………………………………. BEŞİNCİ BÖLÜM……………………………………

 SON VERİRKEN…

 CANIMDAN AZİZ ÜLKEM, TÜRKİYE’M:

Ülkemizin tüm çocukları kucaklaştığı gün yeniden; işte o gün, güneş bir başka parlayacak, yarınlarımız daha aydınlık olacak canımdan aziz bellediğim vatanım, güzel Türkiye’m.

 Tarih bilmek; bugünü, geleceği doğru yorumlamakta bize yardım eden en önemli kaynaktır. O nedenle günümüzde yaşanan kargaşa ve acı dolu günleri iyi tahlil etmek gerekir.

 Evet, ülkemizde sıkıntılı bir süreç yaşanmaktadır ama bu da geçecektir. 

 Milletimiz 4000 yıllık tarihi ile büyük bir ulus; devletimiz, 1500 yıllık tarihi ile büyük bir ülkedir. Bu ülkenin yaşayan bir tarih hafızası vardır. Geçmişte yaşadığımız benzer sıkıntılar bu unutmaz hafızada kayıtlıdır.

 50’li, 60’lı, 70’li, 80’li, 90’lı yıllarda yaşadığımız tüm sıkıntılar nasıl aşılmışsa; günümüzde yaşanan sıkıntılarda aşılacak; demokrasiye olan inancımız, bu sıkıntılı dönemi aşmamızın en önemli nedeni olacaktır.

 Yeter ki, bu sıkıntıları aşmamızın en büyük gücüne birlikteliğimize inanalım. 

 Bu gücümüzdür ki, ardımızda kalan yüzlerce asırlık tarihimize damgasını vurandır…

 Bu ülkede yaşanmaz artık diyenlere seslenmek istiyorum:

 Günümüzde devlet otoritesi ülkemizin bir bölümünde zayıflaşmış olsa da,

 Doğu ve Güneydoğu’daki bazı illerimiz, silah deposu haline getirilmiş;

 Bu bölgedeki ilçelerin bazılarında sokağa çıkma yasakları ilan ediliyorsa da,

 Bombaların nerede, ne zaman patlayacağı belli olmuyorsa da,

 Can ve mal güvenliği, kamu düzeni bozulmuşsa da,

Ülkemizin yaşadığı bu kritik süreç, türlü nedenlerle T.B.M.M.’de görüşülemiyorsa da,

Yandaş kimi araştırma şirketleri, ülke yönetimini elinde bulundurmaya devam edenleri, bu zihniyeti destekleyenleri mutlu edecek pespembe anket sonuçlarıyla; 2019 yılında da mevcut yönetimin tek başına iktidara geleceklerinin algı operasyonlarını yapmaya devam etseler de,

 Sanki olağanüstü bir durum yokmuş gibi! 

 Yaşanan acılara, kargaşaya dikkat çekmek adına konuşanlara, yazanlara, çizenlere, habercilere, ‘’Ülkede kriz çıkarmaya mı çalışıyorsunuz?’’, ‘’Her yer, güllük gülistanlık; görmüyor musunuz?’’ dense de.

 Her gün şehit cenazelerinin kaldırıldığı ülkem; canımdan aziz bellediğim vatanım, Güzel Türkiye’m:

 Bunların hepsi geçecek, bu acılı dönem mutlak surette bitecek. Çağdaş yarınların aydınlattığı, pırıltılı yıllar da gelecek.

 Ortak aklın doğrularını savunan, vatanımızın bölünmez bütünlüğü tehlikeye girdiğini bilen, milletimizin bölünmez bütünlüğünün arasına nifak sokulduğunun farkında olan yurttaşlarımız; yaşanan tüm acılara, olumsuzluklara, dayatmalara; nasıl ki, tarihin içerisinde yaşanmış benzer olaylarda hak ettiği yanıtı vermişse; bu akıl tutulmalı sürece de en doğru, en çarpıcı yanıtı yine verecektir.

 Yeter ki birbirimize olan güveni, yürek birlikteliğimizi kaybetmeyelim; birbirimize sımsıkı sarılalım. İster aile birlikteliğimizle, ister kardeşlik ilişkilerimizle, ister dostlukla, ister arkadaşlıkla ama sadece sevgiyle, saygıyla… 

 Unutmayalım ki, doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine, bu cennet vatan, bu gazi topraklar her karışı şehit kanlarıyla yoğrulmuş bu vatan bizim, hepimizindir. 

 Bu ülke hepimizin son yuvası, son toprak parçasıdır. 

 Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Arap’ıyla, Çingene’siyle, Sünni’si, Alevi’siyle; Türkiye Cumhuriyeti Devletini hep birlikte kurduk. Devletimizin kuruluş destanını, bu coğrafyaya kan ve can bedeli ödeyerek kazıdık. 

 Ortak dilimiz, ortak dinimiz, ortak ülkümüz, ortak geleneklerimiz, ortak göreneklerimiz ve tarihsel birikimimizle atalarımızdan yadigâr bu aziz vatan toprakları; birlik ve beraberliğimizin, bölünmez bütünlüğümüzün imzasını taşıyan misak-ı milli sınırlarıyla çevrelenmiş bu vatan bizim, hepimizin.

 Dünya var olduğu sürece, bu coğrafyada adeta kan çanağından hep birlikte çıkardığımız bu devlet, sonsuza kadar yaşayacak, vatan bellediğimiz bu topraklarda; bir ve beraber olmamızın gücüyle, bugüne kadar her olumsuzluğun üstesinden nasıl geldiysek, bundan sonra da öyle gelinecektir.

 Tarih sayfaları; 

 Türk Milletinin tanımını asırlardan beri böyle yaptı, böyle anlattı. Bundan sonrada böyle yazıp, böyle belleyecektir.

 HERŞEY DEĞİŞTİRİLEBİLİR/DÖNÜŞTÜRÜLEBİLİR! 

 AMA TARİHİ GERÇEKLER ASLA… 

 Hayata, hayatımıza anlam veren, renk katan değerler nelerdir? 

 Yaşamımıza ev sahipliği yapan, doğup büyüdüğümüz, yoğrulup, yoğurduğumuz ‘toprak ana’; biz insanlara ne ifade eder?

 Yaşam maceramıza yön veren, bizi koruyup kollayan, bu önemli kıstaslara rağmen; günü geldiğinde bizim onu hoyratça sorgulayıp, acımasızca eleştirdiğimiz, bize vermiş olduğu pek çok değeri yok saydığımız! 

 Ama doğasıyla, doğal güzellikleriyle hayatımızı yeşerttiğimiz, renklendirdiğimiz, bizi doyurup besleyen, bu topraklar, bu vatan bizim.

 Özellikle son dönemde vatanın ne ifade ettiği konusunda kavram kargaşası yaşayanlara, yaşadığı toprakların değerini küçümseyenlere, önemini görmezden gelenlere; seslenmek istiyorum:

 İnsanoğlu kendi iradesinin dışında, Allah’ın o mucizevî gücüyle doğar, hayatını yaşar, sonunda yine yüce yaratana döner.

 Her birey milliyetine, inancına, yaşam tercihlerine hür, özgür iradesiyle karar verir. Hiçbir güç insanoğlunun aklına, vicdanına hükmedemez. 

 Hükmedildiği/hükmedileceği sanılsa bile bu aldatıcı görüntüden, aldanmaktan başka bir şey değildir. 

 Çünkü önünde, sonunda insanın özgür iradesine, beyin gücüne vurulmak istenen prangalar; paramparça olmaya mahkûmdur.

 Devletsiz yaşayan insanlar olabilir ama milletsiz yaşayan insanlar olamaz! Her Milletin kendi özellikleriyle yoğrulmuş, ona yuva olmuş, yaşama sevincini, acısını tattırmış, tasada ve kıvançta ona kucak açıp; sarıp sarmalamış bir ‘toprak anası’ vardır…

 O Toprak Ana ki; 

 Doğasıyla, doğal yaşamı süsleyen bitkisi, çiçeği, ağaçları, doğayı süsleyen güzellikleri, bu güzelliklere ayrı bir anlam katan doğa canlılarıyla birlikte insanlığa eşlik, ona hizmet eder.

 Doğanın o eşsiz armağanları içinde; güneşin sıcaklığı, rüzgârın esintisi, yağmurun suyu, kar tanelerinin o kendine has görüntüsü, denizlerin bereketi, kısacası yaşamımıza renk katan, anlam veren bunca güzellik olmasa! 

 Yaşamımız nasıl anlam bulur, neye yarar?

Yukarıda sıraladığım bu güzellikleri, yaşantısına katık yapan Türk Milleti:

 Kendisine yaşam alanı seçtiği bu topraklar uğruna kanını, canını, malını, kısacası kendine has bütün değerlerini feda ettiği, tüm mukaddesatı üzerine ant içerek, burası benim anayurdum, özümün toprağı, benim ‘toprak anam’ dediği bu coğrafyayı: 

‘’Vatanım’’ diye bellemiş, her yeni doğan çocuğuna, vatanı olduğunu belletmiştir. 

 Devletimizi sarıp sarmalayan bu ‘Gazi topraklar’ bizim son yurdumuzdur. Mazlum devletlere örnek olan, bizden olup da bizden ayrı düşen; yâd ellerde yaşayan evlatlarımızın özlemle andığı, rüyalarında saklı kalan anavatanıdır bu topraklar.

