Sevgili Okurlarımız, ne kadar ön yargılı, ruhsuz, duygusuz, empati yoksunu bir toplum olduk farkında mısınız?

Anında insanları yargılayıp oracıkta infaz edenlerin sayısı hiçte az değil, değil mi?

Oysa konu bir “can" ise daha hassas, duyarlı, anlayışlı olmak gerekmez mi?

Bir damla gözyaşının, can acısının ahı yerde kalmaz bilinmez mi? Yaradan bile "karşıma kul hakkı ile gelmeyin" demişken başkalarını ayıplamak, yaftalamak, yargılamak kimsenin haddi de değildir.

Hukuki çerçevede belirtilmiş sınırları ihlal etmeden; herkes doğumundan-ölümüne kadar kendisine tanınan haklarını kullanmalı ve korumalıdır lakin aynı haklara tüm bireylerinde sahip olduğunu unutmamalıdır. İnsana yaraşır biçimde davranmayı öğrendiğimiz gün eminim ki daha mutlu, huzurlu, güvenli yarınları beraber hasretle kucaklayacağız. 

Ön yargılamaya dair; her aklıma geldikçe içimi acıtan,yaşanmış acı bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum.

 Akşam 18:00 sularıydı. Orta yaşlı bir hanım, elinden tuttuĝu yanında ki 3-4 yaşlarındaki çocuĝu ile biraz arkalarından ise iki tane bey, aynı kaldırım üzerinde yürüyorlardı.

Kadın, arkalarından yürüyen Beylerin varlığını farkettikten sonra sık sık arkasına bakıp bakıp dönerek çocuĝu ile yürümeye devam ediyordu.

Beyler bunu "Kadın bize bakıyor, birimizden hoşlandı" diye algıladılar ve kadını sözlü olarak taciz etmeye başladılar.

Onlar taciz ettikçe kadın daha çok arkasına bakarak hızlı adımlar ile evladıyla yürümeye devam ediyordu. Kadın arkasına baktıkça kullanılan kelimeler daha da aşaĝılık bir hal almaya başlamıştı. Adamlar farketmeselerde kadının gözlerinden yaşlar akıyor, elinden sımsıkı tuttuĝu o küçük çocuĝu korkudan titriyordu. Kadın susuyor, sadece arkasına sık sık bakmaya devam ediyordu. Aksilik ya, yol da bomboştu. Nihayet evlerine ulaştılar, kadın titreyen elleriyle evlerinin kapısını açmaya çalışırken küçük çocuĝu hıçkırarak aĝlamaya başlamıştı. Seslerini duyan kapı komşuları yanlarına geldiĝinde kadın oğlunu sarılmış onu sakinleştirmeye çalışıyor idi. Komşuları ile beraber eve girdikten sonra kadının ağzından peşi sıra dökülen cümleler ise esasen insanlığımızın geldiği noktanın özeti idi.

Canım, biliyorsun yaşadıklarımızı; yenemiyoruz korkularımızı, unutamıyoruzı o kara günü unutamıyoruz. Yine arkamızdan gelip bize bıçakla saldıracaklar, canımızı yakacaklar sandık. Yavrum da yine yanımdaydı ona birsey olur diye çok korktum. Arkamızdan yürüyen adamlar ise beni farklı anladılar,yavrumun yanında bana söylemedik iĝrenç kelime bırakmadılar. Yaradan ya canımı alsa yada o lanet günü bize unuttursa. Böyle yaşanmıyor yaşanmıyor....."