse Cumhurbaşkanı indi aracından odasına çıkmak için merdivenlere yöneldi. Bende basın mensuplarıyla birlikte bekliyorum. İşte tam o sırada ben tutamadım kendimi Sayın Cumhurbaşkanı'm deyiverdim. Cumhurbaşkanı Erdoğan'la göz göze geldik. Açık söyleyeyim dönüp bakmasını en azından beni duymasını beklemiyordum. Dönüp bakınca, devam ettim tabii, bize bir açıklama yapmak ister misiniz? dedim. O da 'zaten yaptım açıklamaları daha ne söyleyeyim' deyince; 'sizi burda bekleyen bizlere konuşursanız çok memnun olacağımızı' söyledim. Kırmadı, indi merdivenleri yanımıza kadar geldi. Tabii kameralar açık mikrofonlar elde. 'Hangi gazeteden' diye sordu. Önce Vatan dedim ama beklemediğim bir geliş olduğu için heyecanlıyım da. Yüzüme de bakıyor, gözlerime. Evet benim işim basın, ama daha önce herhangi bir vesileyle Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşmediğim, karşılaşmadığım için heyecanlıyım. Ben bir kaç şey söyledim, yanımdaki muhabirler araya girip bir kaç soru sordu derken ayak üstü önemli açıklamalar yaptı. 

Arakan'daki Müslüman katliamından, S-400 füzelerine, Kuzey Irak'ta yapılması planlanan refanduma kadar bir çok açıklama yaptı.
Yine ayrıca TEOG sınavının bu sene yapılmayacağını, Üniversite sınavları ile ilgili de çalışmalara başlandığını söyledi.
Gelelim Cumhurbaşkanı’nın Birleşmiş Milletler deki konuşmasına.  Bir çok lider kağıttan okurken Recep Tayyip Erdoğan tüm konuşmasını bildiğimiz etkili hitabiyla bir çırpıda genel kurula seslendi.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ülkesinin üç milyondan fazla Suriyeliyi ve 200.000 Iraklıyı kendi ülkelerinde savaştan kaçmak için 30 milyar doların üzerinde harcadığını vurgulayarak, bugün dünyanın bir araya gelmesi için çağrıda bulunmak üzere Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda konuştu. 
"Yaptığımız çabalar için uluslararası topluluğun özellikle Avrupa Birliği (AB) 'den yeterli desteği almadığımızı vurgulamak isterim" dedi.
AB'nin 3 milyar avrodan sadece 820 milyon avro, ek olarak sözü ettiği üç milyar avro gönderildiğini de belirtti. 
Ortadoğu ihtilafında, uluslararası kabul görmüş iki devletli çözümün ancak İsrail İşgal Altındaki Filistin Bölgesi'ndeki yasadışı yerleşimlere son vermesi halinde uluslararası toplumu bağımsız ve coğrafi olarak birleştirilmiş bir Filistin devleti için Filistin mücadelesine destek vermeye çağırarak mümkün olabileceğini vurguladı.

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmalarında satır başları şöyle:

" Bu yılki genel kurulun hayırlara vesile olmasını diliyorum. Teröristler faaliyetlerini sürdürüyor. Endişe ile takip ediyoruz. En etkili yol bu çatı altında samimi iş birliği önemlidir. Daha güvenli ve müreffeh bir dünya için elimizi taşın altına koyalım. Sayın Başkan, değerli delegeler Suriye tüm dünyada derin yaralar açtı. "

"Terör, sınırları aşarak bir kanser gibi yayılıyor. Suriye halkını maalesef uluslararası toplum yalnız bıraktı. Bu insanların yaşadıklarına kayıtsız kalamazdık. Şu anda ülkemizde 3 milyonun üstünde Suriyeli ile 200 binin üstünde Iraklı'ya ev sahipliği yapıyoruz. Astana toplantılarını başlattık. Yeni bir planı hayata geçiriyoruz. İstikrarlı ve müreffeh bir Suriye için her adımı destekliyoruz. Mülteci akınını önlemek için her türlü adımı atıyoruz. "

"Çalışmalarımıza uluslararası toplumdan yeterli desteği alamıyoruz. Kamunun, sivil toplum kuruluşlarının harcamaları 30 milyar dolar harcadık. Avrupa söz verdiği yardımı yapmadı."