 Toprak ananın; buram, buram tarih kokan Gazi Topraklarımızın, vatanımız Türkiye’mizin güzel insanları: 

 Unutulmasın ki, 

 Vatan:

 Kimi zaman canımıza can katan, kimi zamansa; uğruna can verdiğimiz topraktır. Şühedanın türbedarlığını yaptığı bu topraklar, atalarımızdan yadigârdır.

 Dünya var olduğu sürece Türk Milletinin önceliği daima vatan olacak, ülkemiz ne zaman dara düşse; nice yiğitlerin, ‘’Önce Vatan’’ sesleri duyulacaktır.                        

 Ey Vatan! 

Uğruna veremediğimiz canı, bağrında yaşatmaya hakkımız yok.

                                            

                                             ‘’Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak.’’

                                                                  ‘’Ne Mutlu Türküm Diyene’’

Atilla Çilingir

28 Haziran 2017

Kadıköy-İstanbul

…………………………….KAYNAKÇA……………………………

. Kaynakça-1: Türklerin Muhteşem Tarihi – Sn. Oğuz Çetinoğlu, 2014

. Kaynakça-2: Divanı Lügat-it Türk, sayfa 292 İstanbul 1333

. Kaynakça-3: Biz Kimiz- Ordinaryüs Profesör Sn. Reha Oğuz Türkkan, 2007

. Kaynakça-4: Türk Devlet Geleneği Dün - Bugün- Profesör Dr. Sn. Aydın Taneri, 1997

. Kaynakça-5: Türk Kültürünün Gelişme Çağları, Prof. Dr. Bahaeddin Ögel, 1979

. Kaynakça-6: Türk Milli Kültürü (sayfa:45) – Prof. Dr. Sn. İbrahim Kafesoğlu, 1977

. Kaynakça-7: Atatürk’ün S.D.V, Cilt-2, S. 308

. Kaynakça-8:Türk’ün tarifi (Hikmet Bayur’un verdiği vesika, Hilmi Yücebaş, Atatürk’ün Hatıraları, Sayfa- 7, 1963

. Kaynakça-9: Kim Bu Türkler- Hüseyin Adıgüzel, 2016

. Kaynakça-10: Azerbaycan Tarihi-Prof. Dr. Süleyman Eliyarlı

. Kaynakça-11: Medeni Bilgiler- Prof. Afet İnan, 1988

. Kaynakça-12: Atatürk’ün S.D.V. (siyaset bilimi, devlet yönetimi) Cilt-2, S.321

. Kaynakça-13: Türk Düşüncesi, Türk Düşünce Hareketi – 7’nci Baskı

. Kaynakça-14: Girne’den Doğan Güneş-Atilla Çilingir, 1997

. Kaynakça-15: Garp Membalarına Göre Eski Türk Seciye ve Ahlakı, İsmail Hami Danişmend

. Kaynakça-16: Türklüğün En Eski Zamanları, Prof. Dr. Tuncer Baykara

.Kaynakça-17: Kıbrıs/20 Temmuz 1974/ve Sonrası /Unutanlar, Unutturulanlar Ya da Hatırlayamadıklarımız-Atilla Çilingir,2004

. Kaynakça-18: Sn. Taylan Uygur, ‘’Serginin Özlemi’’, Tercüman Gazetesi 31 Ekim 1974

. Kaynakça-19: Sn. Sait Dinç, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi, 2004-Nobel Yayınevi 

. Kaynakça-20: Türk Milli Kültürü, 1997 Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu

. Kaynakça-21: T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı-2014 Türkiye Aile Yapısı İleri Analiz Rp. Sn. Ferhunde Öz, Boğaziçi Üniversitesi

. Kaynakça-22: Türk Aile Yapısının Değişimi/Dönüşümü, Yrd. Doç. Dr. Sn. Fatma Yaşar Ekici, 4-6 Eylül 2014

. Kaynakça-23: Eski Türklerde Aile/Sn. Prof. Dr. Ali Erkul 

.Kaynakça-24: Sn. Doç. Dr. Tülin İçli, T.C. Başbakanlık Atatürk Kültür ve Dil Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Arşt. Mrkz. Başkanlığı, 2013

. Kaynakça-25: www.atillacilingir.com, ‘Heybeli’de Yaşamıyor Artık O Dalgalar’ video klip

. Kaynakça-26: No Logo, Gazeteci ve Yazar Naomi Klein, 2002

. Kaynakça-27: 1938 Son Yıl, Yrdc. Doç Dr. Sn. Orhan Çekiç