"Buradan tüm dünyanın huzurunda, topraklarında barındırdığı 3,2 milyon sığınmacının tüm yükünü Türkiye'nin omuzlarına bırakan ülkeleri ve uluslararası kuruluşları verdikleri sözleri tutmaya davet ediyorum."

"Sayın Başkan değerli delegeler. Bölgede DEAŞ'a karşı mücadele verdiğini söyleyen grupların ve güçlerin büyük bir bölümünün kesinlikle böyle bir amacı yoktur. Bu gruplar ve güçler DEAŞ'ı kendi gündemlerini hayata geçirmek için bir araç olarak kullanıyor. PYD, YPG'nin Suriye'de ele geçirdiği bölgelerde demografik yapıyı değiştirme, halkın mallarına el koyma, kendisine karşı çıkanları öldürme veya sürgün etme yönündeki çabaları insanlık suçudur. DEAŞ'la mücadele meşru bir zeminde yürütülmediği takdirde dünyanın yeni DEAŞ'ların tehdidi altına girmesi kaçınılmazdır."

"Irak'ın da toprak bütünlüğü temelinde varılacak uzlaşmalara ve ortak gelecek inşa etme ideallerini hayata geçirmeye ihtiyacı vardır. Bağımsızlık talepleri gibi bölgede yeni krizler, çatışmalar ortaya çıkartabilecek adımlardan uzak durulması gerekiyor. Erbil'i girişimden vazgeçmeye davet ediyoruz. Karar bölgede yeni çatışmalara neden olabilir. "

"Buradan Irak Bölgesel Kürt Yönetimi'ni bu doğrultuda başlattığı girişimden vazgeçmeye davet ediyoruz. Türkiye'nin bu konudaki çok açık ve kararlı tavrını görmezden gelmek, Irak Bölgesel Kürt Yönetimi'ni elindeki imkanlardan da edecek bir sürecin önünü açabilir. Yeni çatışmaların fitilini ateşlemek yerine hep birlikte bölgede huzuru, barışı, güvenliği, istikrarı tesis için çalışmalıyız." 

" Bugün görmezden geldiğimiz her krizin küresel bir çatışmanın fitilini ateşleyeceğini unutmamalıyız. Nükleer silahların her çeşidine karşı olduğumuzu belirtmek istiyorum. "

" Arakan'daki Müslüman bölgeler, provokatif eylemler bahane edilerek adeta etnik temizlik yapılmaktadır. Arakan Müslümanların köyleri yakılmakta, yüzbinlerce insan göçe zorlanmaktadır. Kamplar ise asgari ihtiyaçları bile karşılayacak durumda değildir. Uluslararası toplum Arakan'da da iyi bir sınav verememiştir. Bu trajedinin önüne geçilmezse insanlık tarihine yeni bir kara olarak geçecektir. Türkiye olarak bu krize çözümün içinde gayret ediyoruz"

"Ülkemizin resmi kalkınma kuruluşu TİKA bölgede faaliyet gösteren tek yardım kuruluşudur. İlgili ülkelerin yardım etmesi ile yardımlarımızı sürdürmek istiyoruz."

"Sayın Başkan, değerli delegeler. Tüm dünyanın temsilcileri sıfatı ile biraraya gelen bizler mağduriyetlere engel olacak bir irade ortaya koymazsak dünyamız zulme sürüklenir."

"Biz Güvenlik Konseyi'nin, tüm ülkelerin söz sahibi olduğu, demokratik, şeffaf, adil ve etkin bir yapıya kavuşmasını istiyoruz.
Teklifimiz, aynı hak ve yetkilere sahip, her yıl 10’u yenilenmek suretiyle 2 yıl görev yapan, 20 üyeden oluşan bir BMGK yapısıdır. Mevcut yapısıyla insanlığın hayrına adım atma kapasitesi kalmamış olan bu çarpık sistemin devamında ısrar etmek kimsenin faydasına değildir. Birleşmiş Milletler'i, insanlığın ortak vicdanı olarak, krizlere hızla müdahale kapasitesine sahip bir yapıya dönüştürmemiz şarttır